İçeriğe geç

Kıblegah Evler Kitap Alıntıları – Nureddin Yıldız

Nureddin Yıldız kitaplarından Kıblegah Evler kitap alıntıları sizlerle…

Kıblegah Evler Kitap Alıntıları

Göz harama baktıkça kalp Rabbine yönelemez.
Gençleri harap eden beş şeydir:
Şüpheler, şehvetler, arkadaşlar, boş vakitler ve hedefsiz evler..
Ne bir çiçekle bahar gelir ne de bir meyvenin düşmesiyle ağaç kurur!..
Uhud ne ise çocuk yetiştirmek o’dur. Hendek kazmak ama içine düşmemek..
Gelecek endişesi taşımaz. Allah’a güvenmiştir..
İnsan temel karakterini evinde aldıktan sonra, doktorluğunu, mühendisliğini, alimliğini başka merkezlerden alır..
Ne bir çiçekle bahar gelir ne de bir meyvenin düşmesiyle ağaç kurur!
Yarım kalan zevklerimizin, gerçekleşmeyen hayallerimizin tatmin edileceği yer inşaAllah cennettir.
Ne bir çiçekle bahar gelir ne de bir meyvenin düşmesiyle ağaç kurur!..
Değil mi?
Kadın olmak ne ilme ne cihada engeldir! Kadın olmak yollara düşüp Allah’a davet etmeye mani değil! Kadın olmak, dinini dert edinmeye, bir kişiyi cehennemden kurtarmak için uykusuz kalmaya engel değil!!
Hayat aslında dünyada değil evlerde yaşanmaktadır.
Yeni bir döneme girdi insanlık sayısız yeniliklerle. Bu dönemi anlamaya ve tanımlamaya çalışanlar eşyadan yana zengin insandan yana fakir olarak tanımlıyor. Her şey var insan için ama insan yok.
Aile ve ev güler yüz, güzel ahlak, tatlı söz, eşini yalnız bırakmama, istişare, yumuşaklık, sabır ve sırlarla ayakta durur.
Rasûlullah ﷺ kendisine,
‘Kurtuluşun ne olduğunu soran birine verdiği şu cevap herkesi düşündürmelidir:
•”Dilini tut. Evinin kıymetini bil. Hatana ağla.!”
Eğer namaz denince senin için akan sular duruyorsa korkma! Sen Allah’ın himayesindesin, senin her işin yürür.
Ne bir çiçekle bahar gelir ne de bir meyvenin düşmesiyle ağaç kurur.
Çocuğun geçen her gününün asla tekrarı yoktur. Her doğan güneş yeni bir gün getirmektedir. Bugün yapacağımız iş, dünün yerini doldurmayacaktır.
Salih bir çocuk yetiştirmek cihattır. Cihat hicrettir. Bedir’de Cihat etmektir. Uhud’da cihat etmektir.
Uhud ne ise çocuk yetiştirmek odur. Hendek kazmak ama içine düşmemektedir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İyilerden başkası bize yakın değildir.
İyinin kötü arkadaşı olmaz. Olursa o da iyiliğini ispat edemez. Sevimsiz ahlâkı ve tavırları olanla beraberlikten kaçınmalısın.
Ne kadar Kur’an okuduğun, ne kadar Müslüman olduğunun ölçüsüdür. Ona doymak olmayacağını bil. Önce güzel bir okuyucu ol.
Küçük-büyük günah ayrımı yapmadan, her hata için tevbeye alışmak lazımdır. İstiğfara alışmış bir dil sahibini kurtarır. Seyyidülistiğfar’ı kesinlikle ezberle, sabah akşam tekrar et.
İş, kadının saçının uzun, erkeğin saçının kısa olmasında değildir. Saçın altındaki beyni nerede kullandığındadır.
İyi bir anne Ömer bin Abdülaziz’dir, İmam Şafii’dir. Ömer bin Hattab radıyallahu anhtan
önce kız kardeşi Fatıma Müslüman oldu, Ömer’i de o İslam’a çekti.
Kadın topraktır; geleceğin tohumları bile onda yetişir. Kadın topraktır; o ne kadar mümbitse o kadar iyi insan yetişir. iman o kadar çok dal budak salar. Kadın topraktır; o ihmal edildikçe insanlığı açlık tehdit eder. O kuraklık görürse bedelini bütün insanlık öder.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kadın, İslam’ın çizdiği sınırlar içinde iken hayatın bel kemiği, kazancın sevap makinesidir.
Mürüvvet görmek dedikleri, herkese göre değişkendir; hayatı dünyadan ibaret algılayanlar için, çocuğunun sünnetini görmek, evlendiğini görmek, diplomasını görmek, hele hele torun görmek mürüvvettir.
Ancak asıl mürüvvet ölümden sonra, geride kalan evladın salih amelleri sayesinde Allah’tan rahmet görmektir.
Ebeveynin En Yaygın Dört Hatası:
Çocuklar arasında adil olmayan uygulamalar,
İstikrarsız tavırlar,
Aşırı şımartma,
Gereğinden fazla sertlik
Yumuşak muallim, sert muallimden daha çok yorulur, ama hedefine daha çok ulaşır. O sevilir, sevildiği için de öğrettikleri kalıcı olur, öğrettiğinin semeresini görür.
Cuma günü, duaların kabul olduğu önemli bir saat vardır. O saatin ne zaman olduğu bizi açıklanmamıştır ki, bütün gün dikkatli olalım. Ona göre cuma gününü iyi değerlendirmeye çalış.
İhmal edilmiş her ev, cephede kaybedilmiş bir mevzidir
Kadın Âdem’in Havvasıdır.
Hem insanın yarısıdır hem hayatın.
Erkeğin kadın üzerinde bir üstünlüğü varsa bu üstünlük, omzundaki ağırlığın getirdiği bir üstünlüktür.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin kendisine ‘kurtuluşun’ ne olduğunu soran birine verdiği şu cevap herkesi düşündürmelidir:
‘Dilini tut. Evinin kıymetini bil. Hatana ağla!’
Aç kal, namazsız kalma !
Mümin için hayat ahiret hayatıdır. Allah katlanılamaz bir yük kullarına yüklememiştir. Sıkıntılarımızın kaynağı biziz. Yaşamayı, giyinmek, yemek ve gezmek olarak gördüğümüz için bunalıyoruz. Stres gereksizdir. Huzur müminin elinin altındadır.
Eş seçerken salih bir çocuğu düşünerek eş seç.
Eş seçerken kadın, dinine hizmet etmeyi gâye edinen eş seçmelidir.
Evlenmenin getirdiği ek yükleri de daveti tamamen sona erdiren bir engel olarak görmeyip, şartların el verdiği kadarını kullanarak, vakti bereketlendirme şeklinde hafifletmelidir.
O takva evlerde israf yoktur. Cimrilik de yoktur. su da değerlidir, zaman da. Ekmek de israf edilmez bedenler de. Gençler kıymetlidir, yaşlılarda azizdir
O takva evler, Allah’ın zikredildiği evlerdir. Allah’ı zikir o evlerde, tesbihi devretmek olarak anlaşılmaz. Tesbihi devretmek de zikir olarak bilinir; ama asıl zikir, haramlarla karşılaşıldığında Allah’ı hatırlayıp uzak durmaktır. Namaz vakti girdiğinde mescide koşmak, seccadenin başına geçmektir. Allah’ın ayetleri duyulduğunda haşyet halinde olmaktır. O eve girmek, cehennemden sığınmaktır.
Kur’an o evlerde kitaptır; o okunur, onunla amel edilir. Aile fertlerinin ne halde olduklarının ölçüsü o dur. Kim ne kadar Kur’an biliyor, ne kadar onunla amel ediyorsa; o, onun kadardır o evlerde.
Eşlerin takva üzere kurdukları bir yuva, Allah’ın rahmetinin indiği bir yuvadır.O yuvanın kendisi rahmet vesilesidir. O yuvaya maaş yeter; bereketi herkes lokmasında hisseder, huzur her nefes alışta hissedilir. Ezan o evlerde yankı bulur. Evin imamı, cemaati sabittir. O evlerde lavabo olmaz, abdestlik kullanılır. Temizlik gösteriş için değil taharet içindir.
Boşanma veya ölüm yoluyla kadın ve erkeğin dul kalması bir arıza gibi görülmemelidir.
Her halükârda kuyumcular, mobilyacılar ve beyaz eşyacılar evliliğin engeli olmamalıdır.
Evliliğin belli bir külfet getirdiği muhakkaktır. Ancak gerçek masraflarla şişirme masraflar arasında da ayırım yapmak gerekir.
Ev kurup nikâh yapmak için gerekenlerle, evlendi dedirtmek için gerekenler arasında uçurumlar vardır.
Komşularını, zenginleri, reklamı yapılanları örnek almaz. Onun örneği Âsiye’dir, Meryem’dir, Hatice’dir, Aişe’dir.
Abdullah bin Amir diyor ki:
Bir gün annem beni çağırdı.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de evimizde oturuyordu.
Annem: Gel sana bir şey vereyim dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem anneme dedi ki: Ne verecektin ona?
O da: Hurma verecektim dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
Ona bir şey vermeseydin, bu sana bir yalan olarak yazılacaktı.
İnsan temel karakterini evinde aldıktan sonra, doktorluğunu, mühendisliğini, alimliğini başka merkezlerden alır.
İhmal edilen her ev, cephede kaybedilmiş bir mevzidir.
Sizden kim güvenli bir ev, sıhhatli bir vücut ve bir günlük rızka kavuşmuşsa sanki ona bütün dünya verilmiş gibidir. (Tirmizi, Zühd, 34/2346; ibni Mace, 4141)
Aile ve ev güler yüz, güzel ahlak, tatlı söz, kadını yalnız bırakmama, istişare, yumuşaklık, sabır ve sırlarla ayakta durur.
İnsandan değerli ve insandan daha çok emek alan eşya yığını zararlıdır. İnsanların gönlünde putlaşan eşyadan uzaklaşılmalıdır. Ev eşyası, eve gerekli olduğu için alınmalıdır; başkalarının beğenisine dikkat ederek eşya almak seviyesizliktir.
Müslüman bir ailenin kaldığı ev kütüphaneli evdir. Ev halkı kitap okur. Onların kitapları süs için değildir.
Evlerimizin mutfaklarına giren gıdaların sağlık açısından tahlil edilmesinin önemi ne ise evlerimizin çatısındaki antenlerin çektiği yayınların tahlili de o öneme haizdir. Mutfağa önem verip, anteni ihmal etmek önemli bir hatadır. Beyinlerin zehirlenmesi, midelerin zehirlenmesinden daha basit değildir.
Eve ve mutfağa kilitlenmiş, Allah’a davette görevi olmayan kadınlar istemiyoruz.
Eşlerin takva üzere kurdukları bir yuva, Allah’ın rahmetinin indiği bir yuvadır. O yuvanın kendisi rahmet meselesidir.
Mutfağa önem verip, anteni ihmal etmek önemli bir hatadır. Beyinlerin zehirlenmesi, midelerin zehirlenmesinden daha basit değildir.
Evlerin icra ettiği vazife cami ve medreselerin icra ettiğinden daha önceliklidir.
Bedava olan ne var ki, hayat bedava olsun!
Büyük davası olmayanların küçük dertlerde boğulmaları normaldir.
Tiryakilik bir hastalıktır. Fani dünyada tiryakisi olunacak bir şey yoktur.
Eskilerin deyimiyle mum gibi, ışık verirken erimek doğru değildir.
Kadın topraktır; o ihmal edildikçe insanlığı açlık tehdit eder. O kuraklık görürse bedelini bütün insanlık öder
Kadın hakkında en güzel sözü, onu yaratan ve cennete davet eden Rabbi söylemiştir.
Bugün olan yarın yok olmaya adaydır.
Kadından değil, ama kadını yaratandan korkan bir anlayış tarzı
Eşlerin takva üzere kurdukları bir yuva, Allah’ın rahmetinin
indiği bir yuvadır. O yuvanın kendisi rahmet vesilesidir. O yuvaya
maaş yeter; bereketi herkes lokmasında hisseder, huzur her nefes
dışta hissedilir.

.

Eşlerin birbiryle iliskileri evin esasıdır. İslam terbiyesini kendi
aralarında tatbik edemeyen eşler kimi yetiştirebilirler?

Allah korkusunu esas alarak yaşayan iki eşin oluşturduğu bir evde
büyüyen çocuklarla, çevreyi esas alarak yaşayan, mobilya teşhiıl
salonu olmaktan başka bir tarafı olmayan evde büyüyen çocukların
üzerinde kıyaslama yapabiliriz

Kulübe denecek kadar cılız yapılarda doğup büyümüş, ümmetine
buyuk hızmetler yaparak gıtmıs isimlerin yanında, asansorlu,
gökdelen türIü binalarda büyümüşlerden kaç kişinin ümmetinin
yüzünü güldüren işler yaparak gittiğini de ölçebiliriz. Böylece,
insanı betonların mı, anlayışların mı yetiştirdiğini Ölçme imkânımız
olur.

Allah, her görevliye görevinin hakkını verip vermediğini soracaktır. Ta ki, adama ailesinden soracaktır.
(İbni Hibban, Siyer, 13(4993))
‘Bu sünnettendir, Peygamberimiz böyle yapardı.’ denerek yaşanan evlerimiz olsun.
Bir evde kaç hadis okunup, kaç hadis ezberlendiği, hangi sûrelerin okunduğu, tefsirinin bilindiği önemli işaretlerdir. Bilmeyen, cahil kalan, şeytandan nasıl korunur? Evlerimizde haftalık, aylık dersler olmalıdır. Evimizin kapısını ilim meraklılarına açmalıyız. Kitap okumalıyız.
Bilmek ile bildirebilmek aynı şeyler değildir.
Evimizde Bedir, Uhud, Hendek, Huneyn, sohbetleri defalarca yapılmalıdır. O kadar ki, çocuklarımız Bedir’i, evin yakınlarındaki bir vadi zanneder hale gelmelidir.
Kadın cariye değildir, prenses de değildir.
Anne babaya rağmen eş seçip evlenmek bereketsizliğin başıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir