İçeriğe geç

Deistin Zikri Kitap Alıntıları – Seyyid Muhammed Ruhi

Seyyid Muhammed Ruhi kitaplarından Deistin Zikri kitap alıntıları sizlerle…

Deistin Zikri Kitap Alıntıları

Kendi dinini hakkıyla öğrenmeden başka denize dalarsan köpekbalığına yem olursun.
Enteresan bir durum söz konusu:

İlahiyat okullarımızda daha bugüne kadar deizmle alakalı makale yok. Oysa tasavvufçular diye yazın makale bölümüne, iki bin tane makale karşınıza çıkar. Bu adamların şirk işlediğine dair iki bin makale bulursunuz, üç buçuk milyon genç deist olmuş ancak bunun hakkında makale bulamazsınız. Çünkü ilahiyat fakülteleri ve imam hatipler bu işin ne yazık ki taşımacısı oldular.

Ehli İman’ın yaptığı kötülüklerle ebedi bir cehenneme düçar olacağını söyleyen Mutezile inancı, dine karşı nefretin, ümitsizliğin ve bununla beraber fasıklığın gelişmesinde önemli rol üstlenmiştir.
Bugün yaptığımız en büyük hata, deizmin batıdan geldiğini düşünmekten ötürüdür. Deizm batıdan gelen argümanlarla desteklense de bize batıdan gelmemiştir.

Deizmin kökenleri; Mutezile inancı ve mealcilik akımının Kuran’ı Kerim bize yeter, Hadis’e, Sünnet’e, Evliyaullah’a, Alimlere ne gerek vardır diyenlerin anlayışıdır. Bugün bütün yapının damarlarına ve ince noktalarına kadar sızmayı başarmışlardır.

insan sürekli tarihten beslenmeye mecburdur.
Müslüman’ın tarihten beslenmesi Kurani bir vazifedir.
Her Müslüman erkek, evinin imamıdır.

Her Müslüman hanımefendi o caminin tabiri caizse müezzini, görevlisidir ve sizin cemaatiniz evlatlarınızdır.

Her fikrin kendisinden sonraki iki kişiyi daha etkilediği görülmektedir.
İnsan sevgi için yaratıldı.
Bilgiye aç olan toplum, tamamlamak istediği bilgiyi ararken görmek istedikleri için verdiği mücadelede bilgiyi gösterecek şahsiyeti karşısında göremediği için kendi şüphelerini kararsızlıklarının üzerine koymuştur.

Bu durumdaki sosyal yapılar ön yargıları yönetilebilir sosyolojik toplumlar haline gelir. Bu ve buna benzer toplumların ön yargılarla kuşatılarak din, Tanrı, varlık, ilah, inanç, İslam ve Müslümanlar hakkında akla hayale gelmeyecek türevleri zihinlerinde oluşturduğunu görmek mümkündür.

Şüphelerin kararsızlığı bastırmaya başladığı yerde alimlerin olmadığı anlaşılır.

Şüphelerin kararsızlığı bastırması bilgiye aç olan bir toplumu ortaya koyar.

Kararsızlık şüpheleri bastırıyorsa, insanın göremedikleri, duyamadıkları ve bilgi eksikliği şüphelerin üzerine çıkmışsa burada cehalet vardır. Bu cehalet, bildiği halde yapmama durumudur.

Kararsızlığın şüpheleri bastırmış olmasından doğan cehaletin sonucunda ise toplumsal vahşet doğar.

Toplumsal vahşetin etkileri bütün dünyanın sosyolojik yapısı içerisinde kan dolu büyük savaşları ortaya çıkarmaktadır.

Bilgiye aç olan toplum, tamamlamak istediği bilgiyi ararken görmek istedikleri için verdiği mücadelede bilgiyi gösterecek şahsiyeti karşısında göremediği için kendi şüphelerini kararsızlıklarının üzerine koymuştur.

Bu durumdaki sosyal yapılar ön yargıları yönetilebilir sosyolojik toplumlar haline gelir. Bu ve buna benzer toplumların ön yargılarla kuşatılarak din, Tanrı, varlık, ilah, inanç, İslam ve Müslümanlar hakkında akla hayale gelmeyecek türevleri zihinlerinde oluşturduğunu görmek mümkündür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir