Reşat Nuri Güntekin kitaplarından Kavak Yelleri kitap alıntıları sizlerle…
Kavak Yelleri Kitap Alıntıları
Gövdemin içine iyi pişmemiş somun gibi oturmuş, ağır kaderimle ne kadar da yorgundum. Yorgunluğa idmanım vardır. Bazı sıkı zamanlarda öyle olur ki sırtımdan çıkan gömleği elimde burup sıktığım zaman, tekneden çıkmış çamaşır gibi zırıl zırıl su akar. Ancak bugünkü yorgunluk bunların hiçbirine benzemiyordu.
Ölüm her yerde çirkindir.
İnsan gençlikte kendi kendini ne kolay avutur.
İnsan insanın şeytanıdır.
Kendilerinin ne mal olduklarını pek iyi bildiğim eski nesillerin yeni gençler ve hele kızlar hakkındaki sözlerine, bazı meclislerde hafiften kafa sallamakla beraber, esasen fazla kulak asıyor değilim.
İyi tahsil ve terbiye görmüş insan, ne kadar başka türlü oluyor.
Kendini birinin tahakkümü altına koyan fazla zayıf ve şahsiyetsiz insanlardan hoşlanmam.
İnsan, neye alışmaz ki?
Büyük keder gibi büyük sevinç de ortaksız olamıyor.
Büyük gürültü gibi sükûnetin büyüğü de insanı yoruyordu.
hayırlı dost bence çok güzel bir kitaptır
o sevgili dosta aman özen gösterin
o sevgili dosta aman özen gösterin
Masanın üstündeki kitapları birer birer alarak sırtlarında yazılı fiyatlara bakıyor ve her defasında uzun bir ıslıkla bunları çok pahalı bulduğunu anlatıyordu.
İlim için ayıp olur mu?
Okunacak daha neler var, neler? İnsanın vakti olmalı; denize dalar gibi bunların arasına dalmalı.
O ki para var, her şey var
Bu biçare milletin hâli ne olacak?
İlim para ile satılmaz
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Gitmeliyim Müftü Efendi Hayırlısıyla canımı kurtarıp gitmeliyim.
Yalnız gariptir ki, aşk geçer; fakat başladığı yerlerde izi kalır.
Yıllarca, Aman çocuklar, okuyun, Kültürünüzü arttırın. Kitap gibi hayırlı dost yoktur. Bizi ancak o kurtaracaktır. diye başkalarına nasihatler vermek; yıllarca evine çekilerek kitaplarına dalmaya vakti olanlara haset etmek, sonra da onlardan çabucak usandığını kendine itiraf etmek güçtü. Fakat ne çare ki inkâr edilmez bir gerçekti. Kitap okumanın çalgı çalmak gibi bir şey olduğunu anlıyordum. Yani öğrenmek lazımdı. Paran olduktan sonra Beyoğlu’ndan bir piyano satın al; odadaki kitap etajerinin yerine yerleştirip başla çalmaya!
Atalarımızın ar ve hayâ perdesi yırtılmak diye pek düşündürücü bir tabirleri vardır İnsanın öyle inanacağı geliyor ki ahlakımızı temizliyoruz diye içimizdeki müzahrefatı bir perde arkasına saklıyoruz, bir kaza neticesinde bu perde yırtıldı mı hepsi olduğu gibi ortaya dökülüyor: en çok bastırılmış olanlar en ufunetlileri olmak üzere
Fakat yazık ki gözyaşı para kadar kolay dökülemiyor.
Ağlamak da çok kere resmî bir vazifedir.
Öz ağlamayınca göz ağlamaz.
Ne denir, canımız ne mertebe insan olsa mayamız, maddemiz hayvan
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
İnsanın fikren yükselmesi için sade cami, saray gibi eski âbideleri gezmesi kâfidir. Hele müzeler başlı başına mekteptir.
Ağlamak da çok kere resmi bir vazifedir. Cenazede söylenen nutuk gibi projesini henüz merhume sağken düşünmeye başladığın mermer türbe gibi, merhume için döktüğün ve daha dökeceğin birçok paralar gibi Fakat ne yazık ki gözyaşı para kadar kolay dökülemiyor.
Atalarımızın ar ve hâyâ perdesi yırtılmak diye pek düşündürücü bir tabirleri vardır İnsanın öyle inanacağı geliyor ki ahlâkımızı temizliyoruz diye içimizdeki müzahrafatı bir perde arkasına saklıyoruz, bir kaza neticesinde bu perde yırtıldı mı hepsi olduğu gibi ortaya dökülüyor; en çok bastırılmış olanlar en ufunetlileri olmak üzere
Aşk geçer.. fakat başladığı yerlerde izi kalır..
insan insanın şeytanıdır dedikleri doğrudur
Benim için de fena bellenen insanın yalnız kendi değil, selam verdiği insanda fenadır .
Bir zaman, İstiklâl Muharebesinin son seneleri, mektebi yeni bitiren gençlerin parolası《Gençler Anadolu’ya 》idi.
Zaten çiçeği burnunda her genç idealist gibi bildiğini başkalarına öğretmek bende de bir ihtiyaçtı.
aşk geçer; fakat başladığı yerlerde izi kalır.
Sahnede kral rolü oynayan aktörün bile, sokağa çıktıktan sonra, kısa bir zaman kral gibi yürümemesi mümkün müdür?
Hükümet doktoru olarak, hiçbir hastalığa 《Bu, benim işim değil!》demeye hakkım yoktu.
Hepimiz geldik, gideceğiz.
Ölenle ölünmez, geridekilere bakalım.
Ölenle ölünmez, geridekilere bakalım.
Adeta bir şeyi beklediğimi duyuyorum. O beklenen şey nedir?
Hem aklı başında kadınlar erkekte gençlik ve güzellikten ziyade mana ararlar.
İnsan insanın şeytanıdır.
İyi tahsil ve terbiye görmüş insan, ne kadar başka türlü oluyor.
Amiri olsun, karısı olsun kendini birinin tahakkümü altına koyan fazla zayıf ve şahsiyetsiz insanlardan hoşlanmam.
Allah’ın mehtabı kulübeden başka, köşkten başka mı görünür ki?
Dağ yürümezse aptal yürüyor!
Büyük gürültü gibi sükunetin büyüğü de insanı yoruyor.
Hakikaten dünyada tabiattan başkası yalandı.
Kitap okumanın çalgı çalmak gibi bir şey olduğunu anlıyordum. Yani öğrenmek lazımdı.
Kitap gibi hayırlı dost yoktur. Bizi ancak o kurtaracaktır.
Hayrül’enis bence kitab-ı nefistir
Ol yar-ı mihribana aman ihtimam edin!
(Hayırlı dost bence çok güzel bir kitaptır
O sevgili dosta aman özen gösterin)
Ol yar-ı mihribana aman ihtimam edin!
(Hayırlı dost bence çok güzel bir kitaptır
O sevgili dosta aman özen gösterin)
Fena bellenen insanın yalnız kendi değil, selam verdiği insan da fenadır.
İnsan ancak düşebileceği yere kadar düşer.
İnsan açık olmalı açık.
Dünya kurulalı beri bütün edebiyatlar kızını çobana vermek istemeyen krala karşı ittifak etmiş değil midir? Çobanın düdüğü, türlü lüksler içinde yetişmiş şımarık kral kızını bir geceden fazla oyalamaya ve mesut etmeye kifayet edermiş gibi!
Herhalde aşk gibi arkadaşlık da muayyen devrini yaptıktan sonra gevşiyordu.
Bilmem neyi beklemek için durmadan evler temizlendi, pusulalar ve defterler üzerinde hesaplar yapıldı. Kızım Cemile doğdu. Yeni Mahalle’de arsa alındı. Uzun uğraşmalarla oraya Amerikan evlerine benzer bir yeni ev yapıldı, döşendi. Eskisi tasfiye edildi. Sonra Celile, uzun ve ıstıraplı hastalığına tutuldu.
Talihsizliğime o kadar inanmıştım ki
İlim bir derya idi; ucunu bucağını kim bulabilmişti ki o bulsun?
Akrabanın akrep etmez akrabaya ettiğin.
Hayat ibretlerle doludur.
Pislik, sefalet, ve tiksintinin o mertebesindeyiz ki, yüreklerimizde en küçük bir merhamet heyecanı duyamıyoruz.
Zorlama kendini ağlamayacaksın. Ağlamayacaksın. Ne bu gece, ne yarın gece, ne hiçbir zaman.
İnsan,ancak düşebileceği yere kadar düşer.
gariptir ki aşk geçer. Fakat başladığı yerlerde izi kalır.
Yalnız gariptir ki, aşk geçer; fakat başladığı yerde izi kalır.
Erkek yıkımı güç şey Doktor bey İnsan, ağaç gibi kökünden sökülüyor.
Öz ağlamayınca göz ağlamaz.
Canımız ne mertebe insan olsa mayamız, maddemiz hayvan
İnsan, ancak düşebileceği yere kadar düşer.