Abdulfettah Ebu Gudde kitaplarından İlim Yolunda Sabır kitap alıntıları sizlerle…
İlim Yolunda Sabır Kitap Alıntıları
Tacirin şerefi kesesinde, âlimin şerefi kitaplarındadır.
Dünya nimetlerinin azlığı ilim öğrenme imkânı sağlar.
Yürümene bak bıraksa da seni yolda vâsıta,
Allah verir ecrini bil ki sen gidersen yolunda.
Sen ilme her şeyini vermedikçe o sana bir kısmını bile vermez
Sen ilme her şeyini vermedik diye o sana bir kısmını bile vermez
Dünyalığı az olanın hesâbı da daha az olur.
O da daha az yemek ve daha az giyinmektir.
“Yürümene bak bıraksa da seni yolda
Vasıta,
Allah verir ecrini bil ki sen gidersen yolunda..”
“Niyetidir insanın rûhuna veren heyecân,
Mûradı olsun kılmasa da Zafer Hazreti Yezdan..”
Sen ilme her şeyini vermedikçe o sana bir kısmını bile vermez.
Tâcirin şerefi kesesinde, âlimin şerefi kitaplarındadır..
Şafii der ki:
Bu ilmi mal mülk ve gurur arzusuyla isteyen iflah olmaz. Ancak alçak gönüllülükle, fakirlikle ve ulemaya hizmetle onu talep eden felah bulur.
İlim insanı yükseltir. Onun hem dinine hem de dünyasına fayda sağlar.
Her güzel şeyin kıymeti vardır. Kalbin kıymeti de Allah’tan razı olmaktır.
Dünyalığı az olanın hesabı da daha az olur. O da daha az yemek ve daha az giyinmektir.
İlmin zorluklarına sabredin ki böylece hem dünya hem de ahiretin iyiliğine nail olursunuz.
Her şey kolaylaşır senin sevgin eksiksiz olduktan sonra,
Yeryüzünde gezinen her şey elbet dönecektir toprağa.
Tâcirin şerefi kesesinde, âlimin şerefi kitaplarındadır.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Sen ilme her şeyini vermedikçe o sana bir kısmını bile vermez.
Dünyalığı az olanın hesâbı da daha az olur. O da daha az yemek ve daha az giyinmektir.
Sen ilme her şeyini vermedikçe o sana bir kısmını bile vermez.
‘Sen ilme her şeyini vermedikçe o sana bir kısmını bile vermez.’
Elbet bir gün feraha çıkarım.
İmanla çarpan, Allah’ın rızasını ve mükafatını uman kalbe sahip olan kişiye, bütün zorluklar kolay gelir.
Yürümene bak bıraksa da seni yolda, Allah verir ecrini bil ki sen gidersen yolunda
Tarih şaşırtıcı ve garip olaylarla doludur
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Her şey kolaylaşır senin sevgin eksiksiz olduktan sonra
Yeryüzünde gezinen her şey elbet dönecektir toprağa.
Bir cesette ruh, bir bedende sağlık ne kadar mühim ise bir âlimin hayatında da kitap o kadar önemlidir..
Tacirin şerefi kesesinde, âlimin şerefi kitaplarındadır..
Zemahşeri
‘Zaman, fırsatların yakalandığı bir hazinedir. Yapılacak şeyler
çok, zaman ise çok kısıtlıdır.’
الوقت غنيمةٌ تنتهز فيها الفُرَص فاالتكليف كثيرةٌ، والاوقات خاطفة.
Yürümene bak bıraksa da seni yolda vâsıta,
Allah (cc) verir ecrini bil ki sen gidersen yolunda.
Sen ilme herşeyini vermedikçe o sana bir kısmını bile vermez..
Dünya nimetlerinin azlığı ilim öğrenme imkânı sağlar.
Dünya nimetlerinin azlığı ilim öğrenme imkanı sağlar.
Her güzel şeyin bir kıymeti vardır. Kalbin kıymeti de Allah’tan razı olmaktır
Sen ilme her şeyini vermedikçe o sana bir kısmını bile vermez.
İlim öğrenen geciktirmeden gençliğini ve vakitlerini ilim tahsiliyle geçirmeli, erteleme ve beklemenin tuzaklarına aldanmamalıdır.
Gençliği sadece ve sadece cebimdeyken yere düşen herhangi bir şeye benzetirim!
İlme ancak itaate sabretmekle ulaşılır.
Gençlik çağını ilim için harcayan kimse yaşlılığında da ektiğini biçer. Yaptığı tasnif ve eserlerden zevk duyar. Kişi kendisini hedefe ulaştıracak öğrenme hazzının ve ulaştığı ilmî lezzetlerin yanında bedenî lezzetlerden kaybettiği hiçbir şeyi görmez. Kim bilir belki de ilim uğruna yapılanlar, işin sonunda elde edilenlerden daha hoştur. Şairin dediği gibi:
Niyetidir insanın ruhuna veren heyecân,
Murâdı olsun kılmasa da zafer Hazreti Yezdân.
Ömürlerini dünyalık kazanmak için harcayan dostlarıma nazaran kendimi düşündüm de çocukluğumu ve gençliğimi ilim için harcadım. Elde ettiğimde pişman olacaklarım hariç onların ulaştıkları bazı şeyleri de kaçırmadığımı gördüm. Sonra bir de hâlimi düşündüm ki, benim hayatım onlarınkinden daha güzel, insanlar arasındaki konumum onlarınkinden daha yüksek ve ulaştığım ilim de paha biçilmez.
Böyle düşünürken İblis bana şöyle seslendi:
Yorgun ve uykusuz kaldığın günleri unuttun mu? Ben de ona,
Ey câhil, Yûsuf’u görmenin yanında ellere kıymanin önemi yoktur. Arkadaşa götüren yol uzun değildir. dedim.
Yürümene bak bıraksa da seni yolda vâsita,
Allah verir ecrini bil ki sen gidersen yolunda.
Ebû Abdullah’ın hadis aldığı üstatların sayısı bin yedi yüzdür. Eliyle birkaç deve yükü not tutmuştu.
Uzun yolculuktan döndüğünde kitapları birçok deve yükü kadar idi. Hatta Yazdıkları kırk deve yüküydü, bu ümmetten hiç kimsenin onun semâen aldığı ve topla dığı kadar hadisi dinleyip cemettiği bize ulaşmamıştır.
Düşünce dağıldığı zaman hakikatlere ve gizli inceliklere nüfuz edilemez. Bunun için Sen ilme her şeyini vermedikçe o sana bir kısmını bile vermez. denilmiştir.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera