Cengiz Aytmatov kitaplarından Cemile kitap alıntıları sizlerle…
Cemile Kitap Alıntıları
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez 
O, bu dünyadan olmayan tuhaf bir adamdı işte.
Bambaşka iki insan olmuşlardı. Harikulâde mutlu iki insan. Mutluluk denen şey bu değil midir?
“Sevgilim uzak yollarda…”
Aşk da bir ilham mıdır.?
Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimelerde her şeyi anlatmaya yetmez.
Aşk da bir ilham mıdır? Ressamın, şairin ilhamı gibi bir ilham mıdır?
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez
Kalbim, bilemediğim bir şey karşısında, bilinçsiz bir sevinç, bilinçsiz bir korku ile durmuştu sanki.
Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimelerde her şeyi anlatmaya yetmez.
Serin havada yol almak, atların dalgalı bellerini seyretmek, Ağustos gecesini dinlemek ve kokularını içine çekmek, çok büyük bir zevk verir insana.
İnsan kendini gösterecek bir şey yapmazsa, yavaş yavaş unutulur gider.
Bazen kulak kabartırken nefesini tutuyor, gözlerini iyice açıyordu. Sanki omuzlarına bir yük çökmüştü ve kalkıp bütün içini dökecekti. Ama bana değil çünkü beni farketmemişti. Benim bilemediğim, göremediğim muazzam bir şey karşısında dökecekti içini.
Öz vatanını, öz milletini kim sevmez!
Kalbimden geçenleri ne bilsin? Kimse bilemez Belki bunu anlayacak kimse yoktur dünyada..
Ama bana sorarsanız, dünyada Cemile’den iyisi yoktu.
Yalnız şunu bilmelisin ki, mutluluk ancak namus ve haysiyetini koruduğun sürece vardır.
Yanlız şunu bilmelisin ki, mutluluk ancak namus ve haysiyetini koruduğun sürece vardır. Bu sözümü sakın unutma!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez
Danyar’ın yırtık çizmeleriyle eski kaputundan başka bir şeyi yoksa da kimsede bulunmayan zenginlikte bir ruhu vardı.
Her an alaya almaya hazır beklediğimiz bu insana karşı bizi engelleyen tek şey onun sessiz, düşünceli somurtkanlığında gizlenen, bizim erişemeyeceğimiz duygu uzaklığıydı.
Osman gibiler insanın içinden geçenleri ne bilsin? İnsanı anlamak kolay değil. Belki de böyle bir erkek yoktur yeryüzünde.
Uzun zamandan beri seviyorum seni.. bilmediğim zamanlardan beri seni sevmiş, seni beklemişim ben. Ve işte geldin, seni beklediğimi biliyormuş gibi geldin!
Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez
“ İlgisiz bir insan, aşık olmayan bir insan, sesi ne kadar güzel olursa olsun, böyle şarkı, böyle türkü söyleyemez. “
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“ Çocuklar yakınlarını yabancılardan hep kıskanırlar zaten. “
“ Bir insan kendini gösterecek bir şey yapmazsa, yavaş yavaş unutulur gider. “
Cemile, batan güneşe, coşkun, tatlı bir neşe ile bakıyordu. Sanki peri masallarındaki bir görüntüyü seyrediyordu orada. Yüzü sevgiyle parlıyordu.
Cemile türkü söylemesini de çok severdi.
“ Üzül, ama bunu belli etme, içinde sakla! “
Cemile gerçekten güzeldi…
Hayat niçin bu kadar karmaşık, bu kadar anlaşılmaz? diye soruyordum kendime.
İnsanların savaşa gitmek için düştükleri yollarda acılar, acı yakarışlar kalıyordu
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez
Bu yalnız bir ses miydi, yoksa onun yüreğinden taşan daha önemli başka bir şey mi ?
Kuma olmaktan, insanın ruhuyla, bedeniyle tutsak olmasından daha küçültücü şey var mı dünyada?
Zavallı kadınlar, mezarlarınızdan kalkın! Kızlıkları ellerinden zorla alınmış kadınların, aşağılanmış kadınların ruhları, kalkın! Kalkın, kötü dünyaları, pis dünyaları titretin! Ben çağırıyorum sizi, ben, sonuncunuz!
Ben, başkaldıran kuma!
Zavallı kadınlar, mezarlarınızdan kalkın! Kızlıkları ellerinden zorla alınmış kadınların, aşağılanmış kadınların ruhları, kalkın! Kalkın, kötü dünyaları, pis dünyaları titretin! Ben çağırıyorum sizi, ben, sonuncunuz!
Ben, başkaldıran kuma!
Ah, nasıl tiksiniyorum bu kelimeden! Kumaydım. Hangi kokuşmuş, çürümüş çağda yaratmışlardı bu kumalığı?
Git Cemile, git! Hiç pişman olma, sen mutluluğunu en sarp yollarda yürüyerek buldun!
Niçin hâin oluyormuşum ben? Kime ihanet ettim? Aileme mi, soyumuza mı? Ben gerçeğe, hayatın gerçeğine, o iki insanın gerçeğine ihanet etmedim. Ama bunu kimseye anlatamazdım. Annem bile anlamazdı beni.
İnsan her şeyi anlatmaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez
Çürük yumurtaya benzer erdem: dışı güzeldir, pırıl pırıldır bir de içini kokla bakalım.
Onun suskunluğunda bir yaklaşılmazlık vardı.
Ama çürük yumurtaya benzer erdem: Dışı güzeldir, pırıl pırıldır. Bir de içini kokla bakalım
Gülümsediği zaman simsiyah, badem gibi gözleri ışıl ışıl olurdu; bir sevda türküsüne başlamaya görsün, sevdayla tutuşurdu gözleri.
Birer adım daha atsalardı, çerçevenin arkasında kaybolacaklardı sanki
Git Cemile, git! Hiç pişman olma, sen mutluluğu en sarp yollarda yürüyerek buldun!
Sen bağışlasan bile ben kendimi bağışlamayacağım.
Bizim için değerli anılar taşıyan yerlerde ayak izlerimiz niye silinir? Niye kalmaz?
İnsan her şeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez
Aşkımı,kendi memleketimde bulacağımı biliyordum.
Seni tanımadan önce bile seni bekliyormuşum.
Ağzımızı açıp tek bir kelime dahi etmedik. Hem konuşulacak bir şey de yoktu. Zaten kelimeler her zaman, her şeyi anlatmaya yetmezdi.
Birden, insanların omuz silktiği ve dalga geçtiği o adamdaki tuhaflığın sebebini anladım. Onun hayalperestliği, yalnızlığı sevmesi ve sessiz bir insan olması boşuna değildi. Akşamları neden yalnız başına o tepede oturduğunu ve neden tüm gece boyunca dere kenarında yapayalnız durduğunu, neden başkalarının duymadığı sesleri dinlediğini, neden bazen birdenbire gözlerinin parladığını ve kaşlarını yukarı kaldırdığını şimdi anlıyordum. Danyar aşıktı ama bu aşk sıradan bir aşk gibi değildi. Hayata karşı, dünyaya karşı duyduğu çok büyük ve farklı bir aşktı bu ve bu aşkını içinde saklıyor, türkülerde duyup yaşıyordu. Aşık olmayan bir insan, sesi ne kadar güzel olursa olsun bu kadar yanık bir türkü söyleyemezdi.
kavuşacağımız günü hasretle bekliyorduk.
Yalnız şunu bilmelisin ki, mutluluk ancak namus ve haysiyetini koruduğun sürece vardır. Bu sözümü sakın unutma!
Mutluydum, bu mutluluk ileride neler açacaktı başıma, o sırada bilmiyordum bunu, ama mutluydum.
Aşk da bir ilham mıdır?
“Hayatın pırıltısını ucundan yakalamış, yüreğime atmıştım; o pırıltı büyümüştü sonra, bütün gövdemi sarmıştı.”
İnsan, her şeyi anlatamaz Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.
İnsan,kendi memleketini ve halkını her zaman kalbinde taşır.
Danyar türkü söyledikçe toprağa kapanmak, oğulları tarafından bunca sevilen bir anayı kucaklar gibi kucaklamak istiyordum toprak anayı.
sevmeyen bir insan, sesi ne denli güzel olursa olsun, böyle türkü söyleyemez.
Bir insan kendini gösterecek bir şey yapmazsa, yavaş yavaş unutulur gider.
“Böyle zamanlarda konuşmanın gereği var mıdır? Çünkü insan her şeyi sözle anlatamaz…”
“Danyar türkü söyledikçe toprağa kapanmak, oğulları tarafından bunca sevilen bir anayı kucaklar gibi kucaklamak istiyordum toprak anayı.”
“Dünyayı yalnız görmekle, duymakla kalmamalı; gördüklerimi, duyduklarımı, düşündüklerimi başkalarına da sunarak yeryüzü güzelliklerini Danyar’ın coşkunluğuyla anlatmalıydım.”
“Yürü, Cemile, pişmanlık duyma, mutluluğun en zorunu bulduğun için sevin!”
Aşk da bir ilham mıdır? Ressamın, şairin ilhamı gibi bir ilham mıdır?
Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez