Agatha Christie kitaplarından Gül ve Porsukağacı kitap alıntıları sizlerle…
Gül ve Porsukağacı Kitap Alıntıları
Onu sev ve yalnız bırak.
Eğer bir kez çamura battıysanız, dipteyseniz, yıldızların üzerindeki insanlardan nefret edersiniz.
Eğer bir kez çamura battıysanız, yıldızların üzerindeki insanlardan nefret edersiniz ..
Bazı anılar vardır, o kadar kötüdür ki asla unutamaz. Anımsamak bile istemezsiniz
Bazı anılar vardır, o kadar kötüdür ki asla unutamaz, anımsamak bile istemezsiniz..
Bazı anılar vardır, o kadar kötüdür ki asla unutamaz, anımsamak bile istemezsiniz..
Bazı anılar vardır, o kadar kötüdür ki asla unutamaz, anımsamak bile istemezsiniz..
Kötülüğe inanmıyorum. Yeryüzündeki her zararın, her kötülüğün nedeni zayıflardır, hem de aslnda iyi niyetle davranmış, olaya yalnızca romantik bir açıdan bakmak istemişlerdir. Zayıflardan hep korktum, çünkü onlar cok tehlikeliler. Onlar akıntıya kapılmış, sahipsiz gemiler gibiler, karanlıkta sürüklenirler ve her an sağlam bir gemiye çarpıp batırabilirler
İnsanın çok uzun bir süre hayalini kurduğu bir şeyin gerçekleşmesi bazen çok ürkütücü olabiliyor İnsan yeniden kaybetmekten korkuyor
Lanet olsun, bu ne biçim bir hayat.!
Bazı şeylere ancak doğuştan sahip olabiliyorsunuz.
Bazen beklentiler gerçekleşmeyebilir.
Bir şeye umut bağlar beklersiniz, sonra bakarsınız bu olmamış
Bir şeye umut bağlar beklersiniz, sonra bakarsınız bu olmamış
Aşık olmak kavram olarak beni hep itmiştir..
Mutsuz kadınlar hep birbirlerine benzer ve öyküleri o kadar tekdüzedir ki.!
Birini sevmek,
Genellikle bu kişinin üzerine taşıyamayacağı bir yük yüklemek anlamına gelir..
Genellikle bu kişinin üzerine taşıyamayacağı bir yük yüklemek anlamına gelir..
Bilebilirdim aşkın yüzlerce yolunu.
Eğer hepsi sevdiğimi incitmese
Eğer hepsi sevdiğimi incitmese
İnsanların inançları dışında oy vermeye zorlanmaları bence doğru değil..
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bence her insanın karşısına kaçmak için bir şans çıkar. Ama bu şans elden gidene, dönüşü olmayan bir noktaya gelene dek bunu fark etmezsin anlayabilmek için dönüp geriye bak man gerek ama o zaman da geç.
Kadınlara gerçekleri söylemenin hiçbir anlamı yok. Zaten bundan hoşlanmıyorlar, onların istediği gerçeği öğrenmek değil, istediklerini duymak.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bazen insan ölümü isteyebiliyor, hatta ölecek olmaktan mutluluk bile duyabilir..
Ne ilginç değil mi?
İnsanların böylesine aptal olmaları!
İnsanların böylesine aptal olmaları!
Kendini cennette yaşadığına inandıran bir aptalın gerçeği algıladığı andaki acısından daha büyük bir acı olabilir mi??
Yaşamak için bir nedene gerek var mı?
Neden olsun ki?
Yalnızca yaşıyor olmak yetmez mi?
Neden olsun ki?
Yalnızca yaşıyor olmak yetmez mi?
“İmrenilen (gerçekten imrenilen) sizinle aynı kulvarda koşup sizden iyi olmayı başaran kişi değildir. İmrenilen zaten doğuştan sizden iyi olan kişidir ve siz asla onun gibi olamayacağını zaten bilirsiniz.”
“Çekememezlik aslında hiçbir zaman inanılan bir dürtü değildir.”
“Aslına bakarsanız politika bir anlamda bir dünya fuarında bitişik bölümlerde tüm dertleri iyi edecek kendi özel, sözde mucize ilacını satmak değil midir? Ve de inanmaya hazır,kolayca aldatılabilen topluma bu safsataları yutturmak ”
“Eğer birine aşıksanız doğal olarak tek düşünceniz onu mutlu etmek olur. Bu da kendi isteklerine düşkünlüğün, bencilliğin en sinsi ifade şekillerinden biridir ne yazık ki. Ve oldukça da yaygındır. Ve evlilik istatistiklerinde mutsuzluk nedenleri arasında büyük farkla en önde gelendir.”
“Kuşku toplumu olduk, sürekli düşünüyoruz, sürekli kuşku içinde yaşıyoruz.Sosyal yaşam öylesine karmaşık ki duygular çoğu zaman yeterli ve doğru olmayabiliyor ya da öyle sanıyoruz.”
“İnsanların birçoğunun ölüme karşı söyleyecekleri bir sözleri yoktur, ölümü önemsemezler ama ölmekten korkarlar. Bu acı veren karmaşık bir durum, bir ikilem.”
“Bazen insan ölümü isteyebiliyor, hatta ölecek olmaktan mutluluk bile duyabiliyor.”
“Seçim atmosferinde istenebilecek son şey düşünen ve aklını kullanan insanlardır.”
“Zaten politika kazanında kaynatılan da özde bu değil mi? Önemli olan insanların neye inandırılacakları, bu amaçla insanların nasıl motive edileceği, neler sunulacağı ve nasıl kandırılacakları? Önemli olan asla somut gerçekler değil.”
Ve birden bilincim yerine geldi, çaresizliğimi algıladım: hurdaya dönmüş bedenimi, kırık kemiklerimi artık erkekler arasında bir yerim olmadığını. İnsanlar arasında insan gibi yaşamaya hakkım olmadığını.
“Aslına bakarsanız politika bir anlamda bir dünya fuarında bitişik bölümlerde tüm dertleri iyi edecek kendi özel, sözde mucize ilacını satmak değil midir? Ve de inanmaya hazır,kolayca aldatılabilen topluma bu safsataları yutturmak ”