İçeriğe geç

Kevok ya da Özgürlük Kitap Alıntıları – Roj Agir

Roj Agir kitaplarından Kevok ya da Özgürlük kitap alıntıları sizlerle…

Kevok ya da Özgürlük Kitap Alıntıları

diren yiğit evlatlar için
ve ağıt değil
gökkuşağı renginde ezgiler gerek
hepimiz için, hep beraber söylemeli
pencereni aç
sana göndereceklerim var
gülümse ????
ve sar sana ulaşan tüm sevgileri
özlemleri
Ya da sen gel
bir damlacık yağmur ol
aynı ırmağa karışalım
varalım gitmediğimiz ufuksuz denizlere varalım kurak bereketsiz topraklara yeşillensin tomurcuklar
dallansın çocuksu hayaller
iki damla yaş düşüyor avuçlarıma
biri zin için
biri mem
acına dokunduğum da içim acıdı
yüreğinde kalbim atıyordu
kendimi gördüm yaslı gözlerinde
yaralıydım yaram kanıyordu
yaşamak güzeldi arkadaş
ve en çok severken
direnirken
yürürken kavganın yollarında.
bağışla beni
Kanayan yaramda anıların vardı.
ah
o ilk rüzgârda kanatlarını açanlar
ne de güzel uçtular ,uçurumdan özgürlüğe
yaz çiçeğim,toprağım, durma öyle
nevroz‘da buluşalım
bak gör nasıl da sever seni bu halk
ateşlerle isyanlarla
bir kaçak çay içesim geldi
gecenin bir vakti
hücremde bir uzun hava, dokunaklı, içten demek özlemişim seni
demek özlemişim yoldaşları
gidenleri
dönmeyenleri
Bir kaçak çay içesim geldi Gecenin bir vakti Hücremde bir uzun hava, dokunaklı, içten Demek özlemişim seni Demek özlemişim yoldaşları Gidenleri Dönmeyenleri
merhaba dedi merhaba dedim sonrasını getiremedik
yorgunduk
o kendi yoluna gitti
ben kendi dağıma
“acına dokunduğumda içim acıdı yüreğinde kalbim atıyordu kendimi gördüm yaslı gözlerinde yaralıydın yaram kanıyordu”
Pencereni aç
Sana göndereceklerim var
Gülümse
Ve sar sana ulaşan tüm sevgileri
Özlemleri
Gözlerin
Ne çok benziyor
Halkının çalınmış baharına
Ve ağıt değil
Gökkuşağı renginde ezgiler gerek
Hepimiz için, hep beraber söylemeli.
Yaşamak güzeldi arkadaş
Ve en çok da severken
Direnirken
Yürürken kavganın yollarında.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Götür beni kevok
Ve savur yüreğimi
Dağ ateşlerinin uslanmaz aşklarına.
Ve her yanım duvar
Koşamıyorum
Yağmur yağsın istiyorum
Olmuyor
Kapanıyor kapılar
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Birazdan darağacında sallanacak bir beden
Boşluğa düşecek düşlerimiz
Pencereni aç
Sana göndereceklerim var
Gülümse
Ve sar sana ulaşan tüm sevgileri
Özlemleri
Ya da sen gel
Bir damlacık yağmur ol
Aynı ırmağa karışalım
Varalım gitmediğimiz ufuksuz denizlere
Varalım bereketsiz topraklara
Yeşillensin tomurcuklar
Dallansın çocuksu hayaller
Güneş ise kuşanmış bayramlıklarını
Dalgalanmakta
Tüm yasaklı dillerde
Tüm zorlu sevdalarda
Açılan ilk çiçekti umut .
Kerpiç bir evin tahta penceresinden
Bir çift göz daha bakıyor ona
Bekliyorum ki bulutlar boşalsın
Yağmurlar yağsın
İki damla yaş düşüyor avuçlarıma
Biri zîn için
Biri mem
Düşün ki sana bir çiçek uzatıyorum
Oralardan
O topraklardan, dağlardan
Düşünsene
Şu kır çiçeğini koparıp sana veriyorum
Öyle farz et
Yoksa, koparamam ki o çiçeği toprağından
Ülkesinden
Düşünü kur
Bir tek sevmek eksiksiz kalıyor bende
Ama aşklar yine yarım
Yine eksik
Ve paramparça
Yaralı
Bir kaçak çay içesim geldi
Gecenin bir vakti
Hücremde bir uzun hava, dokunaklı, içten
Demek özlemişim seni
Demek özlemişim yoldaşları
Gidenleri
Dönmeyenleri
Götür beni Kevok
Ve savur yüreğimi
Dağ ateşlerinin uslanmaz aşklarına
Götür beni Kevok
Varsın
Yasak bir ülke olsun
Sığındığın
Bir mülteci de ben olurum
Uzak düştüğüm
Eski zamanların
Yitik düşlerine
Gülümse
Ve sar sana ulaşan tüm sevgileri
Bir kıyımdan arta kalansın gulê
Bir yangının son külü

Gözlerin
Ne çok benziyor
Halkının çalınmış baharlarına

Sevgiler bir sır gibi saklanırdı
Ürkek ve ağır adımların gölgesinde
Çamurlu sulara dökülürdü utangaçlığımız
Masumiyetimiz açılırdı o kirli sularda
Kızıla kesilirdik
Susardık
Düşün ki sana bir çiçek uzatıyorum oralardan
O topraklardan , dağlardan düşünsene
Şu kır çiçeğini koparıp sana veriyorum
Öyle farz et
Yoksa, koparamam ki o çiçeği toprağından
ülkesinden
düşünü kur
O düşün içinde
Kır çiçekleri uzatıyorum sana
oradan , Nusêbînden
Rojavadan
bu da güzel degil mi
sana bir çiçek uzatıyorum yüreğimden
gülüşümden
affetmez misin beni
de hele , daha da sevmez misin
sevgiler bir sır gibi saklanırdı
ürkek ve ağır adımların gölgesinde
çamurlu sulara dökülürdü utangaçlığımız
masumiyetimiz açılırdı o kirli sularda
kızıla kesilirdik, susardık
Hawarlar yankılanıyor yıkık kentlerin duvarları dibinde
Ya da sen gel
Ses ver bu korkunç sessizliğe
Bu öldürücü kahredici suskunluğa
Ya beraber yaşayalım baharda
Kırda çiçekte
Ya da beraber gömülelim bu kör sessizlikte
oysa yaşanılan
uzun bir öykünün
kısa bir anlatımıdır yalnızca
yorgun yüzlerde göçlerin acı izleri
duygular delik deşik
bakışlar şaşkın
bütün zamanlar kırılgan
hawarlar sessiz
lal ve suskun
şafak çok ötelerde olsa da
ırak dursa da özgürlük
yine de
direnişte güzelleşir canlar
ve özgürleşir ateşin halayında
düşün ki sana bir çiçek uzatıyorum
oralardan
o toprakalardan, dağlardan
düşünsene
şu kır çiçeğini koparıp sana veriyorum
öyle farz et
yoksa, koparamam ki o çiçeği toprağından
ülkesinden
düşünü kur
o düşün içinde
kır çiçekleri uzatıyorum sana
oradan, Nisêbîn’ den
Rojava’ dan
bu da güzel değil mi
sana bir çiçek uzatıyorum
yüreğimden
gülüşümden
affetmez misin beni
de hele, daha da sevmez misin
yaşamak güzeldi arkadaş
ve en çok da severken
direnirken
yürürken kavganın yollarında
her an göçmeye hazır kuşlar gibiydik
bu yüzden olsa gerek
hiç eksilmedi bahçemizden karanfiller
ve çocuklar kattık kavgamıza
büyüsün diye isyanın çağlayan sesi
ama hep yıldız olup kayarlardı
varmadan sabahın serinliğine
vurulup düşerdi bir karanfil daha
kanardı
bir annenin beyaz tülbendi
bir guldaxwîne dönerdi ülkem
siyah değil kan renginden kıpkızıl
öfke dolu
bir başkaldırıya çağırır gibi yani
ayaklan yüreğim
ve sen de
yas çiçeğim, toprağım, durma öyle
newrozda buluşalım
bak gör nasıl da sever seni bu halk
ateşlerle isyanlarla
.
Sesim yok, kaybettim sözcüklerimi
Gözlerinde lal bir çığlık
Duymuyorum
Hissediyorum bağrışlarını
Bu yetmiyor
Kurtarmıyor ikimizi
Ama elbet, aynı öykünün çocuklarıyız
Farklı sayfalarda yitip giden
.
Gözlerin
Ne çok benziyor
Halkımın çalınmış baharına
.
Munzur’dan bir tas su
Ve bir demet direniş Amed yangınından
.
Ve gidişinle
Ülkemin ters lalesi
Ayaklandı martılar
Uyandı sokaklar geceden
Ve çığlığın bölündü dört yana
Gayri,
Durmak yok şehirlerde
Dağlar akar denizlere
Denizler kardeşliğe
.
Belli terk edilmiyor yüreğine kazınmış acılar
.
Anladık, bir erken veda yine
Gidiyorsun dinmez bir sevdanın izinde
Ertelenmez bir yolculuk seninkisi
Gecikmeye gelmez bir aşk
Ya o an, ya hiçbir vakit
.
Bir baştan anlatılır o eski destan
Ve bir kez daha haykırılır
Zîn Mem’ e âşıktı
Mem Zîn’ e
Duyuyor musunuz?
.
Heval, dedim.
Sesim boğazımda kaldı
Ve sen gittin
.
Direnen yiğit evlatlar için
Ve ağıt değil
Gökkuşağı renginde ezgiler gerek
Hepimiz için, hep beraber söylemeli
.
Pencereni aç
Sana göndereceklerim var
Gülümse
Ve sar sana ulaşan tüm sevgileri
Özlemleri
.
Gözlerin
Ne çok benziyor
Halkımın çalınmış baharına

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir