İbrahim Tenekeci kitaplarından Kimsenin Kalbi kitap alıntıları sizlerle…
Kimsenin Kalbi Kitap Alıntıları
Işte ölüyor , demek yaşamış.
Kuşları uçuran birazcıkta kuşku
Erken çıkarsak trafik olmaz.
Genç ölmek demedim, dedim mi ?
Biliyorsun Rabbim, bilmiyorum kendimi;
Kâğıtlar
Kadar
Genç ölmek demedim, dedim mi ?
Biliyorsun Rabbim, bilmiyorum kendimi;
Kâğıtlar
Kadar
Kim istemez, dinmeyi ?
Yolumdan ediyor yaşamak beni
Gönül rahatlığıyla peşinden gidebileceğimiz bir kaç insan varsa işte o kadarız.
Kanadı kırık kuşun göğe bakışı…
Bildim, bilemedim, dünyayı…
Burası dünyadır; dır, dır.
Gidecek yerim yok, gitmekten başka.
Aşk diyorum, neresinden sevilir?
Kırılan gurur, ilk ve son bahar!
Hep böyle kaldım dünyanın karşısında;
Durmadan duran…
Durmadan duran…
Yağmuru aratmayan heves var bende.
Alışmak, tutuşmaktır bizim orada.
Nur içinde yatsın o kırık heves.
Yüzme bilmeyen su, olur mu?
Önce çocuklar, sonrası şiir
İnsan iyidir,
insanlar değil.
insanlar değil.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
‘İnsanın içine insan sıkışmış.’
Kanadı kırık kuşun göğe bakışı..
‘Kaçıyor hevesim böyle bilinsin.’
Herkes mahcuptur kalbine karşı.
Sıkıştı kalbimiz kimseler arasında..
..
Korkma, yanındayım, dedim kendime.
On dört bin altı yüz, geldik sayılır,
Kimsenin kalbi denilen yere!
Korkma, yanındayım, dedim kendime.
On dört bin altı yüz, geldik sayılır,
Kimsenin kalbi denilen yere!
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Ters ayakta yakalandım ona ben;
Bildim, bilemedim, dünyayı
Bildim, bilemedim, dünyayı
Ağzımı arıyor kırk yıldır hayat..
Her yerden görülen bir şeyken dünya
Sağa çekip ağaçları seyrettik..
Sağa çekip ağaçları seyrettik..
İnsan iyidir, insanlar değil
Sessize aldığım bir dünya heves.
.
Yetiyor bana babamın kitapları
Herkes dışarı!
.
Yetiyor bana babamın kitapları
Herkes dışarı!
.
.
Dünya burası demek
.
Dünya burası demek
Gidecek yerim yok, gitmekten başka.
Omzumda kol geziyor, yalnızlık!..
Omzumda kol geziyor, yalnızlık!..
Cebimden çıkmıyor dünyanın eli
Nereye dokunsam eskiyor hemen
Günler günleri örtmüyor şimdi.
Nereye dokunsam eskiyor hemen
Günler günleri örtmüyor şimdi.
İsminden sıkılmış olabilir kış
Olmazdı yoksa bu kadar soğuk
Beyaz sessizlik ve buruk
İşte ölüyor, demek yaşamış
Olmazdı yoksa bu kadar soğuk
Beyaz sessizlik ve buruk
İşte ölüyor, demek yaşamış
Kimseye uymadan, taşlara bile
Bugün de sağ kurtuldum dünyadan.
Bugün de sağ kurtuldum dünyadan.
Ekmeğe çalışmıştım, topraktan soruyorlar.
Herkes mahcuptur kalbine karşı..
İlerliyor dünya, adi adımla
Yapılan gökdelen, yıkılan hatır
İmkansız insanlar
Yapılan gökdelen, yıkılan hatır
İmkansız insanlar
Bağlayıp bir yere şükür ipini
Dönüyorlar, bıkmaktan
Dönüyorlar, bıkmaktan
Bir kalbim dilsiz benim, anladım..
.
.
Aşk diyorum, neresinden sevilir?
.
Aşk diyorum, neresinden sevilir?
Eski dilde su, şimdilerde sen!
Kuş kadar kaldı ömrüm, üzgünüm..
.
.
.
.
Bir şeyin sonuna yetişmek gibi
Dünya dedim, bunu anladım senden.
Mezarlar, top sesleri zamanın
Kim kalıyor, güzelden?
Dünya dedim, bunu anladım senden.
Mezarlar, top sesleri zamanın
Kim kalıyor, güzelden?
Üzülmek diyorum şu kadar yıldır,
Yemyeşil bir sıkıntı, dünyanın çayırları
Durmadan, hiç durmadan gelen o
Evladın sesidir, yumuşatır havayı.
Yattım kapısında hayret etmenin.
.
Günlere binip gideceğim buradan..
.
.
Günlere binip gideceğim buradan..
.
.
Söylemez seni resmi ağızlar
Günümüz insanı gündüzü bilmez,
Ağaçlar çiçekteyken budanmış,
Bir heves gibi kırılmış bahar.
Günümüz insanı gündüzü bilmez,
Ağaçlar çiçekteyken budanmış,
Bir heves gibi kırılmış bahar.
.
.
Derdin, unutursun, yaz.
.
Derdin, unutursun, yaz.
Canının peşinden koşan insanlar
Zincir çok kısa, yaşamak kadar.
Gülleri güldüren hatır olmasa
Bir ırmak niye akar?
Zincir çok kısa, yaşamak kadar.
Gülleri güldüren hatır olmasa
Bir ırmak niye akar?
Bütün rekorların kırdığı kalbim,
Günlerin dün olduğu yerdeyiz.
Günlerin dün olduğu yerdeyiz.
Yalnızca yalnızlık soruyor beni
Sadece şiire sözüm geçiyor..
Sadece şiire sözüm geçiyor..
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera