İçeriğe geç

Kafasına Göre – Sayı 34 Kitap Alıntıları – Kafasına Göre Dergisi

Kafasına Göre Dergisi kitaplarından Kafasına Göre – Sayı 34 kitap alıntıları sizlerle…

Kafasına Göre – Sayı 34 Kitap Alıntıları

#kadınaşiddetehayır
_
Her gün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.
# AlbertEinstein
Herkese selam, sana hasret
Tüm mesele, değer vermek. Önce kendine
Başarıya giden tek bir doğru yol yok
Geceleri yıldızlarla birlikte benliğimi süpürür ellerim.
İnsan aşık olunca doğruları esneyebiliyor mu?
Geceleri yıldızlarla birlikte benliğimi süpürür ellerim.
Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir.
Öptü beni: Bunlar, kâinat gibi gerçek dudaklardır dedi.
Bu ıtır senin icâdın değil, saçlarımdan uçan bahardır” dedi.
“İster gökyüzünde seyret, ister gözlerimde:
körler onları görmese de, yıldızlar vardır” dedi.
Kaygı ortadan kayboldukça geriye sadece sakin bir kabulleniş ve anlayış kalacak. Adına duygu diyeceğim.
Kimsenin yükünü taşımadan, hayatın böyle zorluklarla dolu olduğunu bilerek yaşama hissi, gittiğin her yeri evin, herkesi de ailen yapacak.
Ne güzel şey hatırlamak seni,
Yazmak sana dair,
Hapiste sırtüstü seni düşünmek:
filanca gün,falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya .
Tüm mesele değer vermek. Önce kendine
aşık olduktan sonra artık başka biri oluyorsun diye geçiyor aklından. Yaralanmak gibi bu. Düşmek gibi. Bir kere düştün mü, canın acıdı mı başka biri olursun
Şehrime gel sevgilim/ Yarın çık gel /Bırak her şeyi /Bir bekleyenim var de gel .
İtaati sevgi sayan soylar soplar, ezilmeye yüz tutmuş zürriyetler taşımamaya yeminliyim bu bedende. İyiye çoğalmak varken, bolluğa tohum vermek varken, insanın insana eziyet ettiği kıtlık bilincinizde serpilmez benim hayallerim.
Dünyanızdan değilim. Aynı gökyüzünün altında olmak, sizinle ortak kaderim. Ne gördüğümüz mavi aynı mavi ne hissettiğimiz acı aynı acı ne de kanatlandığımız gün aynı gün.
Uykuda hayat durur ama seni sen yapan her şey yaşamaya devam eder. Bu yüzden uyku yarı ölüm değildir, ancak uyanık olmakta yaşamanın tam karşılığı değildir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kendini ihanete uğrayan kadınlarla ıstırap kardeşi yapmıştı.
Bendeki müziği öldürdü.
Her şeyden çok sevdiği bir şey varsa o da şiirdi.
İnsanın amaçladığı şeye ulaşması tarifsiz bir mutluluk diyebildim. İnsanın hayata karşı umudunu tümden yitirmiş olması tarifsiz bir acı diye gecirdim içimden.
Uyku beyin için uyunur. Teknik olarak beyin dışında
bedenimizin uykuya ihtiyaç duyan hiçbir yanı yoktur. Yorulursanız uzanırsınız bedeniniz dinlenir
ama uyumazsanız beyniniz asla dinlenmez.
Hayatımdan çalınmış büyük bir zaman olarak gördüğüm uyku için hep şöyle derim: Bu neyin bedelidir böyle öde öde bitmedi
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sessizliğini bozmayan diğer arkadaş âşık olduktan
sonra artık başka biri oluyorsun diye geçiriyor aklından. Yaralanmak gibi bu. Düşmek gibi. Bir kere düştün mü, canın acıdı mı başka biri olursun. Aşk da böyle olmalıydı.
Geldiğimiz yer aynı. Düşünce toprağa başkalaşmışız işte.
Mağaramdayım. Dokunmayın huzuruma.
Her gün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.
Albert Einstein
Epigenetiğin söylediğine göre biz insanlarda sadece 23.000 adet gen varmış. Bu genter açılıp kapanabiliyormuş. Bizler dünyaya gelirken ailemizden bize geçen genler işimize yarıyormuş.
Sonrasında ailemizde olan bir hastalık bizde de olacak diye bir şey asla yokmuş. Çünkü bizler düşüncelerimiz, onlara eşlik eden duygularımız ve vücudumuzda meydana gelen tepkiler sayesinde hastalık genlerimizi açık tutuyor ya da onları kapatıp bağışıklık genlerimizi açıyormuşuz. Bazı insanların hastalıkları daha kolay atlatıp bazılarının atlatamamasının sebebi tamamen buymuş. Dünyada sadece %5 insanda genetik hastalık olduğunu, bunun dışında her şeyin kontrol altına alınabileceğini savunuyor bu bilim dalı. Sadece bir saat boyunca gülmekle bile 23 adet bağışıklık genini açabiliyormuşuz.
Dünya üzerindeki 8 milyar insanın davranışlarını, yaşama tarzlarını etkileyemeyeceğimiz için değişimi yine en kolay yerden başlatacağız; kendimizden!
Piraye yengen geldi. Bir gün kaldı. Fakat gelmeden iki gün önce, kaldığı gün ve gittikten bir hayli sonra devam eden acayip, biraz kederli, biraz telaşlı, sonsuz, uçsuz bucaksız hayran sersemliğimden ancak ayılabildim.
Önümüzdeki yüzyılı hayal etsenize, daha neler bulunacak. Her nesil de erken doğmuşuz be diyecek.
Haydi biraz gülümsemeye başlayın. Hayat ondan vazgeçilmeyecek kadar güzel bir şey.
Her gün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz
Albert Einstein
..Söyleyeceklerim sizi şaşırtabilir ama bizim şairlermizin ve okurlarımızın Nazım,ı yeterince anlayabildiklerini sanmıyorum. Onu yeterince anlayabilsek her şeyden önce bu denli bencil değil, cömert insanlar olmayı öğrenirdik.
Kendi dünyamda yaşayıp gidiyorum. Dünyanızdan değilim. Ayni gökyüzünün altında olmak, sizinle ortak kaderim. Ne gördüğümüz mavi aynı mavi ne hissettiğimiz acı aynı acı ne kanatlandığımız gün aynı gün
Mağaradayım. Dokunmayın huzuruma. Soru sormayın, çekin kirli düşüncelerinizi gerçekliğimin üzerinden. O gerçeklik ki nazarınızda çarpık bacaklıdır, aşüftedir, hafifmeşreptir. Benim yüreğimin dürbününde ise, her zerresi bin bir çiçektir. Sapına kadar eril, köküne kadar dişil, Adem’den olma, Havva’dan doğma bir ariftir.
Her şeye rağmen sıcaktı güneş. Her şeye rağmen üstesinden geliyordu insan. Hayat bir şekilde, günleri birbiri ardına eklemenin bir yolunu buluyordu, her şeye rağmen.

Vırgınıa Woolf

Bu neyin bedeli öde öde bitmedi
Herkes bir mucize arıyor, ancak yanı başındaki mucizeyi göremiyor.
İnsan aşık olunca doğruları esneyebiliyor mu?
Kimi insan balıkların çeşidini bilir
Ben ayrılıklarını
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim
Şehrime gel sevgilim, yarın çık gel
Bırak her şeyi
Bir bekleyenim var de gel
Temel insan ve hayvan haklarını savunmaya muhtaç duruma geldiysek birbirimize sahip çıkma zamanı
Piraye yengen geldi. Bir gün kaldı. Fakat gelmeden iki gün önce, kaldığı gün ve gittikten bi hayli sonra devam eden acayip, biraz kederli, biraz telaşlı, sonsuz uçsuz bucaksız hayran sersemliğimden ancak ayılabildim. ♡
Paraya gelince, yaşamı çok kolaylaştırdığı doğru olmakla birlikte icat çıkarmasalar daha mı iyiymiş tartışılır
umudunu yitirmemiş, aşka ve ülkesine sevdalı romantik bir devrimcidir Nâzım Hikmet!
hayat sen ne acımasızsın
Ne güzel şey hatırlamak seni
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Kubbeli, çınarlı mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın
Eskiler bilge insanlardı, kabul. Biz de eskidikçe bilgeleşiyor muyuz?
İç ses isyan etti kendine ama ne çok düşündürdü bu ihtimaller denizi seni bu gece, yine
Mucize arıyorsan beyninin işleyişini müzikle, edebiyatla, tiyatroyla ya da içinden her ne geliyorsa onunla dengele. Sağlıklı olmak için düzenli egzersiz yap ve doğru beslen. Sonra da mucizeyi yaşa.
Hiç değerli olduğunu hissetin mi?

Çünkü o da aynı arkadaşı gibi başından beri bu ilişkideki değerin karşılıksız olduğuna inanıyor. Yine de ilişkiler özeldi. Kendi bilmediği ve bilemeyeceği şeyleri hesaba katarak sormuştu bu soruyu. Ondan duymak istiyor. Aslında onun kendi sesinden duymasını istiyor.

İşte tüm mesele bu!

Tüm mesele, değer vermek. Önce kendine

âşık olduktan sonra artık başka biri oluyorsun diye geçiriyor aklından. Yaralanmak gibi bu. Düşmek gibi. Bir kere düştün mü, canın acıdı mı başka biri oluyorsun. Aşk da böyle olmalıydı.
İnsanlar bencil, sadece kendilerini düşünüyorlar.
Yaşamak şakaya gelmez.
Kimi insan balıkların çeşidini bilir/ ben ayrılıkların..
Yok edin insanın insana kulluğunu/
bu davet bizim.
Şehrime gel sevgilim/ yarın çık gel. Bırak her şeyi/ bir bekleyenim var de gel..
Kapitalizmin ağır gerçeğinin altında kaldık. Kımıldayamıyoruz ve ne isterse yapıyoruz. İstememize sebep olan dizileri izle, satın al, tüket, daha iyisini, daha çoğunu istemeye yönlendiril sonra onu da tüket.
Satın alma gücüne sahip olduğumuz her tüketim unsurundan ihtiyacımızdan fazlası alınınca, bizi önce açgözlü sonra iradesiz daha sonra çaresiz, finalde ise hasta ve obez yapıyor.
Siz, bu topraklarda yaşayan sevgili kadınlar Çocuklarınıza sevgi verin ve lütfen onları büyütürken senin o bakışına kurban olurum, seni sevmeyen ölsün, sana kurban olsunlar, senin için bu dünyayı yakarım gibi cümlelerle sevgide şiddeti ve ölümü normalleştirmeyin.

Bu topraklarda yaşayan sevgili erkekler Sizlere ailenizden birisi gibi; anneniz, babanız, kız kardeşiniz gibi sarılıyorum. Lütfen sevdiğiniz kadının toprağın altına girinceye kadar sizin olacağına dair koşullandırılarak büyüyen bir yetişkin bile olsanız, gerçek sevginin ölmekten, öldürülmekten geçmediğini, aşkın bitebileceğini, sevginin biçim değiştirebileceğini, karşınızdaki insanın günün birinde gidebileceğini anlayın.

Günümüzde özellikle virüs salgınının hayatlarımızı değiştirmesiyle pek çok ülkede çevre – sağlık sorunları için kalıcı çözümler aranıyor. Ülkemizde ise iyice geriye dönüş yaşayıp kadınlara, eşcinsellere, transbireylere, hayvanlara şiddet ve tecavüzü konuşuyor, bunlar için haklarımızı savunuyoruz. Karşılaştırma yapmadan, hayıflanmadan, birbirimizi bilinçlendirme zamanı bizler için. Eğer bu denli geriye gittiysek, eğer temel insan ve hayvan haklarını savunmaya muhtaç duruma geldiysek birbirimize sahip çıkma zamanı.
Sizin dünyanızdan değilim ve olmam. Hayat üretmeye geldim ben.
Kendi dünyamda yaşayıp gidiyorum.
Her gün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.

– Albert Einstein

Önemli olan düşüncelerinizin neler olduğu değil önemli olan onları fark etmeniz ve kaçmadan onlarla yüzleşmenizdir.
Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir.

– Albert Einstein

Hayatımızda bize neyin ağırlık yaptığını bulmalı, kalıcı çözümler aramalı ve bunlardan kurtulmalıyız.
Söz uçar yazı kalır.
Önümüzdeki yüzyılı hayal etsenize, daha neler bulunacak. Her nesil de erken doğmuşuz be diyecek. Buluş yapmanın en büyük iki motivasyonu ile geldiğimiz noktada ise söylenecek şey: merak duygusuna ve tembelliğe saygılarımızla:)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir