İçeriğe geç

Bazı Yazlar Uzaktan Geçer Kitap Alıntıları – Murathan Mungan

Murathan Mungan kitaplarından Bazı Yazlar Uzaktan Geçer kitap alıntıları sizlerle…

Bazı Yazlar Uzaktan Geçer Kitap Alıntıları

ben çoktan geldim, o varmış mıdır?
kim bilebilir sığınmasak da
beklettiğimiz bir ada olduğunu
Hadi tarif edelim:
Dipsiz siyah bir gece
bir ateşböceği yanıyor yalnız
karanlık bir yaprakta
yaprağın gecesinde
görünen karanlık
varlığını duyuyor
geçmişle örtünüp
göründükçe
böcek ve kainat
benek benek

yanıp sönüyor
varlık ve hiçlik

baktıklarımıza bölündükçe
2005

Aşk kendini hatırlamaktır
Baştan,en baştan
Unuttuğun,yok saydığın kalbinin taşlarından
Özenle
Özenle sürdürüyorum seni
Kendimde
Başkalarını severken bile
Öylece duruyorsun
Çekip gitsen de
Yalnız kalmıyor geride
Özenle,sürdürdükçe
Yabancı gövdelerde bile
Özenle sürdürüyorum seni
İzini sürer gibi yaşadığının
Yaşadığım serüvenlerde
Önceden bilmediğim bir aşk biçiminde
Biter bu aşk
Benim için artık din olmadığında
Aşk kendini hatırlamaktır
Baştan, en baştan
Unuttuğun, yok saydığın kalbinin taşlarından
Başkalarından tanıdım seni yıllar yılı
Seninle hiç yaşamamışken
İstasyon aynı, biz başkayken.
Tekrarlanmaz.

Bir daha yaşanır sandıklarımız.

takvim değişir içinde aynı resim
Çok kere anlatılanı
bir kere daha dinlemiyorsun
Nasıldır bilirsin hayat
Öğrendim sandıklarınla
Azalır,
Az kalır
Bırak yağmur ıslatsın ruhunu
Özenle sürdürüyorum seni
Kendimde
Başkalarını severken bile
öylece duruyorsun
çekip gitsen de
Sonra uğurla kendini bu sahilin şiirinden
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın!
Nasıldır bilirsin geriye hep biraz şüphe kalır.
Sokrates’in bir sözü:
Kimse yaşlı bir erkek gibi sevemez.
Gençken anlayamadıkların
Akşamın başlangıcı
Boşalmış yastığı ham yalnızlığın.
Bazı rüyalar iki kişiliktir.
Bir söz: insan gözdür, gerisi ceset.
Senin bildiğini tabiat bilmez mi?
Kimseye sorma beni,
Herkesin kelimeleri gördükleri.
Ölmedim belki,
Cismim soğudu yalnızca tutulduğu aşktan.
Ne kadar geçse de
Hiç geçmemiş gibi hayat.
Herkes kendi hikâyesinde yeni
bin yıllık tekrarlarla
çimenin yeşilinde etin bir zamanlar söylediği

çok bilinen bir şarkı gibi.

Bildiğin gibi yap uzaklarda
Bildiğin gibi sende kalanları
Hatıra dediğin kırları aklın, aklın sineması.
Gençlik icabı sever kimileri
film icabı sever
iniyor akşam gibi üstüme
Sokrates’in bir sözü:
Kimse yaşlı bir erkek gibi sevemez.
Gençken anlayamadıkların
akşamın başlangıcı.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
bazı rüyalar iki kişiliktir
gözle görülmezler
bilirdim
Başkalarından tanıdım seni yıllar yılı
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Çok güzel gözleri var
Çok güzel kirpikleri, rengi
Ama nasıl da boş arkası
Hiçbir yere değmeyen
Bakışlarının
Nasıldır bilirsin hayat
Öğrendim sandıklarınla
Azalır,
Az kalır
bazı rüyalar iki kişiliktir
gözle görülmezler
bilirdim
“Kanadımı kırdığını, yüzünle
yaralanmış aynalara söylüyorsun
uzak bir bağ içinde, yıllar
sonra görünüp yitiyorsun.
Akşamıyla kavuşan bağları
Bilmiyordun, bilmiyorsun..”
“Aşk kendini hatırlamaktır
baştan , en baştan..”
Bırak yağmur ıslatsın ruhunu
göğün sicimleri
kalbinin yüklerini
Ölmedim belki
cismim soğudu yalnızca
tutulduğu aşktan

Aşk kendini hatırlamaktır
baştan, en baştan

unuttuğun, yok saydığın kalbinin taşlarından

Çok güzel gözleri var
Çok güzel kirpikleri, rengi
Ama nasıl da boş arkası
Hiçbir yere değmeyen
Bakışlarının
açıklığına çıktım
senin ve kendime benzemenin
kuzey kutbunda
küpesini düşürdüm gecenin
soğuğu kaldı içimde
okunmuş romanlar
bir daha yaşanır sandıklarımız
geçer gidersiniz yanlarından
kalır bir yanınız
orada, geleceğe uzanan
bir ümitsizlik içinde
Yıllar başka yerde geçti sanki uzatmalarla
Özenle sürdürüyorum seni
Kendimde
Başkalarını severken bile
Sonra uğurla kendini bu sahilin şiirinden
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın!
Kullanılmış zaman
seyri belirler
Nasıldır bilirsin hayat
Öğrendim sandıklarınla
Azalır,
Az kalır
Aşk kendini hatırlamaktır
baştan , en baştan
Çok kere anlatılanı
bir kere daha dinlemiyorsun
Yalnızca ölenlerin
Onu gördüğünü
Anladığında
Kendi adını koydu:
Hayalet!

Çoçukken en korktuğum şey
Olmuştu!

Sabahın sütü taze aydınlık
bunu söylemek istiyorum
yalnızca bunu
bırak üstünden bir gece geçsin
yaşananların
dönüp ertesi gün bak
sabahın sütüyle
görünenlere

rüya ne kadarını yıkamış
zaman ne kadarını almış içine

Tarihten acı çekenlerle göçtüm kendimden
Gezdim, gezdikçe unuturum sanıyordum yeryüzünü
Sinmiş şehirlerde yabancı yüzlerle konakladım
Ateşi kestim, konuşamadığım dillerden bir dünya yaptım
bazen anlaşılmayan şiirler
her şeyden çok anlaşılır
aklın yaprağı aralandığında
gördüklerimiz

hatırlamayız, ama kalır

Gülüşün acıtıyor beni
Gençliğimin kuytularına takılı kalmış
Çınlama, hâlâ gülüşün diyorum ona..
Kimseye sorma beni
herkesin kelimeleri gördükleri
Bırak yağmur ıslatsın ruhunu..
Bir anıyı görmeye gittiğinizde
neye dokunsanız canınız acır
araya giren zamanın merceği
kanayacak kadar
saydamlaştırır her şeyi..
Ev değişince hayat değişir
sanıyorlar
geride eşyalar, kokular
siyah hafıza
eksiliyor, kaybolmuyorlar..
Özenle sürdürüyorum seni
kendimde
başkalarını severken bile
öylece duruyorsun
çekip gitsen de
yalnız kalmıyor geride
özenle, sürdürdükçe
yabancı gövdelerde bile
özenle sürdürüyorum seni
izini sürer gibi yaşadığının,
yaşadığım serüvenlerde
önceden bilmediğim bir aşk biçiminde..
Perdeyi görünür kılan rüzgâr
bize geçmişi aralar
bir anda koltukla kapı arasına sığar
zamanlar..
Ufka çok bakmış Kadınların derinliği olacaktı gözlerinde..
Nasıldır bilirsin hayat, öğrendim sandıklarınla azalır, az kalır
Biter bu aşk
Gülüşün saklamış bir tek, ama kalp
kül içinde
kalplerden
yangını büyük aşk umma
alevlerin unutkanlığıyla
tekrarlanmaz
okunmuş romanlar
bir daha yaşanır sandıklarımız
Ne kadar gençtik!
Hiç olmamış gibi bütün hatırladıklarımız
Gülüşün acıtıyor beni
Başka bir şiire gitmek istiyorum buradan
bir anıyı görmeye gittiğinizde
neye dokunsanız canınız acır
Ölmedim belki
cismim soğudu yalnızca
tutulduğu aşktan

Aşk kendini hatırlamaktır
baştan, en baştan

unuttuğun, yok saydığın kalbinin taşlarından

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir