İçeriğe geç

İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar Kitap Alıntıları – Stefan Zweig

Stefan Zweig kitaplarından İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar kitap alıntıları sizlerle…

İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar Kitap Alıntıları

Acı çekmek o kadar iyi ve yararlıysa Lev Tolstoy_ o halde siz kendiniz niye acı çekmiyorsunuz? Niçin başkalarına hep fedakarlığı överken ve köylüleriniz_ kendi gözlerimle gördüm_ paçavralar içinde dolaşıp kulübelerinde yarı aç soğuktan donarken şiz niye sıcak evinizde oturup yemeğinizi gümüş takımlardan yiyorsunuz?
Çok uzun süre hatiplik yapmış, avukat ve politikacı olarak para ve ün için iyisiyle kötüsüyle her tür lü davayı aynı cesaretle savunmuş, her türlü devlet görevini almak için çaba göstermiş, zenginlik uğruna, halkın saygısı ni ve desteğini kazanmak uğruna mücadele vermiş olan bu adam ancak hayatının sonbaharında bu gerçeği açıkça gö rebilmiştir. Önceleri yalnızca hümanist olan Marcus Tullius Cicero hayatının sonuna yaklaşırken insanlığın avukatlığını üstlenen ilk kişi olmuştur.
Peygamberce bir öngörüyle, zaferlerin haz medilmeden peş peşe gelmesinin ve sadece askeri istilacılıkla sınırlı kalmasının sağlıksız olduğunu ve Roma’nın çöküşünü hazırlayacağını önceden görür. Cicero’ya göre, Roma Sul la’yla birlikte sırf ganimet için savaşmaya başladığından beri ülkede adalet ortadan kalkmıştır ve ne zaman bir halk başka bir halkın özgürlüğünü zor yoluyla elinden alsa gizemli bir intikam gibi kendi yalnızlığının mucizevi gücünü kaybeder.
Marcus Tullius Cicero ikinci kez dünyaya sırt çevirerek yalnızlığına sığınmıştır. Bir düşünür, bir hümanist ve hukuku savunan biri olarak daha ilk başından beri gücün yasalar dan daha üstün sayıldığı, vicdansızlığın bilgeliğe ve uzlaş maya ağır bastığı yanlış bir yerde rmuş olduğunu artık kesinlikle görmüştür.
hallelujah
Ne var ki insan hayatında olduğu gibi tarihin akışı içinde de, pişmanlık yitip giden tek bir anı bile geri getirmez ve tek bir saatin içinde yitirilenler bin yıl geçse yeniden elde edilemez.
Tanrıların insanoğluna ölümsüz bir başarı şansını bir kereden fazla tanıdıkları pek görülmemiştir.
Fakat talih en sevdiklerine bile hiçbir zaman fazla cömert davranmaz.
“İnsanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler; kararsızlıktan.
Yapılan her iş insanı rahatlatır, hatta en kötüsü bile hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.”
“-Nereye gideceksin?
-Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum.. neresi olursa, yeter ki burada sürdürdüğüm güven duygusu kalmamış yaşamdan kurtulayım…”
“Önemli olan tek şey, insanın doğru olanı zamanında yapabilmesidir.”
“Artık her şey netliğe kavuşmalı!”
bir inanç uğruna acı çekmek onun için cinayet işlemekten yüzlerce kez iyidir.
Çıkarlar insanları birleştirmez, çıkarlar insanları ayırır.
İnsanları cesaret göstermeye çağıran birinin sözleri ancak kendisi gerçek bir cesaret örneği verebiliyorsa etkili olur.
Gaddarlığın en vahşi boyutlarına vardığı, Ceasar’ın bile bir kenti ele geçirdiğinde iki bin tutsağın ellerini bileklerinden kestirdiği, işkencelerin ve gladyatör dövüşlerinin, çarmıha germelerin ve katliamların sıradan gündelik olaylar sayıldığı bir çağda Cicero gücün kötüye kullanılmasına karşı çıkarak protesto eden ilk ve tek kişi olmuştur.
Sürekli olarak kitlelerin özgürlüğünü savunmak mümkün değildir, insan her zaman kendi içsel özgürlüğünü savunabilir sadece.
arkadaşlarının gelmediği zamanlarda da diğer arkadaşları hep yanındadır; onu asla düş kırıklığına uğratmayan, sessiz kalmaya da, konuşmaya da aynı şekilde hazır olan yoldaşları: kitapları. Marcus Tullius Cicero, taşradaki evinde balı tükenmeyen bir bilgelik kovanı, muhteşem bir kütüphane kurmuştur.
Fakat hemen herkesin görevi aynı: bir şeyler öğrenmek
Dönüş yolu gözümü korkutuyor.
Fakat insan yürekliliği doğanın gücü ve acımasızlığı karşısında yavaş yavaş
alt olmaktadır
Çok yorgunum, ama yine de
beklediğim bir şey var insanın uykusunun gelmesi ve beklediği güzel bir şeyi
uykuda kaybetmek istemediği için ayık kalmak zorunda olması gibi bir şey
Uzaklaştırın
uzaklaştırın şu insanları yalnız kalmak istiyorum her yerde karşıma bir sürü
insan çıkıyor bir kerecik olsun yalnız kalamayacak mıyım ben
Bir insanın iç dünyası ve düşündüğü son şeyler, Tanrı
ile kendisi arasında bir sır olarak kalmaz mı her zaman
İnsanlar sadece bir şeyden yorgun
düşerler: kararsızlıktan. Yapılan her iş insanı rahatlatır, hatta en kötüsü bile hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.
Hep ikiyüzlü davranmak,
düşündüklerini hep saklamak ne korkunç şey!
bekliyorum, daha hâlâ
bekliyorum ve neyi beklediğimin farkında değilim.
Ah, bu terbiyesiz, bu kaba halk!
Ne var ki insan hayatında olduğu gibi tarihin akışı içinde de, pişmanlık yitip giden tek bir anı bile geri getirmez ve tek bir saatin içinde yitirilenler bin yıl geçse yeniden elde edilmez.
Yüreği beş para etmez alçağın
biriyim ben
sizler bütün insanları
sevmeyi, onlarla kardeş olmayı reddettiğiniz sürece, ben de sizlerle birlikte
olmayı reddediyorum.
İnsan onuruna layık hiçbir düzen zor kullanarak kurulamaz.
Silaha başvurur vurmaz, başka bir dikta rejimi kurmuş olursunuz ve böylece,
yok etmek istediğiniz insanları yüceltirsiniz.
Bir insanın yazgısında, daha orta yaşlarında, yaratıcı bir dönemindeyken yaşam amacını bulmaktan daha büyük bir talihlilik olamaz.
ölümlü olduğumu her zaman bildim. Katillerin istediği bilgi değil paradır. s-261
İktidar hırsına kapılanlar için önemli olanlar fikirler değil,sadece kendi güçleridir, onlar için onur değil ele geçirecekleri ganimet önemlidir. s-256
Eğer devlet gerçekten alçalmanın en dip noktasına kadar düştüyse, o zaman tüm dünyaya egemen olan halk’a köle durumunda ki gladyatörlerin bile arenada yaptığını yapmak düşer. s-255
Bir dürtüyle iktidarı ele geçirmeyi hedefliyen politikacıların henüz iktidara gelmedikleri sürece her zaman yaptıkları gibi bir düşünce adamının desteğini aramaktır, istediklerini elde ettikten sonrada küçümseyerek bir kenara iterler. s-252
tolstoy
hayatımda bir adım daha öteye gittim, ölüme bir basamak daha yaklaştım. s-185
Tolstoy
İnsanı yoran şey sadece gidiş gelişler ve kararsızlıktır, eylem insanı özgürleştirir.
İKİNCİ ÜNİVERSİTELİ,
Papazlarımız halkı uyuşturmak için İncil’i çoktan kanyağa çevirdiler. Bunlar iki bin yıl önce de söylenmişti ve kimseye bir yararı dokunmadı,yoksa dünya ağzına kadar kan ve sefaletle dolmuş olmazdı. s-174
İnsanların en zor bağışladıkları şey, içten bir hayranlık duydukları ve çok şey bekledikleri biri tarafından aldatılarak hayal kırıklığına uğratılmaktır. s-162
Şairin şifası da onu yaralayan mızraktan gelir. s-123
Fasulye kralı festivali;
eski bir gelenek olarak her yıl 6 ocak ta kutlanırdı. üç kralın İsa’yı ziyaret ettiği gün olduğuna inanılır. festival için yapılan çöreğin içine bir fasulye tanesi gizlenir,fasulye tanesini bulan kişi kral olur.Fasulye tanesi burda Bethlehen yıldızını temsil eder. Bu yıldız Hz.İsa doğduğunda gökte oluştuğuna inanılan yıldızdır. s-73 dip not
Acı çekmiş olan sevincin ne olduğunu bilir. s-68
Pişmanlık yitip giden tek bir an’ı bile geri getiremez ve tek bir saatin içinde kaybedilenler bin yıl geçse yeniden elde edilemez. s-55
Dünyevi işlerde birleşme anları ne yazık ki her zaman en büyük çaresizlikler ortaya çıktığında yaşanır. s-48
Gecenin düşleri her zaman duyguları uyarır ve tatlı zehiriyle umutları canlandırır. s-40
Bedeli ne olursa olsun diyerek işe girişmek bile yaratıcı ve itici bir gücü ortaya çıkarmak için yeterlidir. s-35
Savaşa hazırlanan bütün diktatörler hazırlıklarını tamamlayıncaya kadar sürekli barıştan söz eder. s-32
talih en sevdiklerine bile hiç bir zaman fazla cömert davranmaz. s-26
Bir mucizenin gerçekleşebilmesi ya da olağanüstü bir şeyin tamamlanabilmesi için bireyin, her şeyden önce bu mucizeye inanması gerekir. Bazen bilgisi kıt
birinin çılgınlığı, bilginlerin yapmakta duraksadıkları yaratıcı hamleyi yapma
olanağını verir.
Anlamıştır, yaşamı acı çekerek sevmeyi.
Tanrı ezilmişleri sorgulamaz
Ama bu dünya ne kadar da ruhsuzdur.
Yazgı hep güçlülerden ve zorbalardan yanadır.
Gece , daima hayallerle heyecanlandırır ve
umudu tatlı hülya zehrini katar.
İnsanların, çağdaşları bir insanın ya da bir yapıtın büyüklüğünü ilk
bakışta anladıkları pek görülmemiştir.
İnsanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler; o da kararsizliktir. Ne olursa olsun bir iş yapmak insanı kurtarır, hatta kötü bir iş yapmak bile hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.
Şuna kesinlikle inanıyorum ki, Tanrı benim
yanımdaydı
Düşündüğü tek şey hemen yatağına
uzanıp uyumaktı; uyumak, hep uyumak ve hiçbir şey bilmemek, yalnızca
uyumak ve dinlenmek, bir daha hiç kalkmamak üzere uyumak.
Böylece hiçbir şey yaratmadan yaşamaya ve unutulup gitmeye
dayanamıyor; fakat boş sözlerle avunmanın hiçbir işe yaramayacağının
bilincinde.
“…pişmanlık yitip giden tek bir anı bile geri getirmez ve tek bir saatin içinde yitirilmezler bin yıl geçse de yeniden elde edilmez.”
Tanrım, sevgili
Tanrım, beni niçin yalnız bıraktın?
Bir tek saatin kaybettirdiği
şeyi, bin yıl geri getiremez.
Ne yazık ki insanlık
tarihinin de gösterdiği gibi, sağlanabilen birlik ve barış ortamları son haddine
ulaşan tehlike ânında ortaya çıkıyorlar.
Zeki ama fazla cesur olmayan bir adamın kendinden daha güçlü biriyle karşılaştığında yapacağı en akıllıca şey onun yolundan çekilmek ve hiç gocunmadan bir değişimin olmasını ve yolun kendisi için tekrar açılmasını beklemektir.
Bir toplumda gerçek uyum, ancak birey kamusal alandaki konumundan kendi çıkarı için yararlanmaya bakmak yerine kişisel çıkarlarını kamu çıkarının gerisine çektiğinde mümkün olur.
İnsanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler: O da kararsızlıktır. Ne olursa olsun bir iş yapmak insanı kurtarır, hatta kötü bir iş yapmak bile hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.
Sevinmenin tadını çok acı çekmiş olan,
bağışlamanın tadını da sınavı geçmiş olan
bilir.
O an istediği tek şey uyumak, hiçbir şey hissetmeden bir hayvan gibi uyumaktı. Her şeyi unutmak, varlığını unutmak istiyordu.
rastlantısal ve kolay başarılar insanda sadece hırsı alevlendirir, oysa bir insanın yazgının alt edilmez üstünlüğüne karşı verdiği mücadelede yıkıma uğraması kadar yürek kabartan başka hiçbir şey yoktur ve bu, ara sıra bir şairin binlerce kez de yaşamın elinde şekillenen bütün zamanların en büyük trajedisidir.
Ömrünü yarılamış ve tam yaratma çağında bulunan bir insan için yaşamın kendisine yüklediği bir görevi yerine getirmiş olmaktan daha büyük mutluluk olamaz.
O halde, önce altın
bulmalı; çünkü altın gücün ta kendisidir.
Her şeyi unutmak, varlığını unutmak istiyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir