İçeriğe geç

Ahlaki Körlük Kitap Alıntıları – Zygmunt Bauman

Zygmunt Bauman kitaplarından Ahlaki Körlük kitap alıntıları sizlerle…

Ahlaki Körlük Kitap Alıntıları

Unutmak zihinsel yaşamın sadece kusuru ve eksikliği değil, Nietzsche’nin gösterdiği gibi temel bir koşuludur da. Sadece unutmanın sayesinde zihin baştan aşağı yenilenme şansına sahip olmaktadır.

Hans-Georg Gadamer

Kötülük, savaşla veya totaliter ideolojilerle sınırlı değildir. Bugün, kendisini daha çok, başkalarının acılarına tepki göstermemekte, ötekileri anlamayı reddetmekte, duyarsızlıkta ve gözlerin sessiz, ahlaki bakışlardan çevrilmesinde ortaya çıkarmaktadır.
İnsan bir şeylere inanmak zorunda
Kötülük, bize sanki başka bir yerde yaşıyormuş gibi geliyor içimizde değil de dünyanın belli yerlerinde
İşte yeni kötülüğün iki tezahürü: insanların acılarına duyarsızlık ve bir kişinin sırlarını yani asla konuşulmaması ve kamuya açılmaması gereken şeyleri alarak mahremiyeti sömürgeleştirme arzusu.
Yaptığınız tüm işler, kullandığınız dil, düşünmeden ve sadece güvenli bir şekilde taklit ederek söylediğiniz veya yaptığınız her şey size geri yansır: üzerine kafa yormadığınız ama sessizce benimsediğiniz tüm kötülükler size geri döner.
Üzerine kafa yormadığınız ama sessizce benimsediğiniz tüm kötülükler size geri döner.
Üzerine kafa yormadığınız ama sessizce benimsediğiniz tüm kötülükler size geri döner.
Ahlaken kayıtsız bir toplumun dikkatini çekmek ancak skandallar ile mümkündür.
İktidar: sizi değiştiremezsem siz beni değiştireceksiniz
Ihanet kişinin silah bırakması teslim olması ve kendisi ile beşeri potansiyelini başka bir insanın refakatine açmada başarısız olmasıdır. kendini artık bütüne dönüştürülmesi imkansız olan parçalara ayırmaktır, kendini bir insanla sevgili veya dostla keşfetmekten kaçıştır
Haklarında şaka yapmak istediğim kişileri gülümsemelerin özlediğim kahkahalarını duymak istediğim kişileri seviyorum
David lyinch
Konuşmak istediklerimi seviyorum gördüğümde haklarında konuşmaktan kendime alamadım şeyleri seviyorum
Bir insanı seviyorsanız onun hakkında her şeyi bilmeyi reddedeceksiniz
Insan başka biri hakkında her şeyi bilmemelidir çünkü bu onların bütünlüğünü, özgürlüğünü dokunulmazlığını yok etmektedir. Ayrıca diğer insanlarla kurduğumuz ilişkileri de bozmaktadır
Sevilen kadın, en güzel kadın olur henüz bakışları Sizinkiler ile karşılaşmamış kalabalıklar içinde henüz görmediğiniz hayali kurulan ama henüz ruhunuzu bullak etmemiş kadın değil
Sadakat, bu dünyayı birlikte keşfetme stratejisidir
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Bağlılık kişinin kendisi ve etrafındaki dünya hakkında konuşma şakalar yapma düşüncelerini sunma ve bunu seçtiği bir başkası ile yapma arzusudur: yalnız değil herhangi biriyle değil sevdiği biriyle.
Yeni deneyimler peşinde koşan doyumsuz bir tüketicinin şimdici yaşamında acele etmesinin sebebi elde etme ve toplama dürtüsü değil elden çıkarma ve yerine başkalarını koyma arzusudur.
Adına hayat denen çözümsüz denklem bilinmeyen ve kaygılar doğuran değişkenlerden biridir sadece.
Artık önem insanlara değil, müşteri localarından günümüzün ulus-ötesi şirketlerine ve küresel bürokrasilere orta sınıfı oluşturan iktidar kesimlerine verilmektedir. Devletlere değil, kentlere ve bölgelere verilmektedir.
Avrupa’da sistemin parçası iseniz ve nüfuslu güçlerin desteği arkanızda yoksa basitçe yoksunuz dur
Insanlar birbiri olmadan noksandırlar.
Dünyada içten bir cehaletten ve dürüst bir budalalıktan daha tehlikeli hiç bir şey yoktur. Martin Luther King Jr
Sadece parasal enflasyonun değil, kavramlar ve değerlerin de enflasyona uğradığı bir çağda yaşıyoruz.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Kimsenin umurunda değilsiniz sözü; kulağa, hepimizin kişilikten yoksun ve var olmayan şeyler olduğumuzu söylemekten farksız zalimane bir hüküm gibi geldiği için, kendimizi bu dünyada önemi olan kişiler olarak gerçekleştirmek ve somutlaştırmak için elimizde sadece tek bir araç vardır. Hedeflenen gruba girmeyi hak ettiğimizi yahut bir komplonun nesnesi olmaya, yani bizi yok etme arzusuna tabi olmaya layık olduğumuzu etrafımızdaki dünyayı inandırmaktır.
Sadece parasal enflasyonun değil, kavramlar ve değerlerin de enflasyona uğradığı (dolayısıyla devalüasyona uğradığı) bir çağda yaşıyoruz.
Insanı bilinmeyenin dokunuşundan daha çok korkutan hiçbir şey yoktur der Canetti. Kendisine neyin yaklaştığını görmek ve onu tanımlamak, en azından sınıflandırmak ister. İnsan her zaman tuhaf bir şey gördüğünde fiziksel temastan kaçınma eğilimindedir. Fakat kalabalık içindeyken, bilinmeyen şeylerin korkusu çelişkili bir biçimde tersyüz edilerek yok olur. Dokunulma korkusu, bireyler arasındaki mesafenin kaldırıldığı kamusal tersyüz oluş içinde, çokluğun birliğe ve birliğin çokluğa dönüştüğü süreçte, ayırıcı ve yalıtıcı rolünü birleştirici ve kaynaştırıcı bir role dönüştüren alanlarda dağılıp gider.
Korku tohumlarını ekmek, siyaset ve ticarete bol ürün getirmektedir. Nitekim bereketli hasatların cazibesi, siyasi ve ticari kazançların peşinde koşanları, zorla yeni toprakları korku ekecekleri plantasyonlara açmaya yönlendirmektedir.
Hiçbir şeyle birbirine bağlanmayan insanlar, salt zekadan oluşan ama duygular ve hislerden yoksun kişiler.
Y kuşağı yanıtını aradıkları sorular onlara acı verdiği için mi zamanlarının çoğunu internette geçiriyor?
kendimizi bu dünyada önemi olan kişiler olarak gerçekleştirmek ve somutlaştırmak için elimizde sadece tek bir araç vardır. Hedeflenen gruba girmeyi hak ettiğimizi yahut bir komplonun nesnesi olmaya, yani bizi yok etme arzusuna tabi olmaya layık olduğumuzu etrafımızdaki dünyayı inandırmaktır
Yorumum (Zengin iş adamlarının daha zengin yapan, yoksul ile zengin arasındaki gelir uçurumunu çok daha büyümesini sağlayan ve devlet gelirlerin büyük kısmını zenginlere akmasını sağlayan bu günkü sömürü düzeninin temelinde yatan yalanlardan en önemlisi)
: (alıntı) Zenginler daha az para ödediğinde fakirler daha iyi yaşayacaktır
İnsanın kendisini kandırmaya yarayan kibirden kurtulmamız gerekir. s.19
Tüketimi, yoğunluğu, ilgi arayışını, kendini ifşa etmeyi ve sansasyon merakını saplantı haline getirmiş bencil çağımızda, bireysel bir entelektüelin unutulmaktan kurtulabilmesi, bir kurban veya şohretli birine dönüşmeden çok zordur.
İnsanlar, hafızalarını kaybetmeleriyle, kendileri ve etraflarındaki dünyayı eleştirel bir şekilde sorgulamaktan aciz kişilere dönüşürler.
Günümüzün en can sıkıcı ve şoke edici hakikati, kötülüğün zayıf ve görünmez oluşudur.
Kötülük, savaşla veya totaliter ideolojilerle sınırlı değildir. Bugün, kendisini daha çok, başkalarının acılarına tepki göstermemekte, ötekileri anlamayı reddetmekte, duyarsızlıkta ve gözlerin sessiz, ahlaki bakışlardan çevrilmesinde ortaya çıkarmaktadır.
Bugün göze güvenilir gelen referans noktaları ve kılavuzların, yarın yanıltıcı veya yoz şeyler olarak alaşağı edilme ihtimalleri vardır .. Bugün sizin için iyi olan şeyler, yarın sizi zehirleyen şeyler olarak yeniden sınıflandırılır.
Sözlü ve zihinsel yamyamlık yahut ahlakın karşılıklı yok edilmesi sadece tek bir anlama çıkar: Serbestçe tartışmanın reddedilmesi ve henüz başlamadan boğulması. Sadist bir dil, genelde nesnesini denetlemeye, ona işkence etmeye ve böylelikle boyun eğdirmeye çalışırken; mazoşist bir dil, kişinin kendisi hakkında, o şahsa veya yaşadığı ülkeye düşman kişilerin dahi aklına gelmeyecek yorumlarda bulunmasıyla nitelenir.
Şeytanın gücü sahtekarlığındaki ustalığından gelir.
İhtişamın parıltısına kapılınca eşiğin hemen ötesindeki dik ve kaygan çukuru gözden kaçırmak çok kolaylaşır
Telaşlı yaşamın ve anın tiranlığının ilk kurbanı dildir. Taşıdığı farzedilen anlamları kaybetmiş, yoksullaşmış , kabalaşmış ve sıkışmış bir dildir.
Şeytanın gücü sahtekarlıktaki ustalığından gelir.
Kötülük, savaşla veya totaliter ideolojilerle sınırlı değildir. Bugün, kendisini daha çok, başkalarının acılarına tepki göstermemekte, ötekileri anlamayı reddetmekte, duygusuzlukta ve gözlerin sessiz, ahlâkî bakışlarından çevrilmesinde ortaya çıkmaktadır.
Dramaları, düşleri, iyilik ve kötülük yapanları belirgin olan o çağlar ne mutlular.
Düşünüyorum, öyleyse varım ın güncellenmiş versiyonu, yani
Görülüyorum, öyleyse varım , ne kadar çok insan beni görürse, o kadar var olurum ilkesi öğretiliyor.
– ( ) Dünyada içten bir cehaletten ve dürüst bir budalalıktan daha tehlikeli bir şey yoktur
– ( ) Düşünülmez olanı düşünmek ve konuşulmaz olanı konuşmak; bunun için ne kadar uğraşırsak bu kör ve korkunç çağ içinde kendimize bir oyuk açma ihtimalimiz o kadar yüksek olur
Düşüncelerin değil, kısa konuşmaların çağında yaşıyoruz.
Sadece deneyimlememekle kalmayıp, deneyimlemeyi dahi istemeyeceğiniz durumlar hakkında yazmaktan daha zor hiçbir şey yoktur.
Modernite; geçmişte olduğu gibi bugün de, insanları fiziken yok etmeden bedenleri ve ruhları üzerinde olabildiğince çok, nasıl denetim kuracağına kafaya takmış hâldedir
”Düşünülmez olanı düşünmek ve konuşulmaz olanı konuşmak; bunun için ne kadar uğraşırsak bu kör ve korkunç çağ içinde kendimize bir oyuk açma ihtimalimiz o kadar yüksek olur.. ”
Ahlaken kayıtsız bir toplumun dikkatini çekmek ancak skandallar ile mümkündür.
kötülük,savaşla veya totaliter ideolojilere sınırlı değildir.
Bugün, kendisini, başkalarının acılarına tepki göstermemekte, ötekileri anlamayı reddetmekte,duyarsızlıkta ve gözlerin sessiz, ahlâkî bakışlardan çevrilmesinde ortaya çıkarmaktadır.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir