İçeriğe geç

Aklımda Hep Sen Kitap Alıntıları – Kürşat Başar

Kürşat Başar kitaplarından Aklımda Hep Sen kitap alıntıları sizlerle…

Aklımda Hep Sen Kitap Alıntıları

Yorgunum, demiştim, sanki çok yaşlıyım ama genç bir kadının bedenindeyim.
Nasıl olmuştu ya da ne zaman, birilerini güzel, birilerini çirkin, birilerini bize uygun, başkalarını farklı görmeye başlamıştık. Nasıl olmuştu da onları hep yoksaymaya hatta yok etmeye çalışmıştık? Bu hep böyle miydi?
Ve biz bütün hayatların, bütün bu unutmuşluğun, bütün çilenin içinden öylesine geçip gidiyorduk.
Ne garip, güzel şeyler hep çabucak geçip gidiyor da acılar hayat boyu bizimle kalıyor.
Burada, olduğum yerde duruyorum aslında tam da hayat gibi nelerle karşılacağımı bilmediğim bir geleceğe doğru gidiyorum.

Bir yandan da geçmişi izliyorum ve anlar hızla gelecekten geçmişe doğru yanımdan akıp gidiyor.

Gündüzleri bizim beynimizde bir bekçi vardır, akşam olunca onun mesaisi biter, bizi de rahat bırakır, bu yüzden akşamları güzeldir…
Çok şey bilince hiç birşey bilmiyormuş gibi olursun çok şey yaşayınca hiç yaşamamış gibi olursun çok yaşlanırsan çocuk gibi olursun
“Hayatı belirleyen şey ölümdür,” demişti. “Ve ölüm her şeyi anlamsız kılar. Bütün bu konuştuklarımızı, suçlamaları, ihanetleri, kavgaları…”
Galiba hayat romanlara benzemiyor.
Sokağa çıkıyorsunuz ve aniden hiç beklenmedik bir şey oluveriyor.
Birine deli gibi aşık oluyorsunuz ve o birdenbire ortadan kayboluyor.
Hayır, aşk emek vermekle ilgili değil. Bunu artık biliyorum. O, ne senin, ne benim kafese kapatıp zaman zaman seveceğimiz gizemli bir kuş değil.

Kimseye sormadan geliyor ve yine kimseye sormadan çıkıp gidiyor.

Kopmak üzere olan gergin bir tel gibi hissediyordum kendimi.
Kimbilir belki de hazineyi bulmaktan çok onu aramak guzeldir.
“Belki de asıl korkunç olan buydu. En yakınlarından, yıllarca tanıdığın insanlardan hatta en sonunda kendinden bile kuşkuya düşmek ”
“Yine rüyayla gerçek arasındaki o buğulu alandayım.”
“İnsan ya kendisine hayatı yasaklar ya da hayatını yaşar.”
“Bunca zaman yalnızca güçlü olmayı oynadım.”
“Hayat, güneşin doğuşuyla başlayıp bitişiyle biten, yorucu, zor, çileli bir uğraşın sonunda toplanan küçücük çiçeklerin kokusunu aldığında hissettiğin kadar aslında ”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Ne garip, güzel şeyler hep çabucak geçip gidiyor da acılar hayat boyu bizimle kalıyor.”
“İnsanlar bazen birbirine ‘Acaba ona aşık mıyım?’ diye sorar. Oysa aşkın kanıta ihtiyacı yok.”
– Yani aşk kadınlara ait bir şey mi?
– Böyle de denebilir, çünkü bir içgüdüyü, yalnızca doğanın bizden beklediği bu eylemi ancak kadınsı bir incelik böylesine özel, böylesine eşsiz hale getirebilir.
Herşeyi bilen ve bunun kibriyle dolaşan biri olacağına biraz budala olmanın ne zararı var ?
“Evet, insanlar acımasızdır. Ne tuhaf, çocuklar da öyle.”
“Kahrolan sistemler olmaz. Hep insanlar kahrolur ”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Aşk ne zaman biter diye kitaplar yazıyorlar bir de Ne zaman bitecek, hayal kurmayı bıraktığınız zaman Hayal gerçeğe döndüğü zaman Kırıldığı zaman ”
“Yalan da sanattır, herkes söyleyemez, çünkü bir yalan mutlaka başka yalanları getirir ve birini unutursan domino taşları gibi bütün hepsi üst üste yıkılır.”
“Gerçi şu da var ki ben hayata benzemeyen romanları sevmem. Çünkü hayatın o romanlardaki gibi düzenli, bizim istediğimiz gibi bir kurgusu yok. Var mı?”
“Önemli olan o aşkı yaşaması değil, yalnızca hissetmesiydi.”
“Onun için aşk, hayatın bir gün daha sürmesi için gereken tek duyguydu.”
Ellerimle kulaklarımı kapadım. Ama işe yaramadı. Çığlık dışarıdan gelmiyordu çünkü. Çığlık benim içimdeydi.
“Ve elbette ne olursa olsun bir çocuk hastalandığında, korktuğunda, kendisini yalnız hissettiğinde babasının yanına geleceğine inanır ve bekler.”
“Çocuklar ve hayvanlar başka kimliklere gizlenemez. Onlar bizi bir başkası olarak kandıramazlar.”
Evet evim var içimde, benimle her yere gelen bir ev.
İnsanın aklında, yüreğinde biri varken onu başkasıyla unutması imkansızdır.
İnsan ne zaman geçmişi düşünür? Geleceği düşünmek istemediği zaman mı? An’da olmak acı verdiği zaman mı?
Hayat bizim istediğimiz gibi kurulmuyor.
Olsun,en azından hayal kurabilirim
İnsanın aklında, yüreğinde biri varken onu başkasıyla unutması imkansızdır.
Ölümden sozetmeyin çünkü o hep buralarda bir yerlerdedir,duyar,gelir.
Ellerimle kulaklarımı kapadım.
Ama ise yaramadı.
Çığlık dışarıdan gelmiyordu çünkü.
Çığlık benim içimdeydi
Çok şey bilince hiç birşey bilmiyormuş gibi olursun.
İnsan ya kendisine hayatı yasaklar ya da hayatını yasar
Göz görmeyince gönül unutur derler.
Beni rüyamda bile gülümseten biri vardı.
Belki de uzaklıklar aşkı daha yakına getirir
İnsan ne zaman geçmişi düşünür?
Ve kimbilir belki de hazineyi bulmaktan çok onu aramak guzeldir.
Ben hiç çocuk olamamıştım.
Kimse bilemez kalbin içindekileri
.oysa aşkın kanıta ihtiyacı yok
Bazıları benim gibi cocukluguyla yaşar.
Yorgunum
Sanki çok yaşlıyım ama genç bir kadının bedenindeyim
Aşk ne zaman biter diye kitaplar yazıyorlar birde

Ne zaman bitecek,hayal kurmayı bıraktığınız zaman.

Hayal gerçeğe döndüğü zaman

Kırıldığın zaman

Hem aşk zaten hayallerden oluşmaz mı?
İstanbul’u da ilk izlediğim o siyah beyaz filmde görmüş ve aşık olmuştum.
Dünyanın öteki ucundan hatta yılların içinden bile onun kokusunu duymayı ,bilmiyordum
Ben aşık olmak nasıl birşey bilmiyordum.

Üstelik bunu bilmediğimi de bilmiyordum.

Bir yalan mutlaka başka yalanları getirir ve birini unutursan domino taşları gibi bütün hepsi ustuste yıkılır.
Galiba hayat romanlara benzemiyor.
Derdi ki,Gündüzleri bizim beynimizde bir bekçi vardır,akşam olunca mesaisi biter,bizi rahat bırakır,bu yüzden AKŞAMLAR GUZELDİR
Çünkü onun için AŞK, hayatın bir gün daha sürmesi için gereken tek duyguydu.
Babam
Maç sonrası tartışmalarını bile kendi kendine sanki duyacaklarmis gibi onlara cevap yetiştirerek izlerdi.
Annelerin işi bu gibi görünüyordu , söylenmek
Mutluyduk.
Büyümüştük işte sonunda.
Keşke kaderin ağlarını gören bir gözlük bulsalardı.
İyi olmaz mıydı???
Şöyle dönüp bakınca insanın hayatında belirli günler,anlar, resimler ötekilerin önüne geçiyor.
Ne olursa olsun, iyi ya da kötü, içlerinden bazıları kaybolup gitse de anılar aşinadır bize
Belki benim için biraz erken ama bu garip yolculuğun sonunda ne olacağını ben dahil hiç kimse bilmediği için en azından unutmak istemediğim şeyleri yeniden biraraya getirmek istiyorum.
‘Kader denilen örümceğin ağlarını ördüğü’anlardan
Başkasına duyduğun öfke seni mutsuz eder, taşıması en zor yüktür.
Hayır, aşk emek vermekle ilgili değil. Bunu artık biliyorum. O ne senin, ne benim kafese kapatıp zaman zaman seveceğimiz gizemli bir kuş değil.
Aynanın karşısında bir kadından daha çok zaman geçiren adamlardan uzak dur demişti Tolga
Hani insan birini çok sever ama onun kendisine zarar verdiğini, üzdüğünü bilir, hem onu görmek hem de ayrılmak ister, aynı bunun gibi
Artık biliyorum, mutluluk sürüp giden birşey değil.
Mutsuzluk da öyle.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir