Necip Fazıl Kısakürek kitaplarından Bâbıâli kitap alıntıları sizlerle…
Bâbıâli Kitap Alıntıları
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, sonsuza varmak
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, sonsuza varmak
Kelimeler, kelimeler İncisi düşmüş istiridye kabukları halinde bomboş sıfatlar
Hakîkat bildiğiniz her şey, yüzde elli doğru, yüzde elli yanlıştır.
Samîmilik, oluşun başlıca şartı Olamayanlar samîmi de olamıyor. Hakikatin büyük cümle kapısı samimilik
“ne karanlık ve tezatlı iklimleri var ruhumuzun!..”
Samimilik, oluşun başlıca şartı..Olamayanlar samimi de olamıyor. Hakikatin büyük cümle kapısı samimilik..
Allahım beni kendi kendimden kurtar!!
Allahım beni kendi kendimden kurtar !
Bir gün İslâm sermayesi temsilcilerinden bir gruba dedim ki: İslamda makbul servetin tarifi, paranın şahsa hâkim olması yerine şahsın paraya hâkim olmasıdır. Siz, muhakkak ki, bu dâvaya yardım etmek istersiniz; fakat elinizden ne gelir, paranız size müsaade etmez!.. Bu lafımdaki acı alayı anlamadılar ve güldüler..
İrade halkın değil, hakkındır. Halk istemez, halka istetilir. Sen ona evvela istemeyi, isteyeceği şeyi öğret ve ondan sonra halkın istediğine uymak yolunu tut!
Aylardır uykusuz.. Bir uyuyabilse, evet bir uyuyabilse, bir gece ve tam uyuyabilse ertesi gün hiçbir şeyi kalmayacağını sanıyor.
-Allahım beni kendi kendimden kurtar!
Yeni harflerin eskilerine kıyasla lehinde gösterilebilecek hiçbir tarafı yoktur. Kolaylığı ve fertlere kolayca öğretilebilme avantajı bile onun en kaatil cephelerinden biri.. Ah şu sefil kolaylıklar!.. Onlardan ne zaman sıyrılacak ve ulvî zorluğa kucak açacağız?
-Allaha inanmayanlara ben ne yapardım, bilir misin, kudretim olsaydı?
-Ne yapardın?
-Her şehrin kenarında büyük birer tımarhane yaptırır ve hepsini birden oraya tıktırırdım.
-Ne yapardın?
-Her şehrin kenarında büyük birer tımarhane yaptırır ve hepsini birden oraya tıktırırdım.
Kadın ezmekten çok, ezilmekten hoşlanır. Bu kaba bir eziliş değil, erkeği böyle bir fethe memur etmekte derin bir haz ve fahr payı arayan, gözyaşı içinde mesut bir sarsılış.. Erkek, saadetini ve şahsiyetini işte bu, zarif ve rakik sarsmada, kadında zevkini ve hüviyetini bu sarsılmada bulur. Erkeği erkek, kadını da kadın yapan hilkat sırrı..
Herkes, farkında olmadığı bir şeye çok yakın ve farkında olduğunu sandığı her şeye çok uzak..
Sende kendini feda etmek, zorla ıstıraba gitmek gibi bir hal var..
-Allahım beni kendi kendimden kurtar!
Allahım beni kendi kendimden kurtar!
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Ah şu sefil kolaylıklar! Onlardan ne zaman sıyrılacak ve ulvi zorluğa kucak açacağız?
Herkes kendi hali içinde Herkes, farkında olmadığı bir şeye çok yakın ve farkında olduğunu sandığı her şeye çok uzak
“ hiçbir yerde sırları çözüldükten sonra kalınamaz!”
— Eğer benim o dipsiz uçuruma düşmemdeki sırrı bilseydin yakamı bırakırdın !
Rüzgâra bir koku ver ki, hırkandan
Geleyim, izine doğru arkandan
Bırakmam, tutmuşum artık yakandan;
Medet ey dervişim, Yunus’um, medet!..
Geleyim, izine doğru arkandan
Bırakmam, tutmuşum artık yakandan;
Medet ey dervişim, Yunus’um, medet!..
Eğer gaye Türklükse mutlaka bilmek lâzımdır ki, Türk müslüman olduktan sonra Türktür!
Ne mutlu fikir vebâlılarına; ve yazıklar olsun, eşek sıhhati içinde, günübirlik hayat çayırında otlayanlara!..
– Nâzım, dedi Mistik Şair; benim rejimim olsaydı seni asardım ve bu, adaletin ta kendisi olurdu. Fakat hiçliğin rejiminden gördüğün mesnetsiz zulmü asla kabûl edemeyeceğim için seni görmeye geldim!
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
– Aklımı gerdim, gerdim, kopacak kadar gerdim; ve gördüm ki, akıl sınırlıdır ve ötesine yol verici değildir. Resûlün ruh feyzine sığındım, teslim oldum ve kurtuldum.
Gerçek hayat, burada olmayan
İsrail oğullarından biri Allaha hitap etmiş:
– Yârab, ben ne günahlar işledim; cezamı vermedin!
Allah onun peygamberine vahyetmiş:
– Git de ona de ki, ben ona en büyük cezayı verdim, ama farkında değil Ben ondan duayı ve gözyaşını kestim!
– Yârab, ben ne günahlar işledim; cezamı vermedin!
Allah onun peygamberine vahyetmiş:
– Git de ona de ki, ben ona en büyük cezayı verdim, ama farkında değil Ben ondan duayı ve gözyaşını kestim!
Gözyaşı Nimetlerin en büyüklerinden Yazıklar olsun ağlayamayanlara!.. İlâhî ceza, ağlayanlara değil, ağlayamayanlara verilmiştir. Ama farkında değiller
– Allah hiçbir nefse çekebileceğinden fazla yük yüklemez.
Bana filozofların bahsettiği değil, peygamberlerin haberini verdiği Allah gerek
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Lûgat bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?
– Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi; kadın, güzel koku ve gözümün nuru namaz
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Kadın, gerçek mânâsı ve mahiyetiyle yalnız İslâmiyettedir ve yine onun içindir ki, kadın, İslâmiyette, üzerine titrenilen bir hicap mevzuu Örtünmesi de bu sır yüzünden Fakat ahmak batı adamı bu sırrı anlayamaz ve kadının hakikatini onu çırçıplak soymakta ve meydan yerine çıkartmakta bulur.
Bir kâsedir alev dolu gönlüm yana yana
Men tâ senin yanında dahi hasretim sana!
Men tâ senin yanında dahi hasretim sana!
Boyuna büyüyen, fakat bir türlü şehirleşemeyen Ankara
– Bu mu yeni harflerin üstünlüğü?.. Mahzene tıkılıp da karanlıkta kalmak ve ona alışmak, ışığa karşı zafer midir?
Yeni harflerin eskilerine kıyasla lehinde gösterilebilecek hiçbir tarafı yoktur. Kolaylığı ve fertlere kolayca öğretilebilme avantajı bile onun en katil cephelerinden biri Ah şu sefil kolaylıklar!.. Onlardan ne zaman sıyrılacak ve ulvî zorluğa kucak açacağız?..
O ne o; bir Nurullah Atâ Bey çıkar, sadece, medih vasıflarını iyi, güzel, derin, parlak, kıyak, yaman şeklinde donanma fenerleri gibi övdüğünün kafasına asar, niçin? den, neden? den, nasıl? dan habersiz bir his mayonezidir çalkalar, sonra da adı münekkide çıkar; olamaz böyle şey, azizim!
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Korkunç cümle: Bir varmış, bir yokmuş!..
-Yanıma gel!
-Yanına gelmekle yakınlaşmış olmuyoruz. Yanyana gelen maddelerimiz
Git öyleyse!..
-Gitmekle de uzaklaşmış olamayız. Benim gözüm sende, seninki bende oldukça
-Yanına gelmekle yakınlaşmış olmuyoruz. Yanyana gelen maddelerimiz
Git öyleyse!..
-Gitmekle de uzaklaşmış olamayız. Benim gözüm sende, seninki bende oldukça
O sene Türkiye’de şapka kanununun çıkarıldığını biliyordu ama böyle bir manzara göreceğini ummuyordu. Şapkalar başlarda, bir İngilizin hindû kavuğu giymesi gibi duruyor. İçten tepeye çıkma bir şey değil de, tepeden kafaya oturma Develere de giydirseniz böyle olur.
– Allahım beni kendi kendimden kurtar!
Rüzgâra bir koku ver ki, hırkandan,
Geleyim, izine doğru arkandan
Bırakmam, tutmuşum artık yakandan;
Medet ey dervişim; Yunus’um, medet!..
Geleyim, izine doğru arkandan
Bırakmam, tutmuşum artık yakandan;
Medet ey dervişim; Yunus’um, medet!..
– Kabuk üstü seyircileriyiz biz, Batının
– (Fenelon) budalaların sayısı namütenahidir diyor.
Samîmilik, oluşun başlıca şartı Olamayanlar samimî de olamıyor. Hakikatin büyük cümle kapısı samimîlik
His kumaşı ne kadar nâdide olursa olsun, kolay anlaşılan ve sevilenden nefret ediyorum!
Yeni harflerin eskilerine kıyasla lehine gösterilebilecek hiçbir tarafı yoktur. Kolaylığı ve fertlere kolayca öğretebilme avantajı bile onun en kaatil cephelerinden biri Ah şu sefil kolaylıklar!.. Onlardan ne zaman sıyrılacak ve ulvî zorluğa kucak açacağız?..
O da bir zamandı, .. Bir varmış, bir yokmuş!..
Ne karanlık ve tezatlı iklimleri var ruhumuzun!..
Bir asır beklesek o gelmez! Biz gidelim onu bulmaya!..
Herkes kendi hali içinde Herkes, farkında olmadığı bir şeye çok yakın ve farkında olduğunu sandığı her şeye çok uzak
O, senin inandığın efsane dünyasına bile inanmayan kâbus suratlı bir (kaos) Sen hiç olmazsa efsaneden gerçeğe geçebilirsin; ama böyleleri nereden nereye geçebilir?.. Ebedî (kaos)
Kendi kendini aşmak; bu nasıl olur?
Telâştan, hercümerçden, didinmekten, çekişmekten, boşuna aramaktan, dış dünyanın her dikeninde ciğerinin kanlı yırtıklarını sarkmış görmekten nasıl kurtulunabilir?
Telâştan, hercümerçden, didinmekten, çekişmekten, boşuna aramaktan, dış dünyanın her dikeninde ciğerinin kanlı yırtıklarını sarkmış görmekten nasıl kurtulunabilir?
Garip şey!.. Herkes şapkalı O sene Türkiye’de şapka kanunun çıkarıldığını biliyordu ama böyle bir manzara göreceğini ummuyordu. Şapkalar başlarda, bir İngilizin ‘hindu kavuğu’ giymesi gibi duruyor. İçten tepeye çıkma bir şey değil de, tepeden kafaya oturma Develere de giydirseniz böyle olur.
Bir Fransız muharriri Türkler şapkayı ruhlarına değil, kafalarına geçirdiler! diye yazmıştı. Ne doğru! Bu muydu Fransaya giderken denize attığı fesin karşılığı?
Bir Fransız muharriri Türkler şapkayı ruhlarına değil, kafalarına geçirdiler! diye yazmıştı. Ne doğru! Bu muydu Fransaya giderken denize attığı fesin karşılığı?
Sorma Şair’im sorma Ne karanlık ve tezatlı iklimleri var ruhumuzun!
İslamiyet düşmanlığı Abdülhamid düşmanlığıyla bir arada yürütülmüş ve yürütülecekti.
Telaştan, hercümerçten, didinmekten, çekişmekten, boşuna aramaktan, dış dünyanın her dikeninde ciğerinin kanlı yırtıklarını sarkmış görmekten nasıl kurtulunabilir?
Sorma Şair’im sorma Ne karanlık ve tezatlı iklimleri var ruhumuzun!