İçeriğe geç

Savaş ve Ahlak Kitap Alıntıları – Şamil Basayev

Şamil Basayev kitaplarından Savaş ve Ahlak kitap alıntıları sizlerle…

Savaş ve Ahlak Kitap Alıntıları

Her zaman, Peygamber (s.a.v.) ile başlayan ve devam eden büyük davayı hatırla. İşte bu davayı sürdürmek senin için zorunludur.
Gözünüz neye bakmazsa, kalbiniz onu istemez. Kalbiniz neyi istemezse, arzunuz sizi sıkıştırmaz.
Kim Allah (c.c.) yolunda bir askerin teçhizatını temin ederse bizzat gaza yapmış olur. Kim gazaya çıkan bir askerin geride kalan ailesine hayırlı himayede bulunursa gaza yapmış olur.
çünkü bıraktığı takdirde doğru bakış açısını kaybeder, düşmanın korktuğu heybetini kaybeder.
Bir Mücâhid fırsatını bulur bulmaz evlenir, bu ayrıca cihâdın bir parçasıdır, çünkü dürüst bir aile, dürüst bir toplumun temelidir.
Zaferlerden sonra sevincinize hakim olmanız, yenilgilerden sonra üzüntünüze de hakim olmanızı sağlar.
İlk adımı atmak için bir parça delilik lazımdır.
Yolunuza inanmak için başka bir kişinin kendine yanlış bir yol seçtiğini ispatlamanıza hiç gerek yok.
Allah kimin hayrını isterse, onu imtihan eder.
Sana ve adamlarına, düşmandan ziyade kendi günahlarınızdan korkmanızı emrediyorum. Çünkü askerlerin günahları, düşmandan daha tehlikelidir. Müslümanlar, düşmanın Allah (c.c.) katındaki günahları nedeniyle kazanırlar. Eğer öyle olmasaydı, onları yenemezdik. Çünkü bizim sayımız onlardan az ve silahlarımız onlarınki gibi değil . Biz Allah (c.c.) katındaki yüksek mevkiimiz sayesinde kazanıyoruz, kendi gücümüzle değil.
Çinli bir bilge, strateji hakkında der ki:
Düşmanınızı size saldırmakla pek bir şey elde edemeyeceğine inandırın, böylece onun savaş azmini kırarsınız.
Kendisine ilim sorulduğunda onu gizleyen kişiye kıyamet günü ateşten yular takılacak. buyurmuştur.
İslâm toprağını müdafaa etmek bir zorunluluktur, bir ödevdir.
Korkak insanlar kendi zindanlarının duvarlarını örerler.
Bir Mücahid, pişmanlığın onu felce uğratmasına ve şeytanın kendisini teslim almasına müsaade etmez.
Bir Mücâhid, gözlerini gereksiz ve uygunsuz şeylere bakmaktan sakınır. Bir sihirbaz şöyle der: Gözünüz neye bakmazsa, kalbiniz onu istemez. Kalbiniz neyi istemezse, arzunuz sizi sıkıştırmaz.”
Mücâhid, arkadaşlarından öğrendikçe gözünde iman nuru parıldar. Düşman sanır ki cihâd, terördür; Allah inancı hurafedir, İslam karanlık asırlardan kalan bir dindir ve yine zannederler ki onların askerî güçlerine boyun eğeriz.

Mücâhid kendinden emin olarak ve yenilmeyeceğine kesin inanarak yoluna devam eder.

Bir Mücâhid, Hz. Ömer radıyallâhıı anh’ın şu Sözlerine hürmet eder: Ey insanlar! Doğrusu, İslam güçlü bir kale ve sert bir kapıdır. İslam’ın kalesi adalet, kapısı ise hakikattir. Fakat kale ve kapı çökerse, dinin kutsallık ve bozulmazlığı ayaklar altında kalır. Fakat yöneticinin güçlü olduğu oranda, İslam yenilmezdir. Yöneticinin gücü bir kamçıyı kullanma sanatından veya bir kılıçla kafa kesmesinden gelmez. Güç, adalettir ve adil kuraldır.
Bir Mücahid bilir ki dünya herkesin kendin yansımasını seyrettiği bir ayna gibidir.
Ve bir Mücahid fırsatını bulur bulmaz evlenir, bu ayrıca cihadın bir parçasıdır, çünkü dürüst bir aile, dürüst bir toplumun temelidir.
Bir Mücahit bir diğer Bilge tarafından söylenmiş olan şu sözleri unutmaz:
Yaptığımız işlerin sonuçları, korkakları sersemletir, ama akıllılar için onlar ışık hüzmesi gibidir
Bir Mücahid,bir Çinlinin şu ana kaidesini kabul eder:Sebat sağlığa yararlıdır.
Ömer İbn-i Hattab radıyallâhu anhu, Sa’d bin Ebu Vakkas radıyallâhu anh’a dedi ki:

Sana ve adamlarına, düşmandan ziyade kendi günahlarınızdan korkmanızı emrediyorum. Çünkü askerlerin günahları, düşmandan daha tehlikelidir. Müslümanlar, düşmanın Allah celle celâluhu katındaki günahları nedeniyle kazanırlar. Eğer öyle olmasaydı, onları yenemezdik, çünkü bizim sayımız onlardan az ve silahlarımız onlarınki gibi değil. Eğer günah bakımından onlarla eşit olsaydık, onlar bizi yenerdi. Biz (Allah celle celâluhu katındaki) yüksek mevkiimiz sayesinde kazanıyoruz, kendi gücümüzle değil.

Çeçen hançerlerindeki yazı der ki:gereksiz yere açmayın, kullanmadan kapatmayın.
Bir Mücahid, attığı her adım ve yaptığı her harekette düşmanın zararına ve Müslümanların hayrına olan sahabelerden ibret alır.
Bir Mücahid, Küçük bir çocuğun gözlerinin içine bakar; çünkü bu dünyaya kedersiz bakabilen onlardır.
Sık sık dünya müslümanlarına çağrıda bulunarak onlardan destek istedi. Bir açıklamasında şöyle demişti Şamil Basayev:

Müslümanlar hangi ölçüyü benimseyerek ümmetin amaçlarını gözetiyorlar? Nerede Allah celle celâluhu en büyüktür diyen insanlar? Bütün Mücâhidler savaş meydanında eşittirler. Komutanın da bir canı var verilecek, askerin de. Eğer bir komutanın şehadetinin bu cihâdın devam etmesine engel teşkil edeceği düşüncemiz olursa, o kişiyi savaşmaya göndermeyebiliriz. Fakat şu bir gerçek ki savaş meydanındaki bütün kardeşlerim birer komutandır. Her biri birbirini sürükleyecek kadar yeteneklidir. Eğer Allah celle celâluhu’nun çağrısı ve tehdidi bu insanların kalplerini titretmediyse benim, yani Rabbine karşı son derece zayıf ve aciz olan Şamil’in onlardan bir cevap beklemesi yanlış olur. Hafifiyle ağırıyla hepiniz yola koyulun ve Allah celle celâluhu yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihâd edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” Ama sonunda görü. yoruz ki Allah celle celâluhu’nun merhamet ettikleri dışında kimse yerinden kıpırdamadı. Ama eğer Amerika onları tehdit emiş olsaydı, kalpleri korku ile çarpar ve emirleri harfi harfine yerine getirirlerdi. Şunu açıkça ifade edeyim ki İslam toprağını müdafaa etmek bir zorunluluktur, bir ödevdir.

dünya herkesin kendi yansımasını seyrettiği bir ayna gibidir..
Peygamber aleyhisselâm şöyle buyuruyor:

“Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dinine verdiği zarardan daha fazla değildir. (Tirmizi)

***
Bir Çeçen atasözü şöyle der: “Kim, geçmişine ateş açarsa, geleceği onu top ateşine tutacaktır.

Bir Mücâhid, geçmişini unutmaz, geçmişi ona geleceği için dersler verir.

Bir Mücâhid, korkak değildir.

Onun için ne zaman öleceği sorun değildir (onun zamanını bilmediğinden), onun için sorun, nasıl öleceğidir. Bir Mücâhid, yolculuğunda izzetle yürümek ve ebedi Cennet’i kazanmak ister.

Bir Mücâhid, her eylemin uzun vadeli sonuçlar doğuracağını bilir. O, torunlarına nasıl bir dünya bırakacağını bilmek ister.
Eski bir Arap şairin dediği gibi:

Allah, ağacı meyveleriyle yargılar, kökleriyle değil.”

Bir sihirbaz şöyle der:

“Gözünüz neye bakmazsa, kalbiniz onu istemez. Kalbiniz neyi istemezse, arzunuz sizi sıkıştırmaz.”

***
Sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir.

(Zümer, 30)

Yüce Allah celle celâluhu şöyle buyuruyor:

Şunlara asla itaat etme: Yemin edip duran aşağılığa, daima kusur arayıp kınayana, durmadan söz taşıyana
(Kalem, 10-11)

İnsanlara söz verip de sonra sözlerinde durmayanlar kendilerini yakmış demektir, onlar işlerinden utanırlar.

Böyle insanların hayatı hadsiz bâtılda sürüp gider.
Birtakım bahanelerle yapacaklarına söz verdikleri şeylerin olamayacağını söylerler.

Eski bir söz vardır, şöyle der:
Şeytan, en önemsiz şeylerde gizlenir .”
«O zaman siz onu dilden dile aktarıyor, hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyi ağzınızda geveleyip duruyor ve bunu basit bir şey sanıyordunuz. Halbuki o, Allah’ın yanında çok büyük (bir günah)tır.»
(Nûr, 15 )
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

(Gerçek anlamda) inananlar, ancak o kimselerdir ki, Allah’ın adı anıldığı zaman yürekleri titrer, O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman, (bu) onların iman (nur)larını artırır (kuvvetlendirir). Ve (her işlerinde) ancak Rablerine güvenirler.” (Enfal, 2)

Bir Mücâhid her zaman sabır ve insaf arasındaki dengeyi sağlamak için uğraşır. O, her zaman adilce davranır. Bu rüyayı gerçekleştirmek için, sizin imanınız kuvvetli ve sağlam olmalıdır. Hedefi gerçekleştirdiğimiz zaman ise bir şeyi aklımızdan çıkarmamamız gerekir, hedefe götüren yol her zaman bizim hayal ettiğimiz gibi olmayabilir.
Bir Mücâhid bilir ki dünya herkesin kendi yansımasını seyrettiği bir ayna gibidir.
***
Bir Mücâhid, insanların buzlu maskelerinin ardında sıcak bir kalp taşıdığını görür. İşte bu, onun diğer insanlardan fazla risk almasının sebebidir.

O, hiç durmaksızın ve sürekli sevgiyi arar, hatta sık sık insanların ona hayır
cevabını vermesi ve eli boş dönüp hislerine karşılık bulamaması onu durdurmaz. Bir Mücâhid diğer insanların ona sunduğu koşulların onu yıldırmasına izin vermez. O, sevgisiz yapamaz.

***
Eğer güneş batmış ve bir Mücâhid hiç mutluluk tatmamışsa yanlış giden bir şeyler var demektir.
O bir ovadayken, etrafındaki her şey tam bir uyum içindedir ve o sabit durur. İnsanlar evlerini, onun her türlü yıkıcı fırtınaya karşı koruma sunan gölgesine inşa edebilir.

Eğer bir yamaçta veya tepede dikilirse, etrafındaki hiçbir şey asla ona denk olamaz, işte o zaman o gücünü meydana çıkarır ve huzuru bozan düşmana hücum eder. Böyle anlarda bir Mücâhid yıkıcı ve öldürücüdür ve hiç kimse onu tutamaz.

***

Bir Mücâhid kaya gibidir.

***

***
Bir Mücâhid evinde sessizce oturup keyfine bakmaz ve dünyada olup bitenleri dışarıdan gözlemez. Hayır, o dünyadaki tüm meydan okumaları kabul eder ve onlarda kendi dönüşümü için bir fırsat görür.
Allah celle celâluhu sessizliği, her kelimenin ne kadar sorumlu olması gerektiğini göstermek için kullanır.
Peygamber aleyhisselâm buyurdu ki: “Akıllı kişi odur ki ruhundan hesap sorar ve ahiret için güzel işler yapar. Zayıf kişi odur ki Allah’ı umduğu halde ruhunu tutkularının yönlendirmesine izin verir.”
(Tirmizî)
Mücâhid, sevdiklerinin dertlerine saygı gösterir ve onu kendi derdiyle kıyaslamaz.

Herkesin kendine göre bir derdi vardır.

***
Bir Mücâhid bir şey gibi görünmeye çalışmaz. O, neyse odur.
“Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Ra’d, 11)
Bir Mücâhid sadece kendi gücüne güvenmez, düşmanının enerjisini de kullanır.
***
Bir Mücâhid silahını her çıkardığında, kullanır.

Çeçen hançerlerindeki yazı der ki: Gereksiz yere açmayın, kullanmadan kapatmayın.

Bir Mücahid daima mükemmellik için gayret eder.
Peygamber aleyhisselâm şöyle buyuruyor:

“Mücâhid, tutkularına karşı savaşandır.” (Tirmizî, Ahmed)

Cihâd, Allah celle celâluhu yolunda kâfirlere karşı savaşta ilâyı kelîmetullah uğruna, doğrudan iştirak ederek veya maddî destek sağlayarak veya yaralıları tedavi ederek veya gıda yardımı yaparak veya bir fikir sunarak vs. güç ve enerji harcamaktır.
Yazdıklarımdan Kur’ân’a ve Rasûlullah aleyhisselâm’ın Sünnetine uymayan olursa onu reddederim ve cahillikten kaynaklanan hatalarımın Allah celle celâluhu’dan affını dilerim.
Allah’a en yakın olan ve O’nunla arasına hiçbir şeyi koymayan söz vermiş bir adam, sözleri dinlenmeye daha layık değil midir?
Grozni savunmasında 11 bin Mücâhidin komutanlığını yapan Basayev, 100 binden daha fazla Rus askerine uzun süre kan kusturdu. 100 bin askerlik 3 kademeli kuşatmayı Mücâhidlerin yaramayacağını düşünen Rus generalleri, Şamil Basayev ve emrindeki askerlerin kahramanlıkları karşısında adeta şok oldular.
Kimse mükemmel değildir, tıpkı kimsenin tamamen aptal olmadığı gibi
Bir Çeçen atasözü şöyle der :
Kim geçmişine ateş açarsa,
geleceği onu top ateşine tutacaktır.
Geçmişteki duyguların, hafızanın içinde birikmiş bir çöptür.
Korkak insanlar kendi zindanlarının duvarlarını örerler.
İman, bütün zorluklara dayanma kaynağıdır.
İnsanların hatalarını yaymayın. Onların tecrübelerinden ders alın.
Nasihat ederken az ve öz konuş; çünkü çok sözün olduğu yerde bir söz, söylediğin diğer sözü unutturur.
Bir Mücâhid silahını her çıkardığında kullanır. Çeçen hançerlerindeki yazı der ki : ❝Gereksiz yere açmayın, kullanmadan kapatmayın.❞

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir