Yekta Kopan kitaplarından Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri kitap alıntıları sizlerle…
Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri Kitap Alıntıları
“Bana gördüklerinizi getirmeyin. Bana gördüklerinizin ardındakini getirin. Eğer bir şeyin arkasını görmek için çaba harcamazsanız, o size istediği kadarını gösterir. Çünkü unutmayın, her şey aslında göründüğünden farklıdır.”
“Bu vahşi dünyada mutluluğa dokunabilmek, güçlü olabilmek için tek şansımız çocukluğumuzu yaşayabilmemizdi.”
“Doğru zamanda, doğru sözleri kullanmayı bilirseniz, aşamayacağınız engel yoktur.”
Hatırlar mısın, çocukluğumuzda, büyüyüp birbirimizden uzak düşünce, nasıl mektuplaşacağımızı konuşurduk kimi zaman. Her gün yazacağımızı söylerdik, ne olabilirdi ki iki satırlık bir mektup yazmanın zorluğu. Çocukluk işte; meğer ne zormuş yazmak.
Araya zaman girdikçe o başlangıç cümlesini bulmak daha da zor oluyormuş meğer.
Uyku ile uyanıklık arasındaki sınırdasın. Her an yeni düşlere yenik düşüp, uyumaya devam edebilirsin.
Saat çalıyor. Uyanmalısın. İçindeki sıkıntı, yeni güne, günaydın diyor. Kalkmalısın.
“Hâlâ yaşadığını kanıtlayabilmek için bir şey yapmalısın. İki seçeneğin var: Ya titreye titreye ağlayacak ya da çılgınca kahkaha atacaksın…”
Kitaplarla kurmaca bir dünyanın ya da yıkıcı acıların izini sürüyorum ama sizinle de yaşamın zevklerini ve başka bir yerden bakabilmenin keyfini yaşıyorum.
Yıllar önce defterime yazdığım bir söz geliyor aklıma: “Sevmenin en zor yanı sevilmek.”
Kısacık bir cümlenin içine defalarca “sevgi” kelimesini yerleştirmeyi o başardı.
Pencereden her bakışımda ne köpekleri seyrediyorum, ne de en karşı konulmaz yalnızlıkları aydınlatan sokak lambalarını. Belki senin adımlarınla sakinleşir de, timpani seslerini unutmuş bir piyano solosuna dönüşür diye yolu seyrediyorum. Yolunu bekliyorum.
Eskiden ben de evlenip çoluk çocuğa karışmayı, düzenli bir hayatı, iyi bir geliri, hafta sonlarında arkadaşlarla oturmaya gitmeyi, ailece çıkılan yaz tatillerini ve toplumun saygın bir üyesi olmak için yapılması gerekenleri düşlerdim. Zor olmadı bunlardan vazgeçmem. Annemin güzel yemekler hazırlayıp süslenerek seni beklediği ve gelir gelmez yorgun olduğunu söylediğin gün vazgeçtim böylesi bir saygınlıktan. Annemin bir damla bile gözyaşı dökmeden sofrayı toparladığı o gece ne istediğime karar verdim. Evlilik yıldönümünüzü bir kere daha unuttuğun o gece, ben yolumu buldum. Sevgi dolu bir ortamda sevgisiz yaşanabileceğini gösterdin bana, demek ki ben de sevgisiz bir ortamda sevgiyle yaşayabilirdim.
“Eğer bir şeyin arkasını görmek için çaba harcamazsanız, o size istediği kadarını gösterir. Çünkü unutmayın, her şey aslında göründüğünden farklıdır.”
“Hangi kömür, günün birinde elmas olacağını önceden bilir?
“Yani anlayacağınız, dünyaya bir çocuk getirip, onun saflığına sarılarak ayakta kalmak istiyorduk. Ne bencillik değil mi?..”
“Bir kere âşık olunur. Aynaya her baktığında onun yüzünü görüyorsan iş bitmiş demektir. Gittiği günden sonra baktığın her yolun son durağında onu görüyorsan da, sen bitmişsin demektir.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“O acıları yok etmesi için değil, benimle paylaşması için evlenmiştim annenle.”
“Bu kadar onun tuğlalarıyla örülmüş bir binanın, yine onun elleriyle yıkılmasına neden şaşıyorum ki şu anda?”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Onu artık tümüyle unuttuğumu, onun izini taşıyan her şeye yeniden dokunabileceğimi sanıyordum, yanılmışım.”
“Sıradan bir âşık, bitmiş ilişkisinin ardından nasıl bir metin yazabilir?”
Bu hayata nasıl yazılmak istiyorsam, öyle çizerim kendimi.
Bu bir kâbus değil, bir kâbus bile bu kadar karanlık olamaz.
“Bir kere âşık olunur. Aynaya her baktığında onun yüzünü görüyorsan iş bitmiş demektir. Gittiği günden sonra baktığın her yolun son durağında onu görüyorsan da, sen bitmişsin demektir.”
Hayatımız boyunca tembel olduk ama keşke dostluğumuzda tembel olmasaydık.
Bu geç uyuma durumu
İnsanın nefes almasını güçleştiren bir sıcak var.
Duvarlar, kapılar, tabelalar ve hatta eşyalar sinir bozucu.
“Bana gördüklerinizi getirmeyin. Bana gördüklerinizin ardındakini getirin. Eğer bir şeyin arkasını görmek için çaba harcamazsanız, o size istediği kadarını gösterir. Çünkü unutmayın, her şey aslında göründüğünden farklıdır.”
Uzun zamandır ağlamamış olduğumu o an fark ediyorum.
“Hangi kömür, günün birinde elmas olacağını önceden bilir?
Acaba kaç saattir buradayım?
Senin hakkında kendimle bile o kadar az konuştum ki.
Konuşmayı sevmediğimi bilirsin. Hele hele kendim hakkında kimseyle konuşmam.
telefonu çalıyor. “Bir dakika canım, duyamıyorum,” deyip yavaşça masadan kalkıyor.
— Bizimki yeni bir sevgili bulmuş herhalde
— Bizimki yeni bir sevgili bulmuş herhalde
Nasıl olmuştu da Reis hepimizi etkisi altına almıştı?
Gözüm kapalıyken bile basket atabiliyordum artık.
Çoğu zaman yaptığımız bir rol ..
Bu vahşi dünyada mutluluğa dokunabilmek, güçlü olabilmek için tek şansımız çocukluğumuzu yaşayabilmemizdi.
artık hiçbir şeyin anlamı kalmamıştı. ne yapacağımı bilmeden, bir robot gibi yaşamaya başladım.
Gitgide kirlenen dünyaya yabancılaşmaya başlamıştık, kendimizi boşlukta hissediyorduk ve ancak çocuksu bir temizliğin bu pisliğin içinde ayakta durabileceğine inanıyorduk Yani anlayacağınız, dünyaya bir çocuk getirip, onun saflığına sarılarak ayakta kalmak istiyorduk. Ne bencillik değil mi?..
Bir pislik var bu işte
Sıkıldım, çok sıkıldım.
Ben su katılmamış bir salağım.
“Eğer sevginiz sevgi doğurmuyorsa bu, sevginizin, sevgi üretmediği anlamını taşır
Kitapçıya istediğim kitabı söyleyince ne oldu? Körün istediği bir göz, Allah vermiş iki göz Kitapçı rafların arkasından tam da istediğim gibi bir kitap çıkardı: Sevme Sanatı .
En iyisi buluşmaya giderken cebime ipekli bir mendil koyayım.
“Hangimiz içindeki çocuğun büyüsüne kapılmak istemez ki?”
“Hiç kaçıp gitmeyi ya da çocukluğuna dönmeyi düşlediğin oldu mu?”
Yatmadan kitap okuyacağım.
Bir rüyadan geçer gibi geçtin benden Çiçeklerin solmasını bile beklemeden.
İç bade, sev güzel, var ise akl-ı şuurun.
Bir kere âşık olunur.
Hiçbir zaman yazılmayacak bir öykünün iki kahramanı gibi, bakışıp duruyoruz.
Her şey o kadar aynı ki
Yaşadığın bir sarsıntının seni nasıl bu kadar çabuk yıkabildiğini anlamış değilsin.
Doğru zamanda, doğru sözleri kullanmayı bilirseniz, aşamayacağınız engel yoktur.
Buğulu Yalnızlık 2 kişilik Malzeme: 2 kişi. 1 ilişki. Hazırlanışı: Mutlu günler geçirilir. Beraber olmaktan alınan keyif, kaynayana kadar hayatın her aşamasıyla sık sık karıştırılarak yaşanır. Arkadaşlar ortak edilir ilişkiye. Sinemaya gidilir, çıkışta filmden hiçbir şey hatırlanmaz, geriye kalan sadece sevgilinin film boyunca tuttuğu elinizde kalan sıcaklıktır. Sözler verilir. Sözlerin altında ezildikçe, yalanlar söylenir. Mutluluk fokurdamaya başlayınca, ilişkinin altı kapatılıp dinlenmeye bırakılır. Oda sıcaklığına geldiğinde kıskançlık ve kavga gibi baharatlar göz kararı eklenir. Arzuya göre aldatma da konulabilir. İlişki iyice soğuduktan sonra gözyaşıyla servis edilir.
Neşeli bir mizacım vardır. Yoksa vardı mı demeliyim? Artık gücüm kalmadı. Özellikle bu sıkıntılı günlerde hepinizin bir parça tebessüme ihtiyacı olduğunu gayet iyi biliyorum efendim.
Uyku ile uyanıklık arasındaki sınırdasın.
Yıllar sonra gülüp geçeceğiz bugünlere.
Eğer yarın
— Sus. Yarın hiçbir bok olmayacak
Doğru dürüst uyuyamıyorum ..
— Yorgun görünüyorsun.
— Yoo, iyiyim.
— Ben hiç iyi değilim.
— Yoo, iyiyim.
— Ben hiç iyi değilim.
Gitmesi gerekiyordu, gitti.
— İyi bok yedi. Senin yüzünden gitti
— İyi bok yedi. Senin yüzünden gitti
Ben babamdan tıraş olmayı değil, eşşoğlueşşek kelimesinin nasıl bastıra bastıra söylenebileceğini öğrendim.
Ben seninle bağıra çağıra kavga etmek istiyorum.
Seni seviyorum..
Sen ancak istediğim anda okuyup, istediğim gibi yorumlayabileceğim bir kitap olarak algıladığımda güzelsin.
okur, edebiyatçının gözünde bir çeşit son kullanıcıdır.
görmek başka şey, yaşamak başka.
Tabii ki senden sonra hayatta beni en çok mutlu eden kitaplar.
Hazırlanışı: Mutlu günler geçirilir. Beraber olmaktan alınan keyif, kaynayana kadar hayatın her aşamasıyla sık sık karıştırılarak yaşanır. Arkadaşlar ortak edilir ilişkiye. Sinemaya gidilir, çıkışta filmden hiçbir şey hatırlanmaz, geriye kalan sadece sevgilinin film boyunca tuttuğu elinizde kalan sıcaklıktır. Sözler verilir. Sözlerin altında ezildikçe, yalanlar söylenir. Mutluluk fokurdamaya başlayınca, ilişkinin altı kapatılıp dinlenmeye bırakılır. Oda sıcaklığına geldiğinde kıskançlık ve kavga gibi baharatlar göz kararı eklenir. Arzuya göre aldatma da konulabilir. İlişki iyice soğuduktan sonra gözyaşıyla servis edilir.
Hangi kömür, günün birinde elmas
olacağını önceden bilir?
olacağını önceden bilir?