Jodi Picoult kitaplarından Ayrılık Vakti kitap alıntıları sizlerle…
Ayrılık Vakti Kitap Alıntıları
Sevdiğin ve kaybettiğin birini düşünürsen, zaten onunla olursun. Gerisi sadece ayrıntıdır.
Ne kadar çabalarsak çabalayalım, ne kadar istersek isteyelim Bazı hikayelerin mutlu sonu yoktur işte.
Ne kadar çabalarsak çabalayalım, ne kadar istersek isteyelim bazı hikayelerin mutlu sonu yoktur işte.
Bence hüzün cidden kötü bir öksürük gibi. Asla geçmiyor. Etrafını başka şeylerle çevirebilirsin; üstünü bir şeyle örtebilirsin; odanın bir köşesine itebilirsin, ama sonunda onunla yaşamayı öğrenmek zorundasın.
Sevdiğin ve kaybettiğin birini düşünürsen, zaten onunla olursun.
Gerisi sadece ayrıntıdır.
Gerisi sadece ayrıntıdır.
Birini arkanda bırakman, onu terk ettiğin anlamına gelmez. Beni göremediğinde bile içinden benim hala orada olduğunu biliyordun. Ben de seni göremediğimde bunu bileceğim.
Bu kadar basit olabilir miydi? Sevgi, gösterişli hareketler eşliğinde tumturaklı sözlerle bezeli yalan vaatler değil de, basit bir affetme olabilir miydi?
Kararlılık tıpkı porselen gibi bir şeydir, öyle değil mi? Sen istediğin kadar niyetlenmiş ol, en ufak bir çatlak görüldüğü an paramparça olman an meselesidir.
İnsanlar bunun ne kadar zor olduğunu anlayamıyor. Müşterilerim bana Jack amcaları veya sevgili büyükanneleri ile konuşmaya geldiklerinde tek odaklandıkları hayattayken ona söyleyemediklerini söyleme fırsatı bulmuş olmaları. Ama bir kapıyı açtığın zaman, kapatmasını da bileceksin. Merhaba diyebilirsin ama sonunda hoşça kal da demek zorundasın.
İşte merakın sonu budur. Dünyanın en büyük zehirli atık çöplüğünün üzerinde yaşayabilirsin ama altta ne varmış diye bahçeni kazmazsan, tek bildiğin çimenlerin yeşil ve bahçenin bakımlı olduğudur.
Ruh rehberlerim, evrenin bizden iki şey istediğini söylemişlerdi: Kendine ya da başkasına kasten zarar verme ve mutlu ol. İnsanların bunu olması gerekenden daha karmaşık hale getirdiğini söylemişlerdi bana.
Bir insan ilk bakışta birbirini çürütecekmiş gibi görünen iki düşünceye birden tutkuyla bağlı olabilir miydi?
Yokluğunda öğretti. Seni tamamen hayal kırıklığına uğratmış bir insandan neler öğrenebileceğini bilsen çok şaşırırdın.
Evren seni çağırdığında bunu erteleyemezsin. Dönüp dolaşıp bu kıza gelmemin bir sebebi var. Ya onun çekim gücünden kaynaklanıyor ya da benim önünde sonunda içine çekileceğim bir tahliye deliği olmasından.
Botswana’da büyükanneler torunlarına bir yere çabuk varmak istiyorlarsa tek başlarına gitmelerini öğütler. Ama uzaklara gitmek istiyorsan, hep birlikte gitmelisin derler.
(Hızlı gitmek istiyorsan, yalnız git… Ama eğer uzağa gitmek istiyorsan, işte o zaman insanlarla birlikte ol.
Afrika Atasözü)
(Hızlı gitmek istiyorsan, yalnız git… Ama eğer uzağa gitmek istiyorsan, işte o zaman insanlarla birlikte ol.
Afrika Atasözü)
Eski bir laf vardır ya hani; eğer kimse seni dinlemiyorsa, konuşuyorum diyebilir misin?
Fakat şu kadarını biliyordum ki yaşamanın iki yolu vardır: Jenna’nın yaptığı gibi elindekine tutkuyla sarılıp bunun kaybetmemeye çalışmak; ya da benim yaptığım gibi, onlar seni terk etmeden evvel senin için önemli olan her şeyden ve herkesten uzaklaşmak. Her iki durumda da hayal kırıklığına uğramak kaçınılmazdır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kendi gerçekliğinin sizinkiyle aynı olmadığını hiçbir şekilde anlayamayan birini suçlayamazdınız.
Fillerin kişilikleri en az insanlarınki kadar benzersizdir ve nasıl ki rastgele iki insanın yakın arkadaş olmasını bekleyemezsiniz, iki filin de sırf fil oldukları için aralarında bir bağ oluşmasını bekleyemezsiniz.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Gerçek bir dost sizinle yağmurda çamurda, karda kışta yüzlerce kilometre yürüyendir.
Kırılan bir kalpten çıkan ses çok korkunç ve çirkindi. Duyduğum acı ise adeta bir çağlayan gibiydi
•
Ayrılık Vakti ? Jodi Picoult
•
Ayrılık Vakti ? Jodi Picoult
Sanki benim yapıldığım kumaşta bir yırtık vardı ve o da bunu yamamak için uygun olan tek renkti
Belki de büyümek sahip olmadıklarına değil, olduklarına odaklanmaktır.
Bir insan ilk bakışta birbirini çürütecekmiş gibi görünen iki düşünceye birden tutkuyla bağlı olabilir miydi?
Belki de büyümek sahip olmadıklarına değil , olduklarına odaklanmaktı.
Sizden nefret edenlerle muhatap olmak, kırılmış bir yumurtanın parçalarını birleştirmeye çalışmak gibiydi. Ne manası vardı?
‘Sevdiğin ve kaybettiğin birini düşünürsen, zaten onunla olursun. Gerisi sadece ayrıntıdır.’
‘Bu kadar basit olabilir miydi? Sevgi, gösterişli hareketler eşliğinde tumturaklı sözlerle bezeli yalan vaatler değil de, basit bir affetme olabilir miydi?’
‘Çocuklar, bir annenin yaşamının çapalarıdır.’
‘Bence hüzün cidden kötü bir öksürük gibi. Asla geçmiyor. Etrafını başka şeylerle çevirebilirsin; üstünü bir şeyle örtebilirsin; odanın bir köşesine itebilirsin, ama sonunda onunla yaşamayı öğrenmek zorundasın.’
‘Bir fil, yavrunuzu kaybettiğinizde acı çektiğinizi anlıyor görünüyordu.’
‘Acaba yaşlandıkça insanları tutkuyla özlemez mi oluyordu insan? Belki de büyümek sahip olmadıklarına değil, olduklarına odaklanmaktı.’
‘İnsanın hayatı tamamen berbat gittiğinde, bazen baştan başlamak daha kolay olabiliyor.’
İnsan bir kere terk edildi mi bunun yine olmasını bekliyor hep. Sonunda insanlarla sizin için önemli birileri haline gelmelerine izin verecek kadar yakınlaşmaz oluyorsunuz çünkü böyle bir durumda sizin dünyanızdan ne ara çıkıp gittiklerini anlamıyorsunuz.
bazen dünyada bir fark yaratmak için her türlü girişimde bulunabilirsiniz ama bunun iğneyle kuyu kazmaya çalışmaktan bir farkı yoktur.
‘Kendi gerçekliğinin sizinkiyle aynı olmadığını hiçbir şekilde anlayamayan birini suçlayamazdınız.’
‘Ne kadar çabalarsak çabalayalım, ne kadar istersek isteyelim bazı hikayelerin mutlu sonu yoktur işte.’
‘Bazen dünyada bir fark yaratmak için her türlü girişimde bulunabilirsiniz ama bunun iğneyle kuyu kazmaya çalışmaktan bir farkı yoktur.’
Acaba yaşlandıkça insanları tutkuyla özlemez mi oluyordu insan? Belki de büyümek sahip olmadıklarına değil, olduklarına odaklanmaktı.
Dünyanın en büyük zehirli atık çöplüğünün üzerinde yaşayabilirsin ama altta ne varmış diye bahçeni kazmazsan,tek bildiğin çimenlerinin yeşil ve bahçenin bakımlı olduğudur.
“Bir manik (manik depresif) tuhaf bir şey yaparsa ve bu doğru çıkarsa,dahi derler.Yanlış çıkarsa,deli derler.”
Botswana’da büyükanneler torunlarına bir yere çabuk varmak istiyorlarsa tek başına gitmelerini öğütler.Ama. Uzaklara gitmek istiyorsan,hep birlikte gitmelisin derler.
Yavruları fillerin geçiş yolunun ortasında oynarken yolun kenarına uzanmış yatan bir dişi aslanla karşılaşan bir anne fil görmüştüm.Normalde bir fil aslan gördüğü zaman saldırır,bu hayvanı bir tehdit olarak görür.Fakat bu fil ,dişi aslanın yavrularını toparlayıp yoldan çekilmesini büyük bir sabırla beklemişti.Evet,yavrular fil için tehdit oluşturmuyorlardı ama ileride bir gün olacaklardı.Fakat o sırada sadece birilerinin yavrularıydılar.
Eğer kimse seni dinlemiyorsa,konuşuyoru diyebilir misin?
Gördüğün her şeyin bir açıklaması vardır
Bence hüzün cidden kötü bir öksürük gibi. Asla geçmiyor. Etrafını başka şeylerle çevirebilirsin; üstünü bir şeyle örtebilirsin; odanın bir köşesine itebilirsin, ama sonunda onunla yaşamayı öğrenmek zorundasın.
Gerçek bir dost sizinle yağmurda çamurda, karda kışta yüzlerce kilometre yürüyendir
Acaba yaşlandıkça insanları tutkuyla özlemez mi oluyordu insan? Belki de büyümek sahip olmadıklarına değil , olduklarına odaklanmaktı.
Belki de büyümek sahip olmadıklarına değil, olduklarına odaklanmaktı.
İçimden geçenleri sana yazmamak için baya mücadele veriyorum
Sevgi, gösterişli hareketler eşliğinde tumturaklı sözlerle bezeli yalan vaatler değil de, basit bir affetme olabilir miydi?
Acaba yaşlandıkça insanları tutkuyla özlemez mi oluyordu insan? Belki de büyümek sahip olamadıklarına değil , olduklarına odaklanmaktı.
Ben fildişi kulesinde yaşayan bir prensestim ama tek fark kulemin her bir tuğlasının geçmişten yapılmış olması ve hapishanemi bizzat inşa etmiş olmamdı.
Bir zamanlar bir şahin kadardım, bir aslan kadardım, şimdiki gibi bir fil değildim.
hâlâ kalabalıkların arasında gözlerim onu arıyor.
Desteğin olduğu yerde, hüzün olmaz.
Ruhlarla konuşmak bir diyalogdur.
Çocuklar, bir annenin yaşamının çapalarıdır.
Hâlâ kalabalıkların arasında gözlerim onu arıyor.
Büyümek sahip olmadıklarına değil, olduklarına odaklanmaktı.
İnsan ne dilediğine dikkat etmeli
Ne kadar çabalarsak çabalayalım, ne kadar istersek isteyelim bazı hikâyelerin mutlu sonu yoktur işte.
Gerçek dost sizinle yağmurda çamurda, karda kışta yüzlerce kilometre yürüyendir.
“Sizden nefret edenlerle muhatap olmak, kırılmış bir yumurtanın parçalarını birleştirmeye çalışmak gibiydi. Ne manası vardı? ..”
“Gerçek bir dost sizinle yağmurda çamurda,
karda kışta yüzlerce kilometre yürüyendir.”
karda kışta yüzlerce kilometre yürüyendir.”
Eğer kimse seni dinlemiyorsa, konuşuyorum diyebilir misin?
Sevdiğin ve kaybettiğin birini düşünürsen, zaten onunla olursun. Gerisi sadece ayrıntıdır.
İnsanlar her zaman anlamadıkları şeyden korkarlar ve bu yüzden de onlar için anlaşılabilir kılıflar uydururlar.