İçeriğe geç

İntihar Dükkanı Kitap Alıntıları – Jean Teule

Jean Teule kitaplarından İntihar Dükkanı kitap alıntıları sizlerle…

İntihar Dükkanı Kitap Alıntıları

Her şeyden vazgeçmek uzun hikaye Mesele şu ki yarın gene yaşamak gerekecek.
– Kendinize güvenmiyorsunuz da ondan. Böyle olunca kendinizi beceriksiz hissediyorsunuz ve anlamsız, yersiz şeyler söylüyorsunuz. Ama bu maskenin aynasına alışırsa­nız ve onu severseniz Bakın, karşınızdaki insana bakın. Utanmayın ondan. Sokakta rastlasaydınız öldürmek mi is­terdiniz onu? Ne yaptı size de bu kadar nefret ediyorsunus ondan? Suçu ne? Niçin sevmeyecekmişsiniz onu? Önce siz dostluk gösterin bu kadına, ondan sonra başkaları da dost olacaktır onunla!
Ayrıca her zaman şunu söylerim, insan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir.
Kağıt torbanın bir yüzünde İntihar Dükkanı yazısı var. Öteki yüzünde ise şu yazı okunuyor: Hayatta başarılı olamadınız mı? Bize gelin, ölümünüzü başa­racaksınız!
– Men orada olsam yılan derisinden güsel ayak­kabılar yapardım, Marilyn Kurt Cobain Diskoteği’ne gitsin diye!
-Tekrar karnına dönmek isterdim anne
Onun yanında yaşam kemanla çalınan bir hava sanki.
Gülümseyen bir çocuk görmek insanın yüreğine su serpiyor.
Mesele şu ki yarın gene yaşamak gerekecek.
Hepsinin mutluluğu, birdenbire geleceğe inanmaya başlamaları ve yüzlerindeki ışık saçan gü­lümsemeler onun yaşamının eseri.
– Mutlu olmak için çok şey gerekmez, mutlu olmak için gerçekten çok az şey gerekir! ..
Ucuz bir şeyiniz var mı?
Üstünde petrol mavisi bir gömlek ve kolsuz V yakalı pas rengi bir kazak bulunan Mishima cevap veriyor:
-Parası olmayanlar torbalarımızla boğuyorlar kendi­lerini. Çok sağlamdır bunlar. İşte böyle, bu da boynunu­zun çevresine sıkıca tutturmanız için yapıştırıcı şerit.
-Borcum ne kadar?
– Yok canım, ne borcu diyerek gülümsüyor Mösyö Tuvache.
Herkese karşı yalnızım, bu acımasız dünyada kimse anlamıyor beni.
Hayat yaşama zahmetine değmiyor.
müşteriye parasının üstünü veriyor. Kadın elinde çev­reye zarar vermeyen bir kağıt torbayla dükkandan çık­maya hazırlanıyor. Kağıt torbanın bir yüzünde İntihar Dükkanı yazısı var. Öteki yüzünde ise şu yazı okunuyor: Hayatta başarılı olamadınız mı? Bize gelin, ölümünüzü başa­racaksınız.
-Siz ne istemiştiniz?
– Kendimi asmak için bir ip.
-Oturduğunuz evin tavanı yüksek mi? Tam bilmiyor musunuz? Şunu alın o zaman, iki metre yeter herhalde, diyor bir raftan kenevir ipi alarak. Kaygan düğümü de hazır! Yapacağınız tek şey başınızı geçir­mek. ..
Biliyor musunuz,yüz elli bin insan intihara teşebbüs ediyor ve yüz otuz sekiz bini başarılı olamıyor. Ve bu insanların çoğu daha sonra tekerlekli sandalyeye mahkum olarak yaşıyor, ya­şam boyu sakat kalıyorlar, halbuki bizde Bizim intiharlarımız garantilidir. Sonu ölümdür, öyle olmadığında para geri verilir! Haydi, haydi, pişman olmayacaksı­nız bu alışverişten, sizin gibi bir atlet!. .. Derin bir nefes alıyorsunuz ve hop, iş bitiyor! Ayrıca her zaman şunu söylerim, insan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir.
Değişikliği hissediyor ve bu durumu Alan’ın sırtına yıkıyor. Biliyor ki artık İntihar Dükkanı’nda bu kimyagerle birlikte her şey buharlaşacak.
– İş arkadaşlarım aptal buluyorlar beni.
– Kendinize güvenmiyorsunuz da ondan. Böyle olunca kendinisi beceriksiz hissediyorsunuz ve anlamsız, yersiz şeyler söylüyorsunuz. Ama bu maskenin aynasına alışırsanız ve onu severseniz Bakın, karşınısdaki insana bakın. Utanmayın ondan. Sokakta rastlasaydınıs öldürmek mi isterdiniz onu? Ne yaptı size de bu kadar nefret ediyorsunuz ondan? Suçu ne? Niçin sevmeyecekmişsiniz onu? Önce siz dostluk gösterin bu kadına, ondan sonra başkaları da dost olacaktır onunla!
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Sizin böyle düsünmeniz çok normal.
Ben ne insanlar gördüm burada, barlarda, restoranlarda, kafelerde aynalara bakamazlarmıs sonra kendiliklerinden fotoğraflarının çekilmesini istemeye başlamışlar. Gülümseyin, bakın kendinize!
Ama evrenin boyutlarıyla karşılaştırıldığında çok as bir milimetre sös konusudur. İntihar mı etmesi gerekir insanın bu yüzden! Ben sisi içeri girerken gördüm, vantuslu sekiz duyargalı, on iki metrelik antenlerinin ucunda yuvarlak gösleri olan bir uzaylı girmedi içeri! Ah, gülümsüyordunuz Gülmek çok yakısıyor.
Vincent -sarıklı Van Gogh- kardeşinin, üstünde ilgisini çeken bir resim bulunan tişörtünü inceliyor. Resimde bir akvaryum var, akvaryumun dibinde bir mektup ve mektupta Goodbye yazısı okunuyor. Akvaryumun üstündeki bir balonun ipine bağlı kırmızı bir balık uçuyor. Suyun içinde kalmış başka bir balık kabarcıklar çıkarıyor ve bağırıyor ona doğru: No, Brian! Don’t do it!
Lucrece, Marilyn, Mishima, Vincent Hepsi Alan’ın eksikliğini hissediyorlar, yaşamın anlamının eksikliğini hissettikleri gibi.
Hayatta başarılı olamadınız mı? Bize gelin, ölümünüzü başaracaksınız!
Size teşekkür etmek amacıyla karşıdaki bankta geçireceğim torbayı kafama. Gelip geçenler kafama bakıp dükkanın adını okuyacaklar ve biraz reklamınızı yapmış olacağım böylece. Göğsünde ve sırtında sizin reklam panolarınızı taşıyan biri gibi olacağım.
Çevremde sizin gibi cömert insanların sayısı biraz daha fazla olsaydı ya da annem babam sizin gibi ilgili, koruyucu insanlar olsaydı ben de şimdi bu durumda olmazdım
Düşüncelerinizden kaygılarınızdan bıktım artık! Hayatı iyi tarafından alın ve o zaman işte çok iyi, çok kibar bir ayı olursunuz!
Mutlu olmak için çok şey gerekmez, mutlu olmak için gerçekten çok az şey gerekir! ..
– Sen hemen Tristan ve İsolde çiçekçi dükkanına git, sabahleyin onu görmüşler mi, sor, ben annesine gidiyorum, Musa Kulesi’ne. Marilyn sen de mezarlığa koş,
biz gelip açıncaya kadar sana emanet dükkan Alan.
Alan dönüyor ve şaşırıyor:
– Ne?
– Marilyn’in beni öpmesini istiyorum.
– Hayır, diyor Marilyn. Ben sizi seviyorum, Ernest.
– Ben de, diyor mezarlık bekçisi. Ölesiye.
-Mezarlık bekçisi bu genci seviyor, dolayısıyla da öpmek istemiyor onu.
– Mezarlık bekçisi mi bu? Tanıyamamıştım. Gene de aptallık bu. İnsan sevince öper.
– Görüşmek üzere anne!
– Öyle, maalesef görüşmek üzere
– Niçin hepsinde elma var?
-Turing dolayısıyla tabii ki. Bilgisayarın mucidi tuhaf bir biçimde intihar etti. 7 Haziran 1954 #8242; de bir elmayı bir siyanür solüsyonuna daldırdı ve bir sehpaya koydu. Daha sonra resmini yaptı elmanın ve arkasından da yedi.
-Sahi mi!
-Apple’ın logosunun dişlenmiş bir elma olmasının nedeninin bu olduğu söyleniyor. Alan Turing’in elması.
Vefat nedeniyle açığız.
Hayatta başarılı olamadınız mı? Bize gelin, ölümünüzü başaracaksınız!
– Her şeyi kapkara görüyordu. Hiçbir zaman mutlu etmeyi başaramadım onu
– Biz de aynı, küçük oğlumuzu mutlu edemedik bir türlü diyor üzüntü içinde Madam Tuvache. O da her şeyi tozpembe görüyor, düşünebiliyor musunuz?
Marilyn’in şu resmine bak, ne kadar kasvetli, bir de Vincent’ınkine: tuğladan bir duvarın önünde parmaklıklar! Evet, işte bu, diyorum. Hayatın ne olduğunu biraz anlayabilmiş bir çocuk, diyorum!. .. Bandajlar içindeki kafasının patlayacağım sanan, migreni hiç eksik olmayan zavallı, iştahsız çocuk Ama ailenin sanatçısı o, Van Gogh’umuz bizim!
Bir yol bir eve çıkıyor, evin kapısı ve pencereleri açık, gökyüzü masmavi ve güneş bütün ihtişamıyla parlıyor!. .. Senin manzaranda niye hava kirliliği ya da bulut yok? Nerede kafamıza Asya virüsleri sıçan göçmen kuşlar? Nerede radyasyon, teröristlerin patlattıkları bombalar? Bütünüyle gerçekdışı bir resim bu. Vincent ve Marilyn’in senin yaşındayken yaptıkları resimleri bir görsen hayran kalırsın!
Alan! Kaç kez söylemek gerekiyor sana bunu? Buradan çıkan müşterilere görüşmek üzere denmez. Elveda denir çünkü bir daha gelmeyecekler. Bunu bir gün kafana sokmayı becerebilecek misin?
Gülümseyen bir çocuk görmek insanın yüreğine su serpiyor.
– Siz ne istemiştiniz?
– Kendimi asmak için bir ip.
İnsan bir kez ölür, unutulmaz bir an olması gerekir.
Bu insanlar televizyonlarda haberleri izlemiyorlar mı, dünyanın geleceği konusunda umutsuzluğa kapılmıyorlar mı hiç?
Mutlu olmak için çok az şey gerekir! Gerçekten çok az şey
Düşüncelerinizden kaygılarınızdan bıktım artık! Hayatı iyi tarafından alın ve o zaman işte çok iyi, çok kibar bir ayı olursunuz!
Vefat nedeniyle açığız.
Tarihin büyük unutulmuşlarından biri.
Tekrar karnına dönmek isterdim anne
Gülümseyen bir çocuk görmek insanın yüreğine su serpiyor.
İnsan beyinlerinde ışık düşleri uyandıran bu küçük çocuğun çok basit bir görünümü var, her şeye mutlu kayıtsızlığını yayarak giden bir akarsu gibi. Sizi bilinmeyen yerlere sürükleyen güzel ufuklara benziyor.

Onun yanında yaşam kemanla çalınan bir ezgi sanki.

Ayrıca her zaman şunu söylerim insan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir

– Her kırk dakikada bir intihar, yüz elli bin intihar girişimi, on iki bin ölü. Korkunç..
-Evet, korkunç. Ne kadar çok başaramayan var bu işi.

#intihardükkanı
#bookstagram

– Alan Turing’i tanımıyor musunuz? diye soruyor Lucrèce. Eşcinselliği yüzünden adaletle başı belaya giren ve ilk bilgisayarların yaratıcısı kabul edilen bir İngilizdi.

Bilgisayarın mucidi tuhaf bir biçimde intihar etti. 7 Haziran 1954’de bir elmayı bir siyanür solüsyonuna daldırdı ve bir sehpaya koydu. Daha sonra resmini yaptı elmanın ve arkasından da yedi.
– Sahi mi!
– Apple’ın logosunun dişlenmiş bir elma olmasının nedeninin bu olduğu söyleniyor. Alan Turing’in elması.
Çünkü hayat yaşama zahmetine değmiyor.
Mesele şu ki yarın gene yaşamak gerekecek.
İnsan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir.
Hayatta başarılı olamadınız mı? Bize gelin ölümünüzü başaracaksınız!
Buradan çıkan müşterilere görüşmek üzere denmez. Elveda denir çünkü bir daha gelmeyecekler.
Gülümseyen bir çocuk görmek insanın yüreğine su serpiyor.
Yaşamak öldürür.
Birçok insan acemilik ediyor Biliyor musunuz, yüz elli bin insan intihara teşebbüs ediyor ve yüz otuz sekiz bini başarılı olamıyor. Ve bu insanların çoğu daha sonra tekerlekli sandalyeye mahkûm olarak yaşıyor, yaşam boyu sakat kalıyorlar, halbu ki bizde Bizim intiharlarımız garantilidir. Sonu ölümdür, öyle olmadığında para geri verilir! Haydi, haydi, pişman olmayacaksınız bu alışverişten, sizin gibi bir atlet! Derin bir nefes alıyorsunuz ve hop, iş bitiyor! Ayrıca her zaman şunu söylerim, insan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir.
Kağıt torbanın bir yüzünde İntihar Dükkânı yazısı var. Öteki yüzünde ise şu yazı okunuyor: Hayatta başarılı olamadınız mı? Bize gelin, ölümünüzü başaracaksınız!
Gülümseyen bir çocuk görmek insanın yüreğine su serpiyor.
Hayat yaşama zahmetine değmiyor.
Yaşamak öldürür.
Mesele şu ki yarın gene yaşamak gerekecek.
Tekrar karnına dönmek isterdim anne.
İnsan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir.
— Siz ne istemiştiniz?
— Kendimi asmak için bir ip.
Herkese karşı yapayalnızdım, bu acımasız dünyada kimse anlamıyor beni.
-Birçok insan acemilik ediyor..Biliyor musunuz yüz elli bin insan intihara teşebbüs ediyor ve yüz otuz sekiz bini başarılı olamıyor ve bu insanların çoğu daha sonra tekerlekli sandalyeye mahkum olarak yaşıyor yaşam boyu sakat kalıyorlar, halbuki bizde Bizim intiharlarımız garantilidir.Sonu ölümdür öyle olmadığında para geri verilir! Haydi haydi pişman olmayacaksınız bu alışverişten, sizin gibi bir atlet..Derin bir nefes alıyorsunuz ve hop iş bitiyor! Ayrıca her zaman şunu söylerim, insan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir.
-Marilyn’in beni öpmesini istiyorum.
-Hayır, diyor Marilyn. Ben sizi seviyorum, Ernest.
-Ben de, diyor mezarlık bekçisi. Ölesiye.
Gülümseyen bir çocuk görmek insanın yüreğine su serpiyor.
Ayrıca her zaman şunu söylerim, insan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir.
-Siz ne istemiştiniz?
-Kendimi asmak için bir ip.
-Oturduğunuz evin tavanı yüksek mi? Tam bilmiyor musunuz? Şunu alın o zaman, iki metre yeter herhalde, diyor bir raftan kenevir ipi alarak. Kaygan düğümü de hazır! Yapacağınız tek şey başınızı geçirmek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir