İçeriğe geç

Sessiz Arka Bahçeler Kitap Alıntıları – Gülten Akın

Gülten Akın kitaplarından Sessiz Arka Bahçeler kitap alıntıları sizlerle…

Sessiz Arka Bahçeler Kitap Alıntıları

durdun
söylenmemiş, anlatılmamış, söylenememiş olanı
anlaşılır kıldı duruşun.
En zor mektuplardır teşekkür mektupları
yazılan yazılamayan yazılmasından korkulan
aykırı bir sese yeniliyor kocaman sessizlik
gelecek gelmiyor
itip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim
ağıdını bana dirhem dirhem
paylaştıran komşum sevinçlerin var mı,nerde
niye onları hiç bilmiyorum
Attığım adım yanlış mıydı
durduğum yerden biliyorum
o telefona çıkma, o kapıyı açma
ona dokunma
Sarnıcı besleyen suyu sonsuza sakla,
sende sürsün aşk
yürüyoruz arada küçük molalar ağlıyoruz
o sevdiğimizse aşikar
değilse derine daha derine
acıyla hüzünle yaşla doldurulmuş hazine
ölüm yok eder göç değiştirir
kendisi kalamaz kimse
o çoktan çürüdü
ben yeni çözüldüm
sıcak bir bakış, bir yadsıma
salim bir öfke girdi hayatıma
hatalarım kesinleşti yüzüme vurulduğunda
söylenmemiş, anlatılmamış, söylenememiş olanı
anlaşılır kıldı duruşun
Attığım adım yanlış mıydı
durduğum yerden biliyorum
SÖZLERİ KUŞ KADINLAR
Bunlar güvercin dedim, gövdesinin inceliğinden
kumru olsa.. dedim, ona baktım
baktım beni dinlemiyor
güvercinler uçtu, sustum
Eksilenler vardı yanımızdan yöremizden
ne yapabiliriz başka, bilemeden
yürüyoruz arada küçük molalar
ağlıyoruz o sevdiğimizse aşikar
değilse derine daha derine
acıyla hüzünle yaşla doldurulmuş hazine
açıyoruz arada, giderek uzaklaşma
ah yaş, süreğen saati unutkanlığın
yüzeyde avunma
şaşkın sarkaç çevresi boşalmış anlamsız
biz kalır mıyız
ölüm seninle benim aramda
aşılmaz bir duvar ördü
ertesi karlarda geceleyin
bir başıma acıyla büyülü
hasretle dağlanarak
yürüdüm
Kırılıyoruz, ya sen ya ben
ya da kırılmışlığımız
öyle derin öyle onarılmaz
bir yol anyor yüzeye vurmak için
bir bahane. onarılamıyoruz
onaramıyoru z, ekimiz görünmeden
sen ve ben
Her mültecinin içinde bir gül boylanır
Sıcağa sussuzluğa dayanıklı
Ülkesizlik tüm ülkeler sayısınca genişliktir
Sınırsızlığa sonsuzluğa dayanıklı
Kırılıyoruz, ya sen ya ben
ya da kırılmışlığımız
öyle derin öyle onarılmaz
bir yol arıyor yüzeye vurmak için
bir bahane, onarılamıyoruz
onaramıyoruz, ekimiz görünmeden
sen ve ben..
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
onu düşünmemek istiyor onu düşünmeden edemiyor
sözleri kuş kadınlar
ölüm seninle benim aramda aşılmaz bir duvar ördü
sen Leyla değilsin dedi Mecnun kavuştuğu andı çıldırmış sanıldı
Aykırı bir sese yeniliyor kocaman sessizlik
Gelecek gelmiyor
Düşünmeden konuşmadan yaşayanlarımız
düşünmeden konuşmadan yaşayanlarımızın
geleceğini bekliyor
aykırı bir sese yeniliyor kocaman sessizlik
gelecek gelmiyor
bilemiyoruz yaşamayı severek
ve sevmeden
belki hem severek hem sevmeden
böyle parçalanarak dağılarak mı ölünür?
dünyaya bir bütünlük bırakmadan
oysa ölüm bile
usul usul yaşama benzer
yaşama benzer..
itip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim
ağıdını bana dirhem dirhem
paylaştıran komşum
sevinçlerin var mı, nerde
niye onları hiç bilmiyorum
oysa güller vardı önce aklımızda
iğdeleri gördük zambakları da
ayartıldığımız güzel kokulara
itip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim
çorbasını büyüleyen biridir anneler
hasta yatağımızda
ağıdını bana dirhem dirhem
paylaştıran komşum
sevinçlerin var mı, nerde
niye onları hiç bilmiyorum
Attığım adım yanlış mıydı
durduğum yerden biliyorum
Ölü bir böcek nasıl
Hapsolduğu kehribar içinde
kendisi kalamaz kimse
Attığım adım yanlış mıydı
durduğum yerden biliyorum
açmaya korkulan mutluluklar, gizli keyifler
girdi hayatıma
sıcak bir bakış, bir yadsıma
salim bir öfke girdi hayatıma
hatalarım kesinleşti yüzüme vurulduğunda
savunmadım kendimi, artık çok geç
itip beni balıma dadanan bu çağı sevmedim.
itip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim
öyle bakıyorsun
içinde dolaştırdıkları o karışık ayna
senin çıplak gözlerine
ne kadar ne kadar yabancı
ölüm yok eder göç değiştirir
kendisi kalamaz kimse
Ölümün ve göçün dokunmadığı
tek nesne var mıdır
ölüm seninle benim aramda
aşılmaz bir duvar ördü
böyle parçalanarak dağılarak mı ölünür?
dünyaya bir bütünlük bırakmadan
oysa ölüm bile usul usul yaşama benzer
Kırılıyoruz, ya sen ya ben
ya da kırılmışlığımız öyle derin
öyle onarılmaz bir yol arıyor
yüzeye vurmak için bir bahane.
sen Leyla değilsin dedi Mecnun
kavuştuğu andı
çıldırmış sanıldı
Anneler olmasa kim kimi severdi
çorbasını büyüleyen biridir anneler
hasta yatağımızda
elleri yüzleri hoş kokar
gözlerini kapattılar, kapatmışlardı
dokunamadılar gözyaşlarına
söylenmemiş, anlatılmamış, söylenememiş olanı
anlaşılır kıldı duruşun
Onu düşünmemek istiyor
onu düşünmeden edemiyor
itip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim
Kırılıyoruz, ya sen ya ben
Ya da kırılmışlığımız
Öyle derin öyle onarılmaz..
durdun
söylenmemiş, anlatılmamış, söylenememiş olanı
anlaşılır kıldı duruşun
itip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim
bilemiyoruz yaşamayı severek
ve sevmeden
belki hem severek hem sevmeden
Göğü gördüm imkana tutuldum düşü sevdim
❞Düşünmeden konuşmadan yaşayanlarımız
düşünmeden konuşmadan yaşayanlarımızın
geleceğini bekliyor
aykırı bir sese yeniliyor kocaman sessizlik
gelecek gelmiyor❞
❞itip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim❞
❞öyle bakıyorsun
içinde dolaştırdıkları o karışık ayna
senin çıplak gözlerine
ne kadar ne kadar yabancı❞

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir