Catherine Mathelin kitaplarından Freud’a Ne Yaptık da Çocuklarımız Böyle Oldu – Ana Babalara Notlar kitap alıntıları sizlerle…
Freud’a Ne Yaptık da Çocuklarımız Böyle Oldu – Ana Babalara Notlar Kitap Alıntıları
“Mümkün dünyaların en mükemmelinde her şey iyiye gitmez.”
Çocukları ilgilendirmeyen şeyler, üstelik tek başlarına almalarına izin verilmemesi gereken kararlar vardır.
Ana babalara niçin şu söylenmesin: “Doğal olun, kendinize güvenin,yaptığınız nasıl olsa yanlış olacak, bunu üstlenin.”
Gelişiminin bir anında çocuğun babasıyla çatışması kaçınılmazdır. Bu çatışma çocuğun dengesi, boyunun ölçüsünü alması, kimliğini bulması bakımından önemlidir.
Küçük, ilk aşamada güçlü olmanın her istediğini yapmak olduğunu düşünür. Güçlü olmanın kendini gemleyebilmek olduğunu anladığında güven kazanır ve yasalar dünyasına girer, bu da onun için bağımlılıktan çıkmanın tek yoldur. Kendi kendine sınırlamayı öğrenene kadar çocuğun ötekine ihtiyacı vardır.
Bir çocuğu eğitmek, yeni şeyler keşfedebilmesi için hayatının farklı dönemlerinde bazı şeylere izin vermemektir.
Çocuk, insanlar dünyasının yasalarına ancak ana babasının da bu yasalara uyduğunu gördüğünde boyun eğer.
Çocukları ilgilendirmeyen şeyler, almalarına izin verilmemesi gereken kararlar vardır.
Psikanalistler, ana babalara basmakalıp önerilerde bulunmazlar. Ama onların çocuğa bakış açılarını değiştirmelerine, önyargılardan ve boş hayallerden vazgeçmelerine yardımcı olabilirler. ”Yapılması gerekenin” değil de, beklentilerinin ne olduğu, ne istedikleri konusunda kendilerini sorgulamalarını sağlayabilirler.
Çoğu zaman psikanaliz ile pedagojiyi birbirine karıştırırlar ve bu arada asıl önemli olanın “doğru yapmak” değil, “olmak” yani o çocuğun ana babası “olma”nın yolunu bulmak olduğunu unuturlar.
Aynı çatı altında yaşasalar bile, bazı çocukların babalarıyla ya da anneleriyle hiç karşılaşma olanağı bulamadıkları olur.
Ama geceler soğuktur ve anneler kimi zaman çok hüzünlü olurlar..
Hiç kimse bir başkasını kendi kaygı ve boğuntularının taşıyıcısı durumuna getirmemelidir.
Dünya küçükler ile büyüklerden oluşur ve çocuklar yetişkinlerin yol göstermesini beklerler. Örneklere gereksinim duyarlar, danıştıkları yetişkinlere saygı gösterirken kendileri de saygı görmek isterler. Hiçbir şey çocuk gibi davranan yetişkin kadar güven sarsıcı olamaz.
Hangi suçluluk duygusundan kurtulmak, hangi arzudan korunmak istiyoruz?
Çok kısa süre içinde kendilerine yetebilecek duruma gelen hayvan yavrularının aksine, insan yavrusu, kendisiyle konuşulmaz, ilgilenilmez, yalnız ve bakımsız kalırsa birkaç gün içinde ölür gider.
Çocukların arkadaş ana babalara değil, yol gösteren yetişkinlere ihtiyacı vardır. Ancak, büyüklerin bunun için kendi ergenliklerini atlatmış olmaları gerekir.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
“Başarılı bir eğitim” diyordu Freud, “ergenlik çağında eleştirilebilen bir eğitimdir.”
Çocukların arkadaş ana babalara değil, yol gösteren yetişkinlere ihtiyacı vardır. Ancak, büyüklerin bunun için kendi ergenliklerini atlatmış olmaları gerekir.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
İnsan doğası hep aynıdır; ergenlik çağı günümüzde daha erken yaşta başlamakla birlikte, eskiden neyse yine odur. Her erken bilinç altında ölümle uğraşır. Kendi ölümü (Bir zamanlar var olan çocuk, artık yoktur), ve artık tapınma nesnesi olmaktan çıkmış, bilginin ve iktidarın temsilcisi olmayan ana babanın ölümü. Çocuk “ancak yetişkinin cesedini çiğneyerek büyüyebilir” der Winnicott.
Ergenliğin tek ilacı zamandır. O süre içinde ana babanın uğraşı hayatta kalmak, “öldürülmelerine” izin vermemek, tavırlarını sürdürmek ve düşündüklerini söylemektir. Yerini korumak, çocuğun ana babasına karşı savaşı “kazanabileceğini” düşünmesine fırsat vermektir yetişkinler karşı koyamazlarsa, çocuk onların saflarını hissederse, saldırganlığını kendisine çevirecektir. İlk evrede simgesel olarak “öldürülmeyi” bekleyecek isteğine yanıt alamazsa şiddetini kendisine çevirecek ve canına kıymak isteyecektir.
Ergenliğin tek ilacı zamandır. O süre içinde ana babanın uğraşı hayatta kalmak, “öldürülmelerine” izin vermemek, tavırlarını sürdürmek ve düşündüklerini söylemektir. Yerini korumak, çocuğun ana babasına karşı savaşı “kazanabileceğini” düşünmesine fırsat vermektir yetişkinler karşı koyamazlarsa, çocuk onların saflarını hissederse, saldırganlığını kendisine çevirecektir. İlk evrede simgesel olarak “öldürülmeyi” bekleyecek isteğine yanıt alamazsa şiddetini kendisine çevirecek ve canına kıymak isteyecektir.
Eğitmek, yani “Eduquer” sözcüğünün etimolojisini unutmayalım: “dışarı” yönlendirmek… Eğitmek, çocuğa bizden ayrılma, gitme olanağını sağlamaktır.
Otorite, ailenin çeşitli üyeleri arasında var olan ya da olmayan bir saygı ve söylem sorunudur. Çocukların gösterdiği şiddet, onlara uygulanan şiddetin karşılığı değil midir? Çocuğu insanların dünyasına kabul etmek ona şiddet uygulamaktır. Yetişkinlerin koydukları sınırlar -küçük
düşürmemek koşuluyla- çocuğu durdurur ve güven verici olur.
düşürmemek koşuluyla- çocuğu durdurur ve güven verici olur.
Bir çocuğun her aklına eseni yapmasını yasaklamak, ileride yetişkin olduğunda ona özgür olmak fırsatını vermektir.
Sözcükler zarar verebilir, yıkabilir, hatta kimi zaman öldürebilirler de.
Çocuğun büyümek için bir babaya ve bir anneye gereksinimi vardır. İkisinden biri suçlanıp canavar gibi gösterildiğinde, aynı zamanda çocuğun bir parçası suçlanmış demektir. Çocuğun bir canavarın yarısı olduğunu düşünerek umutsuzluğa kapılacağı bilinmelidir.
yazmak her şey değildir . Yazılanların bir yere ulaşması gerek .
İnsan doğası hep aynıdır; ergenlik çağı günümüzde daha erken yaşta başlamakla birlikte, eskiden neyse yine odur. Her erken bilinç altında ölümle uğraşır. Kendi ölümü (Bir zamanlar var olan çocuk, artık yoktur), ve artık tapınma nesnesi olmaktan çıkmış, bilginin ve iktidarın temsilcisi olmayan ana babanın ölümü. Çocuk “ancak yetişkinin cesedini çiğneyerek büyüyebilir” der Winnicott.
Ergenliğin tek ilacı zamandır. O süre içinde ana babanın uğraşı hayatta kalmak, “öldürülmelerine” izin vermemek, tavırlarını sürdürmek ve düşündüklerini söylemektir. Yerini korumak, çocuğun ana babasına karşı savaşı “kazanabileceğini” düşünmesine fırsat vermektir yetişkinler karşı koyamazlarsa, çocuk onların saflarını hissederse, saldırganlığını kendisine çevirecektir. İlk evrede simgesel olarak “öldürülmeyi” bekleyecek isteğine yanıt alamazsa şiddetini kendisine çevirecek ve canına kıymak isteyecektir.
Ergenliğin tek ilacı zamandır. O süre içinde ana babanın uğraşı hayatta kalmak, “öldürülmelerine” izin vermemek, tavırlarını sürdürmek ve düşündüklerini söylemektir. Yerini korumak, çocuğun ana babasına karşı savaşı “kazanabileceğini” düşünmesine fırsat vermektir yetişkinler karşı koyamazlarsa, çocuk onların saflarını hissederse, saldırganlığını kendisine çevirecektir. İlk evrede simgesel olarak “öldürülmeyi” bekleyecek isteğine yanıt alamazsa şiddetini kendisine çevirecek ve canına kıymak isteyecektir.