Alexandre Dumas kitaplarından The Count of Monte Cristo kitap alıntıları sizlerle…
The Count of Monte Cristo Kitap Alıntıları
İnsanlara, yani üzerine basmadan geçen herkese karşı hep doğrulmaya hazır bekleyen yılanlara karşı kibirliyim. Ama beni hiçlikten çekip çıkararak şu anki halime getiren tanrının önünde bu kibri bir kenara bırakırım
Bu dünyada yalnızlığa itilmiş olan Dantes bazen şiddetli bir yalnız kalma ihtiyacı hissediyordu. Zaten hangi yalnızlık gece karanlığında,enginliğin sessizliğinde ve Tanrı’nın bakışları altında denizde tek başına yol alan bir gemininki kadar dokunaklı ve şiirsel olabilirdi?
Bu kez yalnızlığına düşünceleri eşlik ediyor, hayalleri geceyi aydınlatıyor, yeminleri sessizliği canlandırıyordu.
Bu kez yalnızlığına düşünceleri eşlik ediyor, hayalleri geceyi aydınlatıyor, yeminleri sessizliği canlandırıyordu.
Öğrenmek, bilmek demek değildir.Eğer öğrendiğin bilgiyi uygularsan İşte o zaman bilgi sahibi olursun.
sen sıradan bir insan değilsin
Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?
Her felaketin iki ilacı vardır: zaman ve sessizlik.
Dua mutlu insana anlam açısından içi boş ve tekdüze bir bütünlük olarak görünür, ta ki bir gün keder o bahtsıza Tanrı’yla konuşmasına aracılık eden bu ulvi dili açıklayana dek.
Suç her zaman suçtur ve insan adaletinden kurtulsa da, Tanrı’nın gözünden kaçmayacaktır.
Oysa insan ancak Tanrı gibi yaratmayı ve yok etmeyi öğrendiğinde mükemmelleşecek, şu anda sadece yok etmeyi biliyor, yani daha yolun yarısında.
Umudun ılık soluğunu derinliklerine kadar çekerek genişleyen yürek, buz gibi bir gerçeklikle içe kapanırsa parçalanır!
Saadet, kapılarında ejderhaların beklediği masallardaki saraylara benzer.
sıklıkla mutluluğun yanından onu görmeden, ona bakmadan geçeriz ya da bakıp görsek bile onun anlamını fark etmeyiz.
Düşünceler ölmez efendim, bazen uykuya dalarlar ama uyumadan öncekinden daha güçlü bir şekilde uyanırlar.
Bu dünyada refah içinde yaşamak için dürüst olmak yetmiyor.
Bu dünyada refah içinde yaşamak için dürüst olmak yetmiyor.
Bu dünyada bir şeyleri göze almak gerekiyordu.
Her devrim kendi felaketini doğurur.
Gerçekten yüce gönüllü insanlar düşmanlarının başına gelen felaket, ona duydukları kinin sınırlarını aştığında merhametli davranmaya hazırdır.
İçimde ve çevremde o kadar şey paramparça oldu ki kendimi mezarımın kenarında hissediyorum.Beni en çok mutlu olduğum yere getirerek çok iyi yaptınız Sayın Kont, insan mutlu olduğu yerde ölmelidir.
Suçluyu bulmak istiyorsanız, önce işlenen suçun kime yaradığını araştırın!
Ama bu dünyada bir şeyleri göze almak gerekiyordu.
Yalnız! Yeniden yalnız kalmıştı! Yeniden sessizliğe gömülmüştü, karşısında yeniden hiçliği buluyordu! Yalnızdı, kendini bu dünyaya bağlayan tek varlığın görüntüsü, sesi kaybolmuştu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Suçluyu bulmak istiyorsanız, önce işlenen suçun kime yaradığını araştırın.
Umudun ılık soluğunu derinliklerine kadar çekerek genişleyen yürek , buz gibi bir gerçeklikle içe kapanırsa parçalanır !
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bana hayatı sevdirecek her şeyi kaybettim.
Dört beş aydan beri İtalyan mutfağına, yani dünyanın en kötü mutfaklarından birine mahkum kalmış biri gibi sofradaki yemekleri silip düşürmekle meşguldü.
insanlar korku duymadan önce doğru görürler, korkarken çift görürler, korktuktan sonra bulanık görürler.
Siyasette insanlar değil düşünceler, duygular değil çıkarlar söz konusudur; siyasette bir insan öldürülmez bir engel ortadan kaldırılır, hepsi bu.
Böylece daha üç ay önce özgürlüğün özlemini çeken Dantès artık özgürlükle yetinmiyor, zengin olmanın özlemini çekiyordu; bu Dantès’in değil, insanın gücünü sınırlarken onu sonu gelmeyen isteklerle donatan Tanrı’nın hatasıydı!
Ah! Yanılıyorsunuz! Daha az acı çekmemin nedeni acı çekmek için daha az gücümün kalmasından kaynaklanıyor.
İnsanın zihninde gizli olan gizemli madenleri kazması için bir bahtsızlık gerekiyor; barutu patlamak için basınç gerekiyor.
Kötüler böyle ölmezler çünkü Tanrı onları kendi intikamlarının aracı olarak kullanmak için adeta koruma altına alır.
“Yüreğimin sevgili evlatları, yaşayın ve mutlu olun ve Tanrı’nın geleceği insanın gözlerinin önüne sermeye tenezzül ettiği güne kadar tüm insani bilgeliğin şu iki sözcükle ifade edileceğini asla unutmayın: beklemek ve umut etmek!”
“Dünyada senden başka kimsem yok; seninle hayata bağlanıyorum, seninle acı çekebilirim, seninle mutlu olabilirim. ”
“ seni bir baba, bir ağabey, bir koca gibi seviyorum, seni hayatımı, Tanrı’yı sever gibi seviyorum, çünkü sen benim için yaratılmış varlıkların en yakışıklısı, en iyisi ve en asilisin! ”
“Ölüm, kendisiyle iyi mi kötü mü ilişki kurduğumuza göre ya bizi yavaşça beşikte sallayan bir sütanne gibi dosttur ya da ruhu bedenden şiddetle söküp alan bir düşmandır.”
“ ölüm hep aynı ölüm, yani unutuş, yani dinlenme, yani yaşamın, dolayısıyla da kederin yokluğu.”
“Ah! Kont! Öldüğümde rahat edecek, nasıl da keyifle dinleneceğim!”
“ dostum, ruhumuzun anlam yüklediği dar anlamlı sözcükleri bir kenara bırakalım.”
“Her insanın, yanında ağlayan ve inleyen bir bahtsızdan daha bahtsız olduğuna inanması zavallı insanlığımızın kibirlerinden biri. ”
“Tanrı’ya böyle tapılmaz! Tanrı anlaşılmayı ve gücünün tartışılmasını ister. Bize irademizi bu yüzden verdi.”
“İlk hatası tüm geleceğini mahveden seçilmiş kullar vardır ”
“ aldığım tek karar artık bir karar almamak.”
Mutluluğun ve umutsuzluğun ne olduğunu iyi bilirim ve insanların duygularıyla asla oynamam.
“Sizi tanıyabilen tek kişinin sizi anlayabilecek tek kişi olduğuna inanın.”
“ insan mutlu olduğu yerde ölmelidir.”
Bize iyilik yapanlarla asla ödeşemeyiz çünkü onlara para borcumuz olmasa da, minnet borcumuz vardır.
Ve şimdi,dedi meçhul adam , iyiliğe , insancıllığa , minnettarlığa elveda Yüreği çiçeklendiren tüm duygulara elveda ! .. İyileri ödüllendirmek için Tanrı’nın görevini üstlenmiştim Şimdi kötüleri cezalandırmam için intikam tanrısı yerini bana bıraksın ! ”
Siyasette insanlar değil düşünceler, duygular değil çıkarlar söz konusudur; siyasette bir insan öldürülmez, bir engel ortadan kaldırılır.
Ama keder kapıyı kapayınca uzaklaşmaz.
Yalnız! Yeniden yalnız kalmıştı!
“Bizden sonraki kuşak daha küçükken ne dolaplar çeviriyor! ”
“Bir insan neden sevilmez ki ? Bir insandan niye nefret edilir ki? Onu itici bulduğum için nefret ediyorum. ”
Delilerin ortasinda yaşıyorsanız, sizin de bu alanda bir ölçüde bilgilenmeniz lazım m
“Şu an hayatın bizim için ne anlamı var? Hiçbir anlamı yok.”
“Gerçekten de gördüğüm kadınların en güzeli ve en asilisiniz!”
“Bazı bünyeler için çalışmak en iyi ilaçtır.”
“ hayır, yaşayacaksınız Valentine, sevmek ve sevilmek, mutlu olmak ve bir erkeği mutlu kılmak için yaşayacaksınız ”
İnsan her zaman kendisine nankörlük edeni sever…
Her felaketin iki ilacı vardır: zaman ve sessizlik.
“Evet, çalıştığımda, gece gündüz çalıştığımda kendimi unuttuğum anlar oluyor ve kendimi unuttuğumda adeta ölüler gibi mutlu oluyorum. Yine de bu ruh hali acı çekmekten daha iyidir. ”
Her devrim kendi felaketlerini doğurur.
“Kes sesini, erkeklerin hepsi alçaktır ve artık onlardan nefret etmekten ziyade onları küçümseyebildiğim için çok mutluyum.”
“Her zaman olduğu gibi, en çok süslenmiş olanlar en yaşlı kadınlardı ve büyük bir ısrarla kendilerini göstermeye çalışanlar ise en çirkinlerdi.”
“ kendimi bildim bileli kimse tarafından sevilmedim, olsun!”
Bu dünya kaplanlar ve timsahlarla mı dolu ?
Evet ama iki ayaklı kaplanlar ve timsahlar diğerlerinden daha tehlikelidir.
Evet ama iki ayaklı kaplanlar ve timsahlar diğerlerinden daha tehlikelidir.
“Dış etkilerin gücüne çok inanırım.”
“ kim olursa olsun bir adamın kaprislerine katlanmak bana göre değil. Ben sanatçı olmayı ve dolayısıyla yüreğimin, kişiliğimin ve düşüncemin özgür kalmasını yeğlerim. ”
“İştahı kesen iki duygu vardır: keder ve aşk.”
Şucluyu bulmak istiyorsanız, önce işlenen suçun kime yaradığını araştırın!