Erdal Sarızeybek kitaplarından Büyük Suikast kitap alıntıları sizlerle…
Büyük Suikast Kitap Alıntıları
Oysaki hangi dünya devletine bakılırsa bakılsın ,düşmanla işbirliğinin tek tanımı var ;vatana ihanet!
“Stratejiler belirlenirken, girilmemesi gereken yollar, saldırılmaması gereken ordular, kuşatılmaması gereken kentler, zorlanmaması gereken mevziler, dinlenmemesi gereken hükümdar emirleri vardır. Komutanlar devletin kalesidir. Kalenin her noktası sağlam ise devlet güçlü, kale çürükse devlet zayıftır.”
-SUN TZU
-SUN TZU
Oysaki Gazi Mustafa Kemal bakınız bize ne demişti: “Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz. Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milleti’nin bu yoldaki hızını, her vasıtayla artırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.”
Böylesi bir ortamda, 27 Mayıs 1915’te, günümüzde çok konuşulan Ermenilerin tehcir edilmesi kararı çıkarıldı. Kararın gerekçesi şuydu: “Savaş yörelerine yakın bölgelerde oturan Ermenilerin bir kısmı ordunun harekâtını zorlaştırır davranışlarda bulunmakta, halka saldırmakta ve isyancılara yataklık etmektedirler. Bu yüzden Van, Bitlis, Erzurum vilayetleriyle Adana, Mersin, Osmaniye ve Kozan kazaları, Maraş’ın merkezi dışında Maraş Mutasarrıflığı’nda, Halep Vilayeti’nde, İskenderun, Antakya kazalarında oturan Ermenilerin yerleri değiştirilecektir. Bunlar, Musul ve Zor mutasarrıflıklarının Van Vilayeti’yle bitişik kuzey kısımlarına, Halep Vilayeti’nin doğu ve güneydoğusuna ve Suriye Vilayeti’nin doğusuna nakledileceklerdir.”121 Savaş koşullarında yaşanan bu toplu nakil trajik olaylara kapı araladı, tehcir sırasında birçok Ermeni hayatını kaybetti. Ancak bunun günümüzde dile getirildiği gibi bir soykırım olduğunu söyleyebilmek zordur. Çünkü soykırım düşüncesinde olan bir devletin bu tehciri hem resmi kayıtlara alması hem de topluca kıyım yapması arasında mantıklı bir bağ kurulabilmesi zordur.
Böylesi isyanlarda sık sık “bir Kürt devleti kurmak” gibi hedeflerden söz ediliyor olmasını bir aldatmaca gibi düşünmek gerekiyor. Dikkatlerin Kürt kimliği üzerine çekilerek, Rus ve Ermeni faaliyetlerinin gizlenmesi için ortaya atılmış yapay gerekçeler olduğunu görmek gerekiyor.
Oysaki Gazi Mustafa Kemal bakınız bize ne demişti: “Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz. Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milleti’nin bu yoldaki hızını, her vasıtayla artırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.”