İçeriğe geç

Divan-ı İlahiyat Kitap Alıntıları – Yunus Emre

Yunus Emre kitaplarından Divan-ı İlahiyat kitap alıntıları sizlerle…

Divan-ı İlahiyat Kitap Alıntıları

Şerî’at oglanları bahis da’vî kılurlar
Hakîkat erenleri da’vîye kalmadılar
‘İlim hod göz hicâbıdur dünyâ âhret hisâbıdur
Kitâb hod ‘ışk kitâbıdur bu okunan varak nedür
Niçeler eydür Yûnus’a çün kocaldun ‘ışkı kogıl
Rûzigâr uğramaz ‘ışka, ‘ışkun ne ay u yılı var
Aşık oldum şol ay yüze nisar oldum bal agıza
Nazar kıldum kara göze siyah olup kaşa geldüm.
Ne gelmegün gelmek durur ne bilmegün bilmek durur
Son menzilün ölmek durur tuymadun ‘ışkdan bir eser
‘Âşıklarun ahvâli ma’şûk katında biter
Sözün var ana söyle benüm elümde ne var
Sordum sarı çiçeğe benzin neden sarıdır
Çiçek eydür ey derviş ahım dağlar eridir

Yine sordum çiçeğe sizde ölüm var mıdır
Çiçek eydür ey derviş ölümsüz yer var mıdır

(Aşık Yunus)

Esiri aşk oldum yine saki getir peymaneyi
Doldur kadehi sun beri aşık nider efsaneyi

gah varırım meyhaneye maşuk teferrüç için
Bağlar hasut yollarını dolanır ahım haneyi

Açgıl kapıyı hey refik ben bunda sermest gelmişem
Açmaz olursan kapıyı kuşatırım meyhaneyi

Kah tutarım kabe yolun kah varırım meyhaneye
Dün gün esirim yürürüm şayet bulam cananeyi.

Aşık Yunus

Cemalin pertevi gülzara düştü
Ki şevkinden bülbüller zare düştü

Şarabı aşkın içelden bu gönlüm
Zeber abad olup mestane düştü

Devasın sormuşun derdin tabibe
Dedi derdin senin biçare düştü

Kul olsun pare pare riyze riyze
Gönül kim sencileyin yâre düştü

Cemali şem’ine yandın mı Yunus
Nice senin gibi pervane düştü

Aşık Yunus

Dost bahçesinin gülüyüm
Ben gülümün bülbülüyüm
Dört kapının kilidiyim
Açabilirsen gel beri

Açıktır bahçe kapısı
Misler kokuyor kokusu
Kıldan incedir köprüsü
Geçebilirsen gel beri

Aşık Yunus

Yine yaz ayları geldi
Hasretin bağrımı deldi

Aşık Yunus

Nice bir uyursun uyanmaz mısın
Göçdü kervan kaldık daglar başında
Dellallar çagrışır inanmaz mısın
Göçdü kervan kaldık daglar başında

Aşık Yunus

Ben bir Yakup idim kendi halinde
Aldırdım Yusuf’u Ken’an elinde
Mevla’nın tesbihi var idi dilinde
Ağlar Yakup ağlar Yusufum deyü
Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevla’ya âşık oldum
Derdim vardır inilerim

Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim

Beni bir dağda buldular
Kolum kanadım yoldular
Dolaba layık gördüler
Derdim var inilerim

Ben bir dağın ağacıyım
Ne tatlıyım ne acıyım
Ben Mevla’ya duacıyım
Derdim vardır inilerim

Dağdan kestiler hezenim
Bozuldu türlü düzenim
Ben bir usanmaz ozanım
Derdim var inilerim

Dülgerler her yanım yoldu
Her azam yerine kondu
Bu iniltim Haktan geldi
Derdim vardır inilerim

Suyum alçaktan çekerim
Dönüp yükseğe dökerim
Görün ben neler çekerim
Derdim vardır inilerim

Yunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fanide kimse kalmaz
Derdim var inilerim

(Aşık Yunus)

Mülk-i bekâdan gelmişem fânî cihânı neylerem
Ben dost cemâlin görmişem hûr-ı cinân’ı neylerem

(Aşık Yunus)

İsm-i Sübhan virdin mi var?
Bahçelerde yurdun mu var?
Bencileyin derdin mi var?
Garip garip ötme bülbül.

Bilirim âşıksın güle,
Gülün hâlinden kim bile,
Bahçedeki gonca güle,
Dolaşıp söz atma bülbül.

Bilirim âşıksın verde,
Cünunun var gayet serde,
Şu sinemde olan derde,
Bir de sen dert katma bülbül.

Kanat büküp uçar mısın?
Deniz derya geçer misin?
Bencileyin nâçar mısın?
Sen de hâlin söyle bülbül.

A bülbülüm uslu musun?
Kafeslerde besli misin?
Bencileyin yaslı mısın?
Garip garip ötme bülbül.

Yunus vücudun pak derken,
Cihanda mislin yok derken.
Seher vaktinde Hak derken,
Bizi de unutma bülbül.

Sordum sarı çiçeğe benzin neden sarıdır
Çiçek eydür ey derviş ahım dağlar eridir

Yine sordum çiçeğe sizde ölüm var mıdır
Çiçek eydür ey derviş ölümsüz yer var mıdır

(Aşık Yunus)

Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Canum kurban olsun senün yoluna
Adı güzel kendü güzel Muhammed
Gel şefa’at eyle kemter kuluna
Adı güzel kendü güzel Muhammed

(Aşık Yunus)

Bir sâkîden içdük şarâb ‘Arş’dan yüce meyhânesi
Ol sâkînün mestleriyüz cânlar anun peymânesi

Bir meclisdür meclisümüz anda ciger kebâb olur
Bir şem‘adur anda yanar ay u güneş pervânesi

Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Gönlüm düşdi bir sevdâya
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi
Başumı virdüm gavgâya
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Ben yürürem yana yana
‘Işk boyadı beni kana
Ne ‘âkilem ne dîvâne
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Geldi geçdi ‘ömrüm benüm şol yil esüp geçmiş gibi
Hele bana şöyle gele şol göz açup yummış gibi
Müsülmanlar zamane yatlu oldı
Helal yinmez haram kıymetlü oldı
..
Peygamber yirine geçen hocalar
Bu halkun başına zahmetlü oldu.
Kime gönül virdümise benümile yâr olmadı
Hâlüm bilüp derdüm sorup bana vefâdâr olmadı
‘Işkun aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanaram düni güni
Bana seni gerek seni
‘Işkun ile ‘âşıklar yansun yâ Resûla’llâh
İçüp ‘ışkun şarâbın kansun yâ Resûla’llâh
Adumuz miskîndür bizüm düşmânumuz kimdür bizüm
Biz kimseye kîn tutmazuz kamu ‘âlem yârdur bize
Yûnus sen kendüni görme
‘İbâdet kıl mahrûm kalma
Gayrısına gönül virme
Allah sevgüsi var iken
Işkuna düşen ‘âşık derdüne yanar her dem
Vaslundur ana dermân hekîm ne tîmâr itsün

Işkun ezelî şâhum yoklukda komış varı
Bu remzi duyan ‘âşık yoklugı şikâr itsün

Yûnus bu sözleri çatar halka ma’ârifet satar
Kendüsi ne kadar dutar söyledügi yalanı gör
Biz dünyâdan gider olduk kalanlara selâm olsun
Bizüm içün hayır-du‘â kılanlara selâm olsun

Ecel büke bilümüzi söyletmeye dilümüzi
Hasta iken hâlümüzi soranlara selâm olsun

Tenüm ortaya açıla yakasız gönlek biçile
Bizi bir arı vechile yuyanlara selâm olsun

‘Azrâîl alur cânumuz kurur tamarda kanumuz
Yayıcagız kefenümüz saranlara selâm olsun

Gider olduk dostumuza iremedük kasdumuza
Namâz içün üstümüze duranlara selâm olsun

Sözdür söylenür araya kimse döymez bu yaraya
İltüp bizi makbereye koyanlara selâm olsun

Bunda hep gelenler gider hergiz gelmez yola gider
Bizüm hâlümüzden haber soranlara selâm olsun

‘Âşık oldur Hakk’ı seve Hak derdine kıla devâ
Bizüm içün hayır-du‘â kılanlara selâm olsun

Miskîn Yûnus söyler sözi kan yaşıla toldı gözi
Bilmeyen ne bilsün bizi bilenlere selâm olsun

Yüz bin cefâ kılsan bana
Senden yüzüm döndürmezem
Hak’dan nazar oldı bana Hak kapusın açar oldum
Girdüm Hakk’un haznesine dürr ü gevher saçar oldum

Devlet tâcı başa kondı ‘ışk kadehin bana sundı
Susadugumca ben dahı her dem anı içer oldum

Esritdi ‘ışka düşürdi ben hamıdum ‘ışk bişürdi
‘Aklum başuma divşürdi hayrı şerden seçer oldum

Hayra döndi benüm işüm endîşeden âzâd başum
Nefsüm başını kesüben şer işlerden kaçar oldum

Kesildi nefs başı öldi fısk u fesâd işler kaldı
Hak’dan bana nazar oldı kanatlandum uçar oldum

Uçdum bir hoş yire kondum bu dünyâyı bâkî sandum
İy yârânlar ben usandum kondum gine göçer oldum

Göçenler menzile yitdi vardı anda karâr itdi
Geçdi ‘ömür kavil yitdi varlıgumdan nâ-çâr oldum

Cânum nâ-çârıdı bunda kalmışıdum bu zindânda
Gel didiler vardum anda varlıgumdan geçer oldum

Yûnus Hakk’a bilişeli cân u gönül virişeli
Şol Tapdug’a irişeli gizlü râzum açar oldum

Gâh varam bir sâz olam bir söz olam pür-sûz olam
Geh varam imkân olam îmân olam ihsân olam

Dem olam Âdem olam ‘âlem olam ‘âlemde ben
Dem olam bî-dem olam hem nâm olam hem nân olam

Yûnus’a Tapdug u Saltug u Barak’dandur nasîb
Çün gönülden cûş kıldı ben niçe pinhân alam

Yûnus imdi bu sözi sen ‘âşıka di ‘âşıka
Kim sana ben sıdk olam hem derd ü hem dermân olam

Gâh hâlis ü gâh muhlis olam uş Furkân’ıla
Gâh Rahmâni’r-Rahîm yâ Hayy u yâ Mennân olam

Geh dönem bir şems olam zerremde yüz bin ‘Arş ola
Geh yine tugyân olam ‘âlemlere tûfân olam

Evveli Hû âhiri Hû yâ Hû illâ Hû olam
Evvel âhir ol kala vü men aleyhâ fân olam

Benüm cânum uyanukdur dost yüzine bakan benem
Hem denize karışmaga ırmak olup akan benem

Irmak gibi ben çaglaram gâh gülerem gâh aglaram
Nefsüm cigerin taglaram kibr ü kîni yıkan benem

Yoldaş olalum ikimüz
Gel dosta gidelüm gönül
Hâldaş olalum ikimüz
Gel dosta gidelüm gönül
Ten fânîdür cân ölmez çün gitdi girü gelmez
Ölürise ten ölür cânlar ölesi degül
Dervîş gönülsüz gerekdür sögene dilsüz gerekdür
Dögene elsüz gerekdür halka berâber gerekmez
Gülme sakın sen ana eyü degildür sana
Kişi neyi gülerse başa gelegen olur
‘İlim ‘ilim bilmekdür ‘ilim kendin bilmekdür
Sen kendüni bilmezsin yâ niçe okumakdur

Okumakdan ma’nî ne kişi Hakk’ı bilmekdür
Çün okudun bilmezsin hâ bir kurı emekdür

Okıdum bildüm dime çok tâ‘at kıldum dime
Eri Hak bilmezisen ‘abes yire yilmekdür

Dört kitâbun ma’nîsi bellüdür bir elifde
Sen elif dirsün hoca ma‘nîsi ne dimekdür

Yûnus Emre dir hoca gerekse var bin hacca
Hepisinden eyüce bir gönüle girmekdür

Sen sanmadugun yirde
Nâgâh açıla perde
Dermân irişe derde
Allah görelüm n’eyler
İşidün iy yârenler ‘ışk bir güneşe benzer
‘Işkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer

Taş gönülde ne biter dilinde agu düter
Niçe yumşak söylese sözi savaşa benzer

‘Işkı var gönül yanar yumşanur muma döner
Taş gönüller kararmış sarp-katı kışa benzer

Mevlana Hüdavendigar bize nazar kılalı
Anun görklü nazarı gönlümüz aynasıdur
Bu vücûdum şehrine bir dem giresüm gelür
İçindeki sultânun yüzin göresüm gelür

İşidürem sözini göremezem yüzini
Yüzini görmeklige cânum viresüm gelür

Ma’şûka halvetinün yidi kapusı vardur
Ol kapudan içerü seyrân kılasum gelür

Her kapuda bir kişi yüz bin çerisi vardur
‘Işk kılıcın kuşanup cümle kırasum gelür

Erenlerün sohbeti arturur ma’rifeti
Bî-derdleri sohbetden her dem süresüm gelür

Leylî-i Mecnûn benem şeydâ-yı Rahmân benem
Leylî yüzin görmege Mecnûn olasum gelür

Dost oldı bize mihmân bunca yıl bunca zamân
Gerçek İsmâîl gibi kurbân olasum gelür

Erenlerün nazarı topragı gevher eyler
Erenler kademinde toprak olasum gelür

Yârimden elçi gelür cânumdan ulak diler
Merkebden inübeni yayan varasum gelür

Miskîn Yûnus’un nefsi dört tabî’at içinde
‘Işkıla cân sırrına pinhân varasum gelür

Nasîhat kandîlinden bir işâret göründi
Tenüm içinde cânum andan yana süründi
Yûnus’un akıncı bir toplum ile ekinci bir toplum hayatı arasında yaşadığı ortaya çıkmaktadır.
Söylememek harcısı söylemegün hâsıdur
Söylemeklik harcısı gönüllerün pâsıdur
Ne gelmegün gelmek durur ne bilmegün bilmek durur
Son menzilün ölmek durur tuymadun ‘ışkdan bir eser
***
Ne gelmeğin gelmek olur, ne bilmeğin bilmek olur,
Son menzilin ölmek olur, duymadın aşktan bir eser.
‘Âşıklarun hâlini ‘âşık olanlar bilür
‘Işk bir gizlü haznedür gizlü gerekdür esrâr
***
Aşıkların halini aşık olanlar bilir
Aşk bir gizli hazinedir gizli gerektir esrar
Yûnus bu sözleri çatar halka ma’ârifet satar
Kendüsi ne kadar dutar söyledügi yalanı gör
***
Yunus bu sözleri çatar halka marifet satar
Kendisi ne kadar tutar söylediği yalanı gör
Her kim bana agyârısa Hak Tanrı yâr olsun ana
Her kancaru varurısa bâg u bahâr olsun ana

Bana agu sunan kişi şehd ü şeker olsun aşı
Gelsün kolay cümle işi eli irer olsun ana
***
Her kim bana yabancı ise Hak Tanrı yar olsun ona
Her nereye varırsa bahar bağı olsun ona

Bana zehir sunan kişi şeker balı olsun aşı
Gelsin kolay cümle işi eli erir olsun ona

Sensüz yola girürisem çârem yok adım atmaga
Gevdemde kuvvetüm sensin başum götürüp gitmege
***
Sensiz yola girer isem, çarem yok adım atmaya,
Gövdemde kuvvetim sensin, başım götürüp gitmeye.
Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmaya ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde küçük-büyük Türk beyliklerinin kurulmaya başlandığı XIII. yüzyıl ortalarından, Osmanlı Beyliği’nin filizlenmeye başladığı XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde Orta Anadolu havzasında doğup yaşamış bir Türkmen kocası, şair bir erendir.

(m. tatcı)

Dünün, bugünün ve yarının dünyevi sıkıntılarla gönlü daralan bunalım insanı, Yunus’un zaman ve mekan aşan evrensel mesajlarından çok şeyler alacak, benlikler terk edip gönül darlığından kurtulacaktır.
(Yayına Haz. Mustafa Tatcı)
Dîn ü millet sorarısan ‘âşıklara dîn ne hâcet
‘Âşık kişi harâb olur âşık bilmez dîn diyânet
Ol kişi kim sagır durur söyleme Hak sözin ana
Ger dirisen zâyi‘ olur nasîb yokdur sözden ana
İy ‘âşıkan iy ‘âşıkan, ‘ışk mezheb-ü dîndür bana,
Gördi gözüm dost yüzüni, yas kamu dügündür bana.
Yûnus’ı ‘âşık diyüben, zinhâr özenüp gelmenüz,
Çok bezirgân ziyân ider, varıcagız ırak çava.
Bildük gelenler geçdiler, gördük konanlar göçdiler,
Işk şarâbın içen cânlar, uymaz göçmege konmaga.
Bugün sohbet bizüm oldı bize bizüm diyen gelsün
İçürdi ‘ışk bize şehdin nûş eyleyüp yudan gelsün
Kime dokundısa ol dost nazarı
Anun şu‘lesi var günden içerü
Nere varurısam gönlüm tolusın
Seni kanda koyam bundan içerü
Bir Tanrı vü Peygamber’e ikrâr iden gelsün berü
Yûnus anun hayrânıdur tekrâr iden gelsün berü

Cümle cihân Gufrân’ıdur kamu ‘âlem hayrânıdur
Yûnus anun hayrânıdur tekrâr iden gelsün berü

Miskîn Yûnus ‘âşıklarun dirligini dirilmedün
Bâri gücüm yitdügince soylarını soylayayın
Gönüle gireni gönendi dirler
Gönüle sen de gir kim gönenesin
Kanda bulam isteyüben iy gönül seni kandasın
Kanda vîrâne varısa va’llâhi gönül andasın
İnâyeti kime irse ol kul iken sultân olur
İşitmedün mi Yûsuf’ı bâzirgâna satmış iken
Benem ol ışk bahrîsi denizler hayrân bana
Deryâ benüm katremdür zerreler ummân bana
Ben bir âşık bî-çâreyem
Başdan ayaga yareyem
Bir akılsuz dîvâneyem
‘Aklum da yâr olmaz bana
Ben bir âşık bî-çâreyem
Başdan ayaga yareyem
Bir akılsuz dîvâneyem
‘Aklum da yâr olmaz bana
Gelen geçermiş nidelüm
Gelün âhrata gidelüm
Bu fenâyı terk idelüm
Esnledüm dünyâm seni
Sana gel sen seni sende bulıgör
Sana bak sendeki bil kimdür indi
Seni bana yâr sanurdum
Bana vefâdâr sanurdum
Agyâr imişsin bilmedüm
Âh n’ideyüm ‘ömrüm seni
Ben yürürem yana yana
‘Işk boyadı beni kana
Ne ‘âkilem ne divane
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Ben yürürem ilden ile
Dost soraram dilden dile
Gurbetde hâlüm kim bile
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Benzüm sarı gözlerüm yaş
Bagtlrum pâre yüregüm baş
Hâlüm bilen dertlü kardaş
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Gurbet ilinde yürürem
Dostı düşümde görürem
Uyanup Mecnûn oluram
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Gâh tozaram yirler gibi
Gâh eserem yeller gibi
Gâh çaglaram seller gibi
Gel gör beni ‘ışk neyledi

Akar sulayın çaglaram
Dertlü cigerüm taglaram
Şeyhüm anuban aglaram
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Yâ elüm al kaldur beni
Yâ asluna irdür beni
Çok aglatdun güldür beni
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Ben Yûnus-ı bî-çâreyem
Başdan ayaga yareyem
Dost ilinde âvâreyem
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Gönlüm düşdi bir sevdâya
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi
Başumı virdüm gavgâya
Gel gör beni ‘ışk n’eyledi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir