Gail Honeyman kitaplarından Eleanor Oliphant is Completely Fine kitap alıntıları sizlerle…
Eleanor Oliphant is Completely Fine Kitap Alıntıları
Gördüğüm şeyler görülmemiş olamazlar.
Bu hayatta kalbini açtığın kadar mutlu olursun.
If someone asks you how you are, you are meant to say FINE.
Time only blunts the pain of loss. It doesn’t erase it.
There’s something very liberating about it; once you realize that you don’t need anyone, you can take care of yourself.
It often feels as if I’m not here, that I’m a figment of my own imagination.
“Güzel insanlar için üzüntü duyarım. Güzellik, ona sahip olduğunuz andan itibaren yok olmaya başlamış demektir, fânidir. Bu zor olmalı. Her zaman sizde güzellikten daha fazlası olduğunu ispat etmek, insanların yüzeyin altını görmesini, parıldayan gözleriniz ya da parlak saçlarınız için değil sizi siz olduğunuz için sevmelerini istemek.”
My life, I realized, had gone wrong. Very, very wrong. I wasn’t supposed to live like this. No one was supposed to live like this. The problem was that I simply didn’t know how to make it right. Mummy’s way was wrong, I knew that. But no one had ever shown me the right way to live a life, and although I’d tried my best over the years, I simply didn’t know how to make things better. I could not solve the puzzle of me.
Yapman gereken şey Eleanor, dedi, sorunlarla yüzleşmektir. Bununla ne demek istediğimi anladın mı?
Sanırım, diye fısıldadım.
Ben sana sadece gerekeni yapmaktan çekinmemen gerektiğini söylüyorum Eleanor. İç çekti. Hayat kararlar almaktan ibarettir canım. Ne istiyorsan onu yap, ne almak istiyorsan onu derhal kap. Son vermek istediğin şey her neyse, derhal son ver. Ve sonuçlarıyla yaşa.
Sanırım, diye fısıldadım.
Ben sana sadece gerekeni yapmaktan çekinmemen gerektiğini söylüyorum Eleanor. İç çekti. Hayat kararlar almaktan ibarettir canım. Ne istiyorsan onu yap, ne almak istiyorsan onu derhal kap. Son vermek istediğin şey her neyse, derhal son ver. Ve sonuçlarıyla yaşa.
Ben her güçlüğün altından kalkan bir kadınım. Eleanor Oliphant’ım. Başka hiç kimseye ihtiyacım yok; hayatımda büyük bir boşluk,özellikle benim bulmacamda eksik bir parça yok.
Zaman sadece kaybın acısını köreltir. Silmez.
All this death, all this suffering, happening to nice people, good people who’d done nothing to deserve it, and no one able to stop it
İster hayvan olsun ister insan olsun, dünyadaki hem en kolay hem de en zor şey koşulsuz sevgi.
Keder bizim sevgi için ödediğimiz bedeldir, derler. Ve bu bedel çok yüksektir.
Hayatın minik kesitleri bir araya gelip ne kadar küçük olurlarsa olsunlar, kendinizi bir boşluğu dolduran ufak bir insanlık parçası gibi hissetmenize yardımcı olurlar.
Güzel insanlar için üzüntü duyarım. Güzellik, ona sahip olduğunuz andan itibaren yok olmaya başlamış demektir, fanidir. Bu zor olmalı. Her zaman sizden güzellikten daha fazlası olduğunu ispat etmek, insanların yüzeyin altını görmesini, parıldayan gözleriniz ya da parlak saçlarınız için değil sizi siz olduğunuz için sevmelerini istemek.
Çoğu meslekte yaşlanmak, işinizde daha iyi olduğunuz anlamına gelir, kıdeminizden ve deneyiminizden dolayı saygı kazanırsınız. Eğer işiniz görünüşünüze bağlıysa bunun tersi doğrudur. Ne büyük sıkıntı! Diğer insanların nezaketsizliğini çekmek de zor olmalı. Bütün o kaba, daha az çekici insanlar güzelliğinizi kıskanır ve kin duyarlar.
Çoğu meslekte yaşlanmak, işinizde daha iyi olduğunuz anlamına gelir, kıdeminizden ve deneyiminizden dolayı saygı kazanırsınız. Eğer işiniz görünüşünüze bağlıysa bunun tersi doğrudur. Ne büyük sıkıntı! Diğer insanların nezaketsizliğini çekmek de zor olmalı. Bütün o kaba, daha az çekici insanlar güzelliğinizi kıskanır ve kin duyarlar.
Sanki insanları davet ettiğinde ve sekizde gelin dediğinde, her zaman birisi eğer her zaman sekizde gelirse bir kabus olur çünkü tam olarak hazır değilsindir. Üstüne başına bakmak, çöpleri atmak için falan her zaman ekstra zamana ihtiyacın olur. Birisi gerçekten zamanında gelirse, yani erken gelirse, bu oldukça pasif agresif bir his oluşturur.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
İsmimin bir insan sesi tarafından yüksek sesle söylendiğini duymak her zaman hoşuma gider.
Ne var Eleanor? Seni utandırıyor muyum? Ne kadar garip bir çocuksun! Hep öyleydin. Seni sevmesi zor, gerçekten. Seni sevmek çok zor.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Bir katilin odaklanmasıyla ve sade kararlılığıyla votkayı içtim ama düşüncelerim boğulamıyordu, boğulamayacaktı. Çirkin, şişmiş cesetler gibi, bütün soluk çirkinlikleriyle yüzeyde dolaşmaya devam ettiler.
Ve yavaş yavaş, ben ışıkların altında dururken, müzik adeta vücudumdan sekerken ve kalabalık, beni kaplayan yalnızlık tabakasına sızmayı başaramazken gerçeği fark etmeye başladım.
Artık her ne olursa olsun bir şey yapmam gerekiyordu. Hayatın içinden, üstünden, altından, etrafından dolaşarak gitmeye devam edemezdim. Dünyaya bir hayalet gibi musallat olarak yaşamaya devam edemezdim.
Bütün boş votka şişeleri görüş alanımda, bittiklerinde yere atıldılar. Birinin burayı bu durumda bulacağından endişe edip utanmam gerekiyor ama hiçbir şey hissetmiyorum. Eninde sonunda cesedim götürülecek ve her yer deterjanlarla temizlenecek sanırım. Bu daire tekrar kiraya verilecek. Umarım yeni kiracılar burada mutlu olurlar; yeni sakinler için duvarlarda, yerlerde ve pencerelerin etrafında bazı sevgi izleri bırakılır. Ben geride hiçbir şey bırakmadım. Hiç burada olmamışım gibi.
Neyin var Eleanor diye sordu endişeli bir ifadeyle. İyi misin?
Yüzümdeki yaşları sildim.
O müzik değildi Şey, bilmiyorum. Tam bir dehşetti Raymond! Dehşet!
Raymond kahkahalarla gülmeye başladı (çünkü elinde çok fazla malzeme vardı) ve iki büklüm olup nefessiz kalana kadar da gülmeye devam etti.
Ah Eleanor, dedi hırıltılı bir sesle. Grindcore hayranı olmadığını biliyordum! Sen ne bekliyordun ki? Tekrar kıkırdamaya başladı.
Yüzümdeki yaşları sildim.
O müzik değildi Şey, bilmiyorum. Tam bir dehşetti Raymond! Dehşet!
Raymond kahkahalarla gülmeye başladı (çünkü elinde çok fazla malzeme vardı) ve iki büklüm olup nefessiz kalana kadar da gülmeye devam etti.
Ah Eleanor, dedi hırıltılı bir sesle. Grindcore hayranı olmadığını biliyordum! Sen ne bekliyordun ki? Tekrar kıkırdamaya başladı.
Raymond bardan kendisi için büyük bir plastik bardakta bira ve sormadığı halde benim için de daha soluk renkte bir şeyle geri döndü.
Ne? Elma şarabı mı? diye bağırdım gürültünün içinde. Ama Raymond. Ben elma şarabı içmem ki!
Magners’in ne olduğunu sanıyordun üşütük seni? dedi dirseğiyle beni nazikçe dürterek.
Ne? Elma şarabı mı? diye bağırdım gürültünün içinde. Ama Raymond. Ben elma şarabı içmem ki!
Magners’in ne olduğunu sanıyordun üşütük seni? dedi dirseğiyle beni nazikçe dürterek.
Keder bizim sevgi için ödediğimiz bedeldir, derler. Ve bu bedel çok yüksektir.
Yeni şeyler denemek ve açık görüşlü olmak iyi bir şey olsa da aynı zamanda aslında olduğun kişiye sadık kalmak da önemliydi.
Biraz temiz hava almak için çıktım, dedi en ufak bir alay iması olmadan. Şampanya içmemem lazım, beni fena çarpıyor.
Ben de bir şekilde altüst olduğumu fark ettim.
Ben de bir şekilde altüst olduğumu fark ettim.
En iyisi kendi kendinize göz kulak olmaktır. Ne kadar çok zorlarsanız zorlayın diğer insanları koruyamazsınız. Denersiniz ama başarısız olursunuz ve dünyanız üzerinize çöker, sizi yakıp küle dönüştürür.
Raymond otobüs durağının nerede olduğunu göstermek için benimle yolun sonuna kadar geldi. Pazar olduğu için büyük ihtimalle biraz bekleyeceğimi söyledi. Omuz silktim; beklemeye alışıktım ve hayat bana sabırlı bir insan olmayı öğretmişti.
Kalbimde de yüzümdekiler kadar büyük, beni çirkinleştiren yara izleri var. Onların orada olduklarını biliyorum. Umarım biraz yaralanmamış dokular kalır; sevginin gelip gidebileceği bir parça. Umarım.
Gözlerimi kapattım. Göz kapakları gerçekten sadece tenden perdelerdir. Gözlerin aslında her zaman açık, her zaman bakıyor. Onları kapattığında dünyaya boş boş bakmaktan çok, iç göz kapağının ince, damarlı derisini izliyorsun. Bu rahatlatıcı bir düşünce değil.
Hatta bunu uzun zaman düşünürsem, büyük ihtimalle bakmayı durdurmak, her zaman görme eziyetinden kurtulmak için kendi gözlerimi oyup çıkarmak isteyebilirim. Gördüğüm şeyler görülmemiş olamazlar. Yaptığım şeyler yapılmamış olamazlar.
Hatta bunu uzun zaman düşünürsem, büyük ihtimalle bakmayı durdurmak, her zaman görme eziyetinden kurtulmak için kendi gözlerimi oyup çıkarmak isteyebilirim. Gördüğüm şeyler görülmemiş olamazlar. Yaptığım şeyler yapılmamış olamazlar.
Gecenin en karanlık saatlerinde her şey en kötü görünür.
Sesini duyar duymaz, o tanıdık, ürpertici korkuyu hissetmiştim. Haberimi paylaşmayı, bir köpek gibi, vurulan av kuşunu getirip ayaklarının dibine bırakmayı dört gözle bekliyordum. Kuşu acımasız bir sükûnetle alıp parçalayacağı düşüncesinden bir türlü kurtulamıyordum.
Bugünlerde ise yalnızlık, yeni kanserdir. Kendi başınıza gizli bir şekilde açtığınız, yüz kızartıcı, utanç verici bir şeydir bu. Korku veren, dermansız bir şey. O kadar korkunçtur ki ondan bahsetmeye cüret etmezsiniz. Diğer insanlar da benzer bir dehşetin başlarına gelmesinden korktukları için bu kelimenin yüksek sesle söylendiğini duymak istemezler.
Hayatımı tek başıma idare etmekten her zaman büyük gurur duyarım. Ben her güçlüğün altından kalkan bir kadınım. Eleanor Oliphant’ım. Başka hiç kimseye ihtiyacım yok; hayatımda büyük bir boşluk, özellikle benim bulmacamda eksik bir parça yok.
Güzel insanlar için üzüntü duyarım. Güzellik, ona sahip olduğunuz andan itibaren yok olmaya başlamış demektir, fânidir. Bu zor olmalı. Her zaman sizde güzellikten daha fazlası olduğunu ispat etmek, insanların yüzeyin altını görmesini, parıldayan gözleriniz ya da parlak saçlarınız için değil sizi siz olduğunuz için sevmelerini istemek.
Şimdi bu gezici kan ve kemik torbasını bir gün birinin sevebileceğini düşünebilmem hayal gücümün ötesinde.
“Deli olabileceğinizi düşünmek bile bir delilik işareti miydi?”
“Hem ışık hem alevdi, parıl parıl yanıyordu. Ona temas eden her şey değişecekti.”
Beklemeye alışıktım ve hayat bana sabırlı bir insan olmayı öğretmişti. ”
O deli değildi. Sadece çorap giymemişti.
Böyle yaşamamalıydım. Hiç kimse böyle yaşamamalıydı. Sorun ise nasıl düzelteceğimi bilmememdi. Annemin tarzı yanlıştı, bunu biliyordum. Ama şimdiye kadar hiç kimse bana hayatı doğru yasama yolunu göstermemişti ve yıllar içinde elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışsam da hayatı nasıl daha iyi hale getireceğimi bilmiyordum. Kendi bulmacamı çözemiyordum.
Tek başına olmaya bir kere alıştınız mı, bu normal hale gelir. Benim için de aynen böyle olmuştu.
Zaman sadece kaybın acısını köreltir. Silmez.
Yeni şeyler denemek ve açık görüşlü olmak iyi bir şey olsa da aynı zamanda aslında olduğun kişiye sadık kalmak da önemliydi.
‘’Bazen öneriler getirip yardım etmeye çalıştığınızda yanlış anlaşılabilirdiniz.’’
‘’Bu günlerde duyduğumuz tek şey her şeyin hızlıca kötüye gittiği, herkesin pedofil ya da düzenbaz olduğu Ama bu doğru değil. Dünyanın tıpkı sızın gibi, muhtaç birisine yardım edecek kadar hayırsever, sıradan, düzgün insanlarla dolu olduğunu unutuyorsunuz.’’
‘’Yüzümün sirk ucubelerininkine benzeyen yanıyla, yani yaralı tarafımla yaşamak bile yangında ölmekten daha iyiydi. Yanıp kül olmamıştım. Küçük bir Zümrüdüanka kuşu gibi alevlerin içinden çıkmıştım. Parmaklarımı yara dokusu üzerinde dolaştırıp çizgileri okşadım. Yanmadım anneciğim, diye düşündüm. Alevlerin içinden geçtim ve yaşadım.
Kalbimde de yüzümdekiler kadar büyük, beni çirkinleştiren yara izleri var. Onların orada olduklarını biliyorum. Umarım biraz yaralanmamış dokular kalır; sevginin gelip gidebileceği bir parça. Umarım.’’
‘’Sessizlik ve yalnızlık üzerime çöküp beni sardığında, beni ezdiğinde, içimi buz gibi oyup deldiğinde, sadece yaşamın ispatı için olsa bile bazen yüksek sesle konuşma ihtiyacını hissederim.’’
‘’Güzel insanlar için üzüntü duyarım. Güzellik, ona sahip olduğunuz andan itibaren yok olmaya başlamış demektir, fânidir. Bu zor olmalı. Her zaman sizde güzellikten daha fazlası oldu- ğunu ispat etmek, însanların yüzeyin altını görmesini, parıldayan gözleriniz ya da parlak saçlarınız için değil sizi siz olduğunuz için sevmelerini istemek.’’
‘’Insanlar, taksi şöförleri, diş doktorları ne iş yaptığımı sorduğunda onlara bir ofiste çalıştığımı söylerim. Neredeyse dokuz yıl oldu, hiç kimse nasıl bir ofiste çalıştığımı yada orada ne iş yaptığımı sormadı. Bunun nedeni, benim bir ofis çalışanı kalıbına mükemmel bir şekilde uymam mı yoksa bir ofiste çalışıyorum ifadesini duyup boşlukları kendileri doldurmaları (fotokopi çekiyor, klavyede bir şeyler yazıyor) mı, karar veremiyorum.’’
Bunun olmasını dün gece beklemiyordum, hem de hiç. Bu yüzden beni çok daha sert etkiledi. Ben her şeyi düzgün bir şekilde planlamaktan, önceden hazırlanmaktan ve organize olmaktan hoşlanan birisiyim. Bu ise apansızın oldu. Sanki yüzüme tokat, mideme bir yumruk yemiş, yanma hissetmiştim.
Bugünlerde ise yalnızlık, yeni kanserdir. Kendi başınıza gizli bir şekilde açtığınız, yüz kızartıcı, utanç verici bir şeydir bu. Korku veren, dermansız bir şey. O kadar korkunçtur ki ondan bahsetmeye cüret etmezsiniz. Diğer insanlar da benzer bir dehşetin başlarına gelmesinden korktukları için bu kelimenin yüksek sesle söylendiğini duymak istemezler.
Gözlerimi kapattım. Göz kapakları gerçekten sadece tenden perdelerdir. Gözlerin aslında her zaman açık, her zaman bakıyor. Onları kapattığında dünyaya boş boş bakmaktan çok, iç göz kapağının ince, damarlı derisini izliyorsun. Bu rahatlatıcı bir düşünce değil.
Güzel insanlar için üzüntü duyarım.güzellik ona sahip olduğunuzdan itibaren yok olmaya başlamış demektir, fanidir. Bu zor olmalı.
Beni pas geçin lütfen, yolunuza devam edin, burada görecek hiçbir şey yok.
“Çağrı merkezlerine bayılırım; bütün o farklı aksanları duymak ve konuştuğunuz kişi hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışmak her zaman çok ilginçtir. En güzel tarafı da en sonunda, bugün size yardım etmek için yapabileceğim bir şey var mı Eleanor, diye sormaları ve benim, hayır teşekkür ederim, sorunlarımı tamamen ve kapsamlı bir şekilde çözdünüz, diye karşılık vermemdir. İsmimin bir insan sesi tarafından yüksek sesle söylendiğini duymak her zaman hoşuma gider.”
“ Çok kısa bir süre sigara içmeyi düşündüm, diye kabul ettim, ama başlamadan önce işim bütün boyutlarını iyice araştırdım ve sonuçta sigara içmek bana uygulanabilir ya da mantıklı bir zaman geçirme yoluymuş gibi görünmedi. Finansal olarak da zararlı, dedim.”
“Güzel insanlar için üzüntü duyarım. Güzellik, ona sahip olduğunuz andan itibaren yok olmaya başlamış demektir, fânidir. Bu zor olmalı. Her zaman sizde güzellikten daha fazlası olduğunu ispat etmek, insanların yüzeyin altını görmesini, parıldayan gözleriniz ya da parlak saçlarınız için değil sizi siz olduğunuz için sevmelerini istemek.”
“O an bir kaşıktan akan ağır, altın rengi bir bal damlası gibi askıda kaldı.”
“Şifrem? Tabii ki o aklımdaydı. Üç kelime, ‘Ignis aurum probat’ Altın ateşle sınanır. Bu sözün devamı şöyleydi: Ve sıkıntı cesaretle sınanır. Ne kadar da doğru. Güçlü bir şifre, hem de çok güçlü.”
“Hem ışık hem alevdi, parıl parıl yanıyordu. Ona temas eden her şey değişecekti.”
Birini bekletmenin, geç kalmanın fevkalade kabaca olduğunu düşünüyorum. Bu büyük bir saygısızlıktır, kendinizi ve kendi zamanınızı diğer kişininkinden çok daha değerli gördüğünüzü ima eder.
Kaderin oyunları çoğunlukla insan anlayışının ötesindedir ve belki burada devreye giren, bizi koşulların olasılıksızlığında başka birisinin yoluna atan daha büyük güçler vardır.