Kolektif kitaplarından Lûgat 365 kitap alıntıları sizlerle…
Lûgat 365 Kitap Alıntıları
Onu bir an evvel kollarımın arasında tutmak..
Yahut sadece yüzüne bakmak, uzun uzun ellerini okşamak ve artık beraber, her zaman için beraber olduğumuzu bilerek karşı karşıya oturmak.. Bu artık bir hakikattir, halbuki ben şimdiye kadar bunu tahayyül etmekten bile çekiniyordum.
“Senin dışında düşünememek hastalığına müptelayım.”
Dünyadaki insanların acaba kaç binde biri şu an başını aya çevirmiştir? Halbuki o her şeyi, herkesi görüyor ve gafletimizin üstüne o tatlı, o iyi tebessümünü serpiyor.
Sabahattin Ali
İçimizdeki Şeytan
Bu kekre dünyada
Yazık, geçit yok aşka
Bir şey yok
Paylaşacak, acıdan başka
Metin Altıok
Bir Acıya Kiracı
Kitapçı dükkanlarının özel bir kokusu vardır Olric: nevi şahsına münhasır derler eskiler, işte ondan.
Oğuz Atay
Tutunamayanlar
ruh-u revan.
Kelime anlamı ruhun zuhuru, ruhun ferahlığı, ruhun akışı olarak tanımlansa da ruh-u revanım sözüyle akan/yürüyen ruhum anlamına gelir..
“Zekâmız kelimeleri sevdiği kadar kalbimiz bunlardan nefret eder. Kalbimizin dili sükûttur. Çünkü hiçbir duyguya isim verilemez.”
gönlü ve kafası rahat. huzurlu. dilimize arapçadan geçmiştir. dinlenme ve rahatlama mânâsındaki istirahat kelimesinden türetilmiştir.
Ben derd ile ah ederim, derdim bana derman imiş
İster idim hasret ile, dost yanımda pinhan imiş .
Yunus Emre
teşekkür ya da övgü karşısında nezâketen söylenen söz. dilimize arapçadan geçmiştir. allah’tan af dilerim mânâsına gelen söz, af mânâsına gelen mağfiret kelimesiyle, allah kelimesinin birleşiminden oluşmuştur.
“Dünyada zamanla yıpranmayan, kuvvetini kaybetmeyen hiçbir his yok.”
Ondan ayrılmanın bana güç geleceğini biliyordum. Fakat bunun bu kadar korkunç, bu kadar acı olacağını tasavvur edememiştim.
ıssız ve tenhâ yer. ışık ya da rüzgâr almayan yer. türkçe kökenli olan kelimenin koy kökünden türetildiği rivâyet edilmektedir.
‘Seni sukütuhayale uğrattım. Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim, fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu.’
Sabahattin Ali
İçimizdeki Şeytan
Sızıyı gideren su.
Suyun sızladığını kimseler bilmez.
kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarılırsın. çünkü nedense hepimizde, maddi olsun, mânevî olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır, bunu yapamazsak büsbütün çılgına döneriz.
sabahattin ali
içimizdeki şeytan
maddeyle ilgisi bulunmayan. beş duyuyla hissedilmeyen. rûhanî. dilimize arapçadan geçmiştir. iç, öz ve ruh anlamındaki mânâ kelimesinden türetilmiştir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yalnızlaşmanın “kendi ayakları üzerinde durmak” olarak kutsallaştırıldığı, kimsenin kimseye ihtiyaç duymadığı, aşkın gündelik bir hobiye dönüştüğü bir dünyada hasrete yer ve zaman kalmıyor. Hasret çekmeyen için vuslat nasıl bir anlam ifâde etsin ki?
ölmez. mahvolmaz. ölümsüz. dilimize arapçadan geçmiştir. ölüm mânâsındaki mevt kelimesinin çekimi olan yemut kelimesinin olumsuzluk eki olan lâ- ile birleşiminden oluşmuştur.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
deli. aklı başında olmayan, aşkın buyruğuna girmiş kişi. dilimize farsçadan geçmiştir. kötü ruhlu yaratık mânâsına gelen dîv kelimesinden türetilmiştir.
kızgınlık ve şaşkınlık hâlinde, kendi kendine sabır telkin etmek için kullanılan ünlem. dilimize arapçadan geçmiştir. allah’ın insana özgü zaaf ve kusurlardan uzak olduğunu tasdik ederim mânâsındaki süphânallah kelimesinden türetilmiştir.
yok, diyormuş dedem.
kimi zaman, sisli puslu dağlara benzeyen duruşuyla diyormuş tabiî bunu.
kimi zaman, durmayıp insanların yanından yöresinden şöyle rüzgar gibi hızlıca geçip gidişiyle diyormuş.
kimi zaman, boynunu büküp melül melül bakışıyla.
kimi zaman, bakmayışıyla.
hasan ali toptaş
uykuların doğusu
üzgün. mahzun. bıkkın. dilimize arapçadan geçmiştir. can sıkıntısı, bezginlik mânâsındaki melâl kelimesinden türetilmiştir.
nazlanan, naz yapan, nazlı. dilimize farsçadan geçmiştir. kendini beğendirmek için ağırdan almak mânâsındaki naz kelimesinden türetilmiştir.
hayatta ben en çok babamı sevdim.
karaçalılar gibi yardanbitme bir çocuk
çarpık bacaklarıyla- ha düştü, ha düşecek
nasıl koşarsa ardından bir devin,
o çapkın babamı ben öyle sevdim.
can yücel
hayatta ben en çok babamı sevdim , bir siyasinin şiirleri
Her hastalık evvelâ ruhta başlayıp sonra
vücuda sirayet etmiş bir isyandır
Peyami Safa
Yalnızız
Zor beğenen. Her şeye kulp takıp kusur bulan. Arapçada zor manasına gelen muşkil ile Farsça da beğenen manasına gelen pesend kelimelerinin melezlenmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.
Alçakgönüllülük. kibirden ve gösterişten uzak olma, böbürlenmeme hali, Aşağı indirmek anlamındaki Arapça vaz kökünden türetilmiştir.
Koku. Daha ziyade hoş koku manasında kullanılır. Dilimize Arapçadan geçmiştir ve ruh kelimesinden üretilmiştir. Bu sebeple güzel koku olamanın ötesinde güzel nefestir; soluktur.
İlk anlamı anlamı tanzim eden , düzenleyen olan Arapça kökenli kelime, edebiyatta ise düzen şiir yapan, manzume yapan kişi manasına gelir.
Anlaşılmaz. Belirsiz. Açık olmayan. İdraktan yoksun olan Dilimize Arapçadan geçen kelime, belli etmemek manasına gelen ibham kelimesinden türetilmiştir.
Benzeri az bulunan. Bir bütünün dışında duran Kaide dışında kalan. Dilimize Arapçadan geçmiştir. İstisna edilmiş, istisna olan manasına gelir.
İnsan bu dünyadan aldıklarının hepsini iade eder. MÜSTESNA yoktur.
Macera. Serüven. Hayat hikayesi. Farsça dan dilimize geçen kelimenin bire bir çevirisi, insanın başından geçen olaylarlar şeklindedir.
Zihnin her şeyi anlama kavram yetisi. Anlayış. Kuş kursağı mide gibi anlamlara da gelmektedir. Ortaya çıkma manasındaki husul kelimesinden türetilmiş olup dilimize Arapçadan gelmiştir.
Gözünün önüne getirme . Hayalde canlandırma. İmgeleme, Zihinde tasarlanan şey manasına gelen hayal kelimesinden türetilmiş olup dilimize Arapçadan geçmiştir
Bakam ve görme anlamlarına gelen nazar kelimesinden üretilmiştir. Yaygın olarak beddua manasında kullanılıyor olsa da, yolunu gözleme anlamına gelmektedir.
Alay ve aşağılama anlamına gelen istisna kelimesinden türetilmiştir. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Alay ve aşağılayıcı anlamlarında kullanılan kelime, sarkastik manasına da yakındır.
binaların en üst katında bulunan, her tarafı gören çatı katı, teras veya taraça. ayrıca dünya haritası mânâsında da kullanılır. dilimize farsçadan geçmiştir. dünya mânâsındaki cihan kelimesinin görünmek mânâsındaki nümâ kelimesiyle birleşiminden oluşmuştur.
Hemdem
Samimi dost. En yakın arkadaş. Canciğer arkadaş. Dilimize Farsçadan geçmiştir. Birlikte manasındaki hem kelimesiyle, nefes manasındaki dem kelimesinin birleşiminden oluşmuştur.
Bilmez şimdikiler hemdem nedir? Demi benimle bir olan kim kaldı ki zaten?
Ece Temelkuran
Devir
hakikatler de belki hayaller kadar olmayacak gibi gözükür. bunları hayallerden ayırmasını bilmek her insana nasip olmuyor.
sait faik abasıyanık
açık hava oteli
bir kişinin elde edebileceği şey. kısmet. dilimize arapçadan geçmiştir. bir şeyden pay ve hisse almak mânâsından evrilmiştir.
Hayatta en güvendiğim insan karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.
Sabahattin Ali
Kürk Mantolu Madonna
Eksik bir yasımız var bizim. Birlikte yapmamız gereken bu, birlikte tutamadığımız bir yası tutmalıyız.
Ece Temelkuran Ağrı’nın Derinliği
müptelâ.
Bir şeye ya da kimseye kendini fazla kaptırmış, bağımlı olmuş. Aşırı düşkün. Tutkun. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Düşkünlük mânâsındaki iptilâ kelimesinden türetilmiştir.
Senin dışında düşünememek hastalığına müptelâyım.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Huzur
Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar hârikulâde şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.
Sabahattin Ali
Kürk Mantolu Madonna
Kurtulmak için çırpınma, muhayyileni serbest bırak, bir gün kendi kendine aynı şeyi düşünmekten zihnin yorulacak, aynı şeyi hissetmekten kalbin yıpranacak, haberin olmadan gençliğin seni başka bir maceraya götürecektir.
Halide Edib Adıvar Kalp Ağrısı
Zekâmız kelimeleri sevdiği kadar kalbimiz bunlardan nefret eder. Kalbimizin dili sükûttur. Çünkü hiçbir duyguya isim verilemez.
Peyami Safa
Bir Akşamdı
bundan dolayı. bu yüzden. buna dayanarak. dilimize arapçadan geçmiştir. dayanarak ve bundan dolayı mânâsındaki binâen kelimesi ile üzere ve üzerine mânâsındaki aleyh kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.
siz bir kuş için aylardan bu yana beyefendi, yanıp tutuştunuz ben ki, beyefendi, birkaç günde doksan bin kişinin karlar üstünde vefatını gördüm beyefendi. benim bu dünyadaki içine düştüğüm tenakuzu anlıyor musunuz? bir yanda, affedersiniz, doksan bin ölü, bir yanda da bir kanadı kırık martı için canını verecek salih beyefendi hazretleri gibi bir insan şahsiyet
yaşar kemal
al gözüm seyreyle salih
söz ve fikirlerin birbiriyle çelişmesi. çelişki. dilimize arapçadan geçen kelime, bozma ve çözme mânâsına gelen nakz kelimesinden türetilmiştir.
ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.
ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine, ben içeri düştüğüm sene onlar için yazdığımı:
onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar.
korkak, cesur, cahil, hâkim ve çocukturlar, ve kahreden
yaratan ki onlardır,
şarkılarımda yalnız onların mâceraları vardır.
ve gayrısı,
meselâ benim on sene yatmam,
lâfü güzaf.
nâzım hikmet
ben içeri düştüğümden beri , yatar bursa kalesinde
lüzumsuz söz. mânâsı olmayan konuşma. dilimize farsçadan geçmiştir. söz mânâsındaki lâf kelimesiyle, boş konuşma mânâsındaki güzaf kelimesinin birleşiminden oluşmuştur.
Yalnızlaşmanın “kendi ayakları üzerinde durmak olarak kutsallaştırıldığı, kimsenin kimseye ihtiyaç duymadığı, aşkın gündelik bir hobiye dönüştüğü bir dünyada hasrete yer ve zaman kalmıyor. Hasret çekmeyen için vuslat nasıl bir anlam ifâde etsin ki?
hatırladığımız şeyleri ne zaman hatırlar, sorduğumuz sualleri neden sorarız?
rastlantısal olan şeyler tesâdüf müdür yoksa tevâfuk mudur?
elif şafak
baba ve piç
denk düşme. uygun gelme. kaçınılmaz tesâdüf. dilimize arapçadan geçmiştir. uygunluk mânâsındaki vefk kelimesinden türetilmiştir.
karışıklık. kavga. kararsızlık. dilimize farsçadan geçmiştir. çekme ve çekişme mânâsındaki keş kelimesinden türetilmiştir.
doğma, meydana gelme. doğum tarihi. dilimize arapçadan geçen kelime, doğum mânâsındaki velâdet kelimesinden türetilmiştir.
sen de koş, sen de düş, sen de yaralan. kalbimin duracağı bahtiyar güne kadar seninle beraber yaralanmaktan başka ne yapabilirim?
cemil meriç
jurnal – 1
Bu dünyada her şey ne bayağı, ne beyhude, ne kirliydi!.. Bu dünyada güzellik bir hayal, sezgi bir efsane, asalet ve zarafet, insanın üstünde hafif bir cilaydı.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Bu dünyada her şey ne bayağı, ne beyhude, ne kirliydi!..Bu dünyada güzellik bir hayal, sezgi bir efsane, asalet ve zerafet, insanın üstünde hafif bir cilaydı
Yakıp Kadri Karaosmanoğlu
mutlu. tâlihli. şanslı. dilimize farsçadan geçmiştir. tâlih mânâsındaki baht kelimesiyle, dost mânâsındaki yâr kelimesinin birleşiminden oluşmuştur.
İnsan bu dünyada aldıklarının hepsini iade eder. Müstesna yoktur
Peyami Safa
kitapçı dükkânlarının özel bir kokusu vardır olric: nevi şahsına münhasır derler eskiler, işte ondan.
oğuz atay
tutunamayanlar
sadece bir kişiye mahsus olan, başkasında bulunmayan. özel. dilimize arapçadan geçmiştir. bir şeyi ayırma ve özel kılma mânâsındaki hasr kelimesinden türetilmiştir.
duygu, düşünce ve hislerin durumu. ruhsal durum. dilimize arapçadan geçmiştir. durum mânâsındaki hâl kelimesiyle ruh kelimesinin birleşiminden oluşmuştur.
sokuldun bana.
tüylü bir yemiş kabuğu gibi.
çıplak derin elimin altında.
ne bir yürek türküsü, ne aklı selim
ağaçların, kuşların, böceklerin önünde
karımın eti üstünde
düşünüyor elim.
nâzım hikmet
yaşamak kasideleri , yatar bursa kalesinde
iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ayırt edebilme yeteneği. dilimize arapçadan geçmiştir. akıl kelimesiyle sağlam mânâsındaki selim kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.
güzellik. incelik. hoşluk. dilimize arapçadan geçmiştir. iyilik ve hoşluk mânâsındaki lütuf kelimesinden türtilmiştir.
döndü ki, ne görsün, kartallar, yüzlerce, harmanın üstüne inmişler, harmanı didikliyorlar. binlerce binlerce kartal da gökte dönüyor. yerde gökte bir kaynaşma, bir kartal hercümerci.
yaşar kemal
ölmez otu
kargaşa. kaos. dağınıklık. dilimize arapçadan geçmiştir. karışıklık mânâsındaki herc ile bozulmak, karıştırmak mânâsındaki merc kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.
bağışlanmış, affedilmiş. ayrıcalık tanınmış. dilimize arapçadan geçmiştir. bağışlama mânâsındaki af kelimesinden türetilmiştir.
Pinhan: Saklı. Gizli. Gizlenmiş.