Marissa Meyer kitaplarından Levana kitap alıntıları sizlerle…
Levana Kitap Alıntıları
”Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş. Ben aşktan bunu anlıyorum işte. ”
Herkes herhangi biri olabilirdi.
O neden herhangi biri olamıyordu? Neden istediği biri olamıyordu?
Belki de kim olmak istediğini bilmediğindendi.
O neden herhangi biri olamıyordu? Neden istediği biri olamıyordu?
Belki de kim olmak istediğini bilmediğindendi.
Ne kadar aptaldı. Koca bir aptal.
Hep birilerinin ona hayran olabileceğini sanıyordu. Güzel ve farkedilir olabileceğini. Sevilebileceğini. Levana hep bir şeyler olabileceğini sanıyordu.
Hep birilerinin ona hayran olabileceğini sanıyordu. Güzel ve farkedilir olabileceğini. Sevilebileceğini. Levana hep bir şeyler olabileceğini sanıyordu.
Herkes herhangi biri olabilirdi. O neden herhangi biri olamıyordu? Neden istediği biri olamıyordu?
Belki de kim olmak istediğini bilmediğindendi.
Belki de kim olmak istediğini bilmediğindendi.
“Aferin. Kendine iyi bir meslek seçmiş. Böylece birden fazla prenses kurtarabilir.”
“Belki de prenses kendi kendini kurtarır.”
“Belki de prenses kendi kendini kurtarır.”
“Neden hep bir prens?” diye sordu Winter. “Neden bir casus ya da asker değil? Ya da fakir bir çiftçi?”
Ve sonsuza dek o korkunç kokuyu unutmayacaktı belki. Ama o artık bir kraliçeydi.
“Seni seviyorum.”
“Hayır. Sen o kelimenin ne demek olduğunu bile bilmiyorsun. Keşke anlamanı sağlayabilseydim.”
“Hayır. Sen o kelimenin ne demek olduğunu bile bilmiyorsun. Keşke anlamanı sağlayabilseydim.”
“Herkes herhangi biri olabilirdi. O neden herhangi biri olamıyordu? Neden istediği biri olamıyordu? Belki de kim olmak istediğini bilmediğindendi.”
“Aşk ona çocukken anlatılan peri masallarındaydı. Ya da sarayda düzenlenen eğlencelerdeki piyeslerde. O kadar mutlu olmak nasıl bir şeydi kim bilir? Bir erkeğin sana öylesi bir sevgiyle bakması? Sırtında elini hissetmek? Bunca kalabalığın arasında birbirinize ait olduğunuzu belirten ufacık bir işaret.”
Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş.
Ben aşktan bunu anlıyorum işte.
Ben aşktan bunu anlıyorum işte.
Zira aynalardan nefret ederdi. Onların içlerinde sakladığı gerçeklerden.
Seni seviyorum, diye fısıldadı. Bu hep gerçekti.
Belki de prenses kendi kendini kurtarır.
Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş!
Hiçbir yere ait olmayan kız çocuğu için ağladı. Herkesten daha çok çabalayan ve bütün emekleri boşa giden kız için
Ayna, ayna
Söyle bana
Benden güzeli
Var mı Dünya’da?
Ya da Ay’da
Söyle bana
Benden güzeli
Var mı Dünya’da?
Ya da Ay’da
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Levana yine ablasının sözlerini anımsadı. Kalbimdeki boşluğu doldurdular.
Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş.
Ben aşktan bunu anlıyorum işte.
Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş.
Ben aşktan bunu anlıyorum işte.
Ya şimdi hala senden sıkılmamı mı bekliyorsun?
Evret ın ifadesi yumuşadı. Öfkesinin yerini Levana yı çileden çıkartan bir merhamet aldı. Sözleri belki de şimdiye kadar söylediklerinin en zalimiydi Ya sen? Sen hala sana aşık olmamı mı bekliyorsun?
Evret ın ifadesi yumuşadı. Öfkesinin yerini Levana yı çileden çıkartan bir merhamet aldı. Sözleri belki de şimdiye kadar söylediklerinin en zalimiydi Ya sen? Sen hala sana aşık olmamı mı bekliyorsun?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sonra 3. çağın, 109. yılının 21 Aralık’ında Kraliçe Channary bir kız bebek dünyaya getirdi. Çocuğa Ay Ülkesi Prensesi Selene Channary Jannali Blackburn adı verildi. Ama herkesin hatırında yalnızca Selene ismi kaldı. Şehirdeki ve dış bölgelerdeki kutlamalar bir hafta sürdü.
Kraliyet kanının geleceği güvence altına alınmıştı.
Ay tahtının bir vârisi vardı artık.
Kraliyet kanının geleceği güvence altına alınmıştı.
Ay tahtının bir vârisi vardı artık.
Evret karısını asla unutmayacaktı. Hayatı boyunca.
Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş.
Ben aşktan bunu anlıyorum işte
Ben aşktan bunu anlıyorum işte
“Ablası kendini yüceltebilmek için başkalarını aşağılamaya bayılırdı. Asıl acınması gereken oydu.”
“Hep birilerinin ona hayran olabileceğini sanıyordu. Güzel ve fark edilir olabileceğini. Sevilebileceğini. Levana hep bir şeyler olabileceğini sanıyordu.”
“Herkes herhangi biri olabilirdi.
O neden herhangi biri olamıyordu? Neden istediği biri olamıyordu?
Belki de kim olmak istediğini bilmediğindendi.”
O neden herhangi biri olamıyordu? Neden istediği biri olamıyordu?
Belki de kim olmak istediğini bilmediğindendi.”
”Ve en aptalı olarak, ” diye mırıldandı Levana. ”Sen hiç aşık olmaz mısın? ”
”Aşk mı? ” Channary iki içkiyi de sırayla kafasına dikti. Bir süre ağzını şapırdattıktan sonra şuh bir kahkaha attı. ”Çocuksun sen. Aşkmış! ”
”Aşk mı? ” Channary iki içkiyi de sırayla kafasına dikti. Bir süre ağzını şapırdattıktan sonra şuh bir kahkaha attı. ”Çocuksun sen. Aşkmış! ”
”Levana cesetleri değil ama ertesi gün odaları görmüştü. İlk düşüncesi bunca kanın dudakları için nefis bir ruj olabileceğiydi. ”
”Birden öfkelenmişti. Bu kadının zahmetsizce güzel oluşuydu onu kızdıran. ”
”Prenses Winter bir aşk şarkısı kadar güzeldi. ”
”Herkes onu inceleyecek ve ne kadar üzgün olduğunu anlamaya çalışacaktı. Yeterince iyi rol yapamayacağından korkuyordu. ”
”Ve Levana o günden beri ona âşıktı. Aralarındaki on yaşı umursamıyordu bile. Teninin abanoz siyahını seviyordu. Görev başındayken zekâyla, diğer zamanlarda muzipçe parlayan kurnaz bakışlarını. ”
Seni seviyorum, diye fısıldadı. Bu hep gerçekti.
”Hiçbir yere ait olamayan kız çocuğu için ağladı. herkesten daha çok çabalayan ve bütün emekleri boşa giden kız için. ”
Buraya gel, kardeşim. Sana bir şey göstereceğim.
“Neden hep bir prens” diye sordu Winter. “Belki de prensesler kendi kendini kurtarır.”
”Hayatı değişiyordu. Belki yakında o da şanslı bir kadın olurdu. ”
”kalbine saplanan keskin sancıya rağmen gülümsemeyi becerebildi. ”
Pahalı mücevherler istemem. Ben çok daha değerli şeylerin özlemini çekiyorum.
Ayna yanıt verdi :
En güzel sizdiniz Kraliçem Levana. Gerçek Kraliçe olmasaydı.
En güzel sizdiniz Kraliçem Levana. Gerçek Kraliçe olmasaydı.
”Beklemek bir işkenceden farksız olacaktı şüphesiz. ”
”Dudaklarını tatmadan geçecek bir ömre yazık olacağını söylüyordu. ”
Ama ateş tehlikeliydi. Yanılsamalar da öyle. Hele gerçek olmayanları öyle sanmak en tehlikelisiydi.
”Levana onların bir aile olduğunu düşündü. Mutlu bir aile ve bütün çabasına rağmen o bu ailenin bir parçası değildi.’
”Neredeyse on yıl olacak. ”
”Biliyorum. ”
”Ya şimdi? Hala senden sıkılmamı mı bekliyorsun? ”
Evret’in ifadesi yumuşadı. Öfkesinin yerini Levana’yı çileden çıkartan bir merhamet aldı. Sözleri belki de şimdiye kadar söylediklerinin en zalimiydi.
”Ya sen? Sen hala sana aşık olmamı mı bekliyorsun? ”
Levana bütün cesaretini topladı ve başını salladı.
”Evet ”
”Biliyorum. ”
”Ya şimdi? Hala senden sıkılmamı mı bekliyorsun? ”
Evret’in ifadesi yumuşadı. Öfkesinin yerini Levana’yı çileden çıkartan bir merhamet aldı. Sözleri belki de şimdiye kadar söylediklerinin en zalimiydi.
”Ya sen? Sen hala sana aşık olmamı mı bekliyorsun? ”
Levana bütün cesaretini topladı ve başını salladı.
”Evet ”
”Acı kızgındı ve ızdırabı hiç dinmeyecek gibiydi. Ölmek için yalvardı ama olmadı. ”
”Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş. Ben aşktan bunu anlıyorum işte. ”
”Bundan sonra, sen şafaktaki güneşim, geceleri yıldızlarım olacaksın. ”
”Zira aynalardan nefret ederdi. Onların içlerinde sakladığı gerçeklerden. ”
Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş. Ben aşktan bunu anlıyorum işte.
Bak, gerçek değiller, dedi Channary uzanıp alevlere dokunarak. Parmaklarını çekti. Hiçbir şey olmamıştı. Sadece bir yanılsama. Tıpkı bir sihir gibi.
Levana kendi sihrini kontrol edemeyecek kadar küçüktü ama onu şu hologram şöminedeki alevlerle kıyaslayamayacağını hissedebiliyordu.
Sen de dokunsana, dedi Channary.
İstemiyorum.
Channary ona kötü kötü baktı. Bebek misin? Gerçek değiller ki. Dokun bak.
Biliyorum ama istemiyorum. Levana kucağındaki ellerini büktü. Hologramın acıtmayacağını biliyordu. Ama ateş tehlikeliydi. Yanılsamalar da öyle. Hele gerçek olmayanları öyle sanmak en tehlikelisiydi.
Levana kendi sihrini kontrol edemeyecek kadar küçüktü ama onu şu hologram şöminedeki alevlerle kıyaslayamayacağını hissedebiliyordu.
Sen de dokunsana, dedi Channary.
İstemiyorum.
Channary ona kötü kötü baktı. Bebek misin? Gerçek değiller ki. Dokun bak.
Biliyorum ama istemiyorum. Levana kucağındaki ellerini büktü. Hologramın acıtmayacağını biliyordu. Ama ateş tehlikeliydi. Yanılsamalar da öyle. Hele gerçek olmayanları öyle sanmak en tehlikelisiydi.
Kalbinin sesini dinle, Evret. O sana doğruyu söyleyecek.
Sevgi, güvenle başlar.
Pahalı mücevherler istemem. Ben çok daha değerli şeylerin özlemini çekiyorum.
Şimdi canın yanıyor ama gelecekten ümidini kesme. Daha ne mutlu günler göreceksin.
Hayatta hiçbir şey boşuna olmaz.
Aşk bir fetihdir.Aşk bir savaştır,savaş
Ben aşktan bunu anlıyorum işte
Ben aşktan bunu anlıyorum işte
Tek eşlilik.Sadakat.Gerçek aşk.Levana buna hiç şahit olmamıştı.Aşk ona çocukken anlatılan peri masallarındaydı.O kadar mutlu olmak nasıl bir şeydi kim bilir?Bir erkeğin sana öylesi bir sevgiyle bakması?Sırtında elini hissetmek?Bunca kalabalığın arasında birbirinize ait olduğunuzu belirten ufacık bir işaret.
Burada neden hiç ayna yok?Gözü yaşlı evlat rolünde nasıl göründüğüme bakmak istiyorum
Nedenini bal gibi biliyorsun
Doğru ya,son zamanlarda sihirlerin o kadar güzel ki,az kalsın unutuyordum
Sonra yılan gibi atılıp elinin tersiyle Levana’nın yüzüne vurdu.Levana o kadar şaşırmıştı ki sihrin kontrolünü kaybetti
İşte benim çirkin ördek yavrum diye şakıdı Channary.
Levana başını hafifçe yana eğip gözlerini kırpıştırdı.Şimdi ağlama zamanı değildi
Nedenini bal gibi biliyorsun
Doğru ya,son zamanlarda sihirlerin o kadar güzel ki,az kalsın unutuyordum
Sonra yılan gibi atılıp elinin tersiyle Levana’nın yüzüne vurdu.Levana o kadar şaşırmıştı ki sihrin kontrolünü kaybetti
İşte benim çirkin ördek yavrum diye şakıdı Channary.
Levana başını hafifçe yana eğip gözlerini kırpıştırdı.Şimdi ağlama zamanı değildi
aşk bir fetihtir. aşk bir savaştır, savaş.
ben aşktan bunu anlıyorum işte.
ben aşktan bunu anlıyorum işte.
evret’ın parmağında başka bir yüzük daha vardı. o kadar kararmıştı ki, teninin esmerliğinde görünmüyordu.
kafasını kaldırdığında evret’ın yüzündeki kararlılığı gördü.
evret, onu çıkarmayacağım, diye fısıldadı. ikisini de takacağım.
levana tekrar yüzüğe baktı. bir an onu zorlamayı düşündü. ama hayır. evret’ın isteğine saygı göstermeliydi.
tabii, diye fısıldadı alyansı iterken. iki yüzük birbirine çarptığında hafif bir ses çıktı.
kafasını kaldırdığında evret’ın yüzündeki kararlılığı gördü.
evret, onu çıkarmayacağım, diye fısıldadı. ikisini de takacağım.
levana tekrar yüzüğe baktı. bir an onu zorlamayı düşündü. ama hayır. evret’ın isteğine saygı göstermeliydi.
tabii, diye fısıldadı alyansı iterken. iki yüzük birbirine çarptığında hafif bir ses çıktı.
Hayatta hiçbir şey boşuna olmaz.
Zira aynalardan nefret ederdi. Onların içlerinde sakladığı gerçeklerden.
Ne kadar aptaldı. Koca bir aptal.
Hep birilerinin ona hayran olabileceğini sanıyordu. Güzel ve fark edilir olabileceğini. Sevilebileceğini. Levana hep bir şeyler olabileceğini sanıyordu.
Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş. Ben aşktan bunu anlıyorum işte. ”
Hep birilerinin ona hayran olabileceğini sanıyordu. Güzel ve fark edilir olabileceğini. Sevilebileceğini. Levana hep bir şeyler olabileceğini sanıyordu.
Aşk bir fetihtir. Aşk bir savaştır, savaş. Ben aşktan bunu anlıyorum işte. ”
İşte! Gerçek aşk dedikleri bu ya zaten. Çatışan duygular, kontrolsüz bir tutku. Onu gördüğünde kalbin çarpar. Kasılır kalırsın. Ondan mı, yoksa onunla mı kaçmak istediğine karar veremezsin.
Her şey yalandı. Koca bir yalan.
Ama ateş tehlikeliydi. Yanılsamalar da öyle. Hele gerçek olmayanları öyle sanmak en tehlikelisiydi.
İşte! Gerçek aşk dedikleri bu ya zaten. Çatışan duygular, kontrolsüz bir tutku. Onu gördüğünde kalbin çarpar. Kasılır kalırsın. Ondan mı, yoksa onunla mı kaçmak istediğine karar veremezsin.
Herkes herhangi biri olabilirdi.
O neden herhangi biri olamıyordu? Neden istediği biri olamıyordu?
Belki de kim olmak istediğini bilmediğindendi.
O neden herhangi biri olamıyordu? Neden istediği biri olamıyordu?
Belki de kim olmak istediğini bilmediğindendi.
-Neden hep bir prens?
-Neden casus ya da asker değil? Ya da bir çiftçi?
+Bilmiyorum. Masal öyle yazılmış işte.
+Hoşuna gitmediyse yarın gece hikayeyi değiştiririz. Sen kimi istiyorsan prensesi o kurtarır.
-Mesela bir doktor gibi mi?
+Doktor mu? Tamam. Neden olmasın?
-Jacin büyüyünce doktor olacakmış.
-Neden casus ya da asker değil? Ya da bir çiftçi?
+Bilmiyorum. Masal öyle yazılmış işte.
+Hoşuna gitmediyse yarın gece hikayeyi değiştiririz. Sen kimi istiyorsan prensesi o kurtarır.
-Mesela bir doktor gibi mi?
+Doktor mu? Tamam. Neden olmasın?
-Jacin büyüyünce doktor olacakmış.
Her şey bitmişti.
O halde neden huzursuzdu?
O halde neden huzursuzdu?
“Neden hep bir prens? diye sordu Winter. “Neden bir casus ya da asker değil? Ya da fakir bir çiftçi?”
“Bilmiyorum. Masal öyle yazılmış işte.” Evret, Winter’in alnına düşen bir bukleyi usulca yana çekti. “Hoşuna gitmediyse yarın gece hikâyeyi değiştiririz. Sen kimi istiyorsan prensesi o kurtarır.” “Mesela bir doktor gibi mi?”
“Doktor mu? Tamam. Neden olmasın?”
“Jacin büyüyünce doktor olacakmış.”
“Aferin. Kendine iyi bir meslek seçmiş. Böylece birden fazla prenses kurtarabilir.”
“Belki de prenses kendi kendini kurtarır.”
“Bak, o da iyi bir hikâye olur.”
“Bilmiyorum. Masal öyle yazılmış işte.” Evret, Winter’in alnına düşen bir bukleyi usulca yana çekti. “Hoşuna gitmediyse yarın gece hikâyeyi değiştiririz. Sen kimi istiyorsan prensesi o kurtarır.” “Mesela bir doktor gibi mi?”
“Doktor mu? Tamam. Neden olmasın?”
“Jacin büyüyünce doktor olacakmış.”
“Aferin. Kendine iyi bir meslek seçmiş. Böylece birden fazla prenses kurtarabilir.”
“Belki de prenses kendi kendini kurtarır.”
“Bak, o da iyi bir hikâye olur.”