Oktay Sinanoğlu kitaplarından Hedef Türkiye kitap alıntıları sizlerle…
Hedef Türkiye Kitap Alıntıları
_Liderlik bilgidedir, büyüklükte ve güçte değil.
_Türkçe düşmanı olan aslında Türk Ulusunun ve Türk yurdunun düşmanıdır. Kimsenin şüphesi olmasın.
_Atatürk’ün, Ne Mutlu Türküm Diyene” lâfının baş tarafı varmış: “Türk demek, Türkçe demektir, ne mutlu Türküm diyene” demiş.
_Atatürk düşmanlarında Türk kanı yoktur çünkü Atatürk hayatı boyunca Türklüğü yüceltmek için çalıştı. Türkiyeli lafını Türk dememek için kullanıyorlar fakat bir türlü Türk diyemiyorlar. Türk demek ırkçılıktır. diyorlardı. Türk’ten gayrı kimden bahsetse ırkçılık olmuyor.
_Türk dili kalmazsa, Türklük kalır mı? Atatürk kendi sözleriyle bunu defalarca ifade ediyordu: Türk demek dil demektir. Milliyetin en bariz vasıflarından biri dildir. Türk her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.
_ Kasıtlı olarak eğitimi sıfırladılar çünkü bir ülkeyi yok edeceksen önce eğitimini yok edeceksin. Eğitim vasıtasıyla dilini, kültürünü yok edeceksin, kimliğini, kişiliğini yok edeceksin.
_Bir insan dinlerden haz etmeyebilir. Hatta Ben dinsizim. der ve dinlere karşı olabilir, olsun. Bana ne?
_Vatan haininin bu kadar bol olduğu bir ülke dünyada yoktur.
_Milliyetçilik belli bir zümrenin vasfı olamaz. Diline, tarihine, kültürüne, haysiyetine, şerefine düşkün her Türk, Türk milliyetçisidir.
_Avrupa’nın neresi uygar? Avrupa ırkçı, birkaç yüz senelik bir yaldızı olan hunhar, barbar kavimlerin birleşmesinden oluşur.
_1960’lara kadar Atatürk ruhu hâkimdi: Herkes Türktü, herkes Atatürk milliyetçisi idi. Sonra hava değişti. Kimi zannetti ki milliyetsizlik fikri Rusya’dan geldi. Hayır efendim, sahtelerin ikisi de Amerika’dan geldi. Önce, 1960- 1970’lerde Amerika’nın yarattığı sahte sağ ve sahte solla bölündük ve millî değerlerden uzaklaştırıldık. Sonra filim değişti; kaynak aynı Batı, hikâye aynı; kıyafetler farklı: :Bu sefer de sahte Atatürkçü , sahte çağdaş ve sahte dinci . Yetkili bir Amerikalı vaktiyle bir gün dedi ki: Destekleriz, ne olacak? Onlar (yâni 1960-70’lerde saf ahalinin komünist zannettiği sahte sol ) liberal (Yâni millî değil). Onları kullanarak Türk lâfını edilemez kıldılar.
_Türkiye’nin uyanmaması için bizi suni gündemlerle oyalamaya çalışıyorlar. Her gün basın-yayında topluma aşağılık duygusu aşılanıyor. Televizyonların 100 kanalından 99’unda cinayet, uyuşturucu, dalavere ve ahlaksızlıktan başka şey göremezsiniz. Yani millet tamamen cahil bırakılmış hiç düşünemeyen, sadece tüketen bir toplum oluşturulmuş.
_Türkiye’de tarım ve hayvancılığın yok edildiğini herkes biliyor. Yakında aç kalacağımızı, buğday ülkesi Türkiye’nin buğday ithal ettiğini herkes biliyor. 2006
-Milletvekili maaşı memur maaşı seviyesine getirilmeli ki, gerçek vatanseverler milletvekili olsun, menfaatçiler değil.
_Bir gün derste, ”Fizik tabiatın müziğidir. ” dedim. Bu sözüme sınıftaki dinleyiciden bir güzel bir karşılık geldi: ”O halde, notası da matematiktir. ” Söz çok hoşuma gitti; kendisini tebrik ettim
_Çok küreselleşirsen, küre olursan, futbol topuna benzersin, gelen giden bir tane çakar, yuvarlanır gidersin.
_Batı, İslâm Dünyası‘nın yeniden toparlanıp kendi kaderine kendisi hâkim olur duruma gelmesini olsa olsa Türklerin başarabileceğini biliyor. Türk Dünyası‘nın da. Dolayısıyla Batı‘nın derdi Türk iledir.
_Düşünce özgürlüğü olmayan yerde bilim olmaz. Bilim olmayan yerde ilericilik olmaz.
_Gazali, Selçuk Türkü’dür Arap değil. 20 cilt Kimya-ı Saadet isimli kitabını burada yazıyor. Mutluluğun Kimyası. Yurtdışında bu kitabı herkes biliyor. Birçok dile çevrilmiş. Türkiye’de okutmazlar.
_Oktay Sinanoğlu 1935-2015 akademisyen, Türkçü, kimyager.
________________________
_Bernard Levis_
_Menderes, Türk demokrasisinin babasıdır çünkü demokrasinin anasını düdüklemiştir.
_Türkler, İranlılar’ın ve Araplar’ın asla yapmadıkları bir şeyi yaparak milli kimliklerini İslamiyet’e gömdüler. Türkler’in İslamiyet’e bağlılıklarının ciddiliği ve gerçekliği düzeyine başka hiçbir halkta rastlanmamıştır.
__İslamı anlamak için islamın hakim olduğu yerlere ve hakim olmadığı yerlere bakmak yeterlidir. Kendinden olmayanı ezmek ve yok etmek üzerine kurulu siyasal islamın, modern dunyaya entegre olması imkansız. islamın, ınsanliga katkisi nedir? Modern bir insan neden musluman olmalidir?
_Bellek bir birey için ne ise, tarih de toplum için odur. Bellek yitimine amnezi, bellek bozulmasına nevroz deriz; çarpıtılmış tarihten beslenen toplum da belleğini yitirmiş ya da nevrotik bir toplumdur.
_1918’de, büyük Müslüman imparatorlukların sonuncusu Osmanlı saltanatı yenilgiye uğradı, başkenti İstanbul işgal edildi, hükümdar esir alındı ve topraklarının büyük bölümü savaşın galipleri İngiliz ve Fransız imparatorlukları arasında paylaşıldı.
_Ortadoğuluların gözüyle, suçlu Amerikan hâkimiyeti ve dolayısıyla düşman da Ortadoğu’daki düşük üretkenlik ve yüksek doğurganlık, hızla büyüyen işsiz, eğitimsiz ve umutsuz genç bir nüfusla, istikrarsız bir bileşim oluşturuyor
_Normalde düşman ajanı tespit edildiğinde tutuklanmaz ve efendilerine iletmek üzere yanlış bilgiler edinmesine dikkat edilerek işini yapmasına izin verilir. Bu hem düşmanı yanlış yere yöneltmek hem de yeni casusları tespit etme meşakkatinden kurtulmak gibi ikili bir amaca hizmet eder.
_İslam, yoksul ruhlara hayat ve anlam vermiştir.
__Arap devletleri, 1-2 istisna hariç, yapay nitelikli olmalarına karşın bağımsız devletlerini korumak konusunda hayret verici ölçüde ısrarlı olmuşlardır
_Muhammet’in yaşadığını gösteren en ufak bilimsel ve arkeolojik bir kayıt yoktur. Hakkında bize aktarılan bilgilerin tamamı sadece hadisler ve siyer-i nebi kaynaklarından ibarettir. Muhammed ve islamiyet hakkında ne bizans kaynaklarında, ne acem kaynaklarında, ne süryani kaynaklarında, ne de çevre medeniyetlerin kaynaklarında bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Tüm hayatı ve sözleri 750 yılından sonra rivayete dayalı bilgiler dahilinde, ibn ishak’ın isminde birinin Es-sire isimli eserinde yer almaya başladığı iddia edilir lakin bu eser ortada yoktur. Bunu öğrendiğimiz kaynak ise tarihçi Taberî’nin Tarih er-rusül ve’l muluk ve’l hulefa adlı eseridir. Taberî yine rivayetler zinciri ile kendisine ulaşan bu muğlak bilgiler ile islam ve muhammet hakkında bugün bilinenleri kitabında anlatmıştır. Daha sonra gelen tırmizi, buhari gibi muhaddisler de bu bilgiler dahilinde kütüb-ü sitte’yi oluşturmuşlar ki kur’an dan sonra en güvenilir kaynak kabul edilir islam dünyasında. 675-685 yılları arasında yazıldığı belgelenen alphonse mingana eserinde: yine bu bölgede ismail’i kabilelerine karşı savaşan bir sahte mesihten bahsediyor. Özetle, İslam, hristiyanlık mezhebidir. Tüm bu bulgu ve belgelerden islam peygamberi muhammet denilen mitolojik şahsiyetin, sahte mesih mamet’in hikayesinden devşirilmiş olduğunu ve bugün islamiyet dediğimiz öğretinin ise vahiy yoluyla bildirilmiş bir din olmadığını, aksine bölgede hakim olan monofizit öğretinin, ismaili yahudi öğreti ile harmanlanmış ve yaklaşık 200 yıllık bir süreçte özellikle abbasilerin devletleşme sürecinde yeni bir din şeklini aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz
____________________________
__Ernest Renan__
_Hiç kimse tarihi değiştirmeden yazamaz. Tarihi yanlış yazmak bir millet olmanın ayrılmaz parçasıdır. Ulus, hatırladıklarımız kadar unuttuklarımızla oluşur.
_İnsanları inandıkları şeylerden vazgeçirmek bir şeye inandırmaktan daha zordur.
_ Büyük işler, azınlık tarafından başarılır.
_Gerçek inanç sahibinin kafası âdeta demir bir çember içine alınmıştır; her türlü bilime kapalı ve yeni olabilecek her şeyi öğrenmekten âcizdir.
_Ortadoğu islamın zayıflaması sayesinde kalkınabilir. İslamiyetin ilk kurbanı ortadoğu toplumlarıdır. Ortadoğu insanını dininden kurtarmak ona yapılabilecek en büyük iyiliktir. Ortadoğu ülkelerindeki rönesans islamiyetten kurtarılarak gerçekleştirilebilir.
_Artık, devlet dini yok; insanlar Fransız, İngiliz, Alman olup Katolik, Protestan, Yahudi olabilir ya da herhangi bir külte uymayabilir. Din kişisel bir şeye dönüştü; kişinin vicdanına bağlı. Uluslar artık Katolik, Protestan diye ayrılmıyor.
_Paylaşılan acı, sevinçten daha çok birleştirir. Aslında ulusal anılar, yaslar, zaferlerden daha kıymetlidir, çünkü görev yükler ve toplu bir çaba beklerler.. Vatanım idealizmdir.
_ Fizik ve kimya yasaları tek bir kez bile altüst olmuş değildir.
_Onlar 12, ben tek ama hak bendedir. Hepsini devireceğim. İsa hiç evlenmedi.
_ İnsan ne ırkının ne dilinin ne dininin ne nehirlerin akışının ne sıradanlığın yönünün kölesidir. Sağlıklı bir akla ve sıcak bir kalbe sahip büyük bir insan topluluğu ahlaki bir bilinç yaratır, bu bilince ulus denir.
_ Irka ve dine verilen aşırı dikkatin sakıncaları vardır. Ulusal sayılan bir kültürle kısıtlanır ve ona hapsoluruz. İnsanlığın vadisi içinde nefes aldığımız açık havayı terk eder, yurttaşlar cemiyetine kapanırız
_İtalya’nın yenilgilerle birleştiğini, Türkiye’ninse zaferleriyle mahvolduğunu gördük
_ Bilimde her şeyin amacı mümkün olan en yüksek insan kültürünü gerçekleştirmektir
__________________________
_Hitler_
_Zayıfa acımak doğaya ihanettir.
_Her kim bize karşı ayaklanırsa kendisini ölü kabul etmelidir.
_Yahudi’nin yaptığı iyilik, bir tarlaya istemeden dökülen gübre gibidir.
_Basın, birkaç gün içinde, oldukça önemsiz hatta komik bir olayı kısa bir sürede çok önemli bir devlet meselesi haline getirerek aslında en önemli bir meseleyi kamuoyunun dikkatinden kaçırıp unutturma gücüne sahipti.
_Kahramanlık, ahlaki düşüncelerimde birinci sıraya geçti. Kendi kendimi zor idare edebilen küçük bir lider olmuştum. Konuşma yeteneğim babam tarafından takdir edilmiyordu. Ailem davranışlarımdan dolayı endişeleniyordu. Konuşma hevesim kaybolurken, askeri kitapları okuyordum. 11 yaşımda idim. Babama karşı çıktım. Memur olmak istemiyordum. Öğüt ve sert hareketler beni yenemedi. 12 yaşında ressam olmam gerektiğine karar verdim. Babam önce benden şüphe etti. Sonra yanlış işittiğini sandı. Fakat düşüncelerimi tam öğrenince, şiddetle karşı koydu. yeteneğimle ilgili düşüncelerime hiç önem vermedi. Ressam mı olmak? Hayır hayır asla!.. diyordu. kendisi ne kadar inatçı ise, ben de, o kadar inatçı idim.
_Kitaplar, hayat mücadelesine atılmış olanlara veya büyük ideal sahiplerinin geniş ufuklarına, yeni ufuklar katmakta yardımcı olurlar
_Kitleler de, yönetilmeyi yönetmekten daha çok severler. Kendilerine sağlanan liberal özgürlükle karşılaştırıldığında, kendine rakip tanımayan bir doktrin, onları içten içe daha çok tatmin eder; söz konusu özgürlükle kendilerini kaybeder.
_Kitle kendi eleştiri organlarına sahiptir ama bu organlar, bireyde olduğu gibi işlemezler. Kitle içgüdülerine tabi, bir hayvan gibidir; mantık ve yargıdan yoksundur; ben onların ilkelliğine dokunmadım. Sadece hareket ettirdim, işte bu ilkel güç bir doğa gücünün dayanıklılığıdır.
_Bir korkak adamın eline on tabanca verseniz, o korkak gerektiği anda bir tanesini bile kullanamayacağı için tek kurşun bile atamaz. Dolayısıyla bu korkağın elindeki tabancalar, yiğit birinin elindeki topuzdan daha az değerlidir.
_Bu dünya korkak milletler için değildir. Varlığı çeşitli entrikalarla tehdit edilen milletler eğer millî kimliklerini her şeye rağmen koruyabilmiş ve cesaretlerini kaybetmemişlerse, tarihin her sahnesinde adlarından söz ettireceklerdir.
_Büyük kitlelerin algısal yeteneği oldukça sınırlıdır, anlayışları azdır, fakat unutkanlıkları muazzamdır. Bu gerçeklerin ışığında, bütün etkili propagandalar, kendini birkaç konuyla sınırlandırmak ve bu konuları, en son kişi bile böyle bir kelimeyle neyin amaçlandığını hayal edebilinceye kadar, sloganlar gibi kullanmak zorundadır.
_Barışsever ve aynı zamanda güçlü de olmalısınız!
_Düşmanınızı şaşırtarak, terör, sabotaj ve suikast ile demoralize edin. Geleceğin savaşı budur.
_Karl Marx, sadece çürümüş bir dünyanın kokan bataklığında, bilhassa zehirli olan maddeleri teşhis eden kimse
_Gaye hak temin etmek değildir. Esas gaye en kuvvetli olmaktır.
_Yirmi yıldan daha fazla bir süredir, Moskova’daki Yahudi Bolşevik Rejim, sadece Almanya’yı değil, bütün Avrupa’yı ateşe vermeyi amaçlıyor. Yahudi Bolşevik liderleri, sadece ideolojik yollarla değil, askeri yollarla da bizleri ve bütün Avrupa’yı yönetmeyi amaçlamakta. Bu Anglo-Sakson Yahudi savaş tüccarları ve Moskova’daki Bolşevik Yahudilerle yüzleşmenin vakti geldi.
_Yahudilerin, büyük ve sonsuz inatçı bir yaşama iradesine sahip olduklarının ve ırklarının devamında büyük bir sebatla hareket ettiklerinin açık ve kuvvetli birer delilidir. Yahudilerin fikri melekeleri yüzyıllar boyunca gelişmiştir. Yahudi’ye bugün kurnaz denilmektedir
_Yahudi tam bir asalak tiptir. Hep de böyle kalacaktır. Verimli bir toprak, Yahudi’yi cezbedince oraya yayılıverir. Yahudi nereye yerleşirse, oradaki verimliliğin uzun ya da kısa sürede yok olup gittiğini görürsünüz.
_Bu fikir ve düşünce çetesinin, tespit ettikleri hedeflere ulaşmak için yapmayacakları şey yoktur. Bunlar, ev aile ilişkilerini gündeme getirecek kadar ileri giderler. İçlerinde sansasyon yaratmaya yönelik ihtirası olanlara kurban seçtikleri talihsiz kişiye son öldürücü darbe vurma imkanı sağlayacak bir olay buluncaya kadar domuzlar gibi her tarafı eşelerler. Eğer kurbanlarına ait resim ve şahsi bir açık bulamazlarsa seçecekleri tek yol vardır, basit bir yoldan iftira atmak. Art arda tekziplere rağmen, bu iftiralardan iz kalmasının yanında yüz ağızdan birden çıkan iftiralar diğer suç ortağı gazetelerde de yazılmış olduğundan, kurbanın bütün tekzip ve isyanlarının hiçbir şey ifade etmeyeceğini zaten bilmektedirler. Bir gazetenin sorumlu olduğu kamu vicdanından ve görevinin ne olduğuna dair açıklamalarla açık açık yalan söylerler. Bu belanın kendini gösterdiği miting ve kurultaylarda daha da ileri giden bu reziller; aralarda “gazetecilik şeref ve haysiyetinden” uzun uzun bahsederek bulunduğu topluluğun tasdikini alırlar.
_Hiç şüphe yok ki, her zaman vicdandan yoksun kimseler bulunur. Böyle kimseler aynı zamanda dini kendi karanlık siyasi görüşlerine alet ederler. Fakat şunu da unutmamalı ki, dini veyahut mezhebi kendileri için suistimal edenler yüzünden, din ve mezhepleri sorumlu tutmak mümkün değildir. Bu adi kimseler, kendi adi içgüdüleri için suistimal edecekleri başka müesseseler varsa, hiç çekinmeden onları da istismar ederler. Parlamentoda böyle boş kafalı bir kimse kalkıp kendi siyasi menfaati için, dini suistimal edecekse, bu hareketini haklı gösterecek fırsatı nimet sayar. Eğer böyle bir kimsenin ahlaksızlığından dolayı, din ve mezhep sorumlu tutulur ve bu müesseseye hücum edilirse, yalancı artık herkesi kendine şahit tutar. Kendi hareketinin ne kadar haklı olduğunu ve dinin kurtulması gerektiğinden dolayı kendisine müteşekkir kalınmasını ileri sürer. Sonunda işi yaygaraya boğan bir kimsenin kavgaya sebep teşkil ettiğini kimse fark etmez. Yahut hafızası zayıf olan kamuoyu bunları hatırlamaz. Böylece adi herif, hedefine ulaşmış olur.
_
_Mustafa Kemal; bir milletin, bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi, kendini kurtaracak vasıtaları yaratabileceğini ispat eden adamdır
_Türkiye Büyük Meclisi’ne ve Türk halkına, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkanı Atatürk’ün ölümü üzerine en derin üzüntülerimi bildiriyorum. Büyük bir asker, dahi devlet adamı ve tarihi bir şahsiyet kayboldu. Yeni Türkiye Cumhuriyeti ile nesilden nesile devam edecek büyük bir anıt oluşturdu
_Şeref ve namustan yoksun milletler er geç hürriyet ve bağımsızlıklarını kaybederler
____________________
_Bozkurt (armstrong)
_Mustafa Kemal,
1908’de padişahı deviren!;
1915’te Geliboluda İngiliz imparatorluğunu ezen;
1922’de İzmir’de Yunanlıları denize döken;
1923’te muzaffer müttefik devletleri İstanbuldan kovan;
1924’te hilafet kudretini imha eden;
1926’da bütün muhalefeti asan;
1932’senesine kadar, yıkılan bir imparatorluktan bir millet yaratan
Zalim, acı, demir iradeli bir Adamın tetkiki…”
_O, diktatördür. O, Türkiye ‘de bir daha kesinlikle bir diktatör ortaya çıkmasın diye diktatör olmuştur. Gelecek onun güçlü avuçları içinde uzanmaktadır. Eğer bu eller gevşer, titrer ve başaramazsa ve inşa edemezse, o zaman Türkiye ölecektir. Ailesi, dostu olmayan yalnız bir adam olarak, Türkiye’nin halkını sahip olduğu tüm özel mülklerinin ve iktidarının varisi yapmıştır.
_Türkiye’de eğitim görmüş bir orta sınıf yoktu. Birkaç yetenekli insan dışında bütün Türkler cahil ve böndü. Her şeyin kötü olduğu zamanlarda bile sakin sakin otururlar, hiç yakınmadan acı çekerlerdi. İspanyollar ya da irlandalılar gibi içgüdüsel birer devrimci değillerdi fakat becerikli ve vicdansız liderlerce kandırılırlar ve gözleri kapalı onların ardına düşerlerdi. Bu yüzden dikkatini liderler üzerinde toplamalı ve onları susturmalıydı. Oyundaki bütün unsurları tanıyordu.
_Yürümeyi öğreninceye ve yolu tanıyıncaya kadar milletinin elinden tutup ben yönlendireceğim. Ancak ondan sonra kendi başına karar verebilir , kendi kendisini yönetebilir. O zaman benim eserim de tamamlanmış olacaktır.
_ Mustafa Kemal, çok yetenekli, inatçı bir enerjiye sahip ancak insafsız, itici tavırları olan, serkeş mizaçlı, gem vurulmamış zevkleri, ihtirasları olan; dahası, dostluğu tanımayan bir adam.
_Memleketin herhangi bir felâketi veyahut memleketini ve milletini alâkadar edecek herhangi mühim bir hadise zuhur etti mi, onun içkisini de, eğlencesini de bir tarafa bırakıp pençesini hadiselerin üzerine atarak arslan gibi kükrediğini de belirtiyor.
_İngiliz istihbarat subayı Harold Armstrong’un 1932 yılında yayımladığı Atatürkün ilk biyografisidir. Objektiflikten uzak, taraflı ve sert bir üslûpla yazılmış Mustafa Kemal’in özel hayatını irdeleyen mesnetsiz bölümler içerdiği için İnönü başkanlığındaki bakanlar kurulu kararıyla yasaklandı. Yasaklı kitap 1955’ten başlayarak birkaç kez Türkçeye çevrilmiştir. Armstrong Enver Paşa’ya hakaret etmesi nedeniyle hücreye atıldı.Türkiye’den rüşvet vererek kaçmayı başardı.
_Mustafa Kemal, yurt dışından orijinal bir nüshasını getirtti. Ünlü sofralarından birinde geç vakitlere kadar tercüme ettirerek dinledi. Atatürk, kitaba müsaade edilsin ve memlekette okunsun! diye latife etmişti. Necmeddin Sadak’ın kaleminden 7 Aralık 1932’de Akşam gazetesinde yayımlandı.
_Rıza nur, bu kitabı çevirtiyor ve yayınlatıyor. (Atatürk kendisi hakkıntaki tüm iddialare cevap verip çürütüyor ve bir daha da tartışılamıyor. Yok demiyor. Üstüne gidip çürütüyor. Ve gazetede yayınlanıyor)
_BOZ KURT: Mustafa Kemal, Yüzbaşı Armstrong’a Cevap: NECMEDDİN SADIK, Akşam Gazetesi:1932
_İngiliz zabiti, Gazi’nin eserini inkar edemediği için, «gülünç ve cahil» diye kitabının ellerden atılmasından çekinen her müellif için hakikatı olduğu gibi yazmaktan başka çare yoktur!
_Gazi ve Türk milleti Anadolu’da vatanı kurtarmak için cihanla pençeleşirken, Istanbul’da Türk milliyetperverlerine eziyet, işkence eden entrikacı, dalavereci çirkin bir sima idi.
_İstanbulda, o kara günlerde dost olduğu sefil adamlar arasında rabıtacı Sait Molla’yı bulmuş, onunla samimiyetini artırmış, ona “İngiliz Muhipler Cemiyeti”ni teşkil ettirmiş ve Sait Molla’yı iktidar mevkiine çıkarmıştır.
_İngilizlerin en büyük ahlaki şiarı yalan söylememektir. Armstrong’un eserini okuduğumuz zaman, hakiki bir karakteriyle taban tabana zıt, yalancı, garezkar ve sırf kitabını satmak, yahut bir büyük adamı fena tanıtmak endişesiyle hareket eden bir müellif karşısında bulunduğumuzu derhal anladık. Bu tezattır ki, bizi Armstrong’un şahsi hüviyeti hakkında tahkikata sevk etti. öğrendik ki, Armstrong yalnız Türkleri değil, İngilizleri de hicaba sevkeden ve onlarca da nefretle görülen dengesiz bir adamdır.
_Kitabın kabında Gazinin resmini koymuş. Gazi Hazretleri, hiç bir acemi veya garezkar ressam elinde bu derece biçimsiz, böyle korkunç bir şekle sokulmamıştır. İngiliz gazetesi diyor ki: “Kitabın kabındaki resim, insanın damarlarındaki kanı dondurmıya kâfidir.
_Mustafa Kemal bir diktatör müdür?_ Armstrong, kitabın adını şöyle koymuş: “Boz Kurt, Mustafa Kemal: Bir Diktatörün Hususi Hayatının Tetkiki. Gazinin en fazla nefret ettiği sıfat ta budur.
_Gazi, bir politika oyunu, bir hükümet baskını ile kuvvet kullanarak, hattâ bir sınıf veya zümrenin arzusu ile devletin bütün kudret ve salâhiyetlerini nefsinde toplamış bir politikacı değildir ki, Diktatör sıfatı ona yakışsın. Gazi, bütün bir milletin tarihe ve cihana karşı isyan ve ihtilali neticesi, millet tarafından iş başına getirilmiş bir kurtarıcı. O, dahili politika tertibatiyle iktidar makamını ele geçirmiş bir siyaset adamı değil, büyük bir milletin ıstırabının doğurduğu bir kahramandır. Gazi nasıl diktatör olur ki, vatanın istikbalini kurtarmak için cephede ordular idare ederken, kendine, şahsına düşman unsurların da içinde bulunduğu Millet Meclisini hiç bir an ihmal etmemiş, düşman ordularına göğüs gerdiği, yahut taarruzlar hazırlamakla meşgul olduğu cehennemî günlerde, Millet Meclisindeki demagoglara, kıskançlara meram anlatmak için mütemadiyen cepheden Ankaraya giderek kürsüden Meclisi ikna etmek vazifesini lüzumsuz bir zahmet addetmemiştir. Diktatör olmak istiyen milli bir kahraman için daha kolay ne vardı? Gazi diktatör değil, milli iradenin kudret ve kudsiyetine tapan, dünyada her varlıktan üstün tuttuğu Türk milletinin vicdanından kuvvet alan en demokrat ruhlu bir devlet reisidir.
_Boz Kurt kitabı şöyle başlıyor: İsanın 13. üncü asrında büyük kuraklık oldu. Aşiretler sürülerine yeni otlaklar bulmak için yerlerinden kalktılar. İçlerinde Osmanlı Türkleri de vardı. Osmanlı Türkleri ilkel ve vahşi, hayvan gibi kuvvetli idiler. Yassı Mogol suratlarında ince çekik gözleri yardı. Yaban Bozkırlarda, Orta Asyanın korkunç yaylalarında avladıkları boz renkli kurtlar kadar sert ve amansızdılar. Buna rağmen göçebe hayatın tehlikeleri onları inzibata sokmuş, Beylerine mutlak surette itaatli kılmıştı. Asırlardanberi at kılından yapılmış kara çadırlarını, Gobi çölünün kenarında Sungarya ovalarına kurmuşlardı. Su ve ot yoksulluğunun tesiri altında Süleyman Şah, aşiret halkının başına geçti. Garbe doğru hicrete mecbur oldu. Anadoluya geldi. Son asır tarihine girdi.” (Armstrong, ilk Türkleri Osmanlı Türkleri sanıyor. Binlerce senelik eski Türk tarihi içinde kısa bir devre olan Osmanlı tarihinin bütün Türk tarihi olmadığını ya cehaletinden bilmiyor, yahut inkar edecek kadar garezkarlık gösteriyor.)
_Türk ırkının asaletini ve medeniyetini inkâr ederek ecdadımızı « vahşi» diye tavsif etmesindeki kabalık, eserinin asıl mevzuunu yalan ve iftira içinde ne suretle tahrif edeceğine ilk alâmettir. Osmanlı tarihini kısaca hülâsa ederek Osmanlı padişahlarını «gaddar, hayvani» diye tavsif ettikten sonra, on dokuzuncu asra geliyor. ) Ali Rıza kimdi? Zübeyde kimdi? Mustafa Kemal nerede doğmuştur?.. Bu suallerin cevabını verirken M. Armstrong, baştan aşağı hataya, yalana sapmıştır.
_Gazinin, her arnavut ve makedonyalı gibi otoriteye, istibdada karşı geldiğini söylüyor. (Zübeyde hanımı Arnavut kökenli olduğunu iddia ediyor)
_Ns_Mustafa Kemal, daha Selanik askeri rüştiyesinde iken, Zübeyde, Moralı Ragıp Bey isminde biriyle evlenmişti. Bu zat, gerçi «Moralı Lort Abbas» diye, serveti ve asaleti ile meşhur bir adamın oğlu idi.
_Gazinin zabit arkadaşlarının, – Fethi Beyin- mason olduklarını, ve Gazinin de «Vedata» locasına girdeğini yazıyor.( Mustafa Kemal, hayatında hiç bir suret ve vesile ile bir mason locasına girmemiştir ve farmason (dinsiz) olmamıştır.)
_31 mart İrtica hadisesi esnasında Berlinde bulunan Enver, Hareket ordusu İstanbula vasıl olduğu zaman, Selanikten hareket edebilen Mahmut Şevket Paşa ile birlikte son günde gelmişti. Selânikten itibaren Hareket ordusunun kumandanı Selanikte bir redif fırkası kumandanı olan Hüsnü Paşa ve Erkanı harbiye reisi de Mustafa Kemal idi. Bu kuvvetlere (Hareket Ordusu) ismini veren bizzat Mustafa Kemaldir.
_Mustafa Kemal, Kafkas cephesine ordunun vaziyetini pek fena buluyor. Rusların bir taarruzundan endişe ediyor. Rus ihtilalinin başlaması dolayısiyle onu bu müşkül vaziyetten kurtarıyor ve kumandayı Kazım Kara Bekir paşaya devrediyor!
_ Sultan Vandettin firar ediyor.
______________________________
Ancak , o mum yanarken etrafına ışık saçmalı.
haysiyetimizi dünya yüzünde yeniden kazandığımızı düşlesem bari bu gece, diyorum. Nasip olur inşallah.
Ben Asyalıyım ve Asyalı ve Asyalı olmakla övünüyorum,” dedim. Bizim sömürge aydınlarımıza duyururum ki bent ayakta alkışladılar. Çünkü insan tabiatında vardır. Kendine itibarı olana herkes itibar eder. Sen kimliksiz, yılışık, sırnaşık olursan kimse seni ciddiye almaz. Kendi kafamızla, kendi gönlümüzle birkaç sene içinde Avrupa’nın bir numaralı devleti oluruz.
(Oktay Sinanoğlu) – Niye olayım? Kimliğimden niye vazgeçeyim? Bir tarihte Türkiye Dış İşleri Bakanı Nev York’a gelmişti. Bana Oktaycığım, çifte vatandaşlık çıkardık. Sen de ABD vatandaşı olsana,” dedi, adamcağızı azarladım. Niye ABD vatandaşı olayım, biz Porto Riko muyuz?
– Peki bu sözünü ettiğiniz gizli cemiyetlerden hiç teklif almadınız mı?
– (Oktay Sinanoğlu) Bakın size söyleyeyim. Bu cemiyetlere vasıfsız adamları alırlar. Kendi fikri ve düşüncesi olan adamlara da teklif edemezler. Bana hiçbirinden hiçbir zaman teklif gelmedi çünkü 5 yaşından beri ne adam olduğumuzu biliyorlar.
244
(Bilim Eğitim Dergisi-2001)
Türkiye’nin kurtuluşu Türkçenin kurtuluşuna bağlıdır: Türkçe giderse, ne Türkiye kalır, ne Türk dünyası, ne de Türk (yâni Türk kültürüne mensup olanlar).