Albert Camus kitaplarından The Stranger kitap alıntıları sizlerle…
The Stranger Kitap Alıntıları
Sürprizi hiç sevmem. Başıma bir şey gelecekse hazırlıklı olmayı tercih ederim.
İnsan bilmediği konularda hep abartılı fikirlere sahip olur. Oysa tersine, her şeyin basit olduğunu kabul etmek zorundayım.
Ne var ki insan her zaman makul olamıyor elbette.
Elde etme gücüne sahip olamadığı bir şeyden yoksun diye yakınamayız.
Her şey ben araya giremeden olup bitiyordu. Kaderim benim fikrim alınmadan yazılıyordu.
Bir de sigara meselesi vardı. Hapse girdiğimde kemerimi, ayakkabılarımın bağcıklarını, kravatımı, ceplerimde ne var ne yok hepsini, özellikle de sigaralarımı aldılar. Hücreye girer girmez sigaralarımı geri vermelerini istedim. Sigara içmenin yasak olduğunu söylediler. İlk günler çok zordu. Beni en çok yıkan belki de bu oldu. Yatağımdan kopardığım tahta parçalarını emiyordum. Bütün gün hiç dinmeyen bir mide bulantısıyla dolaşıyordum. Kimseye zararı dokunmayan bu şeyden neden mahrum bırakıldığımı anlamıyordum. Sonradan bunun da cezanın bir parçası olduğunu anladım. Ama o zaman sigara içmemeye alışmıştım ve bu benim için bir ceza olmaktan çıkmıştı artık.
Gecelerimi , hep bu şafak vaktini beklemekle geçirdim
Hayat hiçbir şey değildir, îtina ile yaşayınız..
Kaderim benim fikrim alınmadan yazılıyordu.
Başıma bir şey gelecekse hazırlıklı olmayı tercih ederim.
Ne de olsa insan her zaman biraz suçludur.
Kanımın kulaklarımda zonklayışından başka bir şey duymuyordum.
umut, bir yolun dönemecinde, var hızla koşarken, birden yetişen bir kurşunla yere serilivermekti.
Hayat hiçbir şey değildir, itina ile yaşayınız
Yaz göklerinde uzanıp giden o bildik yollar insanı günahsız uykulara da zindanlara da götürebiliyormuş demek.
Bu dünyayı bu kadar çok mu seviyorsunuz ?
Aslında, insanın eninde sonunda alışmayacağı hiçbir düşünce yoktur.
Umut, koşup giderken bir sokağın köşesinde, daha kurşun havadayken vurulup ölmekti.
“ Her halükarda, beni gerçekten neyin ilgilendirdiğinden emin olamayabilirdim ama neyin ilgilendirmediğinden kesinlikle emindim.”
İnsan bilmediği konularda hep abartılı fikirlere sahip olur.
Değil mi ki yaşam bir yerde ölümle yani yoklukla sonuçlanıyor, öyleyse nedir bu didinip durma, bu yedim içtim, aldım verdim, benim senin kavgasının anlamı?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Söyleyecek fazla bir şeyim hiçbir zaman olmadı. Bende sustum.
Her şey doğru, ama hiçbir şey doğru değil!
☆.Hayat hiçbir şey değildir, itina ile yaşayınız.☆
Ne de olsa insan her zaman biraz suçludur.
İnsan bilmediği konularda hep abartılı fikirlere sahip olur.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Her şey doğru, hiçbir şey doğru değil!
Bütün bu taş duvarlardan ter gibi ıstırap akıyor, bunu biliyorum.
Ha bugün olmuş ha yirmi yıl sonra, neticede ölen yine ben olacaktım.
İnsan hiçbir zaman tamamıyla mutsuz olamaz derdi. Gökyüzü renklenip hücremden içeri yeni bir gün süzülüverince ona hak veriyordum.
İnsanın bir tek annesi olur,
Hava ılıktı, kahve içimi ısıtmıştı, açık kapıdan içeri gece ve çiçek kokuları giriyordu.
İnsanın, yaşamı tam anlamıyla seçmesi demek, yaşamın saçma, dünyanın haksız, Tanrının sağır olabileceğini düşünmüş olması demektir. İnsan her şeyi kaybetmeli ki, her şeyi alabilsin.
Değil mi ki yaşam, bir yerde ölümle sonuçlanıyor, öyleyse nedir bu didinip durma, bu yedim içtim, aldım verdim, benim senin kavgasının anlamı?
Değil mi ki yaşam, bir yerde ölümle sonuçlanıyor, öyleyse nedir bu didinip durma, bu yedim içtim, aldım verdim, benim senin kavgasının anlamı?
Sözcüklerin değerinin, gücünün farkında.
Dışarıda sadece bir gün bile yaşamış olsa insanın hapiste hiç zorlanmadan yüz yıl geçirebileceğini anladım. Canı sıkılmadan yaşayacak kadar anısı olurdu zira. Bir bakıma, bu da bir kazançtı.
Umut, koşup giderken bir sokağın köşesinde, daha kurşun havadayken vurulup ölmekti.
Ne olursa olsun hiçbir şeyi fazla abartmamak lazım, bunu yapmak bana başkalarına olduğundan daha kolay geliyor.
Sanki yaz göklerinde uzayıp giden aşina yollar, insanı masum uykulara olduğu kadar, hapishanelere de götürebilirmiş gibi.
Bu dünyayı bu kadar çok mu seviyorsunuz?
İnsan bilmediği konularda hep abartılı fikirlere sahip olur.
Kaderim benim fikrim alınmadan yazılıyordu.
İlk kez içimi aptalca bir ağlama arzusu kapladı, bütün bu insanların benden ne çok nefret ettiklerini anlamıştım çünkü.
Aslında, insanın eninde sonunda alışmayacağı hiçbir düşünce yoktur.
Daima en kötü ihtimali ele almaktaydım.
Oldum olası, gerçekten hayal etmek nedir bilmemişimdir.
İnsan, eninde sonunda her şeye alışır.
Dışarıda bir gün yaşamış olan bir insan, cezaevinde hiç sıkıntı çekmeden bin yıl yaşayabilirdi. Canı sıkılmayacak kadar anıları olacaktı. Bir bakıma bu da bir kazançtı.
İnsan eninde sonunda her şeye alışır.
Umut, nefes nefese koşarken bir sokağın köşesinde, arkadan yetişen bir kurşunla vurulmaktı elbette .
Herhalde hiçbir şeyi gereğinden fazla büyütmemeli insan.
İnsan, hayatını hiç değiştiremez ki. Zaten herkesin hayatı birbirinin aynıdır.
İnsan her zaman az buçuk suçludur.
İnsan yavaş gitse, güneş çarpar, hızlı gitse kan ter içinde kalır, sonra,
kilisede soğuk alır, şifayı bulur.
kilisede soğuk alır, şifayı bulur.
Yarım yamalak dinlediğim birinden kurtulmak istediğimde hep yaptığım gibi, onaylar gibi göründüm.
Önceden de haklıydım , şimdi de haklıydım , hep haklı olacaktım.. Şimdiye kadar bu şekilde yaşamıştım.Şimdiden sonra da bu şekilde yaşayabilirdim. Şunu yapmış , bunu yapmamıştım .Filan şeyi yapmamıştım , ama falan şeyi de yapmıştım. Daha ne olmak ihtimali vardı ?
Anam ölmüş bugün. Belki de dün, bilmiyorum.
Ölmeyecekmiş gibi çalış, öleceğini bile bile yine de çalış.
Ben, kendi hesabıma insanlığın yüz karasıyla savaşmaktan geri kalmadım, katı yürekli insanlardan tiksindiğim kadar hiçbir şeyden tiksinmedim.