Kemal Tahir kitaplarından Dutlar Yetişmedi kitap alıntıları sizlerle…
Dutlar Yetişmedi Kitap Alıntıları
Duayı beladan önce etmek gerek.
Dervişlikte aşkın gerçeği odur ki, iyilik görünce artmayacak acı görünce eksilmeyecek.
İnsanlar gülünç ve kambur bir zamanda yaşıyorlarsa benim ne kabahatim var.
Burada ölen de dirilen de tek başına, yapayalnızdır.
Sükut bir çöp tenekesi gibi yolların ağızlarına devrilmiştir. Hayat insanı
usandıracak bir ağırlıkla bir saatte on saat yaşar.Daha doğrusu yarım saatte iki saat geri kalır.
usandıracak bir ağırlıkla bir saatte on saat yaşar.Daha doğrusu yarım saatte iki saat geri kalır.
Eskiden mal canın yongası imiş şimdi can malın yongası olmuş.
Seninle ne kadar uzağa gitsek o kadar ben varım.
Ben seni muktedir olduğum kadar bütün kabiliyetlerim ve imkanlarımla sevmiştim.
Mazursun, bir kere şaşırdık mı en olacak şeyleri düşünmeyiz.
Her sefalet mazeretini de beraber getiriyor.
İnsanlar gülünç ve kambur bir zamanda yaşıyorlarsa benim ne kabahatim var.
Hayat insanı usandıracak bir ağırlıkla bir saatte on saat yaşar.
Sen gidince ben artık yalnız bile kalmayacak, tarifi yapılmamış bir hâle düşecektim.
— Ben başka, o başka İti erkek beslemez. -Artık Abu Efendi’nin yüzüne bakıyordu- Âdet böyledir. Köy yerinde âdet böyledir İti de erkek mi beslermiş Karılara ne hizmet kalır.
— İt sizin malınız değil Jandarmaların köpeği Jandarmalar doyursun
— Jandarmalar da erkek Jandarmalar buranın garibi Evi, köyü, karısı yok
— Ayıp Silo Elin iti için adam bacısına vurmaz.
— Karıdır elbet dayak yiyecek Yavaş yavaş alışır İyidir.
— İt sizin malınız değil Jandarmaların köpeği Jandarmalar doyursun
— Jandarmalar da erkek Jandarmalar buranın garibi Evi, köyü, karısı yok
— Ayıp Silo Elin iti için adam bacısına vurmaz.
— Karıdır elbet dayak yiyecek Yavaş yavaş alışır İyidir.
Aklın ermediğinden mal gibi yaşarsın. Ahmedi Buhari
Efendi’miz ne demiş hey şaşkın? Şeriatta seninki senin, benimki benim! Tarikatte seninki senin benimki de senin, hakikatte ise ne seninki senin, ne benimki benim
Efendi’miz ne demiş hey şaşkın? Şeriatta seninki senin, benimki benim! Tarikatte seninki senin benimki de senin, hakikatte ise ne seninki senin, ne benimki benim
Çirkin ve güzel olmak insanın elinde değildir; ama çirkin bir adamla evlenmemek elimizdedir.Neyim varsa gene üstümde duruyor. Kötülüklerim de, çirkinliklerim de, benimle beraber.
Her şeyin bir iyi tarafı olduğu gibi bir de kötü tarafı vardır.
Kırıp dökmeye alışan çocuklar bir müddet sonra işsiz kaldılar.
Türk’e Türk’ten başka hayvan diyen kalmadığı gibi
Kırıp dökmeye alışan çocuklar bir müddet sonra işsiz kaldılar.
Türk’e Türk’ten başka hayvan diyen kalmadığı gibi
Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir.Bu bilimsel bir deney veya herhangi bir kuram içinde geçerlidir.Mesela bir proton normalde bize sadece yükü ve kütlesi hakkında bilgi verir.Ama herhangi bir hızlandırıcıda çarpıştırılıp parçalara ayrılan bir proton ,bize bu yükü veya kütleyi nasıl kazandığı hakkında daha detaylı bilgi verir.Yada nöroloji için konuşucak olursak sağlam bir insan beyni bize içindeki hangi kısmın ne işe yaradığı konusunda pek az bilgi verir.Ama nezaman ki bu beynin bir kısmı hasar görür ve bu hasar sonucu kişi bazı duyuşsal yeteneklerini kaybeder.İşte o zaman beynin yapısına dair daha detaylı bilgiye sahip oluruz.Yada biyoloji içinde durum farklı değildir.Mesela tasarımlarında belli hatalara sahip canlılar görmemiz onların varoluşlarını oluşturan mekanizmalar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmamıza yararlar.Aynısı bilimsel kuramlar içinde geçerlidir.Mesela eski insanlar ısıyı,maddenin hareketi olarak değilde maddeden dışarı çıkan birşey olarak düşünüyorlardı.Ve sonra birgün kalayı ısıttıklarında yanan kalay, metal kirecine dönüşüyordu.Ama ilginç bir şekilde yanmadan önceki halinden daha ağır oluyordu.Ve o dönemin bilim insanları bu nasıl olabilir diye düşündüler.Eğer ısı maddenin yanınca dışarıya attığı bir fazlalıksa o zaman bu maddenin yanınca daha hafif olması lazım.Yani bu tarz deneysel bir çatlak o dönemin bilim insanlarına sahip oldukları ısı kuramının yanlışlığı hakkında daha detaylı bilgi verdi.Sosyoloji içinde durum pek farklı değildir.Mesela bir sistemin kendi içindeki çatlakları o sistemin işleyişi hakkında daha detaylı bilgi verir.Aynı bunun gibi insan ilişkilerinde de durum benzerdir.Mesela nezaman ki bir ilişki bozulur ozaman insanlar sahip oldukları gerçek kişilikler hakkında daha detaylı bilgi verirler.Yada konuya dair son bir örnek verecek olursak: Psikolojideki anormal insanlar olmasaydı bugün normal insanın psikolojisinin işleyişi hakkında bukadar detaylı bilgiye sahip olmazdık.Yani demem o ki örnekleri çoğaltmak mümkündür ama bu konunun ana fikrinin önemini arttırmayacaktır.Bu yüzden yazının başında dediğim şeyi tekrarlamakta fayda var:Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir!
Hayat insanı usandıracak bir ağırlıkla bir saatte on saat yaşar. Daha doğrusu yarım saatte iki saat geri kalır.
Bütün namuslu
adamlar -hayrettir- mutlaka prensip sahibi olmaya lüzum görmezler. Namus yalnız başına sanki onlara yetermiş gibi başka bir kaygıları olmaz.
adamlar -hayrettir- mutlaka prensip sahibi olmaya lüzum görmezler. Namus yalnız başına sanki onlara yetermiş gibi başka bir kaygıları olmaz.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Biz ancak yüzde yüz namuslu insan yüzü görmekten feragat edilmek suretiyle terk edebiliriz. Bunun mahrumiyeti ancak korkunç olduğu zaman korkunçtur. Bir gün ev sahibi aylık istiyor dedin. Yüzün karmakarışıktı. Mobilyaları sat dedim. Ah, nasıl olur diye taaccüp ettin. Radyoyu, koltukları, halıları satmak kocanı satmaktan daha zor geldi.
Bunu kolayca anladım. Sana bunları niçin anlatıyorum. Bir tarihte çok eskiden neşredilmeyecek hikayeleri sana yazardım. Artık neşredilmeyecek hiçbir şeyim kalmadı. lçimi senin gibi bir yabancıya uluorta göstermenin tek sebebi budur.
Bunu kolayca anladım. Sana bunları niçin anlatıyorum. Bir tarihte çok eskiden neşredilmeyecek hikayeleri sana yazardım. Artık neşredilmeyecek hiçbir şeyim kalmadı. lçimi senin gibi bir yabancıya uluorta göstermenin tek sebebi budur.
Hodkam insan saadet sırasında az mesut olursa, felaket sırasında az ısLirap çeker, yarım yırtık yaşamanın azabını çektiğin için, bunu anlarsın Artık tek başına yaşamanın tiryakisi oldum. lnsan ancak böyle yaşarsa bizzat kendisine karşı da hodkam oluyor.
Sade yüreğinle yaşamanın cezasını çekeceksin. Başımızın da yaşamamızda mutlaka hissesi olmalı.
Bir Amerikalı muharrir Bazen sen içeride olursun dünya nimetleri dışarıda kalır, bazen sen dışarıda bulunursun, dünya nimetleri içeride mahpustur, demiş.
Mahpushaneler, görünüşleri ne kadar hantal olurlarsa olsun, bulundukları yerde en hassas birer dinleme cihazı gibi tetik üzerinde dururlar.
Fabrika öldüıüyor fukaraları Mahvediyor beyim, dedi, kolay değil, 12 saat ayakta Betonun üzeri. Rutubet. Rutubet olmazsa iplik koparmış Adam kopuyor Ne yapalım şimdi? lplik koparmış Bu halleri görüyorum da karı diyorum, Allah’ına şükret. .. Karı diyorum, aman bez parçasını horlama Her bir ilmeğinde bir fukaranın kanı var diyorum Fabrikaya Allah düşmanımı düşürmesin
Kürt çocukları böyle haykırarak konuşurken dinlemek zevkli şeydir. İptidai adamın şımarıklığı ve körpeliği sezilir, küçük çocukların ve
genç kızların ağzında Kürtçe, ısrarla lngilizceyi hatırlatır. Kadınları konuşurken İngilizlerin gururla ve lezzetle dinledikleri, ince güzel lisan.
genç kızların ağzında Kürtçe, ısrarla lngilizceyi hatırlatır. Kadınları konuşurken İngilizlerin gururla ve lezzetle dinledikleri, ince güzel lisan.
‘ ‘ Senin aklını rüzgâr dağıtmış ağa, rüzgâr dağıtmış da sen arada kalmışsın. ‘ ‘
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
‘ ‘ Yüreğindekini demezsen adam değilsin. ‘ ‘
‘ ‘ Duâ vaktinde değiliz, diyor; teslim ve rıza vaktindeyiz. Duâyı belâdan önce etmek gerekti. ‘ ‘
‘ ‘ Dervişlikte aşkın gerçeği odur ki, iyilik görünce artmayacak, acı görünce eksilmeyecek ‘ ‘
“Bir vakitler sana mektup yazmadan yaşanmaz zannetmiştim. Ne kadar fazla zannedersek o kadar fazla yanılıyoruz.”
‘ ‘ Ali’nin iki gün sonra ayağını kestiler. Bir müddet sonra tahta bacağını sürükleyerek çolak koca istemeyen karısına gidecek ‘ ‘
‘ ‘ Sana nasıl anlatayım ağabey, yüreğime birdenbire kor düştü. ‘ ‘
‘ ‘ Bir kere ihanet eden hep ihanet edecektir. ‘ ‘
‘ ‘ Gurur, hiçbir işe yaramaz ama bir insanın bunca senelik arkadaşını aldatmamasına belki yardım eder. ‘ ‘
‘ ‘ Yorgun ve güzeldi:
– Karanlıkta okuyorsun! dedi. ‘ ‘
‘ ‘ Öyle ya, bir gece gene uyku tutmadıydı Buraya geçmiştim kitap okumak lâzım geldiğine, başka çâre kalmadığına yüzde yüz emindim. Bu, bir dost ihtiyacı idi. Lakin raflara yaklaşmaya bir türlü cesaret edememiştim de. Açık bir düşmanlık hissi ‘ ‘
‘ ‘ Hayat insanı usandıracak bir ağırlıkla bir saatte on saat yaşar. Daha doğrusu yarım saatte iki saat geri kalır. ‘ ‘
‘ ‘ Bizim millet zengin meraklısıdır. Karşısındaki zengin oldu mu üstüne bir utançlık gelir! ‘ ‘
Beni, beraber yaptırdığımız yarısı yün, yarısı kot paltomdan daha çabuk terk ettin.Paltomu hatırlıyor musun? Bir gün hava soğuktu.Senin mantonu henüz yaptırmamıştık.İçine sarmıştım seni.O biçare uzun müddet kahrımı çekti.
Bazı cansız şeyler var ki, neden minnettar olmadığımıza bir türlü akıl erdiremiyorum.
Bazı cansız şeyler var ki, neden minnettar olmadığımıza bir türlü akıl erdiremiyorum.
Bir kere ihanet eden daima ve her şeye ihanet eder. İhanete hiç alışmamalı.
Namuslu bir insan bile bazen intikam alır.
‘ ‘ Eskiden mal canın yongası imiş, şimdi can malın
yongası olmuş ‘ ‘
yongası olmuş ‘ ‘
‘ ‘ Doğru söylemek huyu olmasaydı, ortadaki kalabalıkta sessiz sedasız yaşayıp ölebilirdi. ‘ ‘
‘ ‘ ( )Halbuki, kulun kula faydası olmaz ki Fayda Rabbimden gelse gelir ‘ ‘
‘ ‘ İnsanoğlu mutlak çiğ süt emmiş. Bu elde bir. Hatip Hoca’nın hakkı var. Zati topraktan halk olmuşuz ya Önümüz çamur, sonumuz çamur. ‘ ‘
‘ ‘ Topal Arif, yalancı bir kederle içini çekti:
– Bu dünya yalancı dünya arkadaş. Essahı öte dünyadır. ‘ ‘
‘ ‘ Seni az mı seviyordum. Sakın böyle düşünme. Hiçbir şekilde ve bilhassa sevgide tasarruf yapacak kadar hasis değilim. Ben seni, muktedir olduğum kadar, bütün kabiliyetlerim ve imkânlarımla sevmiştim. ‘ ‘
《 Dünya demir oldu birtanem, yumuşaması için erimesi lazım. Cehennem dedikleri belki bu hâdisedir. 》
‘ ‘ Bir vakitler sana mektup yazmadan yaşanmaz zannetmiştim ‘ ‘
‘ ‘ Hakaret ediyorum zannederek sevinme, konuşuyoruz. Konuşurken bir elimle yüreğimi kapatmak adetim değildir. ‘ ‘
‘ ‘ Beraber okuduğumuz kitapları, beraber dinlediğimiz şarkıları ne yaptın? ‘ ‘
‘ ‘ Bir gün köprü üzerinde karşılaşmamız ihtimâlinden niçin korkmadın? ‘ ‘
‘ ‘ Bak saçlarım beyazlandı. Buna rağmen daha kendimi genç farz ediyorum. Çektiğim kadar çekebilir, sevdiğim kadar sevebilirim ‘ ‘
‘ ‘ Affetmek ne kolaydır. Çocuklara ve kadınlara mahsus bir şey. ‘ ‘
‘ ‘ ( )Kapıyı ardına kadar açmak ve seni bir an kucaklamak, sımsıkı bağrıma basarak yanaklarını, gözlerini, alnını ve saçlarını öpmek istemiştim. İşte hürriyet bunlardan ibarettir. ‘ ‘
‘ ‘ Sana kendimden bir hediye vermek istedim. Süratle ceplerimi aradım. Dolmakalemimden başka hiçbir şeyim yoktu. Onu bulduğuma ne kadar sevindiğimi buradan nasıl anlatmalı ‘ ‘
‘ ‘ İkimiz de yapayalnızdık. Sen gidince ben artık yalnız bile kalmayacak, tarifi yapılmamış bir hâle düşecektim ‘ ‘
‘ ‘ Hürriyet Şüphesiz gözlerine bakamamak değildir. Çünkü yan yana bulunduğumuz sıralarda, kaç on dakika mütemadiyen göz göze durabiliriz. ‘ ‘
‘ ‘ O yaz etin kilosunu 40 kuruştan, ekmeğin kilosunu 12 kuruştan yemiştim, yavaş yavaş ortalığa bir hal oluyordu. Et birdenbire seksene çıktı, sonra da 120 kuruştan geri gelmek üzere ortadan kayboldu. Ekmek de aynı süratle vesikaya bağlandı. 150 gram çocuklara 300 gram büyüklere Simsiyah bir şey. Korkunç bir ekmek Çamur. ‘ ‘
‘ ‘ Bakkal Abu pencereye dirseğini dayadı:
– Fabrika öldürüyor fukaraları Mahvediyor beyim, dedi, kolay değil, 12 saat ayakta Betonun üzeri. Rutubet. Rutubet olmazsa iplik koparmış Adam kopuyor Ne yapalım şimdi?.. İplik koparmış Bu hâlleri görüyorum da karı diyorum, Allah’ına şükret Karı diyorum, aman bez parçasını horlama Her bir ilmeğinde bir fukaranın kanı var diyorum Fabrikaya Allah düşmanımı düşürmesin ‘ ‘
‘ ‘ Bir hafta gece, bir hafta gündüz, ana olmadı mı çocuk kısmı terbiyeden düşer Anasız tay huysuz olur demişler ‘ ‘
‘ ‘ – Dünya, akıl almaz bir dolap oldu bey Dünyaya akıl ermedi mi, işler imanına kötü demektir, ne dersin? ‘ ‘
insanoğlu çiğ süt emmiştir. Kuzu gibi bakar ama yılan gibi sokar.
Yoksulluk adamı tatlı canından bezdirir bilirim.
Ben seni, muktedir olduğum kadar, bütün kabiliyetlerim ve imkanlarımla sevmiştim.
Artık tek başına yaşamanın tiryakisi oldum.
Ben senin sevdiğin kitapları, senin sevdiğin şarkıları ve senin sevdiğin manzaraları hâlâ seviyorum.
Çektiğim kadar çekebilir, sevdiğim kadar sevebilirim
Bizim millet hayvandır. Karı kısmını adamdan sayıp iki kelime konuşmaz
-Dünya, akıl almaz bir dolap oldu bey Dünyaya akıl ermedi mi, işler imanına kötü demektir, ne dersin?
“Bir kere ihanet eden dâima ve her şeye ihanet eder.
İhanete hiç alışmamalı.”
İhanete hiç alışmamalı.”
“Beni, beraber yaptırdığımız yarısı yün yarısı kot paltomdan daha çabuk terk ettin. Paltomu hatırlıyor musun? O biçare uzun müddet kahrımı çekti. Bazı cansız şeyler var ki, neden minnettar olmadığımıza bir türlü akıl erdiremiyorum.”