Jack London kitaplarından Deniz Kurdu – Kısaltılmış Metin kitap alıntıları sizlerle…
Deniz Kurdu – Kısaltılmış Metin Kitap Alıntıları
“Bilinmeyeni ancak bilinenle ölçebiliriz ”
“Daha her şeyin başındayız yalnızca başında.”
Sanki kendimin dışında durmuş da kuşkuyla kendime bakıyor gibiydim.
Öyleyse neden hareket etmeli, hareket etmek yaşamaksa? Hareket etmeseydik ve mayanın bir parçası olmasaydık umutsuzluk olmazdı. Ama yaşamak ve hareket etmek istiyoruz, bunun için bir nedenimiz olmasa da. Çünkü yaşamın doğası yaşamak ve hareket etmek, yaşamayı ve hareket etmeyi istemektir. Eğer bunun için olmasaydı, yaşam ölü olurdu.
Öyleyse bilinci gördün. Canlı olan yaşamın bilincini okudun ama yine de ötesi, yaşamın sonsuzluğu diye bir şey yok.
“Bütün bunlar neydi? İnsan ruhlarının böylesine nedensiz yere mahvedilmesine izin veren yaşamın görkemi neredeydi? Ucuz ve aşağılık bir şeydi sonuçta bu yaşam ve ne kadar çabuk sona ererse o kadar iyiydi. Tümüyle sona ersindi!”
“ geçmişin büyük sefillikleriyle geleceğin büyük sefillikleri arasına sıkışmış daha az sefilce bir dönemdi.”
“ sanki bütün yaşamları boyunca mikrop kapar gibi zulüm ve kötülük kapmışlar ve yaşarken sevilmedikleri gibi sonunda da sevgisiz ölüyorlar.”
“Çile çekmek için doğmuşum ben.”
“Hiçbir şey yoluna giremez. Yarın Birleşik Devletler’in başkanı olsaydım bu benim küçükken boş olan midemi nasıl doldururdu ki?”
“Yaşamın kendisi tatminsizliktir, ama ölümün yolunu gözlemek bundan daha büyük bir tatminsizlik.”
“Ve yaşama kafa yormayı bir yana bıraktığı için de çok daha mutludur. Hakkında düşünemeyecek kadar yaşamakla meşgul. Benim hatam ise bir kere kitapların kapağını açmış olmak.”
“Ahlaksız değildi, ama ahlak kavramından da yoksundu.”
Yaşama kafa yormayı bir yana bıraktığı için de çok daha mutludur. Hakkında düşünmeyecek kadar yaşamakta meşgul. Benim hatam ise bir kere kitapların kapağını açmış olmak.
“Denizde hareket ne denli bolsa dünyada da o kadar zalimlik vardır.”
“Siz neye inanıyorsunuz, o zaman?..”
“Yaşamın kargaşa olduğuna inanıyorum ”
“bugünlerde insanlar öyle bir hale geldiler ki artık yaşama kapasiteleri sahip oldukları paraya göre belirleniyor.”
Bir toplumun kapıldığı panik, insanın yalnız başınayken kapıldığı panik kadar korkunç değildir.
“Yaşam ucuz ve bayağı, canavarca ve anlaşılmaz bir şey ”
“Küfürler ve her türlü ağzı bozukluk bana her zaman itici gelmişti.”
Burası öyle bir dünya ki, Ancak güçlüler ayakta kalabilirdi .Güçsüzler ve beceriksizler ezilmeye mâhkumdur.
Ünlü bir filozof ne demiş bilir misin ? İnsan önce kendi çıkarı için , sonra ailesinin çıkarı için, ondan sonra da insanlığın çıkarı için çalışmalıdır.
Kim güçlüyse o kazanır . Zayıflık ise acı verir
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Burada bile kadınlardan , günahım olan yaşayan tüm kadınlardan uzakta kutsanmışım ve suçum kusursuz.
Aşçıbaşına gelince, elini çabuk tutmazsa alnının tam ortasından vur onu.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
İnsan ruhlarının böylesine nedensiz yere mahvedilmesine izin veren yaşamın görkemi neredeydi?
Dünyayı böyle bir canavardan kurtarmak eylemlerin en ahlaklısı sayılırdı.
Kim benim için herhangi bir şey yaptı,hı?
Benim hiçbir zaman şansım olmadı , bir nebze bile!
Eğer gerekirse doğru uğruna canını verir, kendine sadık kalır ve ruhunu satmazdı
Yaşayanlar arasındaki herkes için umut vardır. Evet sağ köpek ölü aslandan iyidir.
Üstelik insanların içleri kötülük doludur; yaşadıkları sürece içlerinde delilik vardır
Yaşamın kendisi tatminsizliktir, ama ölümün yolunu gözlemek bundan daha büyük bir tatminsizlik
Yaşamın tek değerinin kendisine biçtiği değer olduğunu biliyor musun ?
Ama İnsan yaşamını bir maskaralığa çeviren siz, ona hiç mi değer vermiyorsunuz?
Yaşamda en iyi ve en parlak denebilecek ne varsa hepsini yok edeceğe benziyordum.
Herkesin başına aynı şey geliyor. Doğrunun, iyinin, kötünün, temizin,kirlinin, kurban sunanla sunmayanın başına gelen şey aynı.
İnsan bir başkasına karşı yalnış yapamaz.Yalnızca kendisine yalnış yapabilir.
Zamanla azıcık kendi ayaklarının üstünde durmayı, hatta birazcıkta yürümeyi öğrenebilirsin
Çalışmanın bu kadar korkunç bir şey olabileceğini hayal etmemiştim hiç
Ölüm benim için hep bir törensellik ve ağırbaşlılıkla özdeşlemişti.
Yaşamak istiyorlardı, kapana kısılmış fare gibi çaresizdiler ve çığlık atıyorlardı…
Ruhun ölümsüzlüğüne inanır mısın?
O benim adamım, eğer istersem ondan çorba yapar içerim.
Dilerim ki bu hayatta hiçbir zaman böylesi bir şeye alışmak zorunda kalmazsınız.
Ve her şeyden önce mutluluk, yaşamın ücretidir. Mutluluk olmazsa yaşam değersiz bir hareket olur.
Bundan böyle emekçi insanların yaşamlarını takdir edeceğim. Çalışmanın bu kadar korkunç bir şey olduğunu hayal etmemiştim hiç.
Yaşamın kendisi tatminsizliktir, ama ölümün yolunu gözlemek bundan daha büyük bir tatminsizlik.
Ve yaşama kafa yormayı bıraktığı için de çok daha mutludur.Hakkında düşünemeyecek kadar yaşamakla meşgul. Benim hatam ise bir kere kitapların kapağını açmış olmak.
Bugünlerde insanlar öyle bir hale geldiler ki artık yaşama kapasiteleri sahip oldukları paraya göre belirleniyor.
Hizmet etmek boğulmaktı onun için. Huzurlu bir köleliğin mutluluğundansa özgürlük içinde sıkıntı çekmeyi yeğlerdi.
Bir şeyi hissetmeye başlamıştım, o da bir daha asla eski adam olamayacağımdı.
Kalabalığın içindeyken yaşadığımız, bir tür toplu endişenin parçası olan panik, insanın tek başınayken yaşadığından daha korkunç değildir.
Yazgıya boyun eğmiş, onunla el ele yürüyor
Her şey olup bitti, hem de kavranılamayacak bir çabuklukla.
Terbiyenin gözünü seveyim! Bunun anlamından bile haberleri yok!
O etten kabrin içinde bir yerlerde, adamın ruhu yaşamayı sürdürüyordu. Yaşayan bir çamurdan örülü duvarların arasında, tanıdığımız o keskin zekâ yanıp tutuşuyordu ama sessizlik ve karanlık içinde yanmayı sürdürüyordu.
Sen güçsüzsün. Geleneksel ahlak anlayışın senden güçlü. Tanıdığın ve hakkında bir şeyler okuduğun insanlar arasında inanılan görüşlerin tutsağısın sen.
Kitapların ve okumuş insanların dünyası oldukça belirsiz, gerçeklikten çok bir düşün anısı gibi.
İnsan bir şeyi arzuladığı için yapar. Pek çok arzusu vardır. Acıdan kaçınmayı ya da zevke dalmayı arzulayabilir. Ama her ne yaparsa yapsın onu arzuladığı için yapar.
Sanki kendimin dışında durmuş da kuşkuyla kendime bakıyor gibiydim.
Yaşamın kendisi, memnunluk verici bir şey değil. Ama ölümü beklemek, daha beter.
Yaşayanlar, öleceklerini bilirler. Ama ölüler hiçbir şey bilmezler. Kazanacakları bir şey de yoktur. Çünkü onların anıları da unutulmuştur.
Tüm yaşayanlara katılan insan için umut vardır. Çünkü yaşan bir köpek, ölü bir aslandan daha iyidir.
Zaten bu gemide insanlar yakınmadan, hiçbir sevgi beklemeden tek başlarına acı çekiyorlardı.
Sağ köpek, ölü aslandan iyidir!
Gözümü kan bürüdüğünün farkına vardığımda korktum ve zihnimde şu düşünce çaktı: Çevremdeki zalimlik bana da mı bulaşıyordu?
Burada biraz dil bilgisi sorunu var galiba, dedi. Para senin değil benim.
Bu bir dil bilgisi sorunu değil, ahlak bilgisi sorunu, diye yanıtladım.
Bir süre dalıp gitti. Sonra da, Bu gemide `ahlak bilgisi` sözünün senden ve benden başka bilen var mıdır acaba? dedi.
Paranın sizin olduğu bir gerçek, efendim, dedim. Fakat benim olması doğru.
Hiç de değil. Doğru olan güçtür. Kim güçlüyse o kazanır. Zayıflık ise acı verir.
Bu bir dil bilgisi sorunu değil, ahlak bilgisi sorunu, diye yanıtladım.
Bir süre dalıp gitti. Sonra da, Bu gemide `ahlak bilgisi` sözünün senden ve benden başka bilen var mıdır acaba? dedi.
Paranın sizin olduğu bir gerçek, efendim, dedim. Fakat benim olması doğru.
Hiç de değil. Doğru olan güçtür. Kim güçlüyse o kazanır. Zayıflık ise acı verir.
Benden hoşlanmıyorsunuz çünkü ben adam gibi adamım.
Sanki bütün yaşamları boyunca mikrop kapar gibi zulüm ve kötülük kapmışlar ve yaşarken sevilmedikleri gibi sonunda da sevgisiz ölüyorlar.
Ve aslına bakarsanız, zevk de yaşamak karşısında kazanılan ücret. Zevk almadan yaşamak değersiz bir eylem.
Yaşamak için ter dökmek ve ücretini alamamak ölümden de beter. En fazla zevki alan en çok yaşar.
Yaşamak için ter dökmek ve ücretini alamamak ölümden de beter. En fazla zevki alan en çok yaşar.
Benim hiçbir zaman şansım olmadı, bir nebze bile! Beni okula yollayacak kimse mi vardı ya da aç karnıma iki lokma ekmek koyacak birisi mi ya da küçükken kanlı burnumu benim için silecek birisi? Kim benim için herhangi bir şey yaptı, hı? Kim, sorarım, kim?