İçeriğe geç

Bağırmayan Anne Baba Olmak Kitap Alıntıları – Hal Edward Runkel

Hal Edward Runkel kitaplarından Bağırmayan Anne Baba Olmak kitap alıntıları sizlerle…

Bağırmayan Anne Baba Olmak Kitap Alıntıları

Bugünü nasıl yaşadığımız, yarını nasıl yaşayacağımızı belirliyor.
Bağırmayan Anne Baba olmak sorun çözme ya da davranış değiştirme yöntemi değil.Bir büyüme yöntemi.Ve bu büyüme modeli öncelikle ve mutlaka sizinle başlar.
Çocuklarımız bizi izleyerek büyür.Ve ne olduğumuz, söylediklerimizden daha çok şey anlatır.
Hatalar yapılmış bir hayat hem daha onurlu hem de hiç bir şey yapmadan geçirilmiş bir hayattan daha faydalı.
Çocuklarımızı her etiketlediğimizde onlara ait alanı kısıtlarız.
Çok fazla konuşuyoruz.
Çok fazla kıyaslama yapıyoruz.
Çok fazla sınıflandırıyoruz.
Çok fazla tahminde bulunuyoruz.
Durmanın Zamanı Geldi
Sürekli haklıysanız, yanlış giden bir şeyler vardır.
Kendi hatalarını yapma alanları olmayan çocuklar ödünç alınmış hayatlar yaşar
Çocuklar dünyaya, biz ebeveynlerini değerli, sevilen, saygı duyulan ve takdir edilen insanlar olarak hissettirmek göreviyle gelmedi.Buraya kendileri olmak ve kendi kendine yeten yetişkinler olmak için geldiler.
İnsanların mantıksızca kendilerini savunduklarını gördüğünüz oluyor mu?
Büyümek Zordur,
Özellikle de Yetişkinler İçin
İbranice İncil’e göre, hepsi Adem ve Havva’yla başlıyorlar.Adem önce Havva’yı suçlayarak başlıyor.Sonra da Havva’yı yarattığı için Tanrı’yı suçluyor.Havva ise İblis’i suçluyor.Çocuklarından birisinin diğerini kıskançlıktan öldürmesine şaşırmamak lazım, bu öfke ve diğer davranışların meyvesi tam da ağacın dibine düşer.
Bu hikayeyle ilgili neye inanıyor olursanız olun, tek bir şey gerçek:En baştan beri başkalarını suçluyoruz.
Diğerlerinin bizi kabul etmesine ve onaylanmasına ihtiyaç duyduğumuzda, onlara aynı zamanda duygularımızın uzaktan kumandasını vermiş oluyoruz.
Çocuklarınızın üzerinde etki bırakmak istiyorsak, önce kendi üzerimizdeki kontrolümüzü yeniden kazanmalıyız.
İyi bir ilişki kurmak isteyenlerin en büyük düşmanı duygusal tepkilerdir.
Öncelikle dünyada kontrol edebileceğimiz ve kontrol edemeyeceğimiz şeyler var.
Şimdi kendinize şu soruyu sorun: Kontrol edemeyeceğiniz ve değiştiremeyeceğiniz bir konuya enerjinizi harcamak ne kadar akıllıca?
Cevap: Pek akıllıca sayılmaz.
Pekala sonraki soru: Çocuklarınız hangi kategoriye giriyor? Başka bir deyişle, çocuklarınız kontrol edebileceğiniz şeyler mi, yoksa kontrol edemeyeceklerinizden mi?
Ve işte daha zor bir soru: Çocuklarınızı kontrol edebiliyor dahi olsanız, bunu yapmalı mısınız?
Ebeveynlik bu mudur?
Peki ya kontrolden çıkan çocuklar değilse?
Ama umut var.Daha iyi bir yol var
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Çocuklarımı büyütürken aklımı kaybettim ama ruhumu buldum.
Çocuklarınız için yapabileceğiniz en harika şey kendinize odaklanmayı öğrenmektir.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Boşluk sizin alanınızdır. Kâinatta belli bir yer kaplamak sizin özgürlüğünüz ve sorumluluğunuzdur.
“Anne babalar anlattıklarını kendileri uygulamadıkça çocuklarına öğretemezler.”
Tohum meyve olmadan önce toprakta ölür.
Büyümek zordur, özellikle de yetişkinler için.
Hatalar yapılmış bir hayat hem daha onurlu hem de hiçbir şey yapmadan geçirilmiş bir hayattan daha faydalı.
Çocuklarımız bizi izleyerek büyür. Ve ne olduğumuz, söylediklerimizden daha çok şey anlatır.
Çocuklarımız bizi izleyerek büyür. Ve ne olduğumuz, söylediklerimizden daha çok şey anlatır.
Çocuğunuzu en çok etkileyen sizsiniz. Onlar hakkında söyledikleriniz onları evrendeki her şeyden çok daha fazla şekillendiriyor.
Çocuğunuzun sürekli devam eden gelişiminin destekleyicisi olun.
Çocuklarımızın her birinin kendine ait biricikliğini yaratması için mücadele etmeliyiz. Onlara herhangi bir kişilik yaftasında bulunmadan, kendi karakterlerini oluşturmalarına izin vermek en iyi hediye.
Çocuğunuz yaşamının bir kısmında bir davranışı tekrarladı diye bu yaftayı tüm hayatı boyunca taşımak zorunda olmamalı.
Çok fazla konuşuyoruz. Çok fazla kıyaslama yapıyoruz. Çok fazla sınıflandırıyoruz. Çok fazla tahminde bulunuyoruz. Durmanın zamanı geldi.
Çocuğunuzun etrafında bir uydu olduğunuzda,
dünyanın kendi etrafında döndüğü fikrine
inanması kaçınılmaz olur.
Ebeveynler kendilerini tehdit altında hissediyor. Etkileri konusunda emin değiller ve çocuklarının özgür iradesi onları tedirgin edebiliyor.
Ne yaparsanız yapın, bütünün parçası olmak kaçınılmaz.
Kendine ait alanın saygıya değer olduğunu öğretin.
Kendi hatalarını yapma alanları olmayan çocuklar ödünç alınmış hayatlar yaşar.
İki yaşında bir çocuğun en sevdiği kelime “Hayır” çünkü kendine ait alanını geliştirmeyi öğreniyor.
Fakat bir insanın alanı sadece bedeniyle tanımlanamaz. Size ait yer “kişisel alanınız” bedeninizi aşar.
Çocuklar ebeveynlerini; hakları, hayatları, kararları ve gelecekleriyle birlikte bir birey olarak görmeye ihtiyaç duyarlar.
Çocuklara hiç kimseden değil, sadece kendilerinden sorumlu olmayı öğretiyoruz.
Çocuklar makine ya da evcil hayvan olmadığı gibi, anne babalar da onların sahipleri ya da kullanıcıları değiller.
Hayal edip umarken ne kadar üzerine düşünürsek, ileride göreceğimiz sonuçlarla ilgili en iyi şeyleri yapma ihtimalimiz o kadar artar.
Çocuklarımızdan sorumlu değiliz, çocuklarımıza karşı sorumluyuz.
Anne babalar olarak çocuklarımıza sakin, ailedeki herkesi kişisel alan oluşturmaya teşvik eden ve bu alana saygı duyan bir aile ortamı yaratmak bizim sorumluluğumuz.
Hayat sizden henüz vazgeçmiş değil.
Deliliğin tanımını hepimiz biliriz, değil mi? Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı bir sonuç beklemek.
Ebeveyn ve çocuk bu büyümeyi birlikte yaşar, her ikisi de bir diğeriyle ilgili mücadeleler yaşar.
Kimse kolay olacağını söylemedi, ama bu kadar zor olacağını da.
– COLDPLAY, “THE SCIENTIST”
Acı çoğu kez güçlü bir değişimin en büyük habercisidir.
Büyümek Zordur, Özellikle de Yetişkinler İçin
Durumu ne kadar kişisel algilarsak ve tepkisel davranışta bulunursak çocuğun davranisini o kadar desteklemiş oluruz. Duygusal tepkiler sadece daha fazla duygusal tepki yaratmaya yarar
İlişki savaşlarında kazanan yoktur, sadece yaralılar vardır.
Kendi seçimlerinizin sorumluluğunu almak olgunluk alametidir.
tek bir şey gerçek: En baştan beri başkalarını suçluyoruz.
Başkalarının verdiği karşılık nedeniyle duygularımızın üzerindeki kontrolümüzü kaybediyoruz.
Onu tam olarak neyin tetikleyeceğini bilmesek de en az bir defa kontrolden çıkacağını biliyorduk.
Lütfen beni kızdırma. Kızgın halimden hoşlanmazsın.
– BRUCE BANNER (NAMI DİĞER HULK)
Kontrollü Olamıyorsanız Sorumlu da Olamazsınız
Bu cümleyi yüksek sesle söylemenizi istiyorum: Çocuğum nasıl davranırsa davransın, ona karşı nasıl davrandığımdan çocuğuma karşı sorumluyum.
Çocuklarımıza bagirdigimizda duygusal olarak pasif duruma geçeriz ve tek bir mesaj veririz: BENİ SAKİNLESTİR!
çocuklarımızın herhangi bir davranışına bağırarak karşılık verdiğimiz zaman, onlara bizi sakinleştirmeleri için yalvarmis oluruz.
Başkalarının verdiği karşılık nedeniyle duygularımızın üzerindeki kontrolümüzü kaybediyoruz. Diğerlerinin bizi kabul etmesine ve onaylamasina ihtiyaç duyduğumuzda, onlara aynı zamanda duygularımizin uzaktan kumandasını vermiş oluyoruz.
Bu kitapta ilk fikir şu: çocuklarınız için yapabileceğiniz en iyi şey kendinize odaklanmayı öğrenmek. Öncelikle çocuklarımdan sorumluyum yaklaşımının ağırlığından kurtulmakla başlayın.kitabin geri kalanında odağımızı çocuklarımıza karşı sorumluluklarımıza çevireceğiz.
Çocuğum nasıl davranırsa davransın, ona karşı nasıl davrandigimdan çocuğuma karşı ben sorumluyum.
Kendimizi sevmek ve buna verilecek emek bize bencilce ve narsistik geliyor. Fakat asıl bencilce olan şu : Başkaları için kendimizi feda etmek ve devam edebilmek için gizliden gizliye onların onayına ihtiyaç duymak. Narsisizm kendine odaklanmak demek değildir. Herkesin ve her şeyin size odaklanmasını beklemektir
Kendini sevmek bağırmayan anne baba olmanın ilk adımı. Çünkü ancak böylece sakin kalabilirsiniz. Çocuklarınızı size yararlı olma yükünden kurtarmanın en doğru yolu
Peki sorun,çocuklarımıza fazla odaklanmamız mı?Kesinlikle. Bizi büyütenlerin çocukları görmeme ve duymamaya dayalı yaklaşımına tepki olarak,biz de diğer uca savrularak hayatlarımızı çocuklarımızı merkeze alarak kurduk.
Çocuğunuzun etrafında bir uydu olduğunuzda , dünyanın kendi etrafında döndüğü fikrine inanması kaçınılmaz olur… sakinleşin ve bırakın uğraşsınlar. Uğraşırken sizi de yanlarına davet etsinler ve fakat onlar için orada hazır ve nazır olmayın. Ödev onların sorunu, sizin değil
Yiyorum çünkü mutsuzum. Mutsuzum çünkü yiyorum. Tam bir kısır döngü.
Çocuklarımızı karakterlerine ait en masum özellikleri için bile etiketlediğimizde onlara ait alanı acımasızca kısıtlarız. Gelecekteki gelişimlerini kalıcı olarak yaralarız.
Çocuklarımız hakkında ne söylediğimiz onlara ne söylediğimizden daha önemlidir.
Çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey onlara ihtiyaç duymayan ebeveynlerdir
Çocuklarınızın kendi kendine yeten yetişkinler olmasını istiyorsanız, bunu onlar için yapamayacağınız gerçeğini kabullenmelisiniz. Aksine onları ne kadar böyle olmaya zorlarsanız, bu şekilde olma ihtimalleri giderek azalır. Cevap nedir? Yine kendimize odaklanmak. Kendi kendini idare edebilen yetişkinler büyütmek istiyorsak öncelikle biz kendimiz onlardan biri olmalıyız… kararını onlara bırakmanız ve sonuçlarına kendilerinin katlanmalarına izin vermeniz anlamına gelir
Yetişkin olmak biraz da sizi bekleyen ödülün hatrına bu sıkıntıya sabretmek demek. Peki ödül ne olabilir? Hem kendiniz hem çocuklarınızın sahip olacağı olgunluk.
İlişki savaşlarında kazanan yoktur, sadece yaralılar vardır. Çocuklarınızdan sizin hatrınız için itaat etmelerini istediğinizde , onlarda sizin duygusal durumunuzu idare etmelerini isteyen bir güç değişimi yaratmış olursunuz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir