İçeriğe geç

Güzel Dediniz Bay Feynman Kitap Alıntıları – Richard P. Feynman

Richard P. Feynman kitaplarından Güzel Dediniz Bay Feynman kitap alıntıları sizlerle…

Güzel Dediniz Bay Feynman Kitap Alıntıları

Ne olmak istediğinizi değil, ne yapmak istediğinizi düşünün.
Sizin için öngördükleri başarılar konusunda başkalarının beklentilerini yerine getirmek gibi bir sorumluluğunuz yok. Onların beklediği gibi olmak zorunda değilim ben de. Bu benim başarısızlığım değil, onların hatası.
İnanıyorum ki, daha önce çözülmemiş bir problemi çözmek için, bilinmeyene açılan kapıyı aralık bırakmanız, düşündüğünüz her şeyin tümüyle doğru olmayabileceği ihtimaline de yer bırakmanız gerekir. Aksi takdirde, kararı zaten başta verdiyseniz, çözümü elde edemeyebilirsiniz.
[Kuşku] yeni bir fikir değil, akıl çağının fikri, çatısı altında yaşadığımız demokrasiyi mümkün kılanlara kılavuzluk etmiş bir felsefedir.
Herkesin sizden görüş istemesi ve hiç de olmadığınızı bildiğiniz halde, kendinizi birdenbire bilge kişi olmak zorunda hissetmeniz, çok sinir bozucu.
Son savaştan edindiğimiz ders şudur ki, sırf içine doğdukları aileden dolayı insanların farklı bazı kalıtsal özellikler taşıdıklarını düşünmemeli ve birtakım değerleri ayrım gözetmeksizin tüm insanlara öğretmeye çalışmalıyız. Çünkü ırkları ne olursa olsun, tüm insanlar öğrenebilir.
Atomlardan bir evren,
ve evrende bir atom.
İlerlemek için bilinmeyene açılan kapıyı hep aralık bırakmak gerekir.
İlerlemek için bilinmeyene açılan kapıyı hep aralık bırakmak gerekir.
Yaşamın gerçek tadı, potansiyelinizin olduğu herhangi bir alanda ne kadar ileri gidebileceğinizi anlamak için kendinizi sürekli sınamakta yatar.
Doğru, güzelliği ve yalınlığıyla ele verir kendini.
Bilimin ilkesi, hatta neredeyse tanımı, şöyledir: Tüm bilgilerin sınanma ölçütü deneydir. Deney, kanıt ın yegâne yargıcıdır.
Bir kurama da âşık olabilmek gerekir. Ve tıpkı bir kadına âşık olmak gibi, bu da ancak onu tam olarak anlamadığınızda mümkün olur.
Ne üzerinde konuşacağınızı net olarak ve ne söyleyeceğinizi de kabaca bilmeden, asla bir konuşma yapmayı kabul etmeyin.
Anlayışımızı geliştirmede attığımız her yeni adımın, 2.000 yıldır var olan saçmalıkları devam ettirmeye yaradığını düşünürsek, tuhaf bir dünyadır bizimkisi.
Dünya, titreşen şeylerin oluşturduğu dinamik bir keşmekeştir.
Başarılı bir teknoloji için, gerçeklik halkla ilişkilerden önce gelmelidir, çünkü doğayı aldatamazsınız.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Herkesin gittiği yönde gidiyorsan, önüne geçmek zorunda olduğun bir alay insan var demektir.
Kendi yanlışlarımızı mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ortaya çıkarmaya çalışırız, çünkü ilerlemeyi ancak böyle sağlayabiliriz.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bulanık ve hatırlanması zor fikirleri bir araya getirmeye çalışmak, iskambilden kule yapmak gibidir. Çok sık gelir bu duygu bana. Kartların her biri sallantılıdır ve bir tanesini gözardı etseniz yüm yapı yıkılır. O noktaya nasıl geldiğinizi bilmezsiniz bile. Her şeyi yeni baştan yapmanız gerekir. Burada kartlar fikrin farklı yönleri ya da temel fikri inşa etmek üzere bir arada bulunması gereken farklı fikirlerdir. Eğer dikkatiniz dağılır ve kartların nasıl bir araya geldiğini unutursanız, epeyce karmaşık olan kulenin inşaasında kolaylıkla hata yapabilirsiniz. Bu iş, büyük bir konsantrasyon ve düşünmek için de adamakıllı zaman gerektirir.
Yaşamın gerçek tadı, potansiyelinizin olduğu herhangi bir alanda ne kadar ileri gidebileceğinizi anlamak için kendinizi sürekli sınamakta yatar.
Dünyada yaygın ahmaklığın sonucu olan ve üzerinde hiçbir şey yapamayacağımız bazı olgular da olacak elbette. Hepimiz ahmakça şeyler yaparız. Bazılarının diğerlerinden daha fazla yaptığını da biliriz. Ama kimin en fazla yaptığını bulmaya çalışmanın da bir anlamı yok.
Olaylar gerçekleştikten sonra doğru çizgileri izlemek her zaman mümkündür.
Bizim kaba saba gözlerimizin durağan olarak gördüğü şey, aslında çılgın ve dinamik bir danstır.
Gerçek, geçmişin sanatçılarının düşlediğinden çok daha harikuladedir. Günümüz şairleri neden hiç bahsetmez gerçekten? Jüpiter’i bir insan olarak düşündüklerinde dillenen, ama onu metan ve amonyaktan oluşmuş, fırdönen devasa bir küre olarak gördüklerinde sessiz kalmayı yeğleyen şairler nasıl insanlardır?
Beni üzen, bilimin görmeme izin verdiği böylesine yoğun bir güzelliği bu kadar az kişinin görüyor olmasıydı.
Düşünmeyi elden bırakmazsanız, özgürlüğünüzü de bırakmazsınız.
Sizi en çok ilgilendiren şey üzerinde çok çalışın, ama mümkün olan en disiplinsiz, kurallara en aykırı ve en özgün biçimde.
Herhangi bir konuda yeteneğiniz ya da size büyük zevk veren bir uğraşınız varsa, üzerine gidin. Ve sonuna kadar gidin. Karşılaşacağınız zorlukların neler olabileceğini sormadan, nedenini nasılını düşünmeden.
Öğrenciler, onca ayrıntının içindeki özü görme konusunda özel bir beceri ve esnekliğe sahiptir. Kralın çıplak olduğunu anlayan da bir çocuk değil miydi?
İnsanların derdi ne anlamıyorum. Anlayarak değil, başka türlü öğreniyorlar; ezberle örneğin. Bilgileri öylesine kırılgan ki.
Onun gözünde bir baş belasıymışım gibi geliyor bana.
Dünyanın geldiği durumdan hepimiz sorumluyuz; ama aklımız, olanları engellemenin bir yolunu bulmaya yetmedi işte.
İnsanların acınası derecede cahil kalıp, bunca bilgi eksikliğiyle modern toplum içinde mutlu denebilecek bir yaşam sürmesi nasıl mümkün olur?
İnsanların anlamanın yollarını bilmiyorum; kendim de dahil.
Herkesin gittiği yönde gidiyorsan, önüne geçmek zorunda olduğun bir alay insan var demektir.
Ben hiçbir şey bilmiyorum. Bildiğim, yeterince derine indiğinizde her şeyin ilginç olduğu.
Serbest bırakın onu. İlgilendiği saçma şeyler ne ise bırakın istediği kadar onu çalışsın. Doğru, okul sistemimiz ona düşük not verecektir ama o yolunu bulacaktır. Bir sürü şey hakkında az bilgi sahibi olmaktan çok daha iyidir böylesi.
Sıkıcı müfredat ders kitapları sizi umutsuzluğa sürüklemesin. Yapacağınız tek şey, kitabı arada bir kapatıp az önce okumuş olduklarınızı kendi yorumunuzla, doğanın ruh ve gizeminin tezahürü olarak düşünmek. Kitap size gerçekleri, hayal gücünüz ise o gerçeklere hayat verecektir.
Yapmayı çok sevdiğin bir şey bulmaya bak. Çok çalış. Ve mizah anlayışını asla, asla kaybetme!
Hepimiz aptalca şeyler yaparız. Ve biliriz ki bazıları diğerlerinden daha fazla yapar. Ama en fazla aptallığı kimin yaptığını bulmak için uğraşmanın anlamı yok.
Neden bu kadar şanssızız? Tanrı bizi ne hale getirdi? Bunu hak edecek ne yaptık? gibi sorularla neden kahredelim kendimizi? Gerçekliği kavrar ve sindirebilirseniz, bütün bu soruların yersiz ve çözümsüz olduğunu anlarsınız. Bunlar yanıtını kimsenin bilemeyeceği sorular. İçinde bulunduğunuz durum ise hayatın rastlantısal cilvelerinden biri sadece.
Doğanın hayal gücü insanınkinden öylesine büyük ki, bana sorarsanız şöyle bir rahat nefes almamıza hiçbir zaman izin vermeyecek!
Bizim kaba saba gözlerimizin durağan olarak gördüğü şey, aslında çılgın ve dinamik bir danstır.
Daha önce söylediğiniz bir şeyi, ilk söylediğinize hiç benzemeyen bir başka şekilde söylemek her zaman mümkündür. Nedenini bilmiyorum. Ama bu kanımca doğanın yalınlığının bir tür temsili olsa gerek.
Gerçek, geçmişin sanatçılarının düşlediğinden çok daha harikuladedir. Günümüz şairleri neden hiç bahsetmez gerçekten? Jüpiter’i bir insan olarak düşlediklerinde dillenen, ama onu metan ve amonyaktan oluşmuş, fırdönen devasa bir küre olarak gördüklerinde sessiz kalmayı yeğleyen şairler nasıl insanlardır?
Herkesin gittiği yönde gidiyorsan, önünü geçmek zorunda olduğun bir alay insan var demektir.
Baskı altındayken yazabiliyorum. Doğru dürüst yazmamın tek yolu da bu.
Hiçbir zaman “Bu sevdiğim şey, bu da sevmediğim şey,” diye düşünmem. “Neyse o” diye bakarım olgulara. Belirli bir şeyi sevip sevmememin gerçekte konuyla hiçbir alakası yoktur. Bu nedenle bu düşünceyi kafamdan çıkarım attım çoktan.
Ben rahat bir çamura saplandı mı öyle kolay kolay yerinden kalkan biri değilimdir.
Her sabah saat altıda dışarı çıkıp ağır tempoyla 8-10 kilometre koşmak gibi saçma bir âdetim var. Bunu neden yaptığımı çözebilmiş değilim. Belki de bana kendimi iyi hissettirdiğindendir. Evet, hep iyi hissediyorum kendimi, ama koşmaya başlamadan önce de öyle hissederdim
Galileo’nun, kuşku duyma özgürlüğü için Kilise’yle verdiği ve takipçileriyle devam eden mücadele, tüm hayatım boyunca bana esin kaynağı olmuştur.
Manhattan projesiyle ilgili konular üzerinde çalışmaya başladığımda, henüz bir diplomam bile yoktu.
Bilim, insanlığın geçmiş deneyimlerine yaslanmaksızın, yeni ve dolaysız deneyimlere göre yeniden doğrulanmaya değer keşiflerin bir sonucudur.
Bilim, kendimizi kandırmayı öğrenmenin uzun tarihidir
Mantık her şey değildir. İnsanın bir fikrin peşinden gitmek için yüreğine de ihtiyacı vardır.
Bilimciler kâşif, felsefeciler turisttir.
Dünya, titreşen şeylerin oluşturduğu dinamik bir keşmekeştir.
Bir kurama da âşık olabilmek gerekir. Ve tıpkı bir kadına âşık olmak gibi, bu da ancak onu tam olarak anlayamadığınızda mümkündür.
Matematik, dil artı akıl yürütme; dil artı mantık demektir. Ma­tematik, akıl yürütmek için kullanılan bir araçtır.
Büyük bir keşif, her zaman büyük bir felsefi sürprizi de beraberinde getirecektir.
Bilim, bir önceki kuşağın en büyük hocalarını yanılmaz kabul etmenin tehlikesi konusundaki dersi kendi içinde en net barındı­ran alandır.
İşte bilimde de durum böyledir. Bilim, bir tarafından bakarsa­nız cennetin kapılarını aralayan anahtardır, ama aynı anahtar cehennemin kapılarını da aralayabilir. Bizler ise hangi kapının hangisine ait olduğu konusunda bilgilendirilmemişizdir. Öyleyse
anahtarı fırlatıp atarak, cennet kapısından sonsuza kadar mahrum mu kalacağız? Yoksa anahtarı kullanmanın en iyi yolunu bulmak için çaba mı göstereceğiz?
Bilim ancak henüz yapılmamış bir deneyle ilgili şeyler söyledi­ğinde yararlıdır. Size anlattığı olmuş bitmiş şeylerden ibaretse işe yaramaz.
Bilim budur işte: İlle de insanlığın geçmiş deneyimlerine yaslanmaksızın, yeni ve dolaysız deneyimlere göre yeniden doğrulanma­ya değer keşiflerin bir sonucudur.
Doğru, güzelliği ve yalınlığıyla ele verir kendini.
İnsanların bilimde hayal gücünün rolüne inanmamaları şaşırtıcı. Çok ilginç bir hayal gücüdür bu; ve sanatçınınkine de benzemez. İşin asıl zor yanı, hiç görmemiş olduğunuz bir şeyi hayal etmeye çalışmaktır. Üstelik bu, şu ana kadar görülenlerle en ufak ayrıntı­sına kadar tutarlı olmalı, ama önceden düşünülenlerden de farklı olmalıdır. Dahası, bulanık bir önermenin ötesine geçip kesinlik de taşımalıdır. İşte bu gerçekten de zordur.
Evren birçoklarınca açıklanmaya çalışılmıştır, ama evren eskilerin tasviriyle dipsiz denizin dibi kadar bilinmez sınırlarıyla, geç­mişin şiirsel tablolarındaki kadar gizemli ve hayranlık uyandırıcı olmayı sürdürmektedir.
Astronominin bütünü içindeki en inanılmaz keşif, yıldızların Dünya’daki atomların aynılarından yapılmış olmasıdır.
Kuşkusuz ki doğa, onunla ilgili tüm düşüncelerimizden daha yalındır.
Belki de basit dediğimiz şeyler, birkaç farklı şekilde eksiksiz anlatılabilen, ama aynı şeyin farklı tarifleri oldukları anında fark edilmeyen şeylerdir.
Herkesin gittiği yönde gidiyorsan, önüne geçmek zorunda oldu­ğun bir alay insan var demektir.
Beni üzen, bilimin görmeme izin verdiği böylesine yoğun bir gü­zelliği bu kadar az kişinin görüyor olmasıydı.
Doğruyu bulmak için tarafsız bir yol olduğunda insan ilişkileri­nin çok daha az çatışma barındırır hale gelebilmesi ilginçtir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir