İçeriğe geç

Cante Jondo Şiiri Kitap Alıntıları – Federico Garcia Lorca

Federico Garcia Lorca kitaplarından Cante Jondo Şiiri kitap alıntıları sizlerle…

Cante Jondo Şiiri Kitap Alıntıları

-Dünya çok büyük.
-içinde de kimseler yok gibi.
Onun sesinin ayarında değildi hiçbir ses.
Ne sen, ne ben nasıl olsa,
hazır değiliz
karşılaşmaya.
Gitara başlıyor ağlamaya.
Şafağın
bardakları kırılıyor.
Gitara başlıyor ağlamaya.
Faydasız
susturmak onu.
Çaresiz
susturmak onu.
Hep o değişmez ağlayış,
suyun ağlayışı gibi,
rüzgârın ağlayışı gibi,
karın üstünde.
Çaresiz
susturmak onu.
Uzak şeylere ağlıyor.
Ak kamelyalar isteyen
yakıcı güney çölü.
Hedefsiz bir ok ağlıyor
ertesiz bir akşama,
ilk Ölen kuşa
bir dal üstünde.
Ey gitara!
Yüreğin nasıl da yaralı ama
beş kılıçla.
haç çıkaralım, kimseler ağlamasın.
gece yüz yıllık bir şarap gibi koyulaştı. güneyin büyük yılanı şafakta açıyor gözlerini ve uyuyanlar kokulu uzaklıkların kötü büyüsünde kendilerini balkondan fırlatıp atmak için sınırsız bir istek duyarlar.
Esmer ve acıydı o.
Sesinde bir şeyler vardı
ışıksız denizden,
Hançer,
giriyor yüreğe,
saban demiri toprağa nasıl girerse.
Zamanın izleri
yitiyor.
(Her yan çöl.)
Yürek,
bu istek çeşmesi,
yitiyor.
Gitara başlıyor ağlamaya.
Şafağın
bardakları kırılıyor.
Gitara başlıyor ağlamaya.
Faydasız
Susturmak onu
Ah, aşk
gitti de gelmez!
üstelik göğsüne hançer saplı,
üstelik kimseler onu tanımıyor.
zamanın izleri yitiyor.
(her yan çöl)
yürek, bu istek çeşmesi, yitiyor.
(her yan çöl)
tan kuruntusu öpücükler yitiyor.
(her yan çöl.
her yan
uzanıp giden çöl)
ey gitara!
yüreğin nasıl da yaralı ama
beş kılıçla.
Ne sen, ne ben
hazır değiliz
karşılaşmaya.
ne kadar güç bilsen,
Seni seviyorum!
demek sana.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bir umutsuzluk aldı beni!
KURTUBA MAHALLESİ
– Gece –

Yıldızlardan kaçar
evin içinde insanlar,
yığılır, çöker gece.
Ölü bir kız çocuğu içerde,
kırmızı bir gül saklı
saçlarında.
Altı bülbül,
demirleri üstünden pencerenin
ağlarlar ona.

İç çeker, sızlanır insanlar
açık gitaralanyla.

Sokak ortasında kalmış ölü,
göğsüne hançer saplı,
kimseler onu tanımıyor.
Sokak feneri nasıl da titriyor,
anacağım!
Sokak feneri nasıl da titriyor!

Şafak söktü;
bu pırıl pırıl havada,
kimsecikler belirmedi,
açık kalmış gözlerinde.
Ölü be, ölü kalmış sokakta,
üstelik göğsüne hançer saplı,
üstelik kimseler onu tanımıyor.

Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
ne kadar güç bilsen,
Seni seviyorum!
demek sana.
Kırmızı üstüne mor.
Gözleri kör, şarkı söylerdi
Homeros gibi.
Sesinde bir şeyler vardı
ışıksız denizden,
suyu sıkılmış portakaldan.
Amparo,
ne kadar yalnızsın kendi evinde,
aklar giyinmişsin de!
Amparo,
ne kadar güç bilsen,
Seni seviyorum! demek sana.
Doğudan esen rüzgâr;
sokak feneri
ve yüreğe saplanmış bir hançer.
Gergin
bir yay gibi
titriyor sokak,
iri bir sinek gibi
titriyor.
Yüreğe saplanmış hançeri görüyorum
her yönden.
Ama aşk gibi kördür
Okları fırlatanlar.
Açık kalmış balkonundan
şafak vakti,
gökler dolmuş içeri.
Hedefsiz bir ok ağlıyor
ertesiz bir akşama,
ilk ölen kuşa
bir dal üstünde.
Ey gitara!
Yüreğin nasıl da yaralı ama
beş kılıçla.
Ölüyor ak evde o
erkeklerin yıkını.

Döner durur yüz midilli.
Ölmüş binicileri.

Kız karalar giyinmiş,
düşünüyor, dünya ne kadar küçük
ve yürek ne kadar geniş.
kardan buğdaya iniyor.
Ah, Aşk
Gitti de gelmez.
Dünyada her şey kırıldı.
Yalnız ıssızlık kaldı
yemyeşil gözleri var onun, menekşe sesi.
Varmak istedim
iyilerin vardığı yere.
Geldim işte Yaradanım!
Ne kadar güç bilsen,
Seni seviyorum” demek sana
Ne kadar güç bilsen,
Seni seviyorum” demek sana
Ne sen, ne ben
hazır değiliz
karşılaşmaya.
Biliyorsun nedenini.
-Dünya çok büyük
-İçinde de kimseler yok gibi
Ne sen, ne ben
hazır değiliz karşılaşmaya.
Biliyorsun nedenini.
Uçmak için kanada ihtiyacım da yok. Kanımda bulutlar ve yü­zükler.
Varmak istedim
iyilerin vardığı yere.
Geldim işte Yaradanım!
Sesinde bir şeyler vardı
ışıksız denizden, suyu sıkılmış portakaldan.
ne kadar güç bilsen,
Seni seviyorum! demek sana.
Uçmak için kanada ihtiyacım da yok. Kanımda bulutlar ve yü­zükler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir