İçeriğe geç

Piyasaları Okumak – Finansal Piyasalarda Tahmin Yöntemleri Kitap Alıntıları – Hakan Özerol

Hakan Özerol kitaplarından Piyasaları Okumak – Finansal Piyasalarda Tahmin Yöntemleri kitap alıntıları sizlerle…

Piyasaları Okumak – Finansal Piyasalarda Tahmin Yöntemleri Kitap Alıntıları

Enflasyonun tanımı yapılırken detayları verildiğinden, okuyucunun aşağıdaki tanımları yorumlaması beklenmektedir. Zira her şeyi devletten, pardon, yazardan beklememek gerekmektedir.
ormanda ağaç kesmeye gitmiş. Gözüne kestirdiği koca koca ağaçları baltayla birer birer devirerek eve odun götürmeyi amaçlıyormuş. Üçüncü dev çınarı da tam halletmek üzereyken, modern giyimli, şehirli çocuklar gelmiş yanına telaşla. Meğerse, çevreci Bağdat Caddesi gençleri de orada “trekking” yapmıyorlar mıymış? Gençler, Temel’i biraz tartaklamış ve ağacı kesmemesi konusunda uyarmışlar. Delikanlı Temel de “Size ne” gibilerden diklenince bizimkini bir güzel dövmüşler: • Doğanın düşmanı. • Doğanın dengesini bozdu. • Temel neye uğradığını anlayamadan bir araba dayak yemiş ve gözü mosmor, üst baş perişan zar zor k öye dönmüş. Kahvenin girişinde, köylüler durumunu görünce koşup koluna girmişler. Ve merakla sormuşlar: – Hayırdır Temel? Ne oldu, kim yaptu sana bunu? Bizimki perişan, ama hâlâ durumu anlayamamış bir şekilde yanıtlar: – Valla anlayamadum da? Bir karışıklık oldu herhâlde. Birisi Doğan’ın yengesini bozmuş, uşaklar benden bildiler. – ? İşte Temel ve Analizi budur. Siz olayın aslını, temelini anlayamazsanız, üzerine inşa edeceğiniz görüş ve çalışmalar da anlamsız olacaktır. “Doğanın dengesi” ile “Doğan’ın yengesi”ni birbirine karıştırmamak lazım!
ile güne sıkıntılı başlayan piyasalarda açılışla birlikte satış baskısının hâkim olması bekleniyor. İMKB-100 endeksi için aşağı doğru açılışta ilk destek … seviyesinde. Endeksin bu seviyede tutunamaması durumunda alttaki destekler, sırasıyla … ve … seviyesinde. Vay vay vay! Televizyondaki abla nasıl da biliyor endeksin ne yapacağını. Piyasanın açılıştan sonraki yönünden çok emin, hatta düşüşün nereye kadar olacağını, en kötü nereye kadar gevşeyebileceğini nasıl da biliyor? E, belli tabii, okumuş abla. Yorum yapıyor.
• Abi zaten zarardayım, buradan satılmaz. • Hele biraz bekleyelim, aldığımız fiyata bir gelsin, o zaman satarız. • Zararı realize etmem arkadaş, artana kadar tutarım. • Ben zaten uzun vadeli yatırımcıyım, beklerim. • Ben zaten hisseleri çocuklar için almıştım, düşüş önemli değil!
Hayat her zaman yukarıdaki gibi yolunda gitmez. Siz 100 YTL’ye aldığınız kıymetlerinizi 103 YTL’ye satmak üzere hesap kitap yaparsınız, beklemeye başlarsınız. Ancak rüzgâr tersine döner ve piyasalar aşağı doğru açılır. Bu durumda, bırakın % 3 kâr etmeyi, yatırımınız doğrudan zarar ile başlar.
Yok, eğer henüz hayatınızın bir amacı yoksa, lütfen bu kitabı derhâl kapatın ve sevgili dostum Ahmet Şerif İzgören’in kitaplarından birini karıştırın. Zira, hayatınızın amacı netleşmemişse borsa-finans bahane Sizi tanımak bir zevkti.)
Uyumaz mı kardeşim bu piyasalar? Hayır! Oyun artık global. “Bana ne kardeşim Amerika’daki istihdam verilerinden!” deme şansımızı çoktan kaybettik. Öyle diyenler artık oyunda yoklar.
Aslında hangi malın gelecekteki değerini bilseniz bu size inanılmaz finansal fırsatlar sunar. Sonuçta, doğru malı doğru fiyattan alıp satmak ticaretin temel kuralıdır: Ucuza al ve pahalıya sat!
FAİZ Pek çok akademisyen arkadaşımız pek beğenmese de faiz temel olarak paranın zaman değeri ya da paranın fiyatı dır. Buna göre faiz, fon arz ve talep eden taraflar karşılaştıklarında, fon (para) sahibi olan tarafın parasından belli bir süre için uzak kalmasının karşılığı olarak borcu verdiği taraftan istediği kira dır.
Elinizde hisse senediniz varsa belli dönemlerde hisselerine sahip olduğunuz işletmeden kâr payı (temettü) elde etmeyi umarsınız. Eğer elinizde tahvil ya da bono varsa, zaten belli dönemlerde belli getiriyi beklersiniz. İkinci maddedeki “dönemsel getiri” budur.
“borç-alacak” ilişkisi ifade eden menkul kıymet olarak karşımıza tahvil ve bono çıkıyor. Tahvil ya da bonoyu ihraç eden (satan) şirket ya da devlet, bu kâğıtların karşısında belli bir vadede belli bir getiri sağlamayı taahhüt ediyor ve borç buluyor. Borç veren ise (fon arz eden) parasından belli bir süre ayrı kalmanın karşılığında belli bir getiri talep ediyor. Dolayısıyla tahvil ve bonolar borç-alacak ilişkisi ifade eden menkul kıymetlerdir.
SPK’nın yapmış olduğu tanımı parçalara ayırırsak menkul kıymet:
• Borç-alacak ya da ortaklık ilişkisi ifade eden,
• dönemsel getiri sağlayan,
• nispi (misli) olan,
• yatırım aracı olma özelliği taşıyan,
• seriler hâlinde çıkarılan,
• diğer şartları SPK tarafından saptanan
değerli kâğıttır.
Ülkemizde menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçları ile ilgili olarak düzenlemeleri yapan kurum Sermaye Piyasası Kurumu (SPK), uygulayıcısı olduğu düzenleyici yasa ise Sermaye Piyasası Kanunu’dur.
altı çizilmesi gereken kalem “yatırım ve finansman araçları”dır. Fonun el değiştirmesine karşılık olarak verilen ve karşı tarafa borçlu olduğunuzu gösteren ya da karşı tarafın artık size ortak olduğunu belgeleyen değerli bir kâğıttır sözü edilen. Bu değerli kâğıt “menkul kıymet” olarak adlandırılır.
Sağlıklı bir finansal piyasanın işlemesi için gerekli olan unsurlar:
• Fon arz edenler (tasarruf sahipleri)
• Fon talep edenler (iş yapmak için kaynak ihtiyacı olanlar, girişimci ve yatırımcılar)
• Finansal aracılar
• Yatırım ve finansman araçları (menkul kıymetler)
• Hukuki ve idari düzen
Paraya ihtiyaç duyan girişimciler her daim mevcuttur. Birileri de (siz olmasanız da) parasını tasarruf etmiş ve onu bir gelir elde edecek biçimde değerlendirmek istemektedir. Ancak bu iki tarafı bir araya getirecek bir oyuncuya ihtiyaç vardır: banka, aracı kurum, sigorta şirketi, leasing, faktoring, tefeci
Finansal piyasayı oluşturan en önemli iki unsur paraya (fona) ihtiyacı olanlar ve bunu sağlayanlar olacaktır. O hâlde ilk iki unsur şunlardır:
• Fon arz edenler (tasarruf sahipleri)
• Fon talep edenler (iş yapmak için kaynak ihtiyacı olanlar, girişimci ve yatırımcılar)
Sistemsiz bir yatırımcı esen rüzgâra
kapılmış bir yaprak gibidir; her rüzgâra açıktır, her riske de.
Disiplinsizlik “hayati bir suçtur”.
“Bizim bir arkadaş vardı. Şahinini sattı, borsaya girdi, vurdu parayı; şimdi Mercedes’e biniyor” hikâyelerinin
arasında hiç hatırlanmayan sayısız “Bizim bir arkadaş vardı. Şahinini sattı, borsaya girdi, artık arkadaş yok” hikâyelerini
hatırlatmak isterim.
Hiçbir şeyi, hiçbir fiyattan satmak mümkün değildi. Hiç alıcı yoktu ki zaten. Düştü, düştü, düştü Baktık, baktık, bakakaldık Biz artık hiçbir şey alamıyorduk.
Türkiye’de enflasyon oranı ABD enflasyonununüzerinde olduğu sürece YTL’nin USD karşısındaki değeri teoride sürekli düşmelidir.
Bluz, diğer hain bluzların arasından itinayla çekilip alınır ve umutsuzca o standart soru sorulur: “Bu en son kaça olur?”. Olmaz ki; o bluzun son fiyatıdır zaten. 15 dakika, ısrarla aradığınızı görmedi mi pazarcı kardeşimiz. “Abla zararına satıyoruz, olurunu söyledim.” Malum, tüm pazarcılar, amme hizmeti yaparlar ve hep böyle malları zararına satarlar.
“Gazete okuma alışkanlığınızı gözden geçirin.Ayrıca zamanınız azsa gazete eklerini okuyacağınıza bir gazetenin daha ekonomi sayfasını okuyun. Hülya Avşar’ın yaşamı ve Galatasaray’ın başarıları kişisel gelişiminize bir katkı sağlamayacağı gibi, size para da kazandırmaz.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Zaman ne kadar hızlı akıp gidiyordu. Finale doğru..
Buna göre, piyasaların hareketlerini tahmin etmeye çalışmadan önce, kısacası ‘faiz’ ve ‘döviz’ gibi piyasa değişkenlerinin özelliklerini ve davranış biçimlerini anlamak gerekiyor. Sonuçta bu iki değişken, yatırım araçlarının performanslarını doğrudan etkiler.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bir işletmenin hisse senetlerini satın aldığınızda onun belli oranda ortağı olur ve her türlü ortaklık hakkından- etinden, sütünden, pardon kâr payından- yararlanma hakkına sahip olursunuz.
Fonun el değiştirmesine karşılık olarak verilen ve karşı tarafa borçlu olduğunuzu gösteren ya da karşı tarafın artık size borçlu olduğunu belgeleyen değerli bir kağıt söz edilen. Bu değerli kağıt ‘menkul kıymet’ olarak adlandırılır.
Önemli şeyler emek ister.
Hedef, kesin, ölçülebilir, erişilebilir, makul ve zaman sınırlı olmalıdır.
Disiplinsizlik “hayati bir suçtur”.
Hülya Avşar’ın yaşamı ve Galatasaray’ın başarıları kişisel gelişiminize bir katkı sağlamayacağı gibi, size para da kazandırmaz.
Bu kadar hızlı, entegre, yüksek katılımlı ve uyumayan piyasalarda, öyle kolay kolay kahramanlık yapılmaz. Piyasada hep anlatılan, “Bizim bir arkadaş vardı. Şahinini sattı, borsaya girdi, vurdu parayı; şimdi Mercedes’e biniyor” hikâyelerinin arasında hiç hatırlanmayan sayısız “Bizim bir arkadaş vardı.
Şahinini sattı, borsaya girdi, artık arkadaş yok” hikâyelerini hatırlatmak isterim.
Bankalar temel olarak mevduat toplar ve topladığı mevduatları kredi olarak başkasına satar.
Bir spekülatörün matematiksel beklentisi sıfırdır.
• Genel faiz seviyesi düşük olduğu sürece, kredi maliyetleri düşer ve krediler bollaşır.
• Bollaşan krediler yeni yatırımlara yol açar.
• Yeni yatırım, yeni istihdam olanakları demektir; bu, işsizlere iş demektir.
• İşi olanın geliri olur ve para harcar.
• Para harcanması ekonomiye canlılık getirir, ekonomik aktiviteler artar.
• Düşük faizlerle borçlanılır ve otomobil, konut gibi yatırımlara
yönelinebilir.
• Düşük faiz seviyesi, kredi maliyetlerini düşüreceğinden, kredili
hisse senedi alımları artar ve borsa yükselir.
• Düşük faiz seviyesi TL biriktirmeyi cazip olmaktan çıkaracağına göre, yatırımlar dövize kayar ve döviz kurunda artış beklenebilir.
• Genel refah seviyesi artar.
Detayları bir kenara bırakırsak analiz süreci şöyle olmalıdır:

1. Grafik üzerinde trend olup olmadığına bakmak. Varsa ana, ikincil ve küçük trendleri saptamak ve bunların trend çizgilerini çizmek.
2. Trendler dışındaki destek ve dirençleri saptamak ve bunları çizmek.
3. İşlem hacmini inceleyerek trendlerin güvenilir olup olmadıklarına dikkat etmek. Bu üç adım, aslında “teknik analize giriş” başlığını oluşturmaktadır ve kitabımızda teknik analiz ile ilgili olarak aktarmak istediklerimizin sınırı da tam burasıdır.

Eğer yukarı yönlü bir trend varken işlem hacmi de artıyor ise trendin süreceğini tahmin edebiliriz. Benzer biçimde, aşağı yönlü bir trende yüksek hacim eşlik ediyor ise, yine beklentimiz fiyatlardaki düşüşün süreceği yönünde olacaktır.
Eğer bir fiyat çok sayıda katılımcının ticareti sonucunda oluşuyor ise o fiyat “doğru”dur. Fiyatların on binlerce hatta yüz binlerce katılımcının alım satımı sonucunda oluşması, fiyatların yönlendirilemediği sonucunu verecektir. Eğer fiyatlar “yönlendirilmiyor ise, sürünün hareketleri takip edilerek bir sonraki hareketi de tahmin edilebilecek demektir. Bir sonraki hareket bir ya da birkaç kişinin kararına bağlı ise (işlem hacmi düşük ise) zaten o küçük grubun aklından geçenler tahmin edilemeyeceğine göre, fiyatlar da öngörülemez.
Bir trend tespit edildiğinde, bunu büyük kalabalıkların oluşturup oluşturmadığını anlamanın yolu, işlem hacmini incelemekten geçecektir.
Birden fazla endeks ya da ortalama benzer bir hareketle trend değişikliğine işaret ediyor ise, bu mesaj kesinlikle dikkate alınmalıdır.
Fiyatlar yeterince düştükten ve çöküş unutulduktan sonra, aynı döngü tekrar başlayacaktır ve bu böyle sürüp gidecektir.
Üçüncü aşamada ise artık piyasada çok olumlu bir hava vardır. En olumsuz yatırımcılar bile artık iyi haberlerin peşinden koşmaya ve alım yapmaya hazırdır. Artık “akıllı olmayan para” piyasaya girmeye başlar. Bu yoğun alım furyasından faydalanmayı düşünen “akıllı para” satışa geçer. Zaten toplama aşamasından beri almakta olduğu ve maliyeti oldukça düşük kalmış olan menkul kıymetleri satma zamanıdır. Bu durumun zaman içinde genele yayılmasıyla büyük satış baskısı oluşur ve kıymetleri, fiyatları başlangıçtaki değerlerine dek düşebilir. Bu da son aşama olan dağıtım (aşağı piyasa) evresidir.
Zamanla bilinçli yatırımcıların öngörüleri doğrultusunda piyasaya iyi haberler gelmeye başlar ve olumlu haberlerle küçük yatırımcılar da alıma başlar. Hisseleri “toplayan” yatırımcıların geniş kitleler tarafından “fark edilmesi” de bu genel alımın nedenlerinden birisi olacaktır. Piyasada alım yönünde bir trend oluşmaya başlamasıyla fiyatlar da yükselişe geçecektir. Bu yukarı piyasa (boğa piyasası) aşamasıdır.
Genel piyasa koşulları nötr, hatta negatif iken ve piyasada fiyatlar yatay seyirdeyken, sınırlı sayıda bilinçli yatırımcı hisse senedi satın almaya başlar. Yavaş yavaş ve piyasaya hissettirmeden yapılan bu alımlar, fiyatları artırmadan bir hisse toplama dönemi yaratır. Piyasaya “akıllı para” girmektedir. Bu toplama aşamasıdır.
İlk adımda huni yaklaşımı, genel ekonomik durumun incelenmesini öngörüyor. Buna göre ekonomik konjonktür detaylı bir biçimde gözden geçirilmeli ve pozitif ve negatif değişkenler saptanmalı. Ancak ekonominin yönü belirlendikten sonra ikinci aşamaya geçilmeli.

İkinci adım ise “sektör analizi”. Ekonomik durum cephesinde her şey yolunda ise, bir sonraki adımda, bu “iyi ekonomik durum”dan hangi sektörlerin daha olumlu etkileneceklerini saptamak gerekiyor. Mevcut durumun olumlu yönde etkilemesi öngörülen sektörler masaya yatırılıyor ve öne çıkanlar detaylı biçimde inceleniyor.

Üçüncü adımda ise, kitabımızın konusu olmayan “firma analizi” geliyor. Buna göre, ekonomik durumun iyi olmasına bağlı olarak olumlu yönde etkilenecek olması beklenen sektörler dâhil, şirketlerden hangilerine yatırım yapılacağı saptanıyor.

Bankalar temel olarak mevduat toplar ve topladığı mevduatları kredi olarak başkalarına satar.
Kıymetleri hedefe ulaştıklarında sattıktan sonra fiyatlar daha da yukarı gidebilir; ancak bu duruma hayıflanmak anlamsızdır, zira finansal piyasalarda en iyi fiyatı bulmak olanaksızdır.
Amaç, hedef belirlemek değil, belirlenen hedefe ulaşıldığında “kârı cebinize koymanızdır”. Cebe konulmadan, hep kâğıt üzerinde takip edilen kâr, daldaki kuştur.
Gazete okuma alışkanlığınızı gözden geçirin. Evet, o başladığınız sayfadan okumaya başlamayın. Ayrıca zamanınız azsa gazete
eklerini okuyacağınıza bir gazetenin daha ekonomi sayfasını okuyun. Hülya Avşar’ın yaşamı ve Galatasaray’ın başarıları kişisel gelişiminize bir katkı sağlamayacağı gibi, size para da kazandırmaz.
İyi bir yatırımcı, çok temel bazı özelliklere sahip olmalıdır. Bu özelliklerin tümü de sonradan elde edilebilir. Doğrudan bir deha
beklemiyoruz; malum, ülke yönetmek için bile dahilere ihtiyaç yok, kaldı ki para yönetmek
Bu kadar zor bir piyasada bireysel yatırımcının izleyeceği iki yol olabilir:
• Aktif Yatırımcı: Ya siz de çok hızlı hareket ederek piyasayı takip edersiniz.
• Pasif Yatırımcı: Ya da kısa vadeli hareketleri yakalamaktan vazgeçer, minik dalgalanmaları önemsemez ve mega trendleri izlersiniz.
Kur ve faiz oranının gelecekte alacağı değeri biliyorsanız bu işten para kazanırsınız. Aslında hangi malın gelecekteki değerini bilseniz bu size inanılmaz finansal fırsatlar sunar. Sonuçta, doğru malı doğru fiyattan alıp satmak ticaretin temel kuralıdır: Ucuza al ve pahalıya sat!
Eğer siz kurun düşük olduğunu düşünüyorsanız, bu fırsatı kaçırmamalı ve döviz satın almalısınız. Yok eğer döviz kurunun
olması gereken seviyeden daha yukarıda olduğunu, yani yabancı paranın ederinin çok üzerinde bir fiyattan el değiştirdiğini düşünüyorsanız bu kez de onu satmalısınız.
Pek çok akademisyen arkadaşımız pek beğenmese de faiz temel olarak paranın zaman değeri ya da paranın fiyatıdır. Buna göre faiz, fon arz ve talep eden taraflar karşılaştıklarında, fon (para) sahibi olan tarafın parasından belli bir süre için uzak kalmasının karşılığı olarak borcu verdiği taraftan istediği kiradır.
Hisse senedi piyasasından doğrudan bahsetmedik; çünkü faiz ve döviz kurunun yönü ortaya çıktığında hisse senedi piyasası hakkında da fikir sahibi olunacağı varsayılır. Oysa çoğu kez hisse senedi piyasasının yönünün bilimsel ve mantıklı hiçbir açıklamaya uymadan, öngörülemez biçimde ve yönde hareket ettiği gözlemlenmiştir. Bu anlamda çoğu kez, hisse senedi piyasasının diğer ekonomik değişkenlerle ilişkisinin istatistiksel olarak anlamsız (hareketinin diğer değişkenlere bakarak kestirilemez) olduğu gözlemlenmiştir.
Çok iyi bir kitap okuyucusuysanız bile, yaşamınız boyunca en çok 2.000 kitap okuyabilirsiniz. O hâlde, benim için en kötü armağan “kitap”tır. Bu anlamda, çok değerli zamanımı, sadece 2.000 kitap kapasiteli ömrümü, bir başkasının benim için “uygun olduğunu düşündüğü” bir kitaba ayırmamalıyım. Yani “nezaket” sonucunda değerli kapasiteyi 1.999’a indirmemeliyim. Hatta bir kitabı beğenmediysem, ceza niyetine, “zorlayarak” okumayı sürdürmemeliyim.
Aşağı trend, zirve noktalarını birleştiren bir çizgi ile gösterilir. Eğer oluşan her yeni zirve bir öncekinden aşağı ise aşağı trend mevcuttur.
Yukarı trend, trendin dip noktalarını birleştiren bir çizgi ile gösterilir.
Menkul kıymetlerin özelinde ya da ekonomik, politik konjonktür
genelinde her türlü veriyi dikkate alırlar.
“Sistemsiz bir yatırımcı esen rüzgâra kapılmış bir yaprak gibidir; her rüzgâra açıktır, her riske de.”
“Bazı fikirler ünlü düşünürler tarafından yüksek perdeden vurgulanmış ve onlara atfedilmiş. Oysa felsefe ve tarih okuduğunuzda bunların çok daha eski dönemlerde, farklı kişiler tarafından farklı biçimlerde defalarca savunulmuş olduğunu fark edersiniz. Ancak o kişiler daha az ünlü oldukları için, daha az kişiye ulaşabildikleri için, yanlış zamanda yanlış yerde yaşadıkları için ya da “batı felsefesi”nden gelmedikleri için o fikrin asıl sahipleri olarak görülmezler. Açıkçası tüm fikirler, binlerce yılın birikimidir.”
Çok iyi bir kitap okuyucusuysanız bile, yaşamınız boyunca en çok 2.000 kitap okuyabilirsiniz. O hâlde, benim için en kötü armağan “kitap”tır. Bu anlamda, çok değerli zamanımı, sadece 2.000 kitap kapasiteli ömrümü, bir başkasının benim için “uygun olduğunu düşündüğü” bir kitaba ayırmamalıyım. Yani “nezaket” sonucunda değerli kapasiteyi 1.999’a indirmemeliyim. Hatta bir kitabı beğenmediysem, ceza niyetine, “zorlayarak” okumayı sürdürmemeliyim.
İnsan yaşamı oldukça kısa. Birkaç bin yıllık “modern” insanlık tarihinde sizin ortalama altmış yıllık ömrünüz çok kısa. Gerçi bunu fark etmeniz için o kısa yaşamınızın da ikinci yarısına geçmeniz gerekiyor. Ben fark edeli çok oldu
Üçüncü aşamada ise artık piyasada çok olumlu bir hava vardır. En olumsuz yatırımcılar bile artık iyi haberlerin peşinden koşmaya ve alım yapmaya hazırdır. Artık “akıllı olmayan para” piyasaya girmeye başlar. Bu yoğun alım furyasından faydalanmayı düşünen “akıllı para” satışa geçer. Zaten toplama aşamasından beri almakta olduğu ve maliyeti oldukça düşük kalmış olan menkul kıymetleri satma zamanıdır. Bu durumun zaman içinde genele yayılmasıyla büyük satış baskısı oluşur ve kıymetleri, fiyatları başlangıçtaki değerlerine dek düşebilir. Bu da son aşama olan dağıtım (aşağı piyasa) evresidir.
Zamanla bilinçli yatırımcıların öngörüleri doğrultusunda piyasaya iyi haberler gelmeye başlar ve olumlu haberlerle küçük yatırımcılar da alıma başlar. Hisseleri “toplayan” yatırımcıların geniş kitleler tarafından “fark edilmesi” de bu genel alımın nedenlerinden birisi olacaktır. Piyasada alım yönünde bir trend oluşmaya başlamasıyla fiyatlar da yükselişe geçecektir. Bu yukarı piyasa (boğa piyasası) aşamasıdır.
Genel piyasa koşulları nötr, hatta negatif iken ve piyasada fiyatlar yatay seyirdeyken, sınırlı sayıda bilinçli yatırımcı hisse senedi satın almaya başlar. Yavaş yavaş ve piyasaya hissettirmeden yapılan bu alımlar, fiyatları artırmadan bir hisse toplama dönemi yaratır. Piyasaya “akıllı para” girmektedir. Bu toplama aşamasıdır.
Borsada, hayatında hiç işlem yapmamış ya da bir kez alım yapıp hayatını zararına uğramış yatırımcıların gözünde “borsa bir kumardır”.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir