İçeriğe geç

Bir Şeyler Olacak Yarın Kitap Alıntıları – Bülent Ecevit

Bülent Ecevit kitaplarından Bir Şeyler Olacak Yarın kitap alıntıları sizlerle…

Bir Şeyler Olacak Yarın Kitap Alıntıları

Din duygusu korkuya dayananlar bağnazlığa kolayca kapılırlar.
Bahar ne acayip ne acayip sorular
İnsanın başına yığmada
Bahar çiçekleri açmışsa hangi eller
Sular onları şimdi
Hiroşima’da
Ne kadar iyisin
Senin için yaşarırken gözlerim
Sen bana üzülür gibisin
Çünkü artık tuvaliyle
Sınırlı değildir büyük usta
İster göğe yapar resmini
İster suya ister buluta
Özür dilerim efendim ben sanırdım ki
Aşılmak içindir her duvar
Duvarları aşmadan insan
Ardındakileri nasıl anlar
Bilseler de büyükler bazen
Gerçeği bilmezden gelirler
Çocuklarsa bilmeden
Gerçeğe değiverirler
İkinci yüzüm işine gücüne bak sen
Ben şiir yazacağım

Dosyalar aç
Tezkere yaz
Dostlara bile duyurmadan
Ben öleceğim yine biraz

Yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü
Karşında polisiye roman okumak senin
Sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz
Sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak
Mağaranın duvarına
Hayvanları taştan oydum
Kükrediler karanlıkta
Türkülerle karşı koydum
Gündüzler ilericidir
Akşamlar tutucu
Geceler gebe
Sabahlar devrim
Boşluğa bulut buluta yağmur
Yağmura toprak ne güzel uymuş

Gündüze güneş güneşe tarla
Tarlaya başak ne güzel uymuş

Başağa buğday buğdaya insan
İnsana emek ne güzel uymuş

Emeğe eylem eyleme yürek
Yüreğe sevgi ne güzel uymuş

Eylemleri sözdü
Silahları sazdı
Ozan olmaktı kiminin de
Ozanlar ilinde günahı
En soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında
Bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim
Odla yanıp külümden
Anka gibi doğmuşum

Suya dalıp damlayken
Engin deniz olmuşum

Bir başıma dertliyken
Halkta derman bulmuşum

Perikles’e göre her yurttaş devletin yönetimi konusunda bilgili olmalıydı ve yönetimle de siyasetle de yakından ilgilenmeliydi
Bir seyirlik oyun saydık devleti
Bıraktık oyuncuların eline
Düdük çaldı oyun bitti
Haydi dendi herkes evine
Havaya benzerdi biraz
Varlığı duyulmazdı özgürlüğün
Yokluğu dayanılmaz
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Aç sürgüyü çöz düğümü
Yüreğindeki zinciri kır
Sen sana tutsaksın
Sen sana başkaldır
Ne varsa konuşmaya değen
Birlikte düşündüğümüzden
Birlikte susabilmek
Yağmuru dinlerken
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Karıncaların telaşından belli
Bir şeyler olacak yarın
Belki bir tomurcuk
Belki bir ağacın düşen yaprağı
Belki de bir çocuk
Gökler gibi sardı dünyayı
Yağmur gibi sızdı dünyaya
Dünya kadar oldu sevgimiz
Ne kollarımız var saracak
Ne öpecek dudaklar
Ne görülecek yüzümüz var
Ne görecek göz
Bir bildiğim olmalı
Bilmez olmuşum
Bir derdim olmalı
Gülmez olmuşum
Yurdum olmadan sıladayım
Kimsem ölmeden yasta
Gözgüye baktım özüm görmeğe
Seni göresim geldi

Gözgüye baktım karardı dünya
Sana değesim geldi

Gözgüye baktım camdan aşıp
Sana gelesim geldi

Dirilten misin beni gövdem
Öldüren misin bilmem

Gördüren misin beni gözüm
Körelten misin bilmem

Bildiren misin bana başını
Gizleyen misin bilmem

Bir ben varım benden öte
Ben misin bilmem

Güz de sen bahar da sen
Olduran da yaprağı
Solduran da sen
Yürek kaldı bir tek
Bana benden öğünecek
Vezirler atlar filler
Şahları uğruna seferber
Her biri şahından özgürdü
Ne var ki özgür olan
Savaşta erken ölürdü
Yine tanrı mı olsam
Yaratsam mı kendimi
Ateşle havayla suyla mı
Yalnız eniyle boyuyla mı
Neyle kursam
Ama bizler yeryüzünde türlü dertlerle yüklüyüz
Kavgalarımız da gururumuz da küçük oyunlarla çevrili
Benim de ellerim unutmuş
Dallar gibi açılmayı Allaha
Sana verdiğim bir ömürdür
Ki sen yaşamadan sürüyorsun onu
Sana bu ömrü verenler senden çabuk ölür
Çeliğin çürümesi kadar uzaktır bir robotun sonu
Vatanını korumak yetmez
İnsanlığını da korumak gerekir savaşta
Silahın yoksa çalgınla
Çalgın yoksa şarkınla
Meydan okumak gerekir
Ölüme meydanda
Derken kendimi cephede buldum
Oyun muydu gerçek miydi anlamadan
Bir sahici kurşunla vuruldum
Sustu boynumdaki trampet
Yanan ormanla yanabiliyorsan
Gönlüne gömebiliyorsan
Seni yaşatmak için
Şehit düşen askeri

Yaradana borcunu
Biliyorsun demek
Ödeyemesen de
Ölünceyedek

Hele bir de işitmeden
İşine giderken
Bilmeden ezdiğin
Karıncanın sesini

Nasıl bilesin
Evrendeki yerini de
Nasıl yönetesin
Ülkeni

Bir savaşı karşınızdakine karşı kazanabilmek için ilkin kendi içinizde kazanmanız gerekir.
Çünkü korkar ozandan baskı yönetimi.
İlkin kendinizi anlayabilmelisiniz ki başkalarını da anlayabilesiniz.
Topluma veya insanlığa yararlı olabilmek için değil kendini ayakta tutabilmek için sarılır siyasete. Kendisi için sarılır.
Ama her siyaset adamının siyasetten başka bir dünyası da olmalıdır.
İnanç çatışmaları evrensel barış önünde hâlâ en büyük engeldir.
Kişinin gerçeği kendinde bulabileceğini söylemiştim. Savaşlar da kişinin veya toplumun kendinde verilir aslında. Her savaş ancak görünürde dışa dönüktür. Her savaş kişilerin veya toplumların kendi içlerinde kazanılır ya da yitirilir.
yaşlarını sil
gözlerin gülsün
ne kadar iyisin
senin için yaşarırken gözlerim
sen bana üzülür gibisin
dostlara bile duyurmadan
ben öleceğim yine biraz
havadan sudan konuş kaygısız
ben deli gibi
âşık olacağım
..trenler geçmez oldu gözlerinden artık..
tadına varamadan yaşamın
tutmaz olmuş elim ayağım
dünyalardan birinde bir insan
insanın avucunda bir çizgi
çizginin ucunda bir son
kim bilir
küllenir mi dünya
özlenir mi yoksa uzaktan
haykırsam
kaybolmuş dağlar
geri yollar sesimi
kararan buluttan
kuruyan toprağa
doyasıya yağmur
doyasıya yağsa
her gün bir bıçak saplı
birinin arkasında
umutsuz gelip bu dünyaya
mutsuz gidenler
emeğe eylem eyleme yürek
yüreğe sevgi ne güzel uymuş
..zamanı onda yitirdim ben..
bir şeyler olacak yarın
duruşundan belli
sen olduğundan büyüksün
sen olduğundan iyisin
sen olduğundan güzel
kavuşsa da seslerimiz birbirine
biz kavuşamayız
insanoğlu günün birinde
ölmelidir
sevmeli, sevilmeli
dünyayı cennetin
kendisi bilmelidir
bir derdim olmalı
gülmez olmuşum
Evrenin düzenini
Allah bilir kul bilmez
yerinmeden üzül
sevinmeden gül
ölmeden ol
..ölmeme uğrunda sen yaşamayı unut..
ağlamak hasretiyle gözyaşları yanarken
yapraklar damladı her güz mermerden tenine
..boş ver kendini sen önemli değilsin bir başına..
“O bir şey olsun istedi mi,
‘Ol’ der ve olur”
(Yasin Suresi)
..içimizde bir ürküntü bir yalnızlık..
ne ölmek gelir gönlümüzden
ne yaratmak gelir elimizden
mutluyduk uyuşan dostlar gibi dünyayla
sorusuz yaşayanlar gibi mutlu
..insan insana yapayalnız..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir