İçeriğe geç

The Odyssey Kitap Alıntıları – Homeros

Homeros kitaplarından The Odyssey kitap alıntıları sizlerle…

The Odyssey Kitap Alıntıları

Gerçi hepimizin payıdır ölüm,
Ama yine de insan acıya dayanabilir,
gündüzleri kaygılı gönülle ağlayıp uyuyabilse geceleri,
çünkü uyku bir örttü mu göz kapaklarını insanın
unutturur iyiyi de, kötüyü de, her şeyi.
Ne diye insanlar tanrılardan bilir birçok şeyi!
Sanırlar bütün belalar bizden gelir,
oysa kaderin dışında acı yığar başlarına
kendi kendileri, kendi taşkınlıkları,
İyilik çok daha üstündür kötülükten.
Yakarıyorduk tanrıya, bir belirti göstersin diye.
Zordur bir sürü insana karşı koyması bir tek insanın,
ne kadar yiğit olursa olsun, yenerler onu.
Kalmak isterse ağırla, gitmek isterse bırak gitsin.
[ ]Biz yeryüzündeki insan soyları
kolay kapatırırız öfkeye kendimizi.
Oysa bir tanrı uykuda da kötü düşler gönderir bana:
Bu geceki düşümde onu yanımda yatar gördüm,
tıpkı sefere çıktığı günkü gibiydi,
sevinçle doldu yüreğim, gerçek sandım düşü.
yola getirmek için şu bir avuç adamı
bir tek laf söylemezsiniz, bir tek,
oysa siz çok kalabalıksınız onlardan.
Ne adı sanı kaldı, ne izi,
acılar, hıçkırıklar bıraktı bana
Kendi evine biri gelip tuz bile istese eminim vermeyeceksin, sen ki şimdi başkasının sofrasında otururken ve önünde her şey bol bol varken bir lokma ekmek vermeye elin varmıyor.
Ne yazık! Ne yazık! Senin gönlün yüzün gibi değilmiş!
Acı günleri düşünmekten sevinci unutmuş yürekleriniz
Kötü işten hicbir zaman hayır bekleme,yetişir hızlı koşana ağır giden,
Tanrı kimine güzellik vermemiştir ama
Bakarsin bir konuşur,bütün gozler ona döner,ölçülü sözleriyle svdirir kendini halka,bakarlar ona her gectiği yerde tanrı gibi.
Kimi de güzellikten yana tanrılara benzer ama,bir konuşmasi vardır,berbat mı berbat.
Sen de öylesin işte,bir tanri gibi güzel,akildan yanaysa,fukara mı fukara.
Kötü işten hicbir zaman hayır bekleme,yetişir hızlı koşana ağır giden,
El toprağının en zengin sarayında yaşasa bile yine uzaklarda özler durur insan baba evini
Boşuna laf etmekse hiç iyi şey değil.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Biz yeryüzündeki insan soyları kolay kaptırırız kendimizi öfkeye
Ama bırakın şimdi derdi merdi, karnımı doyurayım, daha aşağılık bir şey yok bu karından, yüreğimiz yas ve üzüntüyle dolu olunca bile buyurur bize, hatırlatır durur boyna kendini. Bakmaz sızlamasına yüreğimin, buyruklar verir, haydi ye iç, der, bütün dertlerimi unutup doyurmam gerekir onu, bütün çektiklerimi unutturur bana, yalnız beni doyur, der, doyur beni
Neler geldi benim başıma, neler!
Daha da neler gelecek kimbilir!
Kötülük nedir bilmez benim aklım,
göğsümdeki yürek demirden değil,
göğsümdeki yürek yumuşacık.
boyuna gözyaşı akıyordu gözlerinden,
tüketiyordu tatlı ömrünü
Çok kıskançsınız tanrılar, yazık size!
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Geri dönmektir kaderi onun,
bir daha görmek sevdiklerini, yüksek çatılı evini.
Ağladım oturup kumsalın üstüne,
ne yaşamak istiyordu artık canım
ne de görmek güneş ışığını.
Nice zamandır tutulup kalmışım bu adada,
çıkmanın yolunu bulamadım bir türlü,
öyle daralır ki göğsümde yüreğim
Yanıp kül olmuş bir şatodan başka bir şey bırakmayın ölüme.
Tanrılar istemeden doğmuş büyümüş değilsin ya
El toprağının en zengin sarayında yaşasa bile
Yine uzaklarda özler durur insan baba evini.
Az şey mi barış içinde yaşaması bütün halkın?
Tanrılar istemişler de dokumuşlar yıkımı insanlara, gelecek kuşaklara destan konusu olsun diye.
Kötü şeydir arka olmak kötü kişiye.
Biz yeryüzündeki insan soyları kolay kaptırırız öfkeye kendimizi.
Daha aşağılık bir şey yok bu karından, yüreğimiz yas ve üzüntüyle dolu olunca bile buyurur bize, hatırlatır durur boyuna kendini. Bakmaz sızlamasına yüreğimin, buyruklar verir haydi ye, iç der.
Gemiler kanat kadar , düşünce kadar hızlıdır.
Otururuz biz çok uzak kıyılarda, en ucunda çok dalgalı denizin.
Erkekle kadının bir çatı altında anlaşması kadar güzel, tatlı ne var? Çatlatır düşmanlarını, dostlarını sevindirir, kendileri de mutluluk içinde yaşar.
Yeryüzünde yürüyen ve soluk alan yaratıklar arasında insandan daha güçsüz bir yaratık beslemez toprak ana.
Tanrılar ona sağlığını ve mutluluğunu bağışlar,
o da, artık benim başıma hiçbir dert gelmez, der,
ama mutlu tanrılar ona acılardan pay verince de,
dayanamaz, nedir der, bu benim başıma gelen,
Kötülük nedir bilmez benim aklım,
Göğsümdeki yürek demirden değil,
Göğsümdeki yürek yumuşacık.
Tanrılar isteklerini boyuna hatırlatır dururlar.
bu sarayımda ağlamadığım gün yok,
hıçkırmak çok hoşuma gider yüreğimin,
ağlarım bedenim bitkin düşene dek.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir