İçeriğe geç

Ahiret Günü Kitap Alıntıları – Abdulkadir Rahbavi

Abdulkadir Rahbavi kitaplarından Ahiret Günü kitap alıntıları sizlerle…

Ahiret Günü Kitap Alıntıları

Ey kardeşim! Bilmelisin ki, cennete giden yol, aslında Allah’ın kendileri için kolay kıldığı kimseler adına öyle zor bir yol değildir. Çünkü bu yol salih amel işlemekten geçer ve temeli inanmaya dayanır. Zira temeli imana dayanmayan her amel boşunadır, hiçtir.
Ölüm, insanlar için en büyük öğüt veren ve en büyük ders almamız gereken ibret dolu bir olaydır. Yazık ki, katı yürekler hiç de bundan bir öğüt almadıkları gibi kendileri adına bir ders de çıkarmıyorlar. Ölümden bir ders alınsaydı bu, zaten bir vaiz olarak bize yeterdi.
Azîz kardeşim ahiret mizanı sarrafların altın tartan terazilerinden çok daha hassastır. Zerreyi tartar, zerre şaşırmaz.
Ey kardeşim, şurasında unutma ki o terazi çok hassas ve dakik bir terazidir. O terazi hassasiyetinde ve dakikliğinde hiçbir terazi yoktur. Sen, görülemeyecek olan zerreleri bile tartacak olan bir terazi için ne söyleyebilirsin?
Şurası unutulmamalıdır ki, kişinin ömrü ne kadar uzarsa, hayattan olan beklentileri, emel ve umutları da o oranda artar, dünyaya olan hırs ve düşkünlüğü de o oranda fazlasıyla artar.
Azrail , canı alırken adeta ipi dikenden koparıp aldığı gibi alır. Ya da yönündeki dikenleri, pıtrağı ayıklarcasına ruhunu alır..
Müslümana düşen görev, ölümü çokça hatırlamak olmalıdır. Onun için gerekli olan yol hazırlığını yapmalıdır.
Allah rasulü(sav) şöyle buyurmuştur; Vaiz ve uyarıcı olarak ölüm yeter, zenginlik olarak da yakinî iman yeter
Ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim, diye ölümü takdir ettik. (Vakıa, 56/61)
Boynuzun sahibi İsrafil elinde boynuz olduğu ve onu ağzına dayadığı halde, başını eğmiş, kulaklarını gelecek emri işitmeye hazır bir vaziyette dinleyip üfleme emrini beklerken ben nasıl mutlu olup sevinebilirim ki?
Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: Kıyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hazreti Adem aleyhisselam’a gelip: Evlatlarına şefaat et! diye talepte bulunacaklar. O ise: Benim şefaat yetkim yok. Siz İbrahim aleyhisselam’a gidin! Çünkü o Halilullah’tır diyecek. İnsanlar Hazreti İbrahim’e gidecekler. Ancak o da: Ben yetkili değilim! Ancak Hazreti İsa’ya gidin. Çünkü o Ruhullah’tır ve O’nun kelamıdır! diyecek. Bunun üzerine O’na gidecekler. O da: Ben buna yetkili değilim. Lakin Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gidin! diyecek. Böylece bana gelecekler. Ben onlara: Ben şefaate yetkiliyim! diyeceğim. Gidip Rabbimin huzuruna çıkmak için izin talep edeceğim. Bana izin verilecek. Önünde durup, Allah’ın ilham edeceği ve şu anda muktedir olamayacağım hamdlerle Allah’a medh u senada bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacağım. Rabb Teala: Ey Muhammed! Başını kaldır! Dilediğini söyle, söylediğine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine gelecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir! buyuracak. Ben de: Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum! diyeceğim. Rab Teala: (Çabuk onların yanına) git! Kimlerin kalbinde buğday veya arpa denesi kadar iman varsa onları ateşten çıkar! diyecek. Ben de gidip bunu yapacağım! Sonra Rabbime dönüp, önceki hamd u senalarla hamd ve senalarda bulunacağım, secdeye kapanacağım. Bana, öncekinin aynısı söylenecek. Ben de: Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim! diyeceğim. Bana yine: Var, kimlerin kalbinde hardal danesi kadar iman varsa onları da ateşten çıkar! denilecek. Ben derhal gidip bunu da yapacak ve Rabbimin yanına döneceğim. Önceki yaptığım gibi yapacağım. Bana, evvelki gibi: Başını kaldır! denilecek. Ben de kaldırıp: Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim! diyeceğim. Bana yine: Var, kalbinde hardal danesinden daha az miktarda imanı olanları da ateşten çıkar! denilecek. Ben gidip bunu da yapacağım. Sonra dördüncü sefer Rabbime dönecek, o hamdlerle hamd u senada bulunacağım, sonra secdeye kapanacağım. Bana: Ey Muhammedi Başını kaldır ve (dilediğini) söyle, sana kulak verilecektir! Dile, talebin verilecektir! Şefaat et, şefaatin kabul edilecektir! denilecek. Ben de: Ey Rabbim! Bana Lailahe illallah diyenlere şefaat etmem için izin ver! diyeceğim. Rabb Teala: Bu hususta yetkin yok! -veya: Bu hususta sana izin yok!- Lakin izzetim, celalim, kibriyam ve azametim hakkı için lailahe illallah diyenleri de ateşten çıkaracağım! buyuracak.

Kaynak : Buhari, Tevhid 36, 19, 37, Tefsir, Bakara 1, Rikak 51, Müslim, İman 322, (193)

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: Aziz ve celil olan Allah [kıyamet günü], ümmetimden bir adamı mahlukatın üstünden seçer ve onun için doksan dokuz büyük defter açar. Her defter, gözün alabildiği kadar büyüktür. Rab Teala adama sorar: Bu defterde yazılı olanlardan bir şey inkar ediyor musun? Muhafız katiplerim (olmadık şeyler yazarak sana) zulmetmişler mi? Kul: Ey Rabbim! Hayır! (Hepsi doğrudur!) der. Rab Teala sorar: (Bunları yapmada beyan edeceğin) bir özrün var mı? Kul der: Hayır! Ey Rabbim! Aziz ve celil olan Allah: Evet! Senin bizim yanımızda (makbul, büyük) bir de hasenen var. Bugün sana zulüm yapmayacağız! buyurur. Hemen bir etiket çıkarılır. Uzerinde Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden resulallah (şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir) yazılıdır. Sonra, Rabb Teala der: Ağırlığını (yani amellerinin ağırlığını) hazırla! Kul sorar: Ey Rabbim! Bu defterlerin yanındaki bu etiket de ne? Rabb Teala der: Sana zulmedilmeyecek! Hemen defterler Mizan’ın bir kefesine konur, etiket de diğer kefesine. Tartılırlar. Sonunda defterler hafif kalır, etiket ağır basar. Esasen Allah’ın ismi yanında hiçbir şey ağır olamaz.

Tirmizi, iman, Bab:17

Ebu Dâvud, Hz. Aişe (r.a) annemizden rivayet ediyor; Bir gün cehennemi hatırladım da bunun üzerine ağlamaya başladım. Allah Resûlü (sav) beni ağlar görünce, Seni ağlatan şey nedir? diye sordu. Ben de dedim ki; Cehennem ateşini hatırladım da, bundan ötürü ağlamaya başladım. Siz ailenizi, çocuklarınızı kıyamet gününde hatırlayacak mısınız? Allah Resûlü (sav) şöyle buyurdu: Üç yerde hiçbir kimse hiç kimseyi hatırlayamaz. Birincisi; amelleri tartılırken, amelleri ağır mı bastı yoksa hafif mi geldi gerçeğini öğrenene dek. İkincisi amel defterleri dağıtılırken, kendi amel defteri sağından mı, solundan mı yoksa arkasından mı verilecek gerçeğini öğreninceye kadar. Üçüncüsü ise sırat köprüsü cehennemin üzerinde kurulup buradan geçerken acaba düşecek mi, düşmeyecek mi gerçeği ortaya çıkana kadar.
*Münziri, Hakim, Müstedrek, Kitabul Ehval, H.8722/47
O halde sorulara cevap hazırla! Çünkü seni hesaba çeken zat, her şeyi biliyor, görüp gözetliyor. Hesaba çekecek olan o yüce zat, her şeyden haberdardır. Nitekim Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: Hak eskimez, kaybolmaz, yapılanlar unutulmaz, Allah asla ölmez. İstediğin gibi amel işle, neye layıksan, onunla cezalandırılırsın.
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu: Kıyamet gününde kul, dört şeyden hesaba çekilmedikçe hesap yerinden ayrılamaz : Ömrünü nerelerde çürüttü diye, diye ömrümden, ne gibi bir amel işledi, diye amelinden, nereden kazandı ve nereye harcadı diye malından, ve bedenini nerelerde çürüttü, diye bedeninden sorguya çekilecektir. (Tirmizi)
Allah, kabirlerinden insanları diriltmeyi murat edince, İsrafil, Cebrail, Mikail ve Azrail’i diriltecektir. İsrafil’e de ikinci kez sura üfürmesi için emir buyuracak ve böylece Allah’ın dünyayı yarattığı andan itibaren tâ kıyamet kopuncaya dek ne kadar canlılar gelip gitmişlerse böylece her canlı yeniden dirilecektir. Kısaca insanlar olsun, cinler olsun ve diğer canlılar olsun, kuşlar olsun hepsi de dirileceklerdir.
İlk defa dirilecek olan kişi de Efendimiz ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) olacaktır. Cebrail (as) kendisine Livaulhamd denen sancağı getirecek Allah Resulü de kabrinden dirilip kalkacak, üzerindeki ve sakalındaki toprağı silkeleyecek ve şöyle diyecektir:
Ey Kardeşim! Ey Cebrail! Allah ümmetime nasıl bir muamelede bulundu?
Cebrail de şu cevabı verecektir: Henüz senden önce kimse diriltilmiş değildir. Çünkü sen ilk diriltilensin.
Malı onu, teneşir tahtasında yıkanacağı yere kadar izler. Ailesi ve çevresi ise onu kabre kadar izlerler, O sadece ameliyle yani yapıp ettikleriyle baş başa kalır. Sonra da işledikleri şeyler eğer iyi ve hayırlı şeyler ise, buna göre mükâfat görür, eğer kötü ve fena şeyler ise bununla da cezalandırılır. Sonra da o güzel yüz ve vücut o karanlık, ürpertici, korkunç ve dar mezarlığın içine bırakılır. O güzel yüz toprağa bulanarak bırakılır. Bir de bakarsın ki o bakmaya kıyılamaz olan güzel vücut ve ten kokuşmaya, dağılmaya yüz tutmuş, yanına yaklaşılamayacak derecede kokuşmuş bir duruma gelivermiştir. Bir de ne görürsün o güzelim gözler yanakların üzerine akmaya başlamış, etlerini böcekler yiyip bitirmiş, geriye sadece çürümüş kemikler, bir iskelet kalakalmıştır. O dünyalar güzeli beden yok olmuş, geriye sadece göz çukurları, kafatası, kulaklar, burun ve ağız delikleri yerine kalmıştır. Belki sen de birçok tanıdığın kimselerin bu hâle geldiklerini yakinen görmüşsündür. Bilmelisin ki senin de sonun bundan farklı olmayacaktır ve bundan asla bir kaçış da yoktur.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur Ölüyü üç şey izler; bunlardan biri ailesi, diğeri malı ve üçüncüsü de ameli yani yapıp işledikleridir. Bunlardan ikisi geri döner, geriye sadece biri kalır. Ailesi ve malı geri dönerler, o ameli ile başbaşa kalır.
(Müslim zühd H. 2960)
Bak hele bir kez bilge bir kişi ne diyor da dinle ve düşün:
Ey ne zaman yola çıkacağını unutan insan
Görüyorum ki, seni ayırıp yalnızlığa iten ölümü
umursamayan
Yokluk yolculuğuna çıkıp kaybolanları unutmuşsun sen
Oysa hepsi de olduğu gibi dünyayı bırakıp gittiler, bir bilsen
Hepsi de bir parça bez ve bir hırka ile çıktılar yola
Dibinde gölgelenmeyi hayal ettikleri bir ev yapamadan gittiler kabre
Ki onlar toprağın altında sara hastalığına tutulmuş, ķalmış yapayalnız
Oysa önceden dost idiler, can ciğer arkadaş,
onlardan hiç kalmadı yoldaş
Sen de yarın veya bir gün sonra olacaksın
komşusu onların
Kabirlerde tek başına yapayalnız kalacaksın
uzak onlardan
Dostluk ve samimiyet kurduğun sevdiklerin kestiler bağını
Sözün de duran biri görmedin, kopardılar tüm
bağlarını
Hazır ol, bekle ölümünü, gitme azıksız
O yakındır dalma gaflete, düşme boş umutlara be akılsız.
Kıyamet gününde güneş insanlara bir mil mesafe kalıncaya dek yaklaştırılır.
İstediğin gibi yaşa; sen mutlaka öleceksin, dilediğini sev; sen mutlaka birgün ondan ayrılacaksın. İsteğini yap ; sen mutlaka ona göre hesaba çekilecek , ve azap veya mükafat göreceksin.
Hep yaşlılar ölür diye de bir zanna kapılmayın
Ölümü çokça hatırlayın. Çünkü ölümü hatırlamak günah işlenmesini önler, yok eder ve dünyaya bağlanmamayı sağlar.
Tirmizi’nin Ebu Berze’den(r.a) rivayetine göre Allah Resulü(s.a.v) şöyle buyurdu:
Kıyamet gününde kul, dört şeyden hesaba çekilmedikçe hesap yerinden ayrılamaz: Ömrünü nerelerde çürüttü, diye ömründen, ne gibi bir amel işledi, diye amelinden, nereden kazandı ve nereye harcadı diye malından ve bedenini nerelerde çürüttü, diye bedeninden sorguya çekilecektir.
Şairin biri şöyle sesleniyor:

Hazırlan, mutlak bir gün gelmesinden şüphe olmayan gün için
Çünkü ölüm gerçeği kulların ameliyle baş başa kalmasıdır, bil
İster misin herkesin azığı varken, sen azıksız kalasın yoldaşından
Onlar hazırlıklı çıkmışken yola, sen azıksız ve hazırlıksız.

On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatıcı bir metâ’dan başka bir şey değildir.
(Âl-i İmran,3/185)
Allah’ın rahmetine gelince,işte o herkesi kuşatacak şekilde geniştir.Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:De ki:Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin!Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.Şüphesiz ki O,çok bağışlayan,çok esirgeyendir. [Zümer,39/53]
Kitap ortaya konmuştur:Suçluların,ondan yazılı olandan korkmuş olduklarını görürsün.’Vay halimize! nasıl kitapmış! Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın yaptıklarımızın hepsini sayıp dökmüş!’derler. Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır.Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. [Kehf,18/48]
Enes’ten Tirmizi rivayet ediyor.Enes demiş ki,Allah resulüne(s.a.v)Kevser nedir? diye sorulduğunda şöyle buyurdu: O cennette bir nehirdir.Allah onu bana verdi.Bunun suyu sütten beyaz ve baldan tatlıdır.Burada öyle kuşlar var ki,boyunları âdeta deveboynu gibidir. Hz ömer de, Bu sözünü ettiğin kuşlar,mutlaka semiz olan kuşlardır diye sorunca,Allah Resûlü(s.a.v)şöyle buyurur: Bunların etlerini yiyenler onlardan daha semizdir. TİRMİZİ
Resulüm!sana dağlar hakkında sorarlar.De ki:Rabbim onları ufalayıp savuracak.Böylece yerlerini dümdüz bomboş bırakacaktır.Orada ne bir iniş,ne de bir yokuş görebileceksin .(Tahâ,20/105-107)
Zayıf(temriz)rivayete göre Peygamber(s.a.v)Cebrail’e(s.a.v)demişki:Ey kardeşim Cebrail,benim ölümümden sonra yeryüzüne inecek misin? Cebrail de, Evet, ahir zamanda ineceğim,hem de dört kez ineceğim der.Peygamber(s.a
v), O inişlerde ne yapacaksın? diye sorar.Cebrail(s.a.v) şu cevabı verir: ilk inişimde hakimlerden adaleti kaldıracağım,ikinci inişimde ise,yeryüzünden bereketi kaldıracağım,sonra üçüncü inişimde erkeklerin kalplerinden şevkat duygusunu kaldıracağım,dördüncü inişimde de kadınlardan utanma hissini kaldıracağım.
Hicaz topraklarında bir ateş çıkmadıkça kıyamet kopmayacaktır.Öyle ki ortaya çıkan bu ateş ta Basra’da bulunan develerin boyunlarını ve yollarını Aydınlatacaktır .Müslüm Fiten,H.2902 .
Her insan amelini veya kaderini boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde ,açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarıriz ve kendisine kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter deriz.

İsra süresi / 13 ve 14 ayet

İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ,,babasından , eşinden ve cocuklarindan kaçar. O gün , herkesin kendine yetim artacak bir derdi vardır.

Abese süresi / 34 ve 37 . Ayetler

Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb’i: ‘Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız?’ der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir.
Her insan amelini veya kaderini boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde ,açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarıriz ve kendisine kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter deriz.

İsra süresi / 13 ve 14 ayet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir