Cemal Süreya kitaplarından Onüç Günün Mektupları kitap alıntıları sizlerle…
Onüç Günün Mektupları Kitap Alıntıları
Dokunulmasa da,görülmese de;
Kalpte yer verilir bazısına,
Nedensiz
Sen; aklım ve kalbim arasında kalan,
En güzel çaresizliğimsin.
Gerçi aklıma bile gelmiyorsun artık.
O kadar kalbimdesin ki
Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme,
Kırk yılın hatırına SEN kalayım.
Sevmek ne uzun kelime
Şimdi açsam pencereyi beklesem.
Sen gelsen, olmaz ya hani geliversen.
Hiçbir şey sormasan,
Hiçbir şey söylemesen,
Sussan,
Sussam,
Sussak
Susuşların anlattıklarını dinlesek.
Kalpte yer verilir bazısına,
Nedensiz
Sen; aklım ve kalbim arasında kalan,
En güzel çaresizliğimsin.
Gerçi aklıma bile gelmiyorsun artık.
O kadar kalbimdesin ki
Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme,
Kırk yılın hatırına SEN kalayım.
Sevmek ne uzun kelime
Şimdi açsam pencereyi beklesem.
Sen gelsen, olmaz ya hani geliversen.
Hiçbir şey sormasan,
Hiçbir şey söylemesen,
Sussan,
Sussam,
Sussak
Susuşların anlattıklarını dinlesek.
Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.
Birer çay daha içelim mi ?
Canın sıkıldıkça bana mektup yaz. Sıkılmadıkça da
Ben güzel değil miyim? Neden kuş koymuyorlar yoluma? Bu hayat sıktı.
Seni sevdiğimi söylüyorum. Dudaklarında hafif bir kıpırtı, gözlerinde, her şeye, bütün acılara, güçlüklere karşın, bir sevinç gölgesi. Mutlusun.
Sağol! Hayat bu, hayatımız bu bizim. Bölüşegeldiğimiz bu hayatı yine bölüşüp sürdüreceğiz.
Sağol! Hayat bu, hayatımız bu bizim. Bölüşegeldiğimiz bu hayatı yine bölüşüp sürdüreceğiz.
Her şeyini bırakıp gitmişsin işte. Burun kemiğimde bir sızlama.
Ne günlerdi onlar. Bizim sevdamız böyle günlerden de geçmiştir. Ama biz o günleri de çok severiz, değil mi? Yaşadığımız günlerdir, birbirimizi tanıdığımız günlerdir. İyi, kötü günler geçirdik. Çoğunca da iyi günler. Öperim o günleri.
Aklımda hep sen vardın.
Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.
Seni evrence seviyorum.
Şimdi saat kaç? Onu bile bilmiyorum. Tek bildiğim, tek düşündüğüm sensin, senin sağlığın, rahatlığın, mutluluğun. Tek şey budur.
İyi kızsın sen, eşin bulunmaz.
Seni çok seviyorum. Dediğin gibi yine yine başlangıca geldik. Başlangıçtaki ilk duyguların katkısızlığına.
Seni sevmek ne güzel!
Kadınım.
Yarim.
İpekböceği sesli sevgilim!
Kadınım.
Yarim.
İpekböceği sesli sevgilim!
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yaşlanıp öyle kolkola yürüyelim mi? Ne güzel yaşlanırsın sen.
Mektuplar biter, yollar uzar, özlemler büyür. Burda duman, orda sis.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Tek dalımsın.
Bak! Papatya mevsimi geldi. Mevsimlerden papatyayı severim. Sonra seni. Sonra yine seni. Ve hep seni
Sana rastlamak mutluluktu; sana sahip olmak, başka bir ad bulmak gerek; “içine taşınması” gibi bir şey insanın.
“Saadet bir çimendir, bastığın yerde biter.”
Her yerde, her zaman yazmak istedim sana.
Hayat uzun değil sevgilim. Güzel geçirmeliyiz, hayatımızı.
Ben güzel değil miyim? Neden kuş koymuyorlar yoluma?
Bir tren yolculuğu yaparız bir gün.
Sandviç falan yeriz.
İyi günler, değil uzakta.
Sandviç falan yeriz.
İyi günler, değil uzakta.
‘Biz koşuyu kaybettikten sonra da koşan atlarız.’
“Unutma: Yalnız ikimiz. Her şeyde bu.”
Hadi, bekle beni.
Sevgilerle gözlerinden öperim.
Sevgilerle gözlerinden öperim.
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.
*
Seni doyurmak
Seni giydirmek
Seni uyutmak
Seni güldürmek
Seni yaşatmak
*
Seni doyurmak
Seni giydirmek
Seni uyutmak
Seni güldürmek
Seni yaşatmak
*
Hayat bu, zaman olayları geride bırakıyor, örtüyor.
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni
düşünmekteyim.
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket cıgara.
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
“Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.”
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere,
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede su koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bugünlerde
Gür ve coşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak desen derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardıropta ve şurda burda
Memo’nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyelerden çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını,
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi
düşünmekteyim.
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket cıgara.
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
“Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.”
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere,
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede su koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bugünlerde
Gür ve coşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak desen derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardıropta ve şurda burda
Memo’nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyelerden çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını,
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi
…bu satırları vapurda yazıyorum. Teknenin sarsıntısından ötürü yazım biraz titrek ve okunaksız oluyor, kusura bakmayasın. Her yerde, her zaman yazmak istedim sana. Her koşulda haykırmak istedim aşkımı, sevgimi, sana karşı olan tutkumu. Vapurda da, otobüste de, hatta yürürken de anlayasın istedim beni. Güvenesin, ileriye umut bağlayasın istedim.
Yaşlanıp öyle kol kola yürüyelim mi? Ne güzel yaşlanırsın sen.
Gelen gelir arkadaş, gelmeyen donakalır. Bu böyledir. Ve iyidir.
Simit ve çay… Olsa da beraber içsek.
Bir çeşmeye koşar gibi koşuyorum sana
*
Anlasana!
*
Anlasana!
Se-vi-yo-rum.
*
Sen?
*
Sen?
“Saadet bir çimendir bastığın yerde biter.” (O. Rifat)
Anlamalısın beni, birtakım büyük şeylerin peşindeyim. Bazı iddialarım var, onları gerçekleştirmek istiyorum.
Seçim sonuçları serüvenli oldu. Önce CHP’nin bir başına çoğunluğu kazandığını sandık. Sonunda aldandığımızı anladık. Yine de ilerici cephenin kazancı azımsanacak gibi değil. Koalisyonla da olsa Ecevit mutlaka iktidara geliyor. Belki de sen bu mektubumu aldığın zaman hükümetin genel çizgileri belli olur. Tersi zaten hepimiz için yıkım demektir.
Yarın seçim var. Bakalım ne olur? Bütün umudumuz Ecevit’te. Kaderimiz de bu seçime sıkı sıkıya bağlı. Kişisel kaderimiz de. Onun için çok heyecanlıyım ben de.
Bu gece, bu gece faşizmin son gecesi mi?
Yarın akşam, daha doğrusu yarın gece kurtulmuş olacağız. Öyle mi olacak ? Ben inanıyorum buna. Tersini düşünemiyorum bile.
Siyasal ortam boyuna değişiyor. Bugün o son geldiğim günlere göre biraz daha umutlu. Daha doğrusu daha az umutsuz.
Sizleri çok özledim. Bu yüzden, sürekli bir sürgün duygusu içindeyim.
Şiir yaz. Şiirdir kişiyi kurtaran bu karanlık, bu yalnızlıkla, berbatlıklarla dolu evrende. Bir de sevgiler kurtarabilir.
Dün görüşemedik. İki yüzyıl görüşememişiz gibi geldi bana. Ve üç yüzyıllık görestim seni.
Yarın yine devam ederim
Gözlerinden
Gözlerinden
Geçmiş günler geleceklerden daha parlak değil. Buna inanmanı istiyorum. Seni evrence seviyorum,
Her şeyimi sana borçluyum. Sana rasladığım sıralar
yıkıntılıydım. Sen onardın beni. Tuttun elimden kaldırdın. Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım.
yıkıntılıydım. Sen onardın beni. Tuttun elimden kaldırdın. Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım.
Sensiz hiçbir şey olmuyor.
Bir çeşmeye koşar gibi koşuyorum sana.
Anlasana
Ne demiş şair:
Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti.
Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti.
Ama Aragon’un şu dizesi de bir gerçek:
Göğsüne bastırırken kırar sevdiği şeyi.
Göğsüne bastırırken kırar sevdiği şeyi.
Sen busun işte. Sevdiğini her durumda savunursun, onun kusurlarını görmezsin. Ne sevgilisin sen.
Çünkü sen. Sen ne can kadınsındır sen. Kirpiklerinin ucuyla şarkı söylersin. Buram buram tütersin Cemal Süreya’nın yüreğinde.
Sana rasladığım gün susuzdum, yalnızdım Bir çırpıda içtim gözlerini.
Sana rasladığım gün susuzdum, yalnızdım Bir çırpıda içtim gözlerini.
Hayat uzun değil sevgilim. Güzel geçirmeliyiz hayatımızı.
İçim titrer senin istediğin bir şeyi yeri ne getirirken.
Kalbim seninle gümbür gümbür.
Resim yapmak istiyorum: kendi ölümümün resmini !
Dün görüşemedik. İki yüzyıl görüşememişiz gibi geldi bana. Ve üç yüzyıllık göresim geldi seni.
Seviyorum seni:biline
سكوت♡
سكوت♡
yalnız seninle güçlüyüm. sen olmasan bi anlamım olamaz. sev beni
Her şey seni bekliyor, her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi.
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi.
Ve bir gün Türk Dil Kurumu gibi birleşmemizin 40. Yıldönümünü kutlayacağız. Mutlaka! Kalbim seninle gümbür gümbür. Güneş yükseliyor. Hadi!
Elif diye bir kızımız olsun. Romantik bir filmin gösterildiği bir sinema dönüşü olsun o da. Ya da bir bale dönüşü. Bunu istiyorum ben.
Ben ki sana senin şahdamarından daha yakınım
Sen ordasın. Ve ben burda hayatımızı düşünüyorum.
Seviyorum seni: biline.