İçeriğe geç

Vicdan Sızlar Kitap Alıntıları – Güray Süngü

Güray Süngü kitaplarından Vicdan Sızlar kitap alıntıları sizlerle…

Vicdan Sızlar Kitap Alıntıları

Her şey birdenbire olmadı.
Her şey ben yaşarken de olmadı.
Her şey ben unuturken oldu.
Bunu unutmayın.
Her şey birdenbire olmadı.
Her şey ben yaşarken de olmadı.
Her şey ben unuturken oldu.
Bunu unutmayın.
Kendimi buldum dedim ya şimdi. Gülesim geldi. Kolaydı o kadar. Kendisini bulmuşmuş.
Annem dilsizdi. Çok güzel şarkı söylerdi.
İnsanlar da sessizliğin içinde boğulurken ses çıkartmıyorlardı İnsanlar içlerine doğru konuşuyordu. Bir kerede en fazla bir kelime ediyorlardı, onu da içlerine doğru ediyorlardı.
Sonunda oldu olan. Zaten olmaktaydı olacak olan çünkü yaklaşmaktaydı gelecek olan.
Büyürken yalnızdım. Hep öyleydim şimdi de yalnızdım. Ellerim, ayaklarım da yalnızdı. Burnum bile yalnızdı. Kulaklarım yalnızdı.
Annem kendi kendine iyileşti. Zaten anneler kendi kendilerine iyileşirmiş. Kendi kendine iyileşene anne, kendi kendine ölene baba denirmiş.
Ama bazen insan anlatmak istemez. Şevki yoktur. Neden yoktur? Neden şevkini kaybetmiştir insan? Bunlar önemli sorular
Bekleyenler illaki kavuşurlar denemez ama kavuşanlar bekleyenlerdir.
Elbet, gelmeyeceğim demişti kabul ama gelmeyeceğim dedi insan diye bu kadar mı gelmezdi.
Bekliyorsun ki, birini sevesin, birisi seni sevsin. Beklemekle gelmez. Onu beklemekle gelir. Onu beklemek için kendinden gitmelisin. Kendinden gitmek için, önce kendine gitmelisin. Önce kendine gitmek için, canına kıyman lazım, çünkü canın, yoksa nefsin mi demeliyim, sana seni çok önemsetiyor
Mutsuzluk hastalığı dediği de aslında derdi bilmeyenin dertlenmesiydi yalnızca. Kaşı olanın kaşım var diye şükredeceğine kaşım yamuk diye kahretmesiydi bir bakıma.
N’apıyorsun? dedi bana.
Deliriyorum, diye cevap verdim.
Gitmediğiniz şey sizin dünyanızdan değil diye gitmediyseniz, ona gitmemekten bahsedemezsiniz ki.
Bu garip. Allahın garibi. -Bütün garipler Allah’ındır. Hamdolsun.
Her şey birdenbire olmadı.
Her şey ben yaşarken de olmadı.
Her şey ben unuturken oldu.
Bunu unutmayın.
Acıdan Ölmek: Bir tür az gelişmiş insan sporu.
Hayat çok acımasız diyenler olmuştur belki size de. Aldırmayın onlara. Hayat, insanın yanında nedir ki.
Hayatını kaybetmeyen insanlar için devam ederdi hayat
Sınırlar yapay, coğrafyalar gerçektir.
Zaten savaşları savaşlar kazanırmış, bu yüzden savaşın kazananı olmazmış.
İnsan yolunu kaybettiği zaman bütün dikkatini toplar ve daha keskin gözlerle bakar etrafına.
O zaman, daha kaybolmamışken görmediği şeyleri bile görmeye başlar. Ya bir ülke yolunu kaybettiği zaman ne yapar Lisa
Alexandır Ívanov – İnsanlar, geride kalanlar da ölsün diye ölüyor değildir adlı romandan
Hayat çok acımasız diyenler olmuştur belki size de. Aldırmayın onlara hayat insanın yanında nedir ki.
Bir şeye benzemeye çalışa uğraşa hiçbir şeye benzemez oldum tam on yaşımda sonra on bir yaşımda, sonra on yedi, yirmi yedi, otuzdört yaşımda ve bu yaşların aralarındaki her yaşımın her altı ayında, her altı ayının her ayında, her ayın her haftasında, her haftanın her gününün her saatinin her dakikasının her saniyesinde.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Zaten gelmeyeceğim demişti. Ben, gel demiştim. Gelmem demişti. Bekleyeceğim demiştim. Çok beklersin demişti. Çok bekledim.
Hayat acımasız diyenler olmuştur size de. Aldırmayın onlara. Hayat, insanın yanında nedir ki?
Kara kaşlı kara gözlü kız büyüyünce ağaç olacaktı. Ağaçlardan olacaktı. Büyüdüğünde gövdesi yanacak, dalları kırılacaktı, biliyordu ama buna rağmen ağaç olacaktı. Zaten buna rağmen ağaç olunurdu, ağaçlardan olunurdu, olunacaksa
Ona acıdığım için merhametli bir insan olduğumu düşündüm. Ne kadar da harikaydım ben böyle.
Bir takım şeylerin hepsi olmadı. Çünkü hepsi oldu.
Misal bak, bunların hepsi aynılar, ama kendilerine bakıp kendi renklerini görüyorlar, öbürkülerine bakıp öbürkülerin renklerini görüyorlar, renge sahip olanı değil sadece rengi gördüklerinden az sonra birbirilerini boğazlayacaklar.
Elbet, gelmeyeceğim demişti kabul ama gelmeyeceğim dedi insan diye bu kadar mı gelmezdi.
Gelmeyeceğim demişti kabul ama gelmeyeceğim dedi diye insan bu kadar mı gelmezdi.
Acıdan ölmek; Bir tür az gelişmiş insan sporu.
Hayatını kaybetmeyen insanlar için devam ederdi hayat
Duymadın mı hiç; aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır. Yoktan da vardan da ötede bir var vardır
Deli Rasim bana ne demişti. Sen mutsuzluk hastalığına yakalanmışsın iki gözüm, tez zamanda canına kıyman lazım. Yani canıma kıyıp aşık olmam gerekiyordu mutsuzluk hastalığından kurtulmam için. Mutsuzluk hastalığı dediği de aslında derdi bilmeyenin dertlenmesiydi yalnızca.
Ama her yaşayan ve yaşayacak olan gibi sonunda ölmüş.
Güzeldi, bana bulaşıyordu, yolda yürürken, evde onu düşünürken. Güzelleştim çok hızlı.
Alışıktım ya, kederlenmedim bile. Pas tutuyor insan. İnsan dedimse lafın gelişi
Sen, dedi, çok rahat bir şekilde kafasını iyice kaldırarak. Mutsuzluk hastalığına yakalanmışsın iki gözüm. Tez zamanda canına kıyman lazım
Ona aşktan bahsedecek değildim, aslında size de bahsetmedim. İnsan benim kadar işe yaramaz olur da aşık olmaz mı?
Kendim bana sarıldı. Her şeye gücün yetmez dedi. Hayat devam ediyor dedi. Kendimi çok sevdim. Canım dedim ona. Bir sen varsın dedim. Sırıttı kendim. Başımı okşadı. Beraber tivit yazdık ve attık. @calvinoseven7; Unutursam kalbim kurusun
Hayatı kaybetmek deyince ölüm gelmiyor aklıma. Ne çok şey geliyor da ölüm gelmiyor. Zorluyorum kendimi ama ölüm gelmiyor. Ölmek Kaybolmak değil.
Kaybolmuş olmaya rağmen, hayata devam etmek çok zevkliydi. Hayatını kaybetmeyen insanlar için devam ederdi hayat
Babam annemi kurtarmaya çalışırken abim sulara gömüldü. Ben ağladım. Gözlerimden yaş aktı. Yaş çok aktı. Boğuldum. Kıyıya vurdum. Kırmızı bir tişört vardı üzerimde. Kumsala yüzümü gömdüm, bekledim.
Acıdan Ölmek: Bir tür az gelişmiş insan sporu
Hayat çok acımasız diyenler olmuştur size de. Aldırmayın onlara. Hayat, insanın yanında nedir ki.
Birleşmiş milletler kendi kendilerine birleşmişleşlerdi. Eşeysiz üreme gibi birşeydi galiba.
Güzel ülkemin canı yanar.
Yanmaz mı? Ülke, insanın yanında nedir ki.
Hayatın benim hayatımdan ibaret olduğunu sanıyordum.
İnsan her şeye güç yetirebilir sanıyordum.
Hayat, hayatım, benim kontrolümde sanıyordum.
O zamanlar tanımadığım insanları kaybetmeye başlamamıştım.
O zamanlar mutlu bir insandım.
Barakanın önünde buldum kendimi. Kendimi buldum dedim ya şimdi, gülesim geldi. Kolaydı o kadar. Kendini bulmuşmuş.
Zaten gelmeyeceğim demişti. Ben, gel demiştim. Gelmem demişti. Bekleyeceğim demiştim. Çok beklersin demişti. Çok bekledim.

Ben ona, ona sormadan aşık olmuştum. Öğrendim ki böylesi iyi değilmiş. Canım sağ olsun.

Ama bazen insan anlatmak istemez. Şevki yoktur. Neden yoktur? Neden şevkini kaybetmiştir insan? Bunlar önemli sorular
Zaten olmaktaydı olacak olan çünkü yaklaşmaktaydı gelecek olan.
Eskiden böyle değildi bu mahalle. Yoksullar az yoksul, zenginler az zengindi.
Sakıncası yoktu, birileri fedakarlık yapardı her daim.
Çok hissedince insan, iyi de hissediyormuş.
Öldün mü sen dedim ona o kadar meleğe benzediği için. Ölmedim, demedi. Gözlerini kullanmadan baktı bana. Kullanmadığı gözleri maviydi.
Bir şeye benzemeye benzemeye insan bir şey olduğunu bir şey olmadığını anlamazmış. Böyle sürermiş. Bunu da anlamadım, sürdüğünden, hep böyle sürdüğünden.
Zaten anneler kendi kendilerine iyileşirmiş.
ben zaten senede bir diş fırçalarım o da kurban bayramında etin tadını daha iyi alayım diye.
Sabaha kadar gök gezerim, bulut ezerim.
Ben bu şarkıları duydum da mı unuttum, duymadım da duydum sandım hatırlamayınca da ondan unuttum sandım bilmem.
Gençler parçaları bütünlemek için çok acele ediyor sanırım.
Sanki anlattıklarımın hiçbir anlamı yok, aklında. İçinde tamamen başka şeyler var, başka bir amacı, bir kastı.
Az önce bana renkleri görmek nasıl bir şey dedin, madem biliyormuşsun, ne diye sordun, dedim. Bendeki halini biliyorum, sendeki halini sordum, dedi. Benimki yoksunluktandı, seninki aşktanmış, dedi.
Elbet, gelmeyeceğim demişti ama gelmeyeceğim dedi insan diye de bu kadar mı gelmezdi.
Yani cana kıymık aşktı.
Zavallılığın bu kadarı deliden umulan medet. Yok be, medet umduğumdan mı, makara olsun, iki vakit geçsin diye işte.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir