Brandon Sanderson kitaplarından Mistborn kitap alıntıları sizlerle…
Mistborn Kitap Alıntıları
Yaptığımız her hareketin sonuçları vardır Vin, dedi Kelsier. Ben gördüm ki hem Allomansi’de, hem de hayatta, hareketlerinin sonuçlarını en iyi şekilde değerlendirebilen kişi en başarılı oluyor.
“Miraç’tan önce Astalsi olarak bilinen bir insan topluluğu vardı. Onlar her kişinin sınırlı miktarda kötü şans ile doğmuş olduğunu iddia ederlerdi. Ve böylece ne zaman talihsiz bir olay olsa, kendilerini kutsanmış olarak düşünürlerdi çünkü ondan sonra hayatları sadece daha da iyiye gidebilirdi.”
inanç sadece güneşli günler ve iyi zamanlar için değildir, diye düşünüyorum ben. eğer başarısızlığın ardından da ona tutunmaya devam etmeyeceksen inanç nedir, iman nedir ki?
Kim olsa sana ihanet eder, kim olsa.
Evet, çiçeği saklıyorum, dedi Kelsier. Neden olduğundan emin değilim. Ama sadece o sana ihanet etti diye birisini sevmeyi bırakır mısın? Ben sanmıyorum. İhanetin bu kadar acıtmasının sebebi de bu; acı, hüsran, öfke ben onu yine de seviyordum. Hala seviyorum.
İkilemi görüyor musun? diye sordu Ham.
Ben bir salak görüyorum, diye mırıldandı Breeze.
Ben bir salak görüyorum, diye mırıldandı Breeze.
İnsanoğlunun devletlerinin barış ve işbirliğinin değerini görmek için bu kadar korkunç bir tehlikeye ihtiyaç duymuş olmamalarını dilerdim.
“Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam; ne kadar yaşlanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hale gelir.”
Sırf seni incitti diye birini sevmeyi bırakamıyorsun.
Yeden yorgun bir şekilde gülümsedi. Peki ya idam edilmezsek? Sizlerin beni bıçaklayıp da imparatorluğu kendinize almanızı engelleyecek olan şey ne?
Breeze gözlerini devirdi. Bizler hırsızız güzel kardeşim, politikacı değiliz. Bir ülke bizim vaktimizi harcamak için fazlasıyla hantal bir mal. Bir kere atiyumumuzu aldığımız zaman mutlu olacağız.
Ve de zenngin, diye ekledi Ham.
O iki kelime eş anlamlı Hammond, dedi Breeze.
Breeze gözlerini devirdi. Bizler hırsızız güzel kardeşim, politikacı değiliz. Bir ülke bizim vaktimizi harcamak için fazlasıyla hantal bir mal. Bir kere atiyumumuzu aldığımız zaman mutlu olacağız.
Ve de zenngin, diye ekledi Ham.
O iki kelime eş anlamlı Hammond, dedi Breeze.
İnsanlar bizi sevmez yavrum, birilerinin onların duygularıyla oynayabilecek olması, onlara bazı şeyleri ‘mistik’ bir şekilde yaptırabilecek olması fikri onları rahatsız ediyor. Onların farkında olmadıkları ve senin ise farkında olmak zorunda olduğun şey, başkalarını manipüle etmenin bütün insanların yaptığı bir şey olduğu. Dahası, manipülasyon sosyal etkileşimlerimizin çekirdeğini oluşturur
Yalnız başınaysan, kimse sana ihanet edemez.
Yeni tatlar da yeni fikiler gibidir genç adam; ne kadar yaşlanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hale gelir
Ben senin ne kadar çok uğraşırsan uğraş, öldürmeyi asla başaramadığın şeyim. Ben umudum.
Her şey çok yanlış gidiyordu.
İnanç sadece güneşli günler ve iyi zamanlar için değildir, diye düşünüyorum ben. Eğer başarısızlığın ardından da ona tutunmaya devam etmeyeceksen inanç nedir, iman nedir ki?
En iyi yalancılar çoğu zaman doğruyu söyleyenlerdir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bir yerlere gelmenin komik yanı da budur Vin. dedi göz kırparak. Bir kere oraya vardığın zaman, gerçekten yapabileceğin tek şey tekrar oradan ayrılmaktır.
Ben unutulmak istiyorum. Bilinmezlik. Evet, o iyi olurdu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnanç sadece güneşli günler ve iyi zamanlar için değildir,diye düşünüyorum ben. Eğer başarısızlığın ardından ona tutunmaya devam etmeyeceksen inanç nedir, iman nedir ki ?
Bu dinlere insanların üstünde böylesine güç veren şey neydi
Bu herhangi tek bir şey değildi , diye düşünüyorum ben. dedi Sazed
Bazıları dürüst inançları sayesinde güçlüydü başkaları vaat ettikleri umut yüzünden.Diğerleri ise zorlayıcıydı.
Bu herhangi tek bir şey değildi , diye düşünüyorum ben. dedi Sazed
Bazıları dürüst inançları sayesinde güçlüydü başkaları vaat ettikleri umut yüzünden.Diğerleri ise zorlayıcıydı.
Ne kadar da huzurlu görünüyorlar.Ama sadece birkaç gün önce ,bu insanların pek çoğu durup kadınlar ve çocukların kafaları kesilirken rahat rahat izlediler
Ben senin ne kadar uğraşırsan uğraş,öldürmeyi asla başaramadığın şeyin. Ben umudum.
Bazen Vin kendisinin de kül, rüzgar ya da sisin kendisi gibi olduğunu hayal ederdi. Düşünceleri olmayan bir şey; sadece var olmayı başarabilen, düşünmeksizin ,umursamaksızın ya da acı çekmeksizin.
Beni hatırladığınız zaman,lütfen bunu hatırlayın.Gülümseyi hatırlayın.
Ben unutmak istiyorum
Bilinmezlik
Evet o iyi olurdu
Eğer insanlar bu sözleri okursa bilsinler ki güç ağır bir yük
Onun zincirleri tarafından bağlanmamayı arzulayın.
Bilinmezlik
Evet o iyi olurdu
Eğer insanlar bu sözleri okursa bilsinler ki güç ağır bir yük
Onun zincirleri tarafından bağlanmamayı arzulayın.
Eğer insanlar bu sözleri okursa, bilsinler ki güç ağır bir yük. Onun zincirleri tarafından bağlanmamayı arzulayın.
Terris kehanetleri diyorlar ki ben dünyayı kurtaracak güce sahip olacakmışım. Ancak ima ediyorlar ki onu yok edecek güce de sahip olacakmışım.
Terris kehanetleri diyorlar ki ben dünyayı kurtaracak güce sahip olacakmışım. Ancak ima ediyorlar ki onu yok edecek güce de sahip olacakmışım.
“Sen geri geldin. Daha önce hiç kimse geri gelmemişti.”
“ sanırım hepsi bu kadar. Eğlenceli bir işti, değil mi? Beni hatırladınız zaman, lütfen bunu hatırlayın. Gülümsemeyi hatırlayın. ”
“Sırf seni incitti diye birisini sevmeyi bırakmıyorsun,” dedi Kelsier. “Eğer yapabilseydin her şeyi kesinlikle daha kolay olurdu.”
Onlara göre, kötü bir hayat sadece gelecekteki şansın bir işaretiydi.
En iyi yalancılar çoğu zaman doğruyu söyleyenleridir.
Doğru inanç iyi bir pelerin gibidir, diye düşünüyorum ben. Eğer üstünüze iyi uyuyorsa, sizi sıcak tutar ve korur. Ancak tam oturmayanı boğucu olabilir.
“Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam; ne kadar yaslanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hale gelir.”
Vin Şans’ını Laird üzerinde kullandı. Karasız bir şekilde uzandı, ne yaptığından ya da neden yapabiliyor olduğundan bile aslında emin değildi. Ancak dokunuşu içgüdüseldi, yılların incelikli pratiğiyle eğitilmişti. Kendisinin yapabildiği şeyi başka insanların da yapamadığını on yaşına gelmeden önce fark etmemişti. Laird’in duygularına bastırarak onları köreltti. Laird daha az şüpheci, daha az korkar bir hale geldi. Uysallaştı. Endişeleri eriyip gitti ve Vin gözlerine sakin bir kontrol hissinin yerleşmeye başlamış olduğunu görebiliyordu.
Sislere çıkmaya cüret eden adamlar ruhlarını kaybeder
sıradan bir adam olacağım.Önemsiz bir adam.Kulağa hoş geliyor,hatta ılık bir güneş ve rüzgarsız bir gökyüzünden bile daha cazip.
Parmaklarım titriyor.Soğuk yüzünden değil.
Yaşamaya değer gördüğü bir şeyler var mıydı?Olması gerekirdi.Hayat gerçekten de göründüğü kadar hazin olamazdı.Ancak öyle olmalıydı çünkü başka hiçbir şey yoktu.
Peki,o zaman o aslında kimdi? Arkadaşlarından herhangi biri onu gerçekten tanıyor muydu?Vin aslında kendisini tanıyor muydu ki?
Eğer insanlar bu sözleri okursa,bilsinler ki güç ağır bir yük.Onun zincirleri tarafından bağlanmamayı arzulayın.
Yalnız başınaysan,kimse sana ihanet edemez.
Ben senin ne kadar çok uğraşırsan uğraş, öldürmeyi asla başaramadığın şeyim. Ben umudum.
Yalnız başınaysan kimse sana ihanet edemez.
“Ve Vin yalnızlığı severdi. Yalnız başınaysan, kimse sana ihanet edemez.”
“Akıllı bir adam en sert darbesini en sonunda, rakibi en zayıf haline gelmişken vurur.”
Sırf seni incitti diye birisini sevmeyi bırakamıyorsun, dedi Kelsier.
“Lordların yemeklerini son denediğim zaman üç gün boyunca midem ağrımıştı. Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam; ne kadar yaşlanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hale gelir.”
Ben senin ne kadar çok uğraşırsan uğraş, öldürmeyi asla başaramadığın şeyim.
Ben umudum
Ben umudum
Ben kendimi prensip sahibi bir adam olarak kabul ediyorum.Ama hangi adam etmez ki?Caniler bile,fark ettim ki,davranışlarını bir şekilde ahlaki olarak kabul ediyor.
kemikleri ağrıyor,sırtı şikayet ediyor,kasları da tükenmiş olarak kalkmaya değip değmeyeceğine karar vermeye çalışıyordu.Her gün,neredeyse vazgeçiyordu.Her gün,birazcık daha zor oluyordu.
Gerek yok dedi yaşlı adam. Lordlarin yemeklerini son denediğim zaman 3 gün boyunca midem ağırmıştı. Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam; ne kadar yaşlanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hâle gelir.
“Eh, güven de zaten böyle bir şey, değil mi? Bir tür bilinçli kendini kandırma?”
“Ben senin ne kadar çok uğraşırsan uğraş, öldürmeyi asla başaramadığın şeyim. Ben umudum.”
“Gitme,” diye fısıldadı. “Beni sen de terk etme.”
“Ben unutulmak istiyorum.”
“İhtimaller ne kadar küçük olursa olsun, biz mücadele etmeye devam etmek zorundayız!”
“Ne zaman pes edeceğini bil.”
“Onlar sana inanıyordu,” dedi Mennis sessizce. “ Başarısız olamayacaklarını düşündüler.”
“Bunun zor olacağını biliyordun, dedi kendi kendisine. Kendi sırtına aldığın yükün farkındaydın.”
“Bazen keşke bu kadar lanet bir realist olmasaydım diyorum.”
“Bu acımasız gibi görünüyordu. Ama hayat da öyle işte. Acımasız.”
“Keşke sana her şeyi anlatmam mümkün olsaydı.”
“Vin aslında kendisini tanıyor muydu ki?”
“O seni zaten unuttu.”
Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam;ne kadar yaşlanırsan,hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hale gelir.
Şikayet etmiyorlardı.Umut etmiyorlardı.Düşünmeye bile zar zor cesaret ediyorlardı.
“Zayıflığımı görsünler ve onu alt ettiğimi de görsünler.”
“Ben onları yendim.”
Sırf seni incitti diye birisini sevmeyi bırakmıyorsun.
“Biraz ipek gördün diye külleri unutma.”
“Mutluluk aptalca mı?”
“Sıkıntıdan deliriyorum.”