Mehmed Alagaş kitaplarından Kimlik Tercihi kitap alıntıları sizlerle…
Kimlik Tercihi Kitap Alıntıları
Ancak söz İslam’a gelince, lütfen susunuz, haddinizi biliniz!
Yeter, inanın ki yeter! Anlayana ve anlamak isteyene çok bile gelir!
İslam dini, gerçekten bu emperyalistlerin gayrimeşru ihtiyaçlarını karşılayacak, zulme dayalı isteklerine olumlu cevap verecek bir din değildir.
Bir kısmı, dirilerden ziyade ölüleri ilgilendiren ve ölülere okunması gereken bir kitap olarak inanmaktadır!.
Bir kısmı, on dört asır önce İlkel bir kavime gönderilen ve o ilkel kavmin ihtiyaçlarına cevap veren eski bir kitap olarak inanmaktadır!.
Peki,
Kur’an-ı kerim’e yönelik böylesi inançlar, kur’an-ı kerim’e göre sahih inançlar mıdır?
Kur’an-ı Kerim bu mudur ve kur’an-ı kerim’e böyle mi inanmamız gerekir?
Bu insanlara Allah dediğiniz zaman, başlarını göğe kaldırarak ilgilerini ve dikkatlerini çok uzaklara yöneltir ler. Çünkü inandıkları Allah, uzaklarda, çok uzaklarda bulunan bir Allah’tır. İnandıkları Allah, yerleri ve gökleri yaratmış ve sonra da çok uzaklarda bulunan makamına çekilmiştir!.
Bazılarının kast ettikleri Allah telakkisi ise kainatı yaratan, yağmuru yağdıran, bitkileri bitiren, tüm canlıların rızkını veren fakat yarattığı ve yaşattığı insanların yeryüzünde ne yaptıklarına, nasıl idare olunduklarına hiç karışmayan bir Allah telakki sidir!.
Diyeceksiniz ki, Allah’ı inkar etmemek ile Allah’a iman etmek arasında ne fark vardır?
Aslına bakılırsa herhangi bir fark olmaması gerekirdi!. Allah’ı inkar etmeyen bir insanın, inkar dan uzaklaşmakla imana yaklaşması ve bunun bir neticesi olarak Allah’a iman etmesi, hakkıyla iman etmesi gerekirdi.
Fakat durum böyle midir?
Yaşadığımız coğrafyadaki Allah’a inkar etmeyen insanlar da, Allah’a iman vasfı var mıdır?
Mehmed ALAGAŞ / Kimlik Tercihi, sh,52
(İnsan Dergisi Yayınları)
Kur’an’ı Kerim, ölülere okunması için mi, yoksa dirilerin yaşaması için mi gönderilmiştir?
Mehmed ALAGAŞ / Kimlik Tercihi,
sh,36 (İnsan Dergisi Yayınları)
Sonra seni de bu emirden (kulluğa ait işlerden) bir şeriat üzerinde kıldık. Öyleyse sen ona uy ve bilmeyenlerin hevalarına (nefsi arzularına) uyma.
Muhakkak ki onlar Allah’tan (gelecek) hiçbir şeye karşı sana asla fayda veremezler. Hiç şüphesiz zalimler birbirlerinin velisidir-dostudur. Allah ise muttakilerin (korkup-sakınanların) velisidir-dostudur. / 45/18 -19 âyetler
•Mehmed ALAGAŞ /Kimlik Tercihi sh,36
(İnsan Dergisi Yayınları)
Mehmed ALAGAŞ / Kimlik Tercihi sh, 27 (İnsan Dergisi Yayınları)
Pratik yaşantıda Resulullah (s.a.v.)’in pak sünnetini inkar etmelerine rağmen söz müslümanlığa gelince Biz peygambere inanıyoruz!. diyen şaşkınlara, Siz nasıl bir peygambere inanıyorsunuz!. demezler mi?
Kur’an-ı Kerim’deki tek bir hükmün konuşulmasından, gündeme getirilmesinden şiddetle rahatsız olmalarına rağmen söz müslümanlığa gelince Biz Kur’an-ı Kerim’e inanıyoruz!. diyen sapıklara, Siz nasıl bir Kur’an-ı Kerim’e inanıyorsunuz!. demezler mi?
Bütün bu çelişkili durumlarına rağmen illa da mü’min, illa da müslüman olduklarını iddia eden tanrıtanır laiklere A be şaşkın, sen neye göre mü’min, neye göre müslümansın? diye sormazlar mı?
Lütfen kendinize geliniz,
kendinize gelerek haddinizi biliniz!.
İslami prensipleri hiçe saymanıza rağmen İlla da müslüman olduğunuzu ! hangi hakla ve hangi ölçülere göre iddia ediyorsunuz.
Aynı iddiayı biz yapsak,
laiklik prensiplerini pratikte hiçe saymamıza rağmen laik olduğumuzu iddia etsek bizim durumumuza gülersiniz, bizlerle alay edersiniz değil mi?
Mesela söz meydanlarına çıkarak Ben Atatürk ilke ve inkilaplarının yaşanmasına, devlet yönetiminde bu ilkelerin dikkate alınmasına karşıyım!. dememe rağmen söz kemalistliğe geldiği zaman Ben kalben Kemalistim desem, bu halime ve bu sözüme ne dersiniz?
Ne diyeceğiniz malumdur!.
Benim bu halime gülerek ve benim bu halimle alay ederek Behey şaşkın başlatma kalbine, biz senin kalbine değil haline bakarız!. der ve gerçekten kemalist olmak istiyorsam, kemalist ilkeleri yaşamam ve yaşatmam gerektiğini söylersiniz değil mi?
Peki,sizler kemalizden ve kemalizmin prensiplerinden,sizler laisizmden ve laisizmin prensiplerinden en ufak bir taviz vermeyeceksiniz de, alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) mı İslam’dan ve İslam’ın prensiplerinden taviz verecek?
Sizler Allah’ın davetine değil de, Allah mı sizin davetinize icabet edecek?
teslim olmadıkları halde Müslim yani teslim olduk! diyenleri, doğruluğa ve dürüstlüğe davet ediyoruz.
İster faşist, ister kapitalist olun, ancak olduğunuz gibi görünün!. diyoruz. Kur’an-ı Kerim’in yüceliğine inanmadığınız ve İslam’a teslim olmadığınız halde Elhamdülillah müslümanız!.. diyerek bizleri değil,
kendinizi aldatmayınız!.
Çünkü İslam’a inanan ve Kur’an-ı Kerim’e teslim olan bizler, müslümanın ne olup ne olmadığını sahte ve satılmış din adamlarından değil, İlahi kelamdan öğrenen insanlarız.
Çünkü inandığımız ve teslim olduğumuz Kur’an-ı Kerim, beyan ettiği apaçık gerçekler ile, kıyamete kadar kendisine inanan ve inanacak olan tüm dünya müslümanlarını, kendisine tabi ve teslim olmaya davet etmektedir.
İslam sadece tebliğ eder. Bu tebliğ kabul edilirse hangi nimetlerle, kabul edilmezse hangi musibetlerle karşılaşılacağını beyan eder.
Netice olarak bu bir tercih,bu bir iman,bu bir teslimiyet meselesidir.
Mehmed Alagaş / KİMLİK TERCİHİ
İslam sadece tebliğ eder. Bu tebliğ kabul edilirse hangi nimetlerle, kabul edilmezse hangi musibetlerle karşılaşılacağını beyan eder.
Netice olarak bu bir tercih,bu bir iman,bu bir teslimiyet meselesidir.
bir bakıma hak ve batıl arasındaki mücadelelerin tarihidir.
Hak ve hakikat ölçümüz, çoğunluk veya çoğunluğun kararı değildir. Şanı yüce Rabbimizin hüküm koyduğu bir meselede,Rabbimizin hükmünü bırakıp zan ve tahminlere göre konuşan çoğunluğa veya çoğunluğun kararına uymamız, Kur’an-ı Kerim ifadesiyle sapmamız, sapıtmamız demektir.,
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminle’ yalan söylerler.
( 6-En’am 116)
İnsanların hangi hükümlere göre yaşadıklarına ve nasıl idare edildiklerine hiç karışmayan (Haşa) laik bir Rab ise bizleri de laik olarak tanımlayın.
Yeter ki açıp okuyun o Kur’an-ı Kerim’i
Şanı yüce Rabbimizin laik olmadığını, laik olamayacağını bizzat görün.!
Ve, laik olmayan Allah’a kul olan Müslümanların da, laik olmadıklarını, laik olmayacaklarını anlayın..!
Bir dönemin hüzünlü Müslümanı Mehmet Akif Ersoy’un belirttiği gibi, tarihten ibret almayanlar için tarih ne yazık ki tekerrür edecektir. Yobazlar İran’a diyerek Kur’an-ı Kerim’e göre Müslüman olan insanları bu yurttan sürmek isteyen ve üstelik nereye gideceklerine dair adres belirten bu cahil zihniyet, asıl itibariyle çelişkilerle dolu bir zihniyettir
Hak ve hakikat ölçümüz, çoğunluk veya çoğunluğun kararı değildir. Şanı yüce Rabbimizin hüküm koyduğu bir meselede,Rabbimizin hükmünü bırakıp zan ve tahminlere göre konuşan çoğunluğa veya çoğunluğun kararına uymamız, Kur’an-ı Kerim ifadesiyle sapmamız, sapıtmamız demektir.,
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminle’ yalan söylerler.
( 6-En’am 116)