Cihat Yaycı kitaplarından Libya Türkiye’nin Denizden Komşusudur kitap alıntıları sizlerle…
Libya Türkiye’nin Denizden Komşusudur Kitap Alıntıları
Deniz Kuvvetleri unsurlarınca 14 yılda 14 geminin ikaz edilmesi/ engellenmesi faaliyetine karşılık sadece son bir yıl içerisinde ise deniz yetki alanımızda izinsiz araştırma faaliyetlerinde bulunmaya çalışan farklı ülkelere ait 6 araştırma gemisi uyarılmış ve belki de en önemlisi sondaj yapmak üzere gelen bir gemi fiilen engellenmiştir. 2018 yılında Türk Deniz Kuvvetleri tarafından uluslararası hukuka uygun olarak gerçekleştirilen bu fiili devlet uygulaması Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir sondaj faaliyetinin engellenmesi olarak tarihe geçmiştir.
Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervinin, Türkiye’nin yaklaşık 572 yıllık, Avrupa’nın ise 30 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayabilecek seviyede olduğu anlaşılmaktadır.
Yunan- Libya – GKRY – Mısır MEB Anlaşması olsaydı; Türkiye Sevilla haritasına mahkum bırakılacak. Türkiye sadece 40 km2 alan bırakacaktılar. Libya ise “ortay hattı” esas alan MEB’de daha zararlı çıkacaktı. Yunan -GKRY yine çok karlı çıkacaktı. Türkiye’nin Libya ile antlaşma yapması Libya’ya Girit adalarına kadar toprak sağladı. Yunanistan’ın adaları katıp MEB ilan edilmesine engel olundu. Böylece 189.000 km2 alana sahip oldu Türkiye ve Sevilla haritasının ciddi platformlarda, kurum ve kuruluşlarda zemin kaybına uğrattı.
Doğu Akdeniz’de gaz, petrol ve hidrakarbon yatakları bulunmaktadır. Bu kaynaklar Türkiye’nin 572 sene yetecek kaynaktır. Avrupa kıtasına ise 30 sene yetecek kaynaktır.
GKRY ve Yunanistan ikilisinin savunduğu ve AB tarafından desteklenen tezlerim gerçekleşmesi durumunda ; yaklaşık 189 bin kilometrekarelik deniz yetki alanımız 41 bin kilometrekare ile sınırlandırılacak, bir başka deyişle, egemenlik haklarımızın bulunduğu 148 bin kilometrekarelik alan gasp edilmiş olacaktı.
Bölgesel güvenlik ortamında, genel eğilimin aksine bu kez deniz kaynaklı sorunlar karacaki etkiler ile karşı karşıya kalmıştır.
Uyuşmazlıklar ilk önce Türkiye ve GKRY arasında olduğu görülmektedir.
GKRY 2000’li yıllardan itibaren bölgede deniz yetki alanlarını ve ikili anlaşmaları kendi lehine şekillendiricek şekilde siyaset izlemektedir.
GKRY Doğuakdeniz’de sözde Sevilla anlaşmasına göre hareket etmektedir.
GKRY AB’nin desteğini alarak 2 Nisan 2004 KKTC VE TÜRKİYE’nin haklarını yok sayarak meb ilan etmiştir.
GKRY Lübnan ile yaptığı MEB anlaşması Lübnen ülke meclisinde halen kabul edilmemiştir. GKRY bize ait olan parselleri yabancı şirketlere arama izni vermiştir.
Halen Akdeniz’de GKRY dahil 4, dünyada 32 devletin tek taraflı MEB ilan ettiği, komşu ve kıyıdaş devletler arasında kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılmasına ilişkin Türkiye’nin taraf olduğu bir andlaşmanın yapılmadığı mevcut konjonktürde, Devletimiz doğu Akdeniz’de KKTC dışında kıyıdaş devletlerle anlaşma yapması gerektiği bir vakıadır.
Doğu Akdeniz’de bölge dışı aktörleri çekmek isteyen Yunanistan- GKRY- İsrail mekanizmasının diğer önemli gelişmesi ise 07 Ağustos 2019’da “Enerji Bakanları Toplantısı” dikkat çekmiştir. Yunanistan’da gerçekleşen toplantıya Yunanistan- GKRY- İsrail – ABD bakanları katılmıştır. Bölgeye gelen ilk bölge dışı aktör ABD olmuştur.
Yunanistan ve GKRY tarafından yakın dönemde diğer bölge devletlerinden Lübnan, Ürdün ve Filistin’e de genişletilmiştir. İtalya’nın da eklenmesiyle Doğu Akdeniz Gaz Formu çok taraflı mekanizma olarak yaşama geçirilmiştir.Doğu Akdeniz’de diğer önemli bir gelişme olan Med-7 toplantısıdır. 14 Haziran 2019’da Malta’da düzenlenmiştir. Toplantı sonrasında; Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında icra ettiği araştırma ve sondaj faaliyetlerinin (Sözde) GKRY MEB’inde hukuksuz olarak icra edildiği ve sonlandırılması gerektiği ifade edilmiştir.
Yunanistan ve GKRY 2010 yılından itibaren küresel ve bölgesel konjonktürün yarattığı elverişli ortamdan ve Türkiye’nin İsrail ve Mısır ile ilişkilerinde yaşanan gerilimden istifade ederek bu ülkeler ile işbirliğini geliştirmiştir. Yunanistan- GKRY- İsrail ve Yunanistan- GKRY- Mısır üçlü mekanizmaları oluşturulmuştur. Enerji, turizm, ticaret gibi ekonomik temelli işbirliği görüntüsünde ortaya çıkmış; zamanla tarafların siyasi ve stratejik uyum içinde hareket etmesi şekline dönüşmüş nihayet savunma ve güvenlik alanındada işbirliği olmuştur.
Buna karşın, Sadrazam Mahmut Şevket Paşanın 11 Mart 1913 tarihinde Kuveyt ve Katar gibi çölde ibaret iki fakir kaza yüzünden İngiltere ile ihtilaf çıkaramayız. Bu ehemmiyetsiz topraklardan ne gibi faydamız olabilir? Kuveyt ve Katar’ı ingiltere’ye bırakmaya ve zengin Irak vilayetimizle uğraşmaya karar verdim sözlerine ise bugün bakıldığında ne kadar talihsiz bir açıklama olduğu görülmektedir.
İngiltere Dışişleri Bakanı Edward Grey’in, 27 Mart 1911 tarihinde; temel hedefimizi daima hatırda tutmamızın önemli olduğuna inanıyorum; bu da, Basra Körfezi’ndeki ve onu tamamlar nitelikteki Mezopotamya’daki İngiliz çıkarlarını korumaktır. ifadesi bölgenin tarihsel olarak ne denli önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Buna karşın, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın, 11 Mart 1913 tarihinde; Kuveyt ve Katar gibi çöldrn ibaret iki fakir kaza yüzünden İngiltere ile ihtilaf çıkaramayız. Bu ehemmiyetsiz topraklardan ne gibi bir faydamız olabilir? Kuvryt ve Katar’ı İngiltere’ye bırakmaya ve zengin Irak vilayetimizle uğraşmaya karar verdim. sözlerine ise bugün bakıldığında ne kadar talihsiz bir açıklama olduğu görülmektedir.
Deniz hukuku üzerine en kapsamlı sözleşme olan 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ilgili 74. ve 83. maddeleri, uluslararası yargı ve hakemlik kararlarındaki anlayışı aynen yansıtmaktadırlar. Bu maddeler, hem kıta sahanlığı hem de MEB sınırlandırması için kıyıları karşıt ya da bitişik olan devletler arasında kıta sahanlığı sınırlandırması Uluslararası Adalet Divanı Statüsü’nün 38’inci maddesinde belirtildiği şekli ile uluslararası hukuk kurallarına dayanan bir andlaşma ile ve hakça çözüm bulmak maksadı ile yapılır.
Ortay hat, BMDHS’ nin 15’inci maddesi çerçevesinde; iki devletin sahilleri bitişik veya karşı karşıya olduğunda aralarında aksine anlaşma olmadıkça, bütün noktaları bu iki devletin her birinin karasularının genişliğinin ölçülmeye başlandığı esas hatlarının en yakın noktalarından eşit uzaklıkta olmak üzere çizilmektedir.
Nitekim, kendi öz menfaatlerinin farkında olmayan ve sahip çıkmayan milletler, başka milletlere bunu altın tabakta sunmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde bu bağlamda çok sayıda örnek göstermek mümkündür
İngiltere Dışişleri Bakanı Edward Grey’in, 27 Mart 1911 tarihinde; temel hedefimizi daima hatırda tutmamızın önemli olduğuna inanıyorum; bu da, Basra Körfezi’ndeki ve onu tamamlar nitelikteki Mezopotamya’daki İngiliz çıkarlarını korumaktır. ifadesi bölgenin tarihsel olarak ne denli önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Buna karşın, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın, 11 Mart 1913 tarihinde; Kuveyt ve Katar gibi çölden ibaret iki fakir kaza yüzünden İngiltere ile ihtilaf çıkaramayız. Bu ehemniyetsiz topraklardan ne gibi faydamız olabilir? Kuveyt ve Katar’ı İngiltere’ye bırakmaya ve zengin Irak vilayetimizle uğraşmaya karar verdim. sözlerine ise bugün bakıldığında ne kadar talihsiz bir açıklama olduğu görülmektedir.
GKRY ve Yunanistan ikilisinin cüretkar stratejileri dikkate alındığında mevcut konjonktürde; Yunanistan-Mısır ve Yunanistan-GKRY arasında deniz yetki alanlarının paylaşımına dair andlaşmaların imzalanması ulusal hak ve menfaatlerimize zarar verebilicek en kötü senaryodur.
Hatta, Yunanistan, adalara kıta sahanlığı/MEB’in tanınıp tanınmayacağı konusunda kendi içerisinde dahi ihtilafa düşmüş ancak, siyaseten adaların kıta sahanlığı/MEB’i olduğunu savunmanın kendileri açısından önemli olduğunu ifade etmiştir. Konu ile ilgili olarak, Yunanistan, ortay hattın çizilmesinden Meis Adası’nın başlangıç noktası olarak kullanılmadığı takdirde, Türkiye’nin MEB’inin batıya doğru genişleyeceğini ve Mısır’a kadar ulaşacağını, ayrıca Türk kıta sahanlığının Mısır’ın kıta sahanlığıyla sınır olacağını, mahkemeye gidilmesi durumunda ise sonucun kesinlikle Yunanistan lehine olmayacağını belirtmektedir.
LUO komutanı Hafter’in 24 yıl ABD’de yaşadığı, CIA ile iş birliği yaptığı ve Kaddafi karşıtı muhalifleri yönettiği açık kaynaklarda belirtilmektedir. ABD, Ağustos 2019’da UMH’a destek vermeye başlamış, Hafter’e desteğin kesilmesi konusunda Mısır nezdinde diplomatik girişimlerde bulunmuştur.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Libya ekonomisi büyük ölçüde hidrokarbon sektörüne dayanmaktadır. Yaklaşık 48.7 milyar varillik petrol rezervine ve 54,6 trilyon m³ doğal gaz rezervine sahiptir.
Enerji konusunda dışa bağımlı olan Türkiye’nin sadece bugün değil, gelecek nesiller için de denizlerdeki haklarına sahip çıkması gerekmektedir. Enerji kaynakları bakımından bugün öne çıkan Doğu Akdeniz üzerinde gerek kıyıdaş ülkelerin gerekse bölge dışı güçlerin emelleri bu denizin önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Türkiye tarafından yapılan tüm girişimlere rağmen, 14 Temmuz 2005 tarihinde 2 Türk vatandaşının Libya’da idam edilmeleri ilişkilerimizde gerginlik yaratmıştır.”
“Trablus’un Ulusal Geçiş Konseyi’nin tam kontrolü altında girmesini müteakiben, 2 Eylül 2011 tarihinde Trablus’a Büyükelçi atayan ilk ülke Türkiye olmuştur.”
“…13 Haziran 1997 tarihinde Türkiye, Trablus Büyükelçisini geri çekmiş, yeni Büyükelçinin Trablus’a atanması ise ancak, 1998 Şubat ayında mümkün olmuştur.”
“Bedelini gelecek nesillerin ödemesine neden olacak benzer hataların tekrarı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de telafisi mümkün olmayan ciddi egemenlik kayıplarına neden olabilecektir.”
“…Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın, 11 Mart 1913 tarihinde; “Kuveyt ve Katar gibi çölden ibaret iki fakir kaza yüzünden İngiltere ile ihtilaf çıkaramayız. Bu ehemmiyetsiz topraklardan ne gibi faydamız olabilir? Kuveyt ve Katar’ı İngiltere’ye bırakmaya ve zengin Irak vilayetimizle uğraşmaya karar verdim.” sözlerine ise bugün bakıldığında ne kadar talihsiz bir açıklama olduğu görülmektedir.”
“Nitekim, kendi öz menfaatlerinin farkında olmayan ve sahip çıkamayan milletler, başka milletlere bunu altın tabakta sunmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde bu bağlamda çok sayıda örnek göstermek mümkündür.”
“…“Libya’da karışıklık var, muhatap yok” gibi söylemler de gerçeği yansıtmadığı gibi Türkiye’ye zemin kaybettirmektedir.”
“…Karadeniz örneğinde olduğu gibi, Doğu Akdeniz’de Türk MEB’inin vakitlice ilan edilmesi ve KKTC’nin de bu politikaya uygun olarak MEB ilanında bulunması…”
MEB: Münhasır Ekonomik Bölge
“…Anadolu ile Afrika kıyıları arasındaki ortay hatta dayanacak şekilde Türkiye-Libya MEB sınırının belirlenerek bir anlaşmanın ivedilikle akdedilmesi,…”
“Mavi Vatanda hak ve menfaatlerimize halel gelmemesi maksadıyla, devletimizin deniz yetki alanlarının belirlenmesinde milli menfaatlerimize uygun olan diyagonal hatları kullanması gerekmektedir.”
“GKRY’nin imzaladığı bu antlaşmalar aynı zamanda Türkiye’nin İsrail ve Lübnan ve hatta Mısır ile antlaşma yapma imkânının ortadan kaldırılmasına yönelik hamlelerdir.”
GKRY: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
“…Romanya ile Ukrayna arasında Karadeniz’deki deniz yetki alanlarının paylaşımına ilişkin uyuşmazlığın çözülmesi konusunda UAD tarafından verilen 2009 tarihli kararda, UAD tarafından Ukrayna’ya ait olan ve ortay hattın ters tarafında yer alan Yılan Adası’na karasuyu kadar deniz yetki alanı tanınmıştır.”
UAD: Uluslararası Adalet Divanı
“…1969 tarihli Kuzey Denizi Davası’nda bu prensip UAD tarafından, “coğrafyanın yeniden şekillendirilmesi söz konusu olamaz” biçiminde ifade edilmiş ve “iki veya daha fazla sayıda ülke arasındaki sınırlandırmanın bölgenin bütün ilgili unsurları dikkate alınarak hakkaniyet prensipleri temelinde hakça bir çözüme ulaşılacak şekilde” yapılması gerektiği vurgulanmıştır.”
UAD: Uluslararası Adalet Divanı
“…Libya’nın, Yunanistan’ın tezi doğrultusunda bir sınırlandırmaya razı olup büyük bir kayba uğramaktansa, kendisi için avantajlı olan hesaplama kriterlerine istinaden Türkiye ile deniz yetki alanları sınırlandırması anlaşması yapmayı tercih edebileceği düşünülmektedir.”
…Türkiye’nin Marmaris, Fethiye ve Kaş kıyıları ile Libya’nın Deme, Tobruk ve Bordiya kıyılarının karşılıklı kıyılar olması sebebiyle her iki ülke arasında bir sınırlandırma anlaşması akdedilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Yunanistan Doğu Akdeniz’de; Türkiye’nin deniz yetki alanlarına yönelik haklarını elinden alacak bir anlayış oluşturmayı amaçlamaktadır.
Öyle bir sınırlandırma yapılmalıdır ki bütün taraflara kara ülkelerinin doğal uzantısını oluşturan bütün kıta sahanlığı alanlarını mümkün olduğunca bırakacak şekilde ve diğerinin kara ülkesinin doğal uzantısına bir kapatma söz konusu olmayacak şekilde yapılmalıdır. Eğer yapılan bu sınırlandırma kesişen alanlar yaratıyor ise, bu alanlar taraflar arasında anlaşılan orantıda (agreed proportion) veya anlaşılamaz ise eşit olarak paylaşılmalıdır.
Libya’da BM nezdinde meşru hükümet Ulusal Mutabakat Hükümetidir (UMH). Halihazırda UMH’a uluslararası kamuoyunda gerçek anlamda tek destek veren ülke olduğumuz da bir gerçektir.
“…Türkiye’den beklediği yakınlık ve desteği umduğu ölçüde alamadığı düşüncesine kapılan Kaddafi’nin giderek artan Türkiye aleyhindeki sözleri, ilişkileri 1980 ortalarından itibaren zedelemeye başlamıştır.”
“…24 Aralık 1951 tarihinde kurulan Libya Devleti’nin, Türkiye tarafından hemen tanınmasından sonra 4 Eylül 1953 tarihinde tesis edilen diplomatik ilişkilerle ivme kazanmıştır.”
“Afrikalı paralı askerler dışında, Avrupa ve Amerikalı paralı askerlerin pilot, ÎHA/SİHA operatörü gibi alanlarda her iki safta da faaliyet gösterdiği bilinmektedir.”
“…ülke genelinde (özellikle, Başkent çevresinde) eylem yapma arayışlarında olan DEAŞ’ın ülkedeki güvenlik boşluğu ve istikrarsızlıktan istifadeyle ülkenin orta kesiminde alan hâkimiyeti elde etmeyi amaçladığı görülmektedir.”
“30 Haziran 2019’da Nesa Sercan, Karabilal ve Mine Ayşe isimli gemilerde görevli 6 Türk vatandaşı LUO tarafından alıkonulmuş, Türkiye tarafından yapılan uyanlar üzerine 01 Temmuz 2019’da serbest bırakılmışlardır.”
LUO: Libya Ulusal Ordusu (Hafter)
“LUO komutanı Hafter’in 24 yıl ABD’de yaşadığı, CIA ile iş birliği yaptığı ve Kaddafî karşıtı muhalifleri yönettiği açık kaynaklarda belirtilmektedir. “
LUO: Libya Ulusal Ordusu (Hafter)
“…Hafter ile Rusya arasında detayları belirtilmemekle birlikte, iki milyar dolar değerinde silah alımına ilişkin bir anlaşmanın imzalandığı, RF’nin Tobruk ve Bingazi yakınlarında iki üs inşa etmesine izin verileceği belirtilmiştir.”
RF: Rusya Federasyonu
“Fransa’nın 2017 yılında Paris’te Halter ile Sarraj toplantısını icra ettiği, Hafier’in Fransa’da tedavi gördüğü, TOTAL şirketinin Libya’da El Şarara’da %30, Murzuq’da %24, Waha’da % 16 hissesinin olduğu açık kaynaklarda yer almıştır.”
“Türkiye, Libya’da meşru yönetimin BM ve uluslararası kamuoyu tarafından tanınan Trablus yönetimi olduğunu, UMH ile LUO arasında devam eden çatışmalarda UMH’a destek verdiğini, çatışmaların sonlandınlması ve siyasi çözüme yönelik girişimlerin başlatılması gerektiğini açıklamıştır.”
UMH: Ulusal Mutabakat Hükümeti
LUO: Libya Ulusal Ordusu (Hafter)
“UMH ile Libya Ulusal Ordusuna (LUO) yönelik dış aktörlerin tutumları incelendiğinde, BM’nin tanıdığı UMH’ın; AB, Türkiye ve uluslararası düzeyde destek gördüğü, LUO’nun ise en önemli desteğini BAE, Mısır, Suudi Arabistan ve Fransa’dan aldığı, RF’nin de bölgede etkin olduğu görülmektedir.”
UMH: Ulusal Mutabakat Hükümeti
LUO: Libya Ulusal Ordusu (Hafter)
RF: Rusya Federasyonu
BAE: Birleşik Arap Emirlikleri
“…Türk heyeti, “hayal kırıklığıyla toplantıyı terk ettikleri” açıklamasıyla konferanstan çekildiğini duyurarak Türkiye’ye dönmüştür. Bahse konu konferansa darbe ile yönetime gelen Mısır Cumhurbaşkanı ve General Hafter’in katılması Türkiye için büyük bir rahatsızlık yaratmıştır.”
“…14-16 Nisan 2019 tarihlerinde Libya’nm Gıdames şehrinde tertiplenmesi planlanan Ulusal Konferans, General Hafter’e bağlı güçlerin Trablus’a yönelik olarak 04 Nisan 2019 tarihinde başlattıkları taarruz neticesinde ertelenmiştir.”
“Libya toplumunun tüm kesimlerinin katılımıyla 2014-2015 döneminde BM kolaylaştıncılığında yürütülen siyasi diyalog süreci neticesinde 17 Aralık 2015 tarihinde Libya Siyasi Anlaşması (LSA) imzalanmıştır.”
“Aşiretler, Libya’da toplumsal yapının temel bileşenlerinden biri konumundadır. Libya’da nüfusun çoğunluğu aşiret üyesidir. Büyük aşiretler, siyasi ve toplumsal hayatta etkilidir.”
“Ülke nüfusunun % 95’ini barındıran sahil şeridi, ülke yüzölçümünün %1 ’ini teşkil etmektedir.”
“Hâlihazırda Libya’da iki rakip yönetim, birbirlerinden farklı aşiretler ve milis güçleri iktidara sahip olma mücadelesine devam etmektedir.”
“1951 yılında bağımsızlığını kazanan Libya, 1969 yılına kadar mutlak krallıkla yönetilmiş, 1969 yılında meşruti monarşi benimsenmiş ancak aynı yıl Kaddafı tarafından gerçekleştirilen darbe ile Kraliyet’e son verilmiştir.”
“20 Ekim 2011 tarihinde Muammer Kaddafî’nin son sığınağı Sirte’nin düşmesi ve aynı gün öldürülmesi ile Muammer Kaddafı dönemi sona ermiştir.”
1969 yılında, Muammer Kaddafi bir grup subayla birlikte Kral İdris Sünüsi’ye karşı darbe yapmış ve monarşi yönetimine son vermiştir.Muammer Kaddafi’nin ilk icraatlarından biri İngiltere ve ABD üslerini kapatmak olmuştur.
“Daha önce Fenikeliler, Kartacalılar, Yunanlılar, Romalılar, İspanyollar, Vandallar ve Bizanslılar tarafından yönetilmiş olan Libya daha sonra Müslüman Araplar, Osmanlılar ve İtalyanlar tarafından idare edilmiştir. 1551-1911 yıllan arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olmuştur.”
“En son, İsrail’in Hayfa Limanının 80 mil kuzeyinde Leviathan bölgesinde önemli miktarda doğal gaz keşfedildiği ABD şirketi “NOBLE Enerji” tarafından 29 Aralık 2010 tarihinde ilan edilmiş bu kapsamda, bölgede yaklaşık olarak 16 trilyon kübik feetlik doğal gaz bulunduğu, bu değerin dünyada bulunan en büyük doğal gaz rezervi olduğu deklare edilmiştir.”
“Türkiye’nin Libya ile karşılıklı kıyıları bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye ve Libya arasında MEB anlaşmasının en kısa sürede yapılması gereklidir.”
MEB: Münhasır Ekonomik Bölge
“GKRY ve Yunanistan İkilisinin cüretkar stratejileri dikkate alındığında mevcut konjonktürde; “Yunanistan-Mısır ve Yunanistan-GKRY arasında deniz yetki alanlarının paylaşımına dair andlaşmaların imzalanması” ulusal hak ve menfaatlerimize zarar verebilecek en kötü senaryodur.”
GKRY: Güney Kıbns Rum Yönetimi
“…Doğu Akdeniz’de vakitlice Türk Münhasır Münhasır Ekonomik Bölgesinin ilan edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.”
“Doğu Akdeniz gibi küresel gündemin odağında yer alan dinamik bir coğrafyada, “bekle-gör” politikaları tatbik edilemeyeceği görülmektedir.”
“…çoğunluğu Akdeniz Kalkanı Harekâtı kapsamında olmak üzere, 2016 yılına kadar 14 yılda toplam 14 izinsiz araştırma gemisi faaliyeti engellenmiştir.”
“…Doğu Akdeniz’de deniz güvenliğinin sağlanması ve uluslararası hukuktan doğan hak ve menfaatlerimizin korunması noktasında daha önceki dönemlerde örneği görülmeyen devlet uygulamaları Deniz Kuvvetlerimiz tarafından kararlılıkla icra edilmiş ve edilmeye de devam edilmektedir.”
“…21 Eylül 2011 tarihinde KKTC ile kıta sahanlığı sınırlandırma andlaşması imzalanmış, müteakiben KKTC Bakanlar Kurulu tarafından 22 Eylül 2011 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına Kıbrıs Adasının etrafında hidrokarbon işletme ruhsatları verilmiştir.”
“Türkiye ise yarı kapalı bir deniz olan Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının ilgili kıyıdaşlann aralarında yapacağı bir anlaşma ile sınırlandırılması gerektiğini savunmaktadır .Bu nedenle uyuşmazlığın başından itibaren bu gelişmelere ön alıcı bir yaklaşım sergilememekle birlikte bir takım girişimlerde bulunmaktadır.”
“…AB Dış İlişkiler Konseyi 15 Temmuz 2019 tarihinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kendi kıta sahanlığında ve KKTC’nin TPAO’ya ruhsat verdiği sahalarda, uluslararası hukuka uygun olarak yürüttüğü arama ve sondaj faaliyetlerine ilişkin olarak yaptığı toplantıda ülkemiz aleyhine uygulanacak yaptırım kararlarını kabul etmiştir.”
TPAO: Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
“…Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında icra ettiği araştırma ve sondaj faaliyetlerinin (sözde) GKRY MEB’inde hukuksuz olarak icra edildiği ve sonlandırması gerektiği ifade edilmiştir.”
GKRY: Güney Kıbns Rum Yönetimi
MEB: Münhasır Ekonomik Bölge
“Ayrıca üçlü mekanizmalara iştirak eden devletlere İtalya’nın da eklenmesiyle Şubat 2019’da Doğu Akdeniz Gaz Forumu çok taraflı bir mekanizma olarak yaşama geçirilmiştir.”
“Savunma ve güvenlik alanındaki iş birliği, Yunanistan-îsrail, Yunanistan-Mısır, GKRY-İsrail ve GKRY-Mısır savunma iş birliği antlaşmalarının yapılması ile resmi bir zemine oturtulmuş; düzenli olarak ortak tatbikatlar ve eğitimler icra edilir hale gelmiştir.”
GKRY: Güney Kıbns Rum Yönetimi
“Yunanistan ve GKRY; bu politika doğrultusunda 2010 yılından itibaren, küresel ve bölgesel konjonktürün yarattığı elverişli ortamdan ve Türkiye’nin İsrail ve Mısır ile ilişkilerinde yaşanan gerilimlerden de istifade ederek bahse konu ülkelerle yeni iş birliği mekanizmaları geliştirmiştir.”
GKRY: Güney Kıbns Rum Yönetimi
“Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları uyuşmazlığı GKRY Yunanistan İkilisi tarafından uluslararası arenaya taşınmakta, ikili ve çok taraflı uluslararası oluşum ve girişimler ile Türkiye bölgeden izole edilmeye çalışılmaktadır.”
GKRY: Güney Kıbns Rum Yönetimi
“Yunanistan’ın bu hamlesi sonrasında Libya ile Türkiye arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılması akamete uğrayabilecek ve nihayetinde ülkemiz açısından deniz yetki alanlarımıza yönelik telafisi mümkün olmayacak sonuçlarla karşılaşılabilecektir.”
“Zira, dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı tarafından yapılan açıklamada; Adriyatik’ten başlayarak karasularının 6 deniz milinden 12 deniz miline çıkartılması ve sonrasında MEB ilan edilmesinin planlandığı bilgisi paylaşılmıştır.”