İçeriğe geç

Başlarım Senin Aşkına Kitap Alıntıları – Mehmet Yıldız

Mehmet Yıldız kitaplarından Başlarım Senin Aşkına kitap alıntıları sizlerle…

Başlarım Senin Aşkına Kitap Alıntıları

Hakikatler gönlünde bir sarsıntı mı oluşturur yoksa uyanmak için hala yerin göğün sarsılmasını mı bekliyorsun?
Bazı insanlar mavi gibidir,
Huzur veren bir yanları vardır..
Kalbimizde ilk sıraya Sen’den başka neyi koyduysak imtihan oldu Rab’bim..
Hakikatler gönlünde bir sarsıntı mı oluşturur yoksa uyanmak için hâlâ yerin göğün sarsılmasını mı bekliyorsun?
Her şeyin sahibi Zattan bir şey saklanır mı hiç ?
Biz toprağa ait olan şeyleri biriktirmeye değil toprak olmaya geldik.
‘ Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. ‘
İnsan insanın imtihanıdır.
Gözler amele, iradeler saygıya muhtaç.
Kusursuz kodlardan oluşan kusurlu bir yazılımdır insan.
Ve sürekli gönlüne fısılda. Aydınlığın uzak olmadığı yarınlarda ümitsizlik balığı seni yutarsa, Yunus Aleyhisselam’ı balığın karnından çıkaranı hatırla.
Yeryüzünü sevmeden gökyüzünü hakkıyla sevemeyeceğimiz bu dünyada, insan evvela samimi sevmelere muhtaçtır.
Reçeteye yazılan ilacı kullanarak şifa bulmayı bilen insan, Kur’an reteçesindeki ilaçlarla da yolunu bulmayı bilmelidir.
Demek bizler Kur’an’a şekilcilikten ziyade mana yüklü bakmalıyız.
Hayatınızın iplerini oluşturan ayetler sizin elinizde. Seçim sizin. İster o iplere sımsıkı sarılır kurtulursunuz ister dünyayı boynunuza dolar boğulursunuz.
Hâlbuki insan, yazılımındaki bu sevmek kodunu en çok yazılımcısı için kullanması gerektiğini bilseydi, hiç müsaade eder miydi bu dünya virüsünün onu istila etmesine?
Aynı imtihanlar, farklı günler
Ve imtihanların ortaya çıkardığı farklı gönüller,
Kiminin gül bahçesi, kiminin sade dikenler.
Birisi gelip size yan dükkandaki birini haset ediyorsa, bilin ki kendisi haset. Veya biri gelip size birini rahatlıkla gıybet edebiliyorsa bu yarın da sizi rahatlıkla gıybet edeceğine senet oluyor.
Ruhunu kaptırdığın o gaflet zindanından bir pencere yeter karanlığa başkaldırmana, bir pencere yeter aydınlığa kawuşmaya..
We sürekli gönlüne fısılda. Aydınlığın uzak olmadığı yarınlarda ümitsizlik balığı seni yutarsa, Yunus Aleyhisselam’ı balığın karnından çıkaranı hatırla..
Dikkat et! Karanlık, çıkmaz bir sokakta ne kadar kaçarsan kaç wardığın yer geldiğin yer ile aynı olacaktır we unutma, zindanlar kadar karanlık bu dünyada namazdan başka penceresi yok ömrünün!
İnsan bir iple idam sehpası kurup intihar da edebilir, salıncak kurup üzerinde keyif de edebilir.
Hayatınızın iplerini oluşturan ayetler sizin elinizde. Seçim sizin. İster o iplere sımsıkı sarılır kurtulursunuz, ister dünyayı boynunuza dolar boğulursunuz.
Kafamı çewirip ahir zaman insanlarına baktığımda, samimi sewginin mimarı muhabbet Peygamberinin, samimiyetten bihaber şekilci bir ümmetinin türediğini görüyorum.
Herkes bu dünyada bir şeyler biriktirir. Birikenler gönlü değil de gözü doyurur cinstense işte o zaman biriktirdiklerimiz dünyayı doldurabilir belki ama ahireti asla..
Bazen hayattaki herşey boğar seni. Herkeste akıp giden zaman, bir türlü ilerlemez sende. Geçsin gitsin istersin, bitsin tüm dertler ama ne onların gidesi wardır ne de zamanın geçesi. Dayanmak güçleşir gitgide. Dertlerinden huzura giden bir çıkış yolu arar durursun kendine. Bir memleket istersin, içinde kalbini dinlendirip sığınabileceğin. Kimi sewdiklerini yurt edinir, kimi bankaları, kimi ise ben böyle hayatın cümlelerinin kol gezdiği içki masalarını.. Ancak sığındığı memlekettir insanı huzura erdiren.. We insan sığınması gerekene sığınmadığı an artık nereye giderse gitsin huzur ona gurbet kalır.
Aynı imtihanlar, farklı günler we imtihanların ortaya çıkardığı farklı gönüller. Kiminin gül bahçesi, kiminin sade dikenler.
Dünyanın aldatıcılığının sırrı insanın insana imtihan olmasından gelir. Öze inemeyip görüntüde kalmanın bedelini ağır ödedik. Ağır ödüyoruz. Ağır ödeyeceğiz.
Allah’tan kaçtığı her an, huzur artık ona gurbet..
Bu dünya bir sınaw kağıdıdır, her mümin kulun önünde we bu sınawda kaliteli sorular kaliteli öğrencilere sorulur.
We aklıma geliyor gönlünü kırdıklarım. Rabbim diyorum, senin affın olmazsa benim işim zor. Ne olur bu dili seni sewmekliğime yor.
Herkesin awaz awaz bağırdığı, ancak susanın kazandığı bu çağda, duam o ki başkasının yaşadığı imtihanlar dilinizle cehenneminize yol olmasın.
Haset öyle bir haslet ki, insana bir kafirin wermediği zararı werebiliyor.
Sahabeye benzemeye çalışan ewladınızın önüne engel olacaksanız, inanın ağzınızla onlara sahabe anlatmanıza hiç gerek yok. Çünkü artık kulaklar nasihate doydu. Gözler amele, iradeler saygıya muhtaç.
Nasılsa hep orada diye değerini bilmediğimiz şeyler war ya, işte onlar bir gün elimizden alınınca boşluğa uzanıp kalıyor insan..
Rabbim, senin hikmetin ile meşgul bir akıl we senin rızan ile dertli bir kalp için dileniyorum sana..
Her insan yaşantısında içinden çıkamayacağını düşündüğü dipsiz bir kuyuya düşer, çaresiz kaldığı karanlık, sessiz bir kuyu. İşte tam da böyle zamanlarda insan sığınacağı limanı iyi belirlemeli ki, düştüğü kuyu ona ebedi bir karanlık değil, çıktığı zaman hükümdar olacağı bir aydınlık olsun.
Göz ibret almak için baksa kalpte Mutma’in olur.
Şerrin içindeki hayrı görmek herkese nasip olmaz!!
İnsan bir iple idam sehpası kurup intihar da edebilir, salıncak kurup üzerinde keyif de edebilir
Artık kulaklar nasihate doydu. Gözler amele, iradeler saygıya muhtaç..
“Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.”
~Âl-i İmran,103~
Yaratılış gayeme doğru emin adımlarla yol mu alıyorum yoksa dünya beni aldatmış, tüm çabamı ona mı sarfediyorum ? Bu hakikatler gönlümde bir sarsıntı oluşturdu mu yoksa uyanmak için hala yerin göğün sarsılmasını mı bekliyorum ?
“Peygamberle yola çıkan 1000 adamın 300’ünün geri döndüğü bu dünyada Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı var insana.”

“Madem peygamber şehit olmuş, biz neden O’nun şehit olduğu yolda şehit olmuyoruz ki..!”

“Soruyorum kendime, ben neden O’nun öldüğü yolda ölmüyorum? “

“Korkaklıkta ar, ilerlemekte şeref ve itibar var. İnsan korkmakla kaderin önüne geçemez.”

“Gelse Celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa
İkisi de cana sefa
Kahrında hoş, lütfunda hoş…”
“Korku öğrenilebilir bir şey ise demek ki korkmamak da öğrenilebilir bir şeydir.”

• “Bilesiniz ki Allah dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de,”

“Yunus,62”

Her ağacın kurdu kendinden olur. İnsanın kurdu da kendi nefsi. Sen nefsini bu cümlelerle (vesveselerle) besledikçe on otuz, otuz elli, elli de sonsuz olur ve yer bitirir seni.
• “Bir şey bütünüyle elde edilmezse, tamamen de terk edilmez.”

(Hadis-i Şerif)

* “ İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır.”
• “Allah azze ve celle her derde bir derman yaratmıştır.”

“O Kur’an inananlar için bir hidayet ve şifadır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır, sanki onlara uzak bir yerden sesleniyorlar da anlamıyorlar.”

Ve şifa bulmak için Kur’an’a elimizi her uzattığımızda şeytanın bize, demoralize olmamız için kötü geçmişimizi hatırlattığı anlarda biz de ona bizi bekleyen o güzel geleceği hatırlatalım.

Allah için vazgeçenin kaybetmediği bu davada istemez misin vazgeçişlerin cennetine vesile olsun ?
• Kişi tahayyülünde kendini ne olarak düşünüyorsa dışarıya yansıması da o şekildedir.
Bazen bir dostun eli değil de, bir kitabın sessiz çığlıkları derman olur..~
Ve insan sığınması gerekene sığınmadığı an artık nereye giderse gitsin huzur ona gurbet kalır..
Herkesin avaz avaz bağırdığı, ancak susanın kazandığı bu çağda, duam o ki başkasının yaşadığı imtihanlar dilinizle cehenneminize yol olmasın..
Bir memleket istersin, içinde kalbini dinlendirip sığınabileceğin..
Ancak insan ne kadar kaçarsa kaçsın, heybesine ve gönlüne yük olanları da yanında götürünce bir anlamı kalmıyor gitmelerin..
Ve aklıma geliyor gönlünü kırdıklarım, Rabbim diyorum! Senin affın olmasa benim işim zor. Ne olur bu dili seni sevmekliğime yor
Ve evet kusursuz kodlardan oluşan, kusurlu bir yazılımdır insan
Halbuki insan, yazılımındaki bu sevme kodunu en çok yazılımcısı için kullanması gerektiğini bilseydi, hiç müsade eder miydi bu dünya virüsünün onu istila etmesine?.
Davalar bazen mezarlarda yükselir,bazen sehpalarda,bazen de mahpuslarda
Ama asla ve asla rahat yatak ve döşeklerde yükselmez!
Meslekleri ve meşrepleri ne olursa olsun güzel insan olabilmeyi başarabilen her insan biraz da olsa mavidir aslında. Huzur verir girdiği her ortama. İşte Efendimiz Aleyhisselam da böyle gelmiş tüm insanlığa.
Sınanmadığı her konuda kendini haklı ve güçlü zannedenleri gördükçe içimden zamanı var diyorum. Yeri gelir, küçümseyip de yadırgadığınız şeyleri yaparken bulursunuz kendinizi. Zamanın muazzam bir adaleti var. Sabreden kazanır, daima..
“Ne kolay inanıyor insan sevdiğine!”
Artık kulaklar nasihate doydu. Gözler amele, iradeler saygıya muhtaç!
Bazen bir dostun eli değil de, bir kitabın sessiz çığlıkları derman olur
Ve insan sığınması gerekene sığınmadığı an artık nereye giderse gitsin huzur ona gurbet kalır.
Bazen hayattaki her şey boğar seni.Herkeste akıp giden zaman,bir türlü ilerlemez sende.Geçsin gitsin istersin,bitsin tüm dertler ama ne onların gidesi vardır ne de zamanın geçesi.Dayanmak güçleşir gitgide.Dertlerinden huzura giden bir çıkış yolu arar durursun kendine.Bir memleket istersin,içinde kalbini dinlendirip sığınabileceğin.
İmtihanların anlaşılabilmesi için İslam’da bilinmesi gereken çok önemli iki kelime vardır: Nimet ve nikmet(ceza). İnsanın hayatına Allah tarafindan nimet olarak verilen şeyler zamanla istikametini koruyamazsa nikmete dönüşebilir.

Bir misalle açıklayacak olursak Yaşantısı İslam’a yakın giden insanların gündelik yaşantılarındaki işleri iyi gittiği vakit o insanların İslami yaşantısında uzaklık başlıyorsa, mesela namazı terk ediyor ve uygun olmayan ortamlarda bulunuyorsa ve İslam’dan uzaklaştığını fark etmeyip işinin iyi gitmesine binaen Elhamdulillah, Allah bize bu nimetleri verdi, diyorsa işte orada çok büyük yanılgıya düşüyor çünkü verilen nimetler sizi Allah’tan uzaklaştırıyorsa o zaman onlar nimet olmaktan çıkıp nikmete dönüşüyor.

Devletin memur alımı için istediği 5 evraktan ikisini, üçünü, hatta dördünü versek bile beşinci tamam olmadığı için asla memur olamayacağını kabul eden ve devlete karşı “ben bu belgelerin dördünü o kadar güzel verdim ki inanın bana benden beşinciyi istemenize gerek yok. Beni memur yapın itirazında bulunamayan insanın konu İslam’a gelince İslam’ın şartlarından belki sadece ve sadece kelime-i şehadeti dili ile zikretmeyi, hatta birçoğunun manasını bile bilmemesine rağmen tek bir belgenin ahiret sınavinda bize yeteceğini, kâinatin sahibine iddia edebiliyoruz.
Her insanın yaşantısında içinden çıkamayacağını düşündüğü dipsiz bir kuyuya düşer,çaresiz kaldığı karanlık,sessiz bir kuyu.İşte tam da böyle zamanlarda insan sığınacağı limanı iyi belirlemeli ki,düştüğü kuyu ona ebedi bir karanlık değil,çıktığı zaman hükümdar olacağı bir aydınlık olsun.
Sen bana yönel , ben iyi gitmeyen ne varsa yoluna koyacağım. Sen bana yönel, üstüne aldığın ne kadar yük varsa omzundan alacağım. Sen yeter ki bana yönel, seni dünya denizinden kurtardığım gibi ahiret felahına da ulaştıracagım

NAMAZ

Madem dersimizi O’ndan aldık, o halde bize şart olsun ki,
Biz Kur’an-ı Kerim’i O’ na benzemek için okuyacağız.
Reçeteye yazılan ilacı kullanarak şifa bulmayı bilen insan, Kur’an reçetesindeki ilaçlarla da yolunu bulmayı bilmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir