İçeriğe geç

Belki Bir Başka Hayatta Kitap Alıntıları – Taylor Jenkins Reid

Taylor Jenkins Reid kitaplarından Belki Bir Başka Hayatta kitap alıntıları sizlerle…

Belki Bir Başka Hayatta Kitap Alıntıları

“Beni bambaşka yerlere, bambaşka birine götüren farklı seçimler yaptığım evrenlerin var olabileceğini biliyorum. Ve seninle birlikte olamayan diğer tüm benlere için için üzülüyorum.”
Her zaman en mükemmeli aramak zorunda değilsin. İşe yarar bir tanesini seç yoluna bak.
“Çok düşünüyorsun, asıl sorunun bu senin. Herhangi bir cevap yeterliyken, mükemmel cevabı bulmak için kendini paralıyorsun.”
Yaşam ve ölüm arasındaki fark, bir yöne atacağın ufak bir adım kadar basit ve huzursuzluk verici derecede küçük.
Beni bambaşka yerlere, bambaşka birine götüren farklı seçimler yaptığım evrenlerin var olabileceğini biliyorum. Ve seninle birlikte olamayan diğer tüm benlere için için üzülüyorum.
İlişkiler hiçbir zaman düzenli ve mükemmel değildir. Karmakarışıktır, kusurludur ve neredeyse onu yaşayan iki kişi dışında hiç kimseye anlam ifade etmez.
”Yaşamımızın her gününde irili ufaklı bir sürü seçim yapıyorduk ve bu seçimlerin bir de sonuçları oluyordu. ”
”Bazen, her ne kadar hislerinle baş etmeye çalışsan da, gözlerinin buğusunda, dudaklarının kıvrımında, sesinin titrekliğinde ve gırtlağındaki yumruda beliriverirlerdi. ”
Yaşam ve ölüm arasındaki fark, bir yöne atacağın ufak bir adım kadar basit ve huzursuzluk verecek derecede küçük.
Hayatta neyin adil olup olmadığını veya bir şeyi hak edip etmediğini anlamaya çalışırsan, dışarı çıkılması çok güç bir tavşan deliğine düşersin.
“Herkes için yalnızca bir tane doğru insan var mı sence?”
“Acıyı ikiye böl,” dedim, “Ve yarısını bana ver.”
..dünyada tek istediğim şey buydu. Kendi kendime bir şeyler yapmaya çalışmak ve yapabileceğim bir şey kalmayınca da, birilerinin yolu tamamlamam için bana destek olacağını bilmek istiyordum.
Kadere inanmak, otomatik pilotta yaşamak gibi.
“Gittiğim hiçbir yere ait olduğumu hissedemedim.”
Her yere geç kalınca, kaybettiğiniz zamanı nasıl telafi edeceğinizi ister istemez öğreniyordunuz.
Hayatta neyin adil olup olmadığını veya bir şeyi hak edip etmediğini anlamaya çalışırsan, dışarı çıkılması çok güç bir tavşan deliğine düşersin.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bazen, evim diyebileceğim yeri hiçbir zaman bulamayacağımdan korkuyorum.
Ve hayattaki güzel şeylerden illa ki bir anlam çıkarmaya çalışmamayı öğreniyordum.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Belki de insana ihtiyaç duyan insanlardandım ben.
Bazen, her ne kadar hislerinle baş etmeye çalışsan da, gözlerinin buğusunda, dudaklarının kıvrımında, sesinin titrekliğinde ve gırtlağındaki yumruda beliriverirlerdi.
Yaptığımız şeylerin öyle olmasını isteyip istemememiz önemli değildi. Bunun bir kaza veya hata olup olmaması önemli değildi. Her şeyin kadere bağlı olduğunu düşünmemiz bile önemli değildi. Çünkü kaderimiz nasıl olursa olsun, yine de yaptıklarımızın hesabını vermek zorundaydık. Yaşamımızın her gününde irili ufaklı bir sürü seçim yapıyorduk ve bu seçimlerimizin bir de sonuçları oluyordu. Bu sonuçlarla, iyi ya da kötü, açıkça yüzleşebilmemiz gerekirdi. Böyle olmasını istemediğimizi söyleyerek onları silemezdik. Kader olsun olmasın, yaşamlarımız hâlâ seçimlerimizin sonuçlarıyla şekilleniyordu. Bu sonuçları üstlenmediğimiz takdirde, yaşamlarımızı da üstlenemeyeceğimizi düşünmeye başlıyordum.
“İçimde, şu anda bulunduğum yere ait olmadığıma dair sürekli büyüyen bir his vardı ve çok yakın bir gelecekte gerçekten ait olduğum bir yer bulacağım umuduyla hareket ediyordum.”
Ne kadar tuhaf, değil mi? Yaşam ile ölüm arasındaki fark, bir yöne atacağın ufak bir adım kadar basit ve huzursuzluk verici derecede küçük.
Gelecek o kadar öngörülemez ki, plan yapmaya çalışmak asla girmeyeceğin bir sınava hazırlanmak gibi.
Yaşam ve ölüm arasındaki fark, bir yöne atacağın ufak bir adım kadar basit ve huzursuzluk verici derecede küçük.
“Birbirimiz için doğru insanlar değildik. Ve bir kez bunun farkına vardığımda, hiçbir geri dönüş yolu kalmadı.”
“Seni seviyorum,” diye devam etti. “Seni çok seviyorum. Doğduğun gün tam 6 saat boyunca durmadan ağladım çünkü hayatımda kimseyi bu kadar fazla sevmemiştim. Ve sevmekten de asla vazgeçmedim.”
Geçmişteki hatalarını ancak onları bir daha asla yapmayacağını biliyorsan bağışlayabilirdin..
Gittiğim hiçbir yere ait olduğumu hissedemedim.
Kendini, kaybetmekten korktuğun her şeyden vazgeçmek için eğit.
Eğer birini seviyorsan, onu birlikte geçireceğiniz hayatın
sonuna kadar mutlu edebileceğine inanıyorsan, hiçbir şeyin seni
durdurmasına izin vermemelisin. O kişiyi olduğu gibi kabul
edip sonuçlara katlanmayı göze almalısın. İlişkiler hiçbir zaman
düzenli ve mükemmel değildir. Karmakarışıktır, kusurludur ve
neredeyse onu yaşayan iki kişi dışında hiç kimseye anlam ifade
etmez. Böyle düşünüyorum ben. Bence birini gerçekten seviyorsan, ilişkinin getireceği koşulları da kabullenmelisin, onların
ardına saklanmamalısın.
Bir şey istediğinde böyle yapman gerekirdi. Seni engelleyecek sebepler değil, istediğinin gerçekleşmesini sağlayacak
sebepler aramalıydın.
Şu anda gayet iyiyiz. Bu
yüzden tam şu andaki isteklerim ve ihtiyaçlarıma odaklanacak
ve geleceğin kendi başının çaresine bakacağına sonsuz şekilde
güveneceğim.
Kendini, kaybetmekten korktuğun her şeyden vazgeçmek için eğit.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir