Elias Canetti kitaplarından Hayvanlar Üzerine kitap alıntıları sizlerle…
Hayvanlar Üzerine Kitap Alıntıları
Hayvanlar arasında tek bir arkadaşın bile yok.Buna hayat mı diyorsun?
Birisi, dünyanın karınca sürülerini sayıyor.Umut.
Biz hayvanlara, onların bize olduğundan daha bağımlıyız.
Elimizden kurtulamayacak bütün hayvanların bize asla başkaldıramayacak olması beni incitiyor.
Yukarıdakilere yönelmeden önce, insan her şeyin acısını en alttakilerden,av hayvanlarından çıkarıyor.
“Hiç bir hayvana yıllarca bağlanmadım. Ürküm izin vermedi. Eğer hayatımda tanrısal bir şey olduysa, o da hayvanlara olan bu ürkek sevgimdi.
Musa, bütün altın buzağılarımla ne yapardı? Beni bir Mısırlı gibi döverek öldürür müydü? Lanetler ve yakar mıydı? Hayvanlarımı gözlerimin önünde keser ve onlara kurban adını mı verirdi? “
Musa, bütün altın buzağılarımla ne yapardı? Beni bir Mısırlı gibi döverek öldürür müydü? Lanetler ve yakar mıydı? Hayvanlarımı gözlerimin önünde keser ve onlara kurban adını mı verirdi? “
“Kim ki hayvanlardan çok bahsediyorsa, insanlar adına utanıyordur.”
Bizi hayvanlardan ayıran şeyler arttıkça, daha değerli hale geliyorlar
Merhametin yol açtığı umutsuzluk
Varsın diğerlerinin koruyucu melekleri olsun, onun bir koruyucu kuşu var
Gülmenin kökeninde, kuşkusuz, bir yiyeceğin ya da avlanan bir hayvanın güvenli olduğunun düşünülmesinden duyulan sevinç vardır. Düşen bir insan, peşine düştüğümüz ve kendimiz devirdiğimiz bir hayvanı akla getirir. Her devrilmenin gülmeye sebep olmasının nedeni, yıkılanın çaresizliğini, istersek ona avlanan bir hayvan muamelesi yapabileceğimizi anımsatmasıdır. Tasvir edilen olaylar dizisini devam ettirip onu gerçekten yeseydik, gülmezdik. Onu yemek yerine ona güleriz. Gülmeye sebep olan, yiyeceğimizi elimizden kaçırmış olmak, daha önce Hobbes’un da söylediği gibi birden duyulan üstünlük hissi dir.
İnsanların zalim iktidarının doruğu, yılların sayılması; dünyanın bizim için yaratılmış olduğu ise tüm efsanelerin en üzücüsüdür.
Peki hayvanların ilk günahı nedir? Neden ölüm gibi bir acıyı çekerler?
Başkalarının kolayca söylediği tüm sözlerden utanır. Neden kimse karşısına geçip de susmaz ki? Öyle olsa, belki yavaş yavaş karşılaşmaya alışabilir; belki daha söylenmemiş sözlere kendini hazırlayabilirdi. Ama kimse ona bu zamanı vermiyor. İşte birisi çıkmış ona geliyor; karşısında durup ona bakmasıyla ağzını açıp konuşması bir oluyor. O daha karşısındakinin gözünün içine bakma cesaretini bulamadan, sözlerin saldırısına uğruyor. En azından sakin, alışılmışın dışında sözler, gizliden gizliye içinde taşıdığı sözler olsalar; ama hayır, hep kaba, hep doğrudan ifadeler sert, küçük taşlar gibi yüzüne çarpıp onu yaralıyorlar.
Bilgileri arttıkça, hayvanlar insanlara daha çok yaklaşacak. Tekrar eski mitlerdeki kadar insanlara yakın olurlarsa, artık hayvan diye bir şey kalmayacak
Ne zaman bir hayvana dikkatlice baksanız, içinde bir insan olduğu ve sizinle dalga geçtiği hissine kapılırsınız.
Yapay hayvanlar ortaya çıktığında, onlarla birlikte hayvan sevgisi de son bulacak Yapay insanlar, yapay hayvanlara ne değer verebilir ki?
Hayvanlar hakkında söylediğim tüm sözlerde, kendimi dolandırıcı gibi hissediyorum. Çünkü onlarla birlikte çok az şey deneyimlemedim.
Hayvanlarda elde edilemeyecek olan: onların bizi nasıl gördüğü.
Hayvanlar arasında tek bir arkadaşın bile yok. Buna hayat mı diyorsun?
Çocuklar, eziyet etmek için, yılanları kireç dolu bir çuvala attıktan sonra su döküyor. Yanma azabı çeken yılanların tıslamasına, yılanların gülüşü adını veriyorlar.
Hayatları dakikalardan ibaret yaratıklar .
En zarif hayvanların korkusunu kim duyabilir ki!
Hayvan sözcüğü: İnsanın tüm yetersizlikleri, bu tek sözcükte bir arada.
Hayvan Hıristiyanlığı: insanlara merhamet
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Kılına bile zarar veremediği sinek çoktan öldü.
İnsan kahkahasına gerçekten benzeyen bir ses çıkaran yegane hayvan sırtlandır.
Kelimeler olmadan yaşadıkları için mi hayvanlar daha az korkuyor?
Hayvanlar olmadan dünyanın ne kadar tehlikeli olacağını tasavvur etmek mümkün değil.
Ama hayvanların gerçek kaderi umurlarında olmazmış .
Ne zaman bir hayvana dikkatlice baksanız, içinde bir insan olduğu ve sizinle dalga geçtiği hissine kapılırsınız
Dünyanın gelişimi, daha fazla hayvanı hayatta tutmamıza bağlı. Fakat en önemli hayvanlar, pratik sebeplerden ihtiyaç duyulmayanlardır. Soyu tükenen her hayvan türü, bizim yaşama olasılığımızı biraz daha düşürüyor. Sadece onların görünüş ve sesleri sayesinde insan kalabiliriz.
İnsanlara olan ilgisini, hayvanlar lehine kaybetmiştir..
Fakat Canetti yaşamının sonunda, Eğer hayatımda tanrısal bir şey olduysa, o da hayvanlara olan bu ürkek sevgimdi, diyor.
“Kelimeler olmadan yaşadıkları için mi hayvanlar daha az korkuyor.”
Hayvanlarla ilgili son, esas keşifler, sadece tanrının en değerli yaratıkları olma kibrimiz iyice yitip gittiği için mümkün oluyor. Daha çok tanrının en değersiz yaratıkları, yani dünyasındaki cellatları olduğumuz ortaya çıkıyor.
Kafayı hayvanlarla bozmuşsun. Neden? Artık bitmek tükenmek bilmez olmadıkları için mi? Onları tükettiğimiz için mi?
Eğer hayatımda tanrısal bir şey olduysa, o da hayvanlara olan bu ürkek sevgimdi.
Hayvanlar arasında tek bir arkadaşın bile yok. Buna hayat mı diyorsun?
İnsan her zaman diğer insanların ayak seslerini kendininkinden çok dinlemiş, kendininkine değil onların ayak seslerine daha çok dikkat etmiştir.
Kim ki hayvanlardan çok bahsediyorsa, insanlar adına utanıyordur.
Hayvanların, sabırlı hayvanların, ineklerin, koyunların, elimize verilmiş ve elimizden kurtulamayacak bütün hayvanların bize asla başkaldırmayacak olması beni incitiyor.
Hayvanlar arasında tek bir arkadaşın bile yok. Buna hayat mı diyorsun?
Kene gibi emmiş dolup taşan sözler.
Biz hayvanlara, onların bize olduğundan daha bağımlıyız: Hayvanlar bizim geçmişimiz, biz onların ölümüyüz. Artık var olmadıklarında, hepsini bin bir zahmetle kendi içimizden icat edeceğiz.
Bedbahttır bilen. Her şeyi bilen tanrı ne kadar bedbaht olurdu acaba?
İnsanların yirmi yılı aşkın süredir meşgul olduğu düşüncelerin başka bir dile aktarılması. Düşüncelerin, o dilde ortaya çıkmamış oldukları için duydukları hoşnutsuzluk. Cesaretleri sönüyor, ışımayı reddediyorlar. Ait olmayanı arkalarından sürüklüyor, önemli olanı yarı yolda düşürüyorlar. Sararıp soluyor, renklerini değiştiriyorlar. Kendilerini korkak ve tedbirli buluyorlar; başlangıçta akla geldikleri açıyı kaybetmişler. Yırtıcı kuşların uçuşuna sahiplerdi, şimdi yarasa gibi kanat çırpıyorlar, Pars gibi koşuyorlardı, şimdi artık köryılanlar gibi sürünüyorlar. Bu basitleştirme, ılımlılık ve hadım edilmişlikte anlaşılacaklarını düşünmek ne kadar alçaltıcı.
İnsanların zalim iktidarının doruğu, yılların sayılması; dünyanın bizim için yaratılmış olduğu ise tüm efsanelerin en üzücüsüdür.
Hayatı, bir ‘acıdan kurtulma’, ‘acıyı azaltmak zorunda olma’ macerasından ibarettir. Neden şu ya da bu açıklanamaz eylemi yaptığını. şu ya da bu görünüşte anlamsız ilişkiye girdiğini bilmez.
Okumanın çok anlamlılığı: Harfler karıncalar gibi ve kendilerine ait gizli devletleri var.
Kim ki hayvanlardan çok bahsediyorsa, insanlar adına utanıyordur.
Hayatları dakikalardan ibaret yaratıklar.
Onun hiçbir şey bildiği yok.
Fakat ölüm ile sevgi arasında estetik bir bağ var.
Hayvanlar bizim geçmişimiz, biz onların ölümüyüz.
Bedbahttır bilen.
Matemin yırtıcı hayvanı, insan.
Aşk: kendini hiç durmadan koruyan iki başlı bir yılan.
Bilgileri arttıkça, hayvanlar insanlara daha çok yaklaşacak. Tekrar eski mitlerdeki kadar insanlara yakın olurlarsa, artık hayvan diye bir şey kalmayacak.
İnsan, her insanı hayvanlarına ayırmak ve ardından ayrıntılı ve yatıştırıcı bir biçimde onlarla hesaplaşmak istiyor.
Hayvanlar olmadan dünyanın ne kadar tehlikeli olacağını tasavvur etmek mümkün değil.
bizi hayvanlardan ayıran şeyler arttıkça, daha değerli hale geliyorlar.
hayvanların kesilmeden önceki duyguları gibi tüm nafile duygular.
hayvanlar arasında tek bir arkadaşın bile yok. buna hayat mı diyorsun?
boğa, matadorun önünde eğilerek selam verdi ve kırmızı muletaya arkasını döndü.
matador, boğanın hayatını bağışladı ve kitle tarafından parçalandı.
matador, boğanın hayatını bağışladı ve kitle tarafından parçalandı.
hayvanların, sabırlı hayvanların, ineklerin, koyunların, elimize verilmiş ve elimizden kurtulamayacak bütün hayvanların bize asla başkaldırmayacak olması beni incitiyor.
Boğa güreşçisi denen kahramanları ve kana susamış arenanın tamamını perişan halde kaçırmaya zorlayacak tek bir boğa içimin ferahlaması için yeterdi.
İnsanlar açtı ve daima av peşindeydi.
Faydalı olan şey, eğer bu kadar güvenilir bir şekilde faydalı olmasaydı, tehlikeli olmazdı.
Yaşam kavgası adını verdiğimiz şeyi, açlık ve sevgi için olduğu kadar, içimizdeki kitleyi öldürmek uğruna da veriyoruz.
Ne zaman bir hayvana dikkatlice baksanız, içinde bir insan olduğu ve sizinle dalga geçtiği hissine kapılırsınız.
“Ne zaman bir hayvana dilkatlice baksanız, içinde bir insan olduğu ve sizinle dalga geçtiği hissine kapılırsınız.”
Kim ki hayvanlardan çok bahsediyorsa, insanlar adına utanıyordur.
Hayvanlar arasında tek bir arkadaşın bile yok. Buna hayat mı diyorsun?