İçeriğe geç

Bağışlanmış Bir Günahkârın Özel Anıları ve İtirafnamesi Kitap Alıntıları – James Hogg

James Hogg kitaplarından Bağışlanmış Bir Günahkârın Özel Anıları ve İtirafnamesi kitap alıntıları sizlerle…

Bağışlanmış Bir Günahkârın Özel Anıları ve İtirafnamesi Kitap Alıntıları

Şu dünyada hislerimizden başka neyimiz var güvenecek: Eğer onlar da bizi yanıltacaksa elden ne gelir ki.
İşte bir güvercinin kanatlarına sahibim, katlanmaya gücümün olmadığı insanlardan saklanmak için dünyanın en ücra köşelerine uçabilirim.
Aynı ruhun ve bedenin içinde aynı zamanda hem bir şeylerin bilincinde olmak hem de olmamak imkansızdı.
Şu dünyada hislerimizden başka neyimiz var güvenecek; eğer onlarda bizi yanıltacaksa elden ne gelir ki.
Ama bağnazın ya da ikiyüzlünün yapmacıklı lakırdısı karşısında hiçbir mantık yürütme kâr etmez. İsterseniz ömrünüzün sonuna dek münakaşa edin, asla yanılmayan o yaratık muhakkak haklı çıkmalıdır.
İhtiyar John bir ahırda ya da bir duvar dibinde dilenerek ölebilir ama kendi düşüncelerinin efendisi olacaktır daima, canı istese dile getirir istemezse getirmez!
Din olağanüstü ve yüce bir olgudur, yeryüzünde toplumun bağı, insanlığın uluhiyetle bağlantısıdır ama onun ilkelerini tahrif etmekten ya da lüzumlu sınırlarının ötesine zorlamaktan daha tehlikeli bir şey olamaz; bu tüm diğer şeylerden daha fazla yıkıma çanak tutmaktır.
Pişman olunmamış her günahın insan nefes alıp verdikçe yeni bir günahın tohumunu attığını ve bu yeni günahların da listeye aynı tarzda eklendiğini belirtmişti.
Şu dünyada hislerimizden başka neyimiz var güvenecek: Eğer onlar da bizi yanıltacaksa elden ne gelir ki.
Her şeye kadir Tanrım onları utanç ve mahcubiyet içinde yakıp kavurmazsa bu dünyada ağır ceza umudu yok demektir.
Kötülük ya etkin olur madam ya da edilgen. Bu onlar için bir kötülük bizim için değil. Islah olmamış ve aşağılık insanların günahlarıyla bizim ancak inançsız bir Türk’ün günahları kadar ilgilimiz olabilir; zira tüm dünyevi bağlar ve duygudaşlıklar Reform Kilisesi’nin kutsal topluluğunun içinde eritilir ve sineye çekilir.
Ebediyetten başlayarak yeni doğan her bireyin kaderine Tanrı’nın karar vermiş olduğunu düşününce, Yaradan’ın değişmez bir fermanla yıkıma mahkum ettiği insanları kurtarmaya çalışmak ne beyhude bir çabaydı.
Ama bunlara rağmen ,kabul edilmem ya da lanetlenmem söz konusu olduğunda ,Tanrı’nın benim hakkımda ezelden beri vermiş olduğu buyruğu iyi ya da kötü davranışlarımın zerrece etkileyeceği kanaatinde değildim.Ben tamamen Tanrı’nın bağışladığı cömert inayetine güveniyordum ve insanlığın erdemlerini kirli paçavralar olarak görerek ve önemli görkemli hakikate inanarak ,inançlı olanın omzuna ne denli ağır günah yüklenirse lütfun tahtına daha çok buyur edildiğini düşünüyordum.
İnsanın akıl sınırlarını aşan büyük bir günahkardım itiraf ediyorum.Ama hala affedilme umutlarım vardı ,çünkü asla ilkesel olarak değil daima kazaen günah işliyordum.
Ve sonrasında tüm bu günahlardan ötürü tek tek pişmanlık duymak mümkün olmadığından topluca nedamet getirmeye çalıştım ama gayretlerim muhakkak başarıyla sonuçlanmıyordu;bağışlanma lütfundan mahrum bırakıldığım için kendimi katiyen başarısızlıktan sorumlu görmüyordum.
Gerçek şu ki ,her yalan daima diğerinin yolunu döşemiştir ve saat saat ,günbegün ve her geçen yıl birlikte ,kendimi yakayı kurtarmanın imkansız olduğu bir kandırmaca labirentinde buluverdim.
Hayatım gürültü ve patırtı ve sorundan ibaretti;değişiklik ve sıkıntılardan,kızgınlık ve yüksek coşkunluktan,acılardan ve intikamdan ibaretti.Acılarım hafife alınan bir dini müjdeden ibaretti ve ona karşı gelen düşmanlardan intikamı alındı.Dolayısıyla Tanrı’nın izniyle oturup yazacağım:vaatlere olan inancım ve Tanrı’nın inayetine dayanarak ,neler yaptığımı bu dünyanın günahkarları bilsin ve okuyup titresinler diye ,kanlarını kurbanlarının kanlarına karışmadan evvel Tanrı’nın elçisi onların ortamından çekildiği için gümüşten ve altından Tanrı’larına şükretsinler diye yazacağım.
Karanlığın ortasına ışığı, karmaşanın ortasına düzeni getirebilecek olan yegane kuvvet Doğa’nın hakimdir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Günümüzde İskoçya’da insanların kendi partilerinden olanlarla karşıt olanlara ait davalara nasıl yaklaştıkları bilinen bir şeydir.
Din, olağanüstü ve yüce bir olgudur, yeryüzünde toplumun bağı, insanlığın uluhiyetle bağlantısıdır ama onun ilkelerini tahrif etmekten ya da lüzumlu sınırlarının ötesine zorlamaktan daha tehlikeli bir şey olamaz; bu tüm diğer şeylerden daha fazla yıkama çanak tutmaktır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İnsan ırkını daha fazla anlamak ve öğrenmek uğruna kendinizi ne menem bir büyük derdin içine soktunuz?
Bu korku değil Korkunun ne olduğunu hemen hemen hiç bilmem. Bu acil durumlarda zihnime mütemadiyen musallat olan şey, bu türde eylemlerde bulunmanın bana dimdik duruşumdan kaybettirip kaybettirmeyeceğine dair duyduğum şüphedir.
Hepimiz aynı kişi içinde iki farklı mizaca tâbiyiz.
Aramızda kuzu kılığına girmiş nice kurtlar vardır bayım
“İşte bir güvercinin kanatlarına sahibim, katlanmaya gücümün olmadığı insanlardan saklanmak için dünyanın en ücra köşelerine uçabilirim.”
Aynı ruhun ve bedenin içinde aynı zamanda hem bir şeylerin bilincinde olmak hem de olmamak imkansızdı.
Şu dünyada hislerimizden başka neyimiz var güvenilecek.
Kötü olana her şey kötü, haklı olana her şey doğru ve düzgündür.
Din, olağanüstü ve yüce bir olgudur, yeryüzünde toplumun bağı, insanlığın uluhiyetle bağlantısıdır ama onun ilkelerini tahrif etmekten ya da lüzumlu sınırlarının ötesine zorlamaktan daha tehlikeli bir şey olamaz; bu tüm diğer şeylerden daha fazla yıkıma çanak tutmaktır. Ve bundan daha kolay işlenen bir şey olamaz. İnsanın, namusluluğuna kanıt olarak Kutsal Kitap’ı kendine kalkan edemeyeceği hiçbir kabahati yoktur.
Bağnazın ya da ikiyüzlünün yapmacıklı lakırdısı karşısında hiçbir mantık yürütme kar etmez.
”İnsanoğlunun düşünceleri beyhudedir efendim, çat kapı gelir ve hiç kış kışlamaya lüzum kalmadan çeker giderler ve insanın elinden birşey gelmez onların karşısında. ”
Zengin bir adamın cennetin krallığına kabul edilmesi bir devenin iğne deliğinden geçmesinden daha zordu.
Varlıklarımız iç içe girip kaynaşarak bir ortaklık kurdular, seni kendimle birlikte zafere taşımadığım müddetçe bu ülkeden gidecek değilim.
Kesinlikle her tanrı nimeti bir lütuftur ve dilendiği gibi, şükranla kullanılmalıdır.
Kutsal kitap, en yüksek mertebeye ulaşmış seçilmişlere dahi yanlış yapma salahiyeti tanımaz.
Onu sabah çiylerinin arasından takip edersen elinle koyduğun gibi bir uçurumun tepesinde bulacaksın çünkü namert başını güneşe, ancak kuytuda çıkarabiliyor.
Din olağanüstü ve yüce bir olgudur, yeryüzünde toplumun bağı, insanlığın uluhiyetle bağlantısıdır.
Elinin yapmayı uygun bulduğu neyse tüm gücünle yap onu, zira bir günün neler getirebileceğini bilemez hiç kimse.
Bu dini ilke öğretileri, karanlığın hakimiyetini, kudretini ilke ve güçlerini tepetaklak etmek üzere kurgulanmıştır.
Her yalan daima diğerinin yolunu döşemiştir ve saat saat gün be gün ve her geçen yıl birlikte
Eş olmaları, kaynaşmaları umuduyla suyla ateş ne denli bir araya getirebilirse saflık ve ahlaksızlık için de aynısı geçerlidir.
Duyularım öylesine sersemlemiş durumdaydı ki, sanki beni kandırmak üzere el birliği etmişlerdi ve bende itibar etmedim onlara.
Şu dünyada hislerimizden başka neyimiz var güvenecek: Eğer onlar da bizi yanıltacaksa elden ne gelir ki.
Kötü olan her şey kötü, haklı olan her şey doğru ve düzgündür..
Başlık kimin kafasına uyuyorsa buyursun taksın efendim.
Kötü olana her şey kötü,haklı olana her şey doğru ve düzgündür.
“Bir insan düşüncelerine ket vuramaz efendim.”
“Efendim, bilmelisiniz ki sizin ilkelerinizden ve aynı zamanda şahsınızdan da nefret ediyorum.”
Ama bağnazın ya da ikiyüzlünün yapmacıklı lakırdısı karşısında hiçbir mantık yürütme kâr etmez. İsterseniz ömrünüzün sonuna kadar mücadele edin, asla yanılmayan o yaratık muhakkak haklı çıkmalıdır.
“Bana büyü yapıldığından ve akrabalarımın bu işte parmağı olduğundan kim şüphe edebilir ki?”
“Genellikle iki ayrı insanmışım gibi bir algım vardı.”
Ama bağnazın ya da ikiyüzlünün yapmacıklı lakırdısı karşısında hiçbir mantıklı akıl yürütme kâr etmez. İsterseniz ömrünüzün sonuna dek münakaşa edin, asla yanılmayan o yaratık muhakkak haklı çıkmalıdır.
Tüm sefaletinle elveda sana! Küçümsediğim ve uzak durmaya çalıştığım kadın elveda! Nefret ettiğim erkek ve yine de merhamete bıraktığım erkekler elveda. Ve sen güneş, daha uzak ve parlak bir görkemin temsilcisi sana da elveda!
Neden elini bunca ıstırapla yükledin bana? Neden beni bunca kötülüğün nişangâhına oturttun?
15
Geleneksel İskoç inancına göre, bir ceset onu öldüren katil dokunduğunda kanardı.
Sessiz ve uykuda olmak istiyordum, bu kırılgan hayatı düşününce geleceğe ve geçmişe gözlerimi kapamayı istiyordum.
, zaman unutulagelen bir rüya gibi gelip geçmiş olmalı.
namert başını güneşe, ancak kuytuda çıkarabiliyor.
Gölgem gibi sabitti benim için ve üzerimde öyle bir üstünlük kurmuştu ki o yokken asla mutlu değildim, hoş o varken de değildim ya
‘ Tanrım başka insanlar gibi olmadığım için müteşekkirim sana ‘
sonuçlarımı insan karakterinin tamamından çıkarsarım ve çok sık da yanılmam.
, ama en çok şükran duyan yürek değil midir ?
suyla ateş ne denli bir araya getirilebilirse saflık ve ahlâksızlık için de aynısı geçerlidir:
Toplum dışı biri olarak dünyaya geldim, son derece çarpıcı bir rol oynamam yazıldı alnıma.
yüreğimde kolay kolay silinmeyecek bir iz bıraktı.
Tüm sefaletinle elveda sana! Küçümsediğim ve uzak durmaya çalıştığım kadın elveda! Nefret ettiğim erkek ve yine de merhamete bıraktığım erkekler elveda. Ve sen güneş, daha uzak ve parlak bir görkemin temsilcisi sana da elveda!
Yaşayan hiçbir canlının olmadığı kadar örselendim.
İnsanoğlunun yönelteceği suçlamalardan korkmam ben, dedim, Yeter ki davamı Tanrı’nın önünde haklı kılabileyim ve bunu yapabildiğinin farkındayım.
Şu dünyada hislerimizden başka neyimiz var güvenecek: Eğer onlar da bizi yanıltacaksa elden ne gelir ki.
bir beyefendi asla herhangi biri gibi davranmaz.
; bileydi sarsılmış ince ruhunu teselli ederdi ama bu fırsat kaçmıştı bir kez
“Suçluların habire kurtulmasına göz yummamalı, yoksa ne mene bir dünyada yaşamaya mahkum olurduk bizler,”
“İşte burada,” dedi “kimseler rahatsız etmeden doğayla konuşabilirim, ”
Ama insan doğa olaylarının esrarına vakıf olmaya görsün daha fazla hayranlık besler onlara.
toprağı semirtmek için dökülen gübre gibi mahcup edeceğim onları.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir