İçeriğe geç

Seküler Çağ Kitap Alıntıları – Charles Taylor

Charles Taylor kitaplarından Seküler Çağ kitap alıntıları sizlerle…

Seküler Çağ Kitap Alıntıları

Ortaçağda iki ebediyet modeli vardır: Birine Platon ebediyeti, yani yükselip zamandan çıkarak ulaşmayı istediğimiz ku­sursuz hareketsizliğin, dinginliğin ebediyeti diyebiliriz; diğeriyse za­manı iptal etmeyen, ama onu bir anın içinde toplayan Tanrı’nın ebe­diyetidir. Buna ancak Tanrı’nın yaşamına iştirak etmekle ulaşabiliriz.
Latin Kilisesinde (teoride) bakir papazlar, ruhban sınıfından olmayan evliler için dua eder ve onlara karşı papazlık görevlerini yerine getirirler; onlar da papazları desteklerler. Daha geniş çapta ise keşişler herkes için dua eder, dilenci tarikatları vaaz verir; diğerleri sadaka verir, hastaneler kurarlar vs Gerilim zamanla, görevlerin birbirini tamamlayıcılığı temelinde den­geye kavuşur.
Her yapının anti-yapıya ihtiyacı vardır.
Rahipler herkes için dua eder, lordlar herkesi savunur, çiftçiler herkes için çalışır formülü, toplumun birbirini tamamlayıcı, ama eşit saygınlıkta olmayan görevlere uygun organize edildiği fikrini içerir.
Erasmus halk dindarlığının, ona göre tümüyle çıkarcı olan yapısından tiksiniyordu.
Zındıkları, hatta inançsızları barındıran bir toplumun mutlaka kargaşaya düşeceği fikrinin gözden düşmesi zor oldu. Hatta bu fikir yarı akılcılaştırılmış bir biçimde, örneğin öbür dünyada cezalandırılmaktan korkmayan ateistlerin sadakat yeminlerinin geçersiz sayılması gerektiği savında, Aydınlanma çağına bile sızmıştır. Locke böyle düşünüyordu ve Voltaire bile bu kanıyı benimsemeye yaklaşmıştı.
Atalarımızın sihirli, geçirgen dünyasında yaşamak özü itibarıyla toplumsal biçimde yaşamaktı.
Günahla hastalık arasındaki yakın bağ, Lateran’ın ve diğer konseylerin ruhsal tedavilerin yerine sıradan tıbba başvurulmaması ve kafir doktorlar (örneğin Yahudilere) muayene olunmaması gerektiği uyarısında bulunan kararlarına da açıklık getiriyor.
Hastalanırız, çünkü günahlarımız bizi içten tüketmektedir. Böyle vakalar için, günümüzde bağışıklık sisteminin yetersizliğine atfedilen rolü o dönemde günahın oynadığını da söyleyebiliriz.
500 yıl öncesinin sihirli dünyasında, fiziksel ile manevi arasına net bir çizgi çekilmemişti.
bilim evrenin sihirsizleştirilmesine yardım ederek dışlayıcı hümanizmin önünün açılmasına katkıda bulunmuştur elbette.
İnsan Tanrıyla her yerde, ister istemez karşılaşıyordu.
İnançlılarla inançsızların dünyayı birbirinden çok farklı deneyimleyebileceklerinin farkında olmamız gerekir.
akıl, bizi yanılsamadan ve içgüdünün kör güçlerinden, aynı zamanda korkularımızdan, dar görüşlülükten ve korkaklıktan kaynaklanan fantezilerden kurtarabilen eleştirel bir güç olarak görülür.
Tanrı’ya inanç artık aksiyomatik değildir.
Sekülerliğin ne olduğu o kadar da net değildir.
Din ve dinsizlik büyük ölçüde kişiseldir.
– ( ) Modernitenin temel niteliklerinden biri aşkın olanla bağlantıyı kesme ve hayatı rasyonalite ekseninde tanzim etmedir ”
– ( ) Modernitenin temel parametreleri böylece rasyonalite, sekülarite ve bireycilik olmaktadır
– ( ) Modernitenin temel niteliklerinden biri aşkın olanla bağlantıyı kesme ve hayatı rasyonalite ekseninde tanzim etmedir ”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir