İçeriğe geç

Cam Şato Kitap Alıntıları – Sarah J. Maas

Sarah J. Maas kitaplarından Cam Şato kitap alıntıları sizlerle…

Cam Şato Kitap Alıntıları

Ah, ne de yanılıyordu! Kütüphaneler fikirlerle -tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle- doluydu.
”Adım Celaena Sardothien,” diye fısıldadı. “Fakat adımın Celaena, Lillian ya da Kaltak olması bir şey fark ettirmez çünkü bana ne isim takarsan tak seni yenerim.”
“Celaena.” Chaol muhafızlara bir iki metre kala durdu. Kahverengi gözleri parlıyordu.
“Evet?” Celaena’nın kalbi yatıştı.
Kapılar açılıp içeri girdiklerinde Chaol’un ağzından sadece “Bugün çok güzel olmuşsun,” sözleri çıktı.
“Neden insanlarınızdan kimse yok burada?”
“Muhafızların kütüphanede bir faydası olmaz.” Ah, ne de yanılıyordu! Kütüphaneler fikirlerle- tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle- doluydu.
“Ne istersem yaparım ben.”
“O zaman kendini tekrar o madenlerde bulursun, cici şey. Ha, sakın kaşlarını çatma, öyle bakarken güzel yüzün çirkinleşiyor!” Yanağından makas almak için uzandığında Celaena kaçıldı.
“Deli misin sen? Ben bir suikastçıyım, bir saray budalası değil!”
“Yargılarda bulunmuyorsan akla ne gerek var?”
“Peki ya insanları aklının acımasız yargılarından sakınmayacaksan kalbe ne gerek var?”
Yara izlerin feci,
Celaena bir elini beline atıp soyunma odasının kapısına gitti.
Hepimizin yara izleri var Dorian. Benimkiler sadece çoğu kişiden daha görünğr halde.
“Işık ve karanlık. Yaşam ve ölüm. Hangisi ait olduğum yer?”
“Kütüphaneler fikirlerle – tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle – doluydu.”
Celaena’nun gözü piyanoya takıldı. Eskiden piyano çalardı. Enstrüman çalmayı; müziği ; müziğin insanı üzme neşelendirme, her şeyi mümkün ve destansı gösterme gücü de hoşuna giderdi.
Senin, kendilerini anlamadığını düşündüklerinde, insanların ne sırları açık ettiklerini duysan şaşarsın.”
İsimlerin önemi yoktur. Önemli olan içinde ne olduğudur.
Hepimizin yara izleri var Dorian. Benimkiler sadece çoğu kişiden daha görünür halde.
Bu ismi sana onurla taşıman, diğer isimler sana ağır geldiğinde kullanman için veriyorum. Sana Elentiya adını veriyorum, anlamı ‘Yılmayan Ruh’.
Sana söyleyeceklerimi dinlemen gerek. Hiçbir şey tesadüf değildir. Her şeyin bir amacı vardır. Bu şatoya gelmen kaderindi; tıplı bir suikastçıya dönüşmen ve hayatta kalma becerilerini edinmen gibi.
Cesaret az rastlanan bir meziyettir, dedi. Bırak cesaretin sana rehberlik etsin.
Yalnız mısın?” “Yalnız mı? Hayır. Kendi başıma ayaklarımın üzerinde gayet iyi durabilirim. Tabii okumam için uygun kitaplar sağlandığında”
Kütüphaneler fikirlerle —tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle— doluydu.

Cam Şato, Sarah J. Maas

“Kütüphaneler fikirlerle- tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle- doluydu.”
Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir.Bu bilimsel bir deney veya herhangi bir kuram içinde geçerlidir.Mesela bir proton normalde bize sadece yükü ve kütlesi hakkında bilgi verir.Ama herhangi bir hızlandırıcıda çarpıştırılıp parçalara ayrılan bir proton ,bize bu yükü veya kütleyi nasıl kazandığı hakkında daha detaylı bilgi verir.Yada nöroloji için konuşucak olursak sağlam bir insan beyni bize içindeki hangi kısmın ne işe yaradığı konusunda pek az bilgi verir.Ama nezaman ki bu beynin bir kısmı hasar görür ve bu hasar sonucu kişi bazı duyuşsal yeteneklerini kaybeder.İşte o zaman beynin yapısına dair daha detaylı bilgiye sahip oluruz.Yada biyoloji içinde durum farklı değildir.Mesela tasarımlarında belli hatalara sahip canlılar görmemiz onların varoluşlarını oluşturan mekanizmalar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmamıza yararlar.Aynısı bilimsel kuramlar içinde geçerlidir.Mesela eski insanlar ısıyı,maddenin hareketi olarak değilde maddeden dışarı çıkan birşey olarak düşünüyorlardı.Ve sonra birgün kalayı ısıttıklarında yanan kalay, metal kirecine dönüşüyordu.Ama ilginç bir şekilde yanmadan önceki halinden daha ağır oluyordu.Ve o dönemin bilim insanları bu nasıl olabilir diye düşündüler.Eğer ısı maddenin yanınca dışarıya attığı bir fazlalıksa o zaman bu maddenin yanınca daha hafif olması lazım.Yani bu tarz deneysel bir çatlak o dönemin bilim insanlarına sahip oldukları ısı kuramının yanlışlığı hakkında daha detaylı bilgi verdi.Sosyoloji içinde durum pek farklı değildir.Mesela bir sistemin kendi içindeki çatlakları o sistemin işleyişi hakkında daha detaylı bilgi verir.Aynı bunun gibi insan ilişkilerinde de durum benzerdir.Mesela nezaman ki bir ilişki bozulur ozaman insanlar sahip oldukları gerçek kişilikler hakkında daha detaylı bilgi verirler.Yada konuya dair son bir örnek verecek olursak: Psikolojideki anormal insanlar olmasaydı bugün normal insanın psikolojisinin işleyişi hakkında bukadar detaylı bilgiye sahip olmazdık.Yani demem o ki örnekleri çoğaltmak mümkündür ama bu konunun ana fikrinin önemini arttırmayacaktır.Bu yüzden yazının başında dediğim şeyi tekrarlamakta fayda var:Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir!
Dorian Havilliard Celaena’yı şaşırtan bir tavırla kahkaha attı. “Şu an köle olduğunu biliyorsun, değil mi? Aldığın ceza sana hiçbir şey öğretmedi mi?”
Celaena zincirlenmemiş olsa kollarını göğsünde kavuştururdu. “ Bir madende çalışmanın kazma kullanmak dışında ne öğretebileceğini anlamıyorum.”
İnsanları hayvan gibi yaşamaya zorlarsan hayvanlaşmaya başlarlar.
Celaena’nın asla fazla arkadaşı olmamıştı ve olanlarda çoğu zaman onu hayal kırıklığına uğratmışlardı.
“Yalnız mısın?”
“Yalnız mı? Hayır. Kendi başıma ayaklarımın üzerinde gayet iyi durabilirim tabii okumam için uygun kitaplar sağlandığında.”
Hepimizin yara izleri var Dorian. Benimkiler sadece çoğu kişiden daha görünür halde.
Kütüphaneler fikirlerle – tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle – doluydu.
İnsanların içinde -derinlerde bir yerde- iyilik vardı; içlerinde her zaman bir parça iyilik oluyordu. Olmak zorundaydı.
“Cesaret az rastlanan bir meziyettir. Bırak cesaretin sana rehberlik etsin.”
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Bu kadar yalnız olacağı aklına gelmezdi.
Arobynn bana ikinciliğin, kaybedenlerin birincisine verilen hoş bir unvan olduğunu söylerdi.
Benden nefret edilmesindense görünmez olmayı yeğlerim. Fakat ne fark eder ki?
Hayat böyle olmamalı, dedi, Dünya da böyle olmamalı.
Sevdiğinle evlenirsin, başka kimseyle değil.
Bir kayalıktan aşağı atlamıştı. Artık tek ümidi aşağıda bir ağ olacağını ümit etmekti.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
“Hepimizin yara izleri var Dorian. Benimkiler sadece çoğu kişiden daha görünür halde.”
Yalnız mısın?
Yalnız mı? Hayır. Kendi başıma ayaklarımın üzerinde gayet iyi durabilirim. Tabii okumam için uygun kitaplar sağlandığında.
Bir imparatorluğun kanatları altındaki mükemmel dünya hayallerinize rağmen hükümdarlarınız ve politikacılarınız birbirlerinin ayağını kaydırmakta tereddüt etmiyor.
İnsanların içinde —derinlerde bir yerde— iyilik vardı; içlerinde her zaman bir parça iyilik oluyordu.
Yargılarda bulunmuyorsan akla ne gerek var?
Peki ya insanları aklının acımasız yargılarından sakınmayacaksan kalbe ne gerek var?
Bu dünyadaki yegane kötülük ona hükmeden insandır.
Dik başlı kızların neresi kötü? diye bastırdı. Ağızlarını sadece emirler yağdırmak ve dedikodu etmek için açan tahta kafalı ahmaklar olmamaları dışında?
Onca kitap dururken onları okuyacak kimse yoktu.
Cesaret az rastlanan bir meziyettir, dedi. Bırak sana rehberlik etsin.
Görüntüyü rüyalarına da işledi: Yıldızlara bakan güzel bir kız ve onunla bakışan yıldızlar.
İsimlerin önemi yoktur. Önemli olan içinde ne olduğudur.
Kütüphaneler fikirlerle -tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle- doluydu.
“Adım Celaena Sardothien, ” diye fısıldadı. “Fakat adımın Celaena, Lillian ya da kaltak olması bir şey fark ettirmez çünkü bana ne isim takarsan tak seni yenerim.”
“Hepimizin yara izleri var Dorian. Benimkiler sadece çoğu kişiden daha görünür halde.”
“Kütüphaneler fikirlerle –tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle–doluydu.”
‘Adım Celaena Sardothien,’ diye fısıldadı. ‘Fakat adımın Cealena, Lilian ya da Kaltak olması bir şey fark ettirmez çünkü bana ne isim takarsan tak seni yenerim.’
Ne olursa olsun dedi. Sana teşekkür etmek istiyorum.
Chaol başını yana eğdi Niçin?
Hürriyetime bir anlam kattığın için.
Yalnız mısın?
Yalnız mı?
Hayır. Kendi başıma ayaklarımın üzerinde gayet iyi durabilirim..Tabii okumam için uygun kitaplar sağlandığında.
Celaena Dik başlı kızların nesi kötü diye bastırdı. Ağızlarını sadece Emirler yağdırmak ve dedikodu etmek için açan tahta kafalı Ahmaklar olmalarının dışında?
Celaena’nın asla fazla arkadaşı olmamıştı ve olanlarda çoğu zaman onu hayal kırıklığına uğratmışlardı
Açıksözlü Suikastçım,
sana kişisel kütüphanemden kısa süre önce okuyup büyük bir keyif aldığım yedi kitabı gönderiyorum. Tabii ki Şato kütüphanesinde istediğin kadar kitap okumak da Özgürsün ama sana üzerinde tartışa bilelim diye Öncelikle bunları okumanı emrediyorum.
Ekselansları,
kütüphanenizin bir kütüphane değil, sadece sizin Ve saygıdeğer babanızın keyfini sürebileceğiniz kişisel bir koleksiyon olduğu dikkatimi çekti. Bir milyon küsür kitabınız gereğince kullanılmıyor göründüğünden, kitapların hak ettikleri ilgiyi görmeleri adına bana içlerinden birkaçını ödün vermeniz için size yalvarıyorum. Yanımda bana yarenlik edecek biri ve oyalanabileceğim hiçbir şey olmadığı düşünüldüğünde, sizin mertebenizde bir kişi için bu, benim gibi aşağı ve Sefil bir biçareye bahşedilecek küçük bir Lütuf olacaktır.
Kütüphaneler fikirlerle – tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle- doluydu.
Görüntüyü rüyalarına da işledi: Yıldızlara bakan güzel bir kız ve onunla bakışan yıldızlar.
Bilmiyorum, Çok önemsemiyorum da. Fakat bildiğim bir şey var; sen en iyisiydin ve insanlar hala ismini fısıltıyla telaffuz ediyorlar
Arobynn bana ikinciliğin, kaybedenlerin birincisine verilen hoş bir unvan olduğunu söylerdi.
Ellerinin çalmayı unutmamış olmasına; bir yıl süren karanlığın ve köleliğin ardından zihninin bir yerlerinde müziğin nefes aldığına şaşmıştı.
İsimlerin önemi yoktur. Önemli olan içinde ne olduğudur.
Kral önünde durduğunda Celaena yere baktı. Kral ona Şunu aklından çıkarma suikastçı. dedi. Ona yakınken Celaena kendisini küçük ve kırılgan hissetti. Verdiğim görevlerden birinde başarısız olursan, geri dönmeyi unutursan ağır bir bedel ödersin. Kral sesini sadece onun duyabileceği kadar alçalttı. Ardından Seni gönderdiğim görevlerden sonra buraya dönmezsen arkadaşın yüzbaşıyı.. -kral vurgu amacıyla kısa bir an sustu- öldürtürüm.
Nehemia eğilip Celaena’nın kulağına fisıldadı. İzin ver, onları yere yıktığın silah bir Eyllwe silahı olsun. Sesi titriyordu. Eyllwee ormanlarından gelen bu ağaç, Adarlan’ın çeliğini alt etsin. Kralın yaveri masumların çilesini anlayan biri olsun.
Prenses, Celaena’nın bakışlarına karşılık verip onu yüreklendirmek için çenesini yukarı kaldırdı. Üzerinde muhteşem bir elbise vardı: Üzerine tam oturan bir pantolon, demir sarmallarla süslenmiş bir tunik ve dizine kadar gelen çizmeler. Ayrıca elinde başına kadar ulaşan tahta bir sopa tutuyordu. Celaena gözleri dolarak prensesin bunu kendisini onurlandırmak için yaptığını fark etti. Bir savaşçı dostu olan bir başka savaşçıya yanında olduğunu böyle belli ediyordu.
“Madem birçok isimin var, sana bir isim de ben vereyim. Eli Celaena’nın alnına gidip görünmez bir işaret çizdi. “Sana Elentiya adını veriyorum. Suikastçıyı alnından öptü. “Bu ismi sana onurla taşıman, diğer isimler sana ağır geldiğinde kullanman için veriyorum. Sana Elentiya adını veriyorum, anlamı ‘Yılmayan Ruh.’”
Kalın bir sesle Saraylı hanımlar ilgimi çekmiyor, deyip Celaena’yı öptü.
Kendi amacı ve Elena’nın istekleri artık iç içe geçmiş olsa da Celaena sırf bir hayaletin planına -Elena’nın iki karşılaşmalarında da açıklamadığı o plana- hizmet etmek için kralın yaveri olmayacaktı.
Elena ona sınavı nasıl geçeceğini söylemiş olsa bile. olsa da
Dorian’ın safir rengi gözleri parladı. Sevdiğinle evlenirsin, başka kimseyle değil, demesiyle Celaena güldü. Benimle dalga geçiyorsun! Yüzüme karşı gülüyorsun!
Sana söyleyeceklerimi dinlemen gerek. Hiçbir şey tesadüf değildir. Her şeyin bir amacı vardır. Bu şatoya gelmen kaderindi; tıplı bir suikastçıya dönüşmen ve hayatta kalma becerilerini edinmen gibi.
Kiminle konuştuğunun farkında mısın sen?
Celaena, gözleri tırnaklarında, sözcüklerin üzerine basarak Sevgili prensim, dedi, süitimde yalnızsınız. Koridor kapısı da epey uzakta. Ne istersem söyleyebilirim.
Aslen Dorian öyle çekiciydi ki Celaena onun ne denli çekici olduğunu düşünmemek için kendisini zorluyor, hâlâ evlenmemiş olmasına da şaşıyordu.
İçinden onu öpmek geliyordu.
Yutkunmaya çalışsa da ağzı kuruydu.
Ben Adarlan Suikastçısı Celaena Sardothien’ım. Bu adamlar kim olduğumu bilseler gülmeyi keselerdi. Ben Celaena Sardothien’ım. Ben kazanacağım. Korkmayacağım.
Chaol “Yeteneğin var, dedi, ama bazı hamlelerin disiplinden yoksun.
Celaena gözlerini Cain’den ayırıp öfkeyle Chaol’un yüzüne baktı ve Bu daha önce kimseyi öldürmeme engel olmadı, diye söylendi.
“Sizce de öyle değil mi. Yüzbaşı Westfall?
Chaol “Ne öyle değil mi? diye sordu.
Leydi Lillian’ımız ne kadar sıra dışı, değil mi? Celaena aldığı haşarıca keyfi kıkırtısının ardına gizleyerek Teessüf ederim, ekselansları! diye çıkıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir