İçeriğe geç

Körler Ülkesi Kitap Alıntıları – H. G. Wells

H. G. Wells kitaplarından Körler Ülkesi kitap alıntıları sizlerle…

Körler Ülkesi Kitap Alıntıları

Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki, ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değillerdi.
Körler ülkesinde tek gözlü insan kraldır.
Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan kraldır.
Ona sımsıkı sarılıp dudaklarına bir öpücük kondurdu ve son kez sevgili yüzüne baktı. Hoşça kal! dedi o güzel görüntüye. Hoşça kal!
Güzel şeyler var, güzel küçük şeyler çiçekler, taşların arasındaki yosunlar, bir kürkün üzerindeki ışıltı ve renk ahengi, bulutların süzüldüğü gökyüzü, gün doğumları ve yıldızlar Ve sen. Sırf seni görmeye değer. Güzel, huzurlu yüzün, narin dudakların, güzeller güzeli, canım ellerin .Onlar fethetti gözlerimi. Bu gözler bağlıyor seni bana.
Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki, ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değillerdi.
Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki, ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değillerdi.
” Körler ülkesinde tek gözlü insan kraldır. ”
Körler Ülkesinde tek gözlü insan kraldır.
Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki, ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değillerdi.
Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki,
ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değillerdi.
bir zamanlar kendini kralı zannettiği körler vadisinden güç bela kaçışına memnunmuş gibi gülümsedi kıpırtısız yattığı yerde.
Körler Ülkesi’nde Tek Gözlü İnsan Kral’dır
İnsanın kendisinden farklı bir dünya algısına sahip yaratıklarla güle oynaya dövüşmesinin bile mümkün olmadığını idrak etmeye başladı.
“Görmek diye bir kelime yok,” dedi kör adam, “ahmaklığı bırak da ayaklarımın sesini takip et.”
Körler ülkesine gelen görebilen adamın uyumsuzluğunun tedavisi için;
“Beyninde sorun var, ” dedi kör doktor. Büyüklerden onaylayan mırıltılar yükseldi.
“Sorunun sebebi ne? ”
“Heh! ” dedi ihtiyar Yacob.
“ Şu,” diye cevap verdi doktor kendi sorusuna. “Surat ta tahribata yol açan, Nunez’in vakasında görülebileceği gibi, beyni de etkileyebilen göz denen şu hastalıklı tuhaf şeyler. Oldukça şişmişler, kirpikleri var ve göz- kapakları da hareket ettiğinden beyni sürekli meşgul ve rahatsız ediyor.”
“Yani?” dedi Yacob. “Yani?”
“ Şunu kesinlikle belirtmeliyim ki, kendisini tamamen iyileştirebilmemiz için tek yapmamız gereken basit bir cerrahi müdahaleyle rahatsızlığa sebebiyet veren kısımları almak.”
“Ondan sonra aklı başına gelecek mi?”
“Tamamen akıl sağlığına kavuşacak ve Örnek bir vatandas olacak.” “Bilimi bahşedene şükürler olsun.’ dedi Yacob ve hemen Nunez’e müjdeyi vermek üzere dışarı çıktı.
Adam zamanın sıcak ve soğuk diye ikiye ayrıldığını söyledi, bunlar gündüz ve gecenin körler arasındaki muadilleriydi.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Nunez, Körler Ülkesi’nin karanlığında oturan büyüklere geldiği koca dünyayı, göğü, dağları, manzarayı ve diğer harikaları anlatırken buldu kendini. Fakat hiç ummadığı bir şekilde, ne anlattıklarını anlıyor ne de ona inanıyorlardı. Hatta kullandığı kelimelerin çoğunu bilmiyorlardı . Görmekle alakalı kelimeler ya unutulup gitmiş ya da değişmişti. Dışarıda ki dünyanın hikayesi hafızalardan silinip bir masala dönüşmüştü.
“Görmek diye bir kelime yok,”
dedi kör adam bir an duraksadıktan sonra.
“Ahmaklığı bırak da ayaklarımın sesini takip et.”
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Vadi şimdiden pusa ve gölgeye bürünmüştü. Zirveler ışıktan ve ateştendi. Kayaların üstündeki küçük şeyler tepeden tırnağa aydınlık ve güzelliğe bezenmişti. Yeşil bir madenin damarı griliği deliyor, orda burda küçük bir kristal parıldıyordu bir anlığına, suretinin yanı başında turuncu narin bir yosun vardı, geçiti koyu esrarengiz gölgeler kaplamıştı. Mavi mora, mor billuri bir karanlığa çalıyordu ve tepede alabildiğine uzanan gökyüzü vardı. Bir müddet sonra bunlara aldırmaz oldu ve bir zamanlar kendini kralı zannettiği körler vadisinden güç bela kaçışına memnunmuş gibi gülümsedi kıpırtısız yattığı yerde. Gün batımının parıldatısı yerini geceye bıraktı, Nunez hala soğuk berrak yıldızların altında huzur içinde uzanıyordu.
Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan kraldır.
Körler Ülkesi’nde Tek Gözlü İnsan Kral’dır.
Körler Ülkesinde tek gözlü insan kraldır.
Körler Ülkesinde tek gözlü insan kraldır.
Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki , ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değildiler .
Körler ülkesinde tek gözlü kraldır.
Gözleriyle birlikte tahayyülleri de ziyadesiyle körelmişti.
“Rüyaymış! Gerçek yaşamımı yatıştıramadığım bir kederle dolduran, uğruna yaşadığım ve önemsediğim her şeyi değersiz, manasız kılan bir şey nasıl rüya olabilir?”
“Görmek diye bir kelime yok,” dedi kör adam, “ahmaklığı bırak da ayaklarımın sesini takip et.”
Körler Ülkesi’nde Tek Gözlü İnsan’ın Kral olduğunu söyleyen oldu mu size hiç?
Kör de ne? diye sordu kör adam omzunun üstünden fütursuzca.
İnsanın kendisinden farklı bir dünya algısına sahip yaratıklarla gönül rahatlığıyla dövüşmesinin bile mümkün olmayacağını idrak etmeye başladı.
Gözleriyle birlikte tahayyülleri de ziyadesiyle körelmişti, ama iyice keskinleşmiş kulakları ve hassaslaşmış parmak uçlarıyla yeni tahayyüller edinmişlerdi.
Ansızın içini bir his kapladı ve kendisine görmeyi bahşettiği için Tanrı’ya canı gönülden şükretti.
”Demek dünyaya geldin? ” dedi Pedro. Hayır, dünyadan geldim.
Öğreneceksin, dünyada öğrenilecek çok şey var.
Besbelli ki, görmekle ilgili hiçbir şey bilmiyorlardı.
Körler ülkesinde tek gözlü insan, kraldır.
Körler ülkesinde tek gözlü insan,kraldır.
-Körler ülkesinde tek gözlü insanın kral olduğunu söyleyen oldu mu size hiç?
-körde ne!
diye sordu kör adam
Dünyada öğrenecek çok şey var.
Körler ülkesinde tek gözlü insan kraldır.
Körler ülkesinde tek gözlü olan, kral olur.
İnsanoğlu saatin veya takvimin, kendisini yaşamın her anındaki mucizeyi ve gizemi görmesini engelleyecek kadar körleştirmesine izin vermemelidir .
Görmek, hülyaların en şiirseliydi..
Körler ülkesinde tek gözlü insan kral’dır.
‘’ Öğreneceksin ’’ diye karşılık verdi kör adam,
‘’ Dünyada öğrenecek çok şey var. ‘’
(Körler) Hala gördüğüne inanıp inanmadığını sordular.
Hayır dedi Nunez. Saçmalığın daniskasıydı o. Hiçbir anlamı yok o kelimenin. Hem de hiç!
Körler gündüze gece diyorlardı
Nunez, Körler Ülkesi’nin karanlığında oturan büyüklere geldiği koca dünyayı, göğü, dağları, manzarayı ve diğer harikaları anlatırken buldu kendini. Fakat hiç ummadığı bir şekilde, ne anlattıklarını anlıyor ne de ona inanıyorlardı. Hatta kullandığı kelimelerin çoğunu bilmiyorlardı . Görmekle alakalı kelimeler ya unutulup gitmiş ya da değişmişti. Dışarıda ki dünyanın hikayesi hafızalardan silinip bir masala dönüşmüştü.
Körler Ülkesi’nde Tek Gözlü İnsan Kraldır.
Körler Ülkesi’nde Tek Gözlü İnsan Kral’dır.
.. tepede alabildiğine uzanan gökyüzü vardı.
..kör de ne? diye sordu kör adam.
..sakın çimlere basayım deme, yasak.
Demek dünyaya geldin? dedi Pedro. Hayır, dünyadan geldim..
Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan kraldır.
nevi şahsına münhasır bir kitap kurdu..
Görmek haricinde ellerinden her şey gelen güçlü insanlardı bunlar.
“Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan kral’dır.”
İhtiyar bir adam sorular sormaya başladı ve Nunez, Körler Ülkesi’nin karanlığında oturan büyüklere geldiği koca dünyayı, göğü, dağları, manzarayı ve diğer harikaları anlatırken buldu kendini. Fakat hiç ummadığı bir şekilde, ne anlattıklarını anlıyor ne de ona inanıyorlardı.
“Beyninde sorun var, ” dedi kör doktor. Büyüklerden onaylayan mırıltılar yükseldi.
“Sorunun sebebi ne? ”
“Heh! ” dedi ihtiyar Yacob.
“ Şu,” diye cevap verdi doktor kendi sorusuna. “Surat ta tahribata yol açan, Nunez’in vakasında görülebileceği gibi, beyni de etkileyebilen göz denen şu hastalıklı tuhaf şeyler. Oldukça şişmişler, kirpikleri var ve göz- kapakları da hareket ettiğinden beyni sürekli meşgul ve rahatsız ediyor.”
“Yani?” dedi Yacob. “Yani?”
“ Şunu kesinlikle belirtmeliyim ki, kendisini tamamen iyileştirebilmemiz için tek yapmamız gereken basit bir cerrahi müdahaleyle rahatsızlığa sebebiyet veren kısımları almak.”
“Ondan sonra aklı başına gelecek mi?”
“Tamamen akıl sağlığına kavuşacak ve Örnek bir vatandas olacak.” “Bilimi bahşedene şükürler olsun.’ dedi Yacob ve hemen Nunez’e müjdeyi vermek üzere dışarı çıktı.
Adam zamanın sıcak ve soğuk diye ikiye ayrıldığını söyledi, bunlar gündüz ve gecenin körler arasındaki muadilleriydi.
—Demek dünyaya geldin,dedi Pedro.
—Hayır dünyadan geldim
#8212; Patikayı duymuyor musun? Yürü hadi.
– Patikayı görüyorum.
#8212; Görmek diye bir kelime yok..
Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan kraldır!..
Körler Ülkesi’nde Tek Gözlü İnsan’ın Kral olduğunu söyleyen oldu mu size hiç?
Kör de ne? diye sordu kör adam omzunun üstünden fütursuzca.
Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki, ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değillerdi.
İşte bu renkler bizim kâşifin aklına kör kelimesini getirdi ilk kez. Bunu yapanlar, diye düşündü, kör herhalde.
Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan’ın kral olduğunu söyleyen oldu mu size hiç?
Kör de ne? diye sordu kör adam omzunun üstünden fütursuzca.
Kulağa muazzam ve kararlı gelmesini umduğu bir sesle, Anlamıyorsunuz, diye bağırdı, ama sesi çatladı. Siz körsünüz, bense görebiliyorum. Rahat bırakın beni!
“Görmek diye bir kelime yok,” dedi kör adam, “ahmaklığı bırak da ayaklarımın sesini takip et.”
”Demek dünyaya geldin? ” dedi Pedro. Hayır, dünyadan geldim.
Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan kraldır.
Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki, ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değillerdi.
Körler ülkesinde tek gözlü insan, kraldır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir