İçeriğe geç

Taş Meclisi Kitap Alıntıları – Jean-Christophe Grangé

Jean-Christophe Grangé kitaplarından Taş Meclisi kitap alıntıları sizlerle…

Taş Meclisi Kitap Alıntıları

Şafak, incecik uçlarıyla rüzgarı okşar gibi salınan yüksek otları, kızıl bir özsu gibi yavaşça aleve boğuyordu.
Kimi zaman da manzara gerçekten kanamaya, alyuvarlarını menekşelerin oluşturduğu fundalıkları göstermeye başlıyordu.
Güneş havaya kırmızı bir sis salan kızılımsı ağaçların tepesini yıkıyordu.
Adamların silahı kırmızı ışın çıkarıyordu. İnanılmaz bir biçimde, sahnenin ne kadar güzel olduğunu düşündü: ayın mavimsi aydınlığını yansıtan tablolar, örümcek bakışlı iki saldırgan, tüfeklerinin bu beyazlığın gölgesinde yaldızlanan grena ucu.
Ne derler bilirsin; bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra, geriye ne kalır? İmkansız olan.
Eşitliğin hakim olduğu bir dünya düşlüyorduk. Oysa burada haksızlık, hile ve baskıdan başka bir şey yoktu.
İnsan hapishaneden her zaman kaçabilir. Ama özgürlükten?
İnsan hapishaneden her zaman kaçabilir. Ama özgürlükten?
Tanrılar taklit edilmekten hoşlanmazlar.
Hamilelik telepatinin gerçek beşiğidir.
Ne var ki bir acı, diğerini saklayamaz.
Ne derler bilirsin; bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra, geriye ne kalır? İmkânsız olan.
İnsan, sırtı uçuruma dayandığında arkasına döner mi?
Ömründe tek bir sigaraya dokunmamış bile olsa, tütünün seçkin kokusundan hoşlanan biri gibi.
bu gece, kimseden nefret edemeyecek kadar güçsüzdü.
Ona bir ışık kaynağı gibi, ama kendi karanlıklarının içinden bakıyordu.
Eğer bütün bunlar sadece düşümdeyse, korkacak bir şeyin yok demektir.
Ne derler bilirsin; bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra geriye ne kalır? İmkansız olan.
Eşitliğin hâkim olduğu bir dünya düşlüyorduk. Oysa burada haksızlık, hile ve baskıdan başka bir şey yoktu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
inanan insan, güce doğru ilk adımı atmış oluyor. Belki de gücün kendisi oluyor.
Aynı kalabalığa ait değiliz
Diğerleri gibi bir klişe sadece; kendini kanıtlamak için, fırsat kollayan bir klişe.
Ömründe tek bir sigaraya dokunmamış bile olsa, tütünün seçkin kokusundan hoşlanan biri gibi.
Resimler uzun cümlelerden daha iyi konuşacak.
Dikkatli ol; çok çapkındır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“İnsan hapishaneden her zaman kaçabilir. Ama özgürlükten?”
Batı’da , şamanların gücünün sadece batıl bir inanç , bir kandırmaca olduğunu düşünürler . Böylesi şeylere inanmayı , zayıflık görürler . Ne yanılgı ! Bu iman , büyük bir güç .
İnsan hapishaneden her zaman kaçabilir . Ama özgürlükten ?
Carl Gustav Jung yazarların kahramanlarını değil , kahramanların yazarlarını seçtiklerini söylerdi .
Şamanizm belirtilerini basit akıl hastalıkları olarak göstermek , bana göre aşırı bir küçümseme olurdu . Tıpkı müzikle hiç ilgilenmeden , orkestranın ses gücüne dikkat eden bir müzikolog gibi . Malzeme vat ,aletler var . Bir halkın dinî inançlarını basit birer batıl inanışa indirgemeyi kabul edemem .
Bir dereye baktığınızda , suyu , köpükleri ,suların içinde dans eden otları görürsünüz ama , asıl olanı kaçırırsınız . Asıl olan akıntıdır , harekettir , o derenin hayatıdır .
Etoloji = hayvan davranışları bilimidir .
Genellikle kadınlar yeni doğmuş çocukları tercih ediyor ,küçük bir bebeğin yeni hayatına daha kolay uyum sağlayacağını düşünüyorlardı .
Gerçek dünya şiddet , ihanet ve kötülükten başka bir şey değildi . Hayat bu karşı konulmaz gücün , her insanın içinde bulunan , alevlenme fırsatı bekleyen nefret çekirdeğinin çevresinde oluşuyordu .
Ne derler bilirsin; bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra, geriye ne kalır? İmkansız olan.
Hayatında ilk kez, bir sonraki ana geçemediğini, bir sonraki saniyeyi düşünemediğini hissetti.
bu gece, kimseden nefret edemeyecek kadar güçsüzdü.
Ne derler bilirsin; bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra, geriye ne kalır? Imkansız olan.
Psikolojik yeteneklerimizin gelişmesi yolundaki en önemli engel önyargılarımızdır.
Deneyimlerinden dersler çıkarıyordu.
Demek dünya, gerçek dünya şiddet,
İhanet ve kötülükten başka bir şey değildi
‘Ne var ki, bir acı diğerini saklayamaz.’
-Ne derler bilirsin;bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra,geriye ne kalır?İmkansız olan.
İnsan, sırtı uçuruma dayandığında arkasına döner mi?
İnsan hapishaneden her zaman kaçabilir. Ama özgürlükten?
Tanrılar taklit edilmekten hoşlanmazlar.
Psikolojik yeteneklerimizin gelişmesi yolundaki en önemli engel önyargılarımızdır.
Hep her şeyi bilmek istediğiniz, aradığınız, soruşturduğunuz an gelir. Sanki size ait olmamış gizemli bir anı yakalamak istermiş gibi.
On beş yıldan beri kızımın çöküşünü izliyorum ama, gördüklerim beni hiç ilgilendirmiyor. Onu Paris’in bütün psikologlarına götürdüm ama, bu sadece görüşünü kurtarmak adınaydı. Onunla konuşmaya, içinde bulunduğu delikten çıkarmaya çalışıyorum ama, yalnızca vicdanımı rahatlatmak için. Yıllardan beri sende neyin eksik olduğunu bulmaya çalışıyorum!
– Başkalarına iyi bir anne olduğunu göstermek için.
Taş senin bahçende.
Pusulalarını şaşırmış, titrek, kaderlerini bavullarında taşıyan Batılı kadınlar.
İnsan hapishaneden her zaman kaçabilir. Ama özgürlükten?
İnsan, sırtı uçuruma dayandığında arkasına döner mi?
Ona bir ışık kaynağı gibi, ama kendi karanlıklarının içinden bakıyordu.
Bir sırra ulaşmak, bir çizginin ötesine geçmek gibi bir şeydir. O sırrı açıklamak da, öte taraftan bu yana dönmek.
Ne derler bilirsin; bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra, geriye ne kalır?
İmlansız olan ?
Benim neden bu durumda olduğumu kendine sordun mu hiç?
Hayatımın neden böylesi bir enkaza dönüştüğünü?
Deneyimlerinden dersler çıkarıyordu.
Demek dünya, gerçek dünya şiddet,
İhanet
ve kötülükten başka bir şey değildi
Gerçek dünya; şiddet, kötülük ve ihanetten başka bir şey değildi.
Akrabalarını bekleyen İtalyanlar arasında da yavaşlatılmış,
gelenekselleşmiş bir menüet dansını andıran hareketler görülmekteydi.
«Önümüzdeki üç saat içinde bana aşağıdaki konuları hatırlat: Bir – Kuzey Denizindeki petrol kuyusu kazası ve olayın kitle haberleşme sisteminde örtbas edilmesi, İki Alaska boru hattının yarattığı çevre kirlenmesini inceleyen o profesör olacak herifin kaza süsü verilerek ortadan kaldırılması.»
Arkadan gelen ve içine düştüğü hızlı eylem ve düşünce temposundan şaşkına dönmüş gözüken
‘İnsan hapishaneden her zaman kaçabilir. Ama özgürlükten?’
‘Carl Gustav Jung yazarların kahramanlarını değil, kahramanların yazarlarını seçtiklerini söylerdi. Sanırım aynı şey kader için de geçerli.’
‘Ne var ki, bir acı diğerini saklayamaz.’
‘Her insan içinde küçük bir mezarlık gibi sevdiklerini taşır.’
‘İnsan sırtı uçuruma dayandığında arkasına döner mi?’
Carl Gustav Jung yazarların kahramanlarını değil, kahramanların yazarlarını seçtiklerini söylerdi. Sanırım, aynı şey kader için de geçerli. .
O adama herkes hayranmış.
Çekin gidin Ben sizi kovmadan , çekip gidin..
-Beni bırakıp gittin.
Beni öylece bırakıp gittin işte!
Elimizden geleni yaptık.
Her şey , bir yerlerde yazılmıştı mutlaka.Beklemek gerekiyordu.
Saat altı. Sağanak karanlıktan hemen önce dindi. Alacakaranlıkta manzara parıldar gibiydi. Parlak pirinç tarlaları, direkler üzerine dikilmiş kahverengi evler, ince uzun boynuzlu altın öküzler Bir de şimşeklerin yardığı, sağda solgun bir kızıllıkla uzanan, siyah mermer gibi gök.
Başarmak zorundaydı. Bu, kendi seçimiydi. Kendi hayatı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir